Pusudaki Tehlikeler
Elli yaşında olan ve bilim insanlığı ünü ciddi
saldırılara maruz kalan Tesla vakarını her
zamankinden daha fazla koruyordu. Hala
ağırbaşlı, yakışıklı ve genç görünüşlüydü; saçı
her zamanki gibi simsiyahtı. Ve nezaketinden
hiçbir şey yitirmemişti
"Colombia College'da transformatörü, radyo
ve enerji transmisyonu üzerine seminer
verirken Mr Pupin ve arkadaşları dersimi
ıslıklayarak bölmüşlerdi ve sessizliği tekrar
sağlayabilene değin epey uğraşmak zorunda
kalmıştım.
"Ama bu en kötüsü değildi. Mr Marconi'ye
karşı benim patentli aletlerimi ve çizimlerimi
kullanmasından dolayı açtığım davada Mr
Pupin benim lehime tanıklık yapacağını
söyleyerek öne çıkmış ve bir manevrayla Mr.
Marconi'nin tarafına geçmişti. Uzak mesafelere
enerji naklinin benim icadım olduğu kabul
edilene değin üç uzun yıl geçmesi gerekmişti.
"Bırakın gerçekleri gelecek ortaya koysun
ve bu ikisini kendi çalışmaları ve başarıları ile
değerlendirsin. Şu an onların zamanı ama
gelecek, gerçekte gelecek için çalışmış olanın,
benim olacaktır."
Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı
ama gülümsemeye devam ediyordu. Kendisine
"Mr Marconi hakkında bir şey söyleyebilir
misiniz?"
diye
sorulduğunda
nezaketini
kaybettiği nadir anlardan birine tanık olacaktı
onunla birlikte olanlar.
"Mr. Marconi" demişti, "bir eşektir."
Şık giyiminden, çevresini saran kalabalık
arkadaş topluluğundan ve Waldorf- Astoria'daki
pek
sevdiği
mekanından
da
asla
vazgeçmemişti.
Gerçekten de bu otelle olan ilişkisi Tesla'nın
hayatında evlilik deneyiminin yerini tutacak
nitelikteydi. Krallara layık bir hayat sürmek ona
yaşamaya değer tek hayat tarzı olarak
görünüyordu. Her zaman ağır hayal kırıklıkları
yaşıyor
olmasına
karşın
tüm
bunların
arasından başı dik ve asaletle yürüyüp
geçebilme yeteneğine sahipti. Bu durum
borçlarını
düşünmüyor
olduğu
anlamına
gelmiyordu ama zihnini her zaman meşgul
eden fikirler bunları perdeliyordu.
Böylece ekonomik zorlukların tasası da
Scherff ve Johnson gibi sadık arkadaşlarına
kalıyordu. Ama bu arada paraya duyduğu
ihtiyaç da, ona verdiği öneme zıt bir şekilde
gittikçe fazlalaşıyordu. Tesla, görünüşte hep
aynı Tesla olmasına ve hayat tarzını hiç
değiştirmemiş olmasına karşın içten içe
değişmeye
başlamıştı.
Yüzyılın
başında
yaşadığı acı hayal kırıklıkları kişiliğinden çok
şeyler
alıp
götürmüştü.
George
Westinghouse'a yazdığı bir mektupta "bir
adamın gücünü sıkıntılı zamanlar gösterir"
diyordu ama ne yazık ki bu sıkıntılar zayıflıkları
da ortaya çıkartıyordu.
Tesla gazetelere yazılar yollamayı bir
alışkanlık haline getirmişti. Mutlu zamanlarında
hem kendi öncülerinin, hem de çağdaşlarının
başarılarını
övmekte
oldukça
cömert
davranıyordu ama son zamanlarda bu yazılar
savunma dilekçesi formuna bürünmüşlerdi.
Rakiplerini
güçlü
güçsüz,
haklı
haksız
demeden küçük görmeye başlamıştı. Geçmiş
aldatılmaları nedeniyle patentleri hakkında
daha da fazla ser verir, sır vermez bir tutum
takınmaya başlamıştı. Gördüğü ruhsal zarar
derin ve hakikiydi.
Tesla yüzyılın başında sonradan kişisel
kariyerlerinde de hayli başarılı olacak iki zeki
kadını talihinin yardımıyla sekreterleri olarak
çalışmaya ikna edebilecekti. Tabii aslında
söylemeye bile gerek yok ki bu iki kadın da
sağlam ve güvenilir karakterlerdi.
Muriel Arbus, Tesla'ya patent hakları
konusunda
yardımcı
olan
etkileyici
bir
sarışındı. Tesla'nın ölümünden sonra kariyerini
New York'ta Arbus Makine ve Aletler Şirketi'nin
başına geçerek devam ettirecekti. Amerika'da
bu denli büyük bir makine şirketinin kurucusu
ve sahibi olabilen ilk kadındı. Olağanüstü
başarılar sergiliyordu.
Dorothy Skeritt, Tesla ile çalışmaya 1912
yılında başlamıştı. Laboratuvardaki gösterilere
ve New York kütüphanesindeki çalışmalara da
katılıyordu. Skeritt "insanları harekete geçiren
motivasyonların
ve
değişik
koşulların
anlamlarının farkında olan ama az konuşan bir
kadındı. Arbus ise her şeyi göründüğü gibi
kabul etmeyi ve bunlar üzerinde de bolca çene
çalmayı çok severdi."
Her ikisinin de işvereni olan Tesla yıllar
geçtikçe bilimsel tezlerini daha gözü kara bir
şekilde savunmaya başlayacak, icatlarını daha
ilham halindeyken, hiçbir veriye ve deneye
dayanmazken
gazetecilere
ballandıra
ballandıra anlatmaya başlayacaktı. Zaman
zaman megalo manyaklığın yamaçlarında
dolaşacaktı.
Gazeteciler
genellikle
söylediklerini doğrudan manşetlere ve yazılara
yansıtmayı tercih ediyorlardı ama O'Neill ve
Sweezey gibi dostları gerekli gördüklerinde onu
kendi demeçlerinden korumaya çalışıyorlardı.
Edison, Tesla'dan iğneleyici bir şekilde
bahsederken
aslında
profesörlerin
de
duygularına tercüman oluyordu: "Tesla her
zaman için bir şeyler yapacak olan adam
olarak kalacaktır." Ama aynı saldın somut
başarıları göz ardı edilerek ve boşa çıkan
vaatleri dikkate alındığında Edison'a da
yöneltilebilirdi aslında. O da gazetecilere
yapabileceğinin çok ötesindeki hayallerinden
dem vurmaya başlamıştı.
Akademinin klasik saldırıları da devam
ediyordu.
Tesla
Bobini'nin
Henry'nin
enstrümanlarının geliştirilmiş hali olduğu iddia
ediliyor, Tesla'nın kendi adını vermeyi hak ettiği
hiçbir keşifte bulunmadığı öne sürülüyordu. Bu
saldırılar tamamıyla haksız ve sağduyudan
uzaktı. 1920'lerin sonlarına doğru Tesla'nın on
dokuzuncu
yüzyıl
icatlarına
milyonlarca
dolarlık yatırımlar yapılmaya başlanacaktı.
Radyonun ve otomasyonun babası olarak
kabul görecekti. Üniversitelerin laboratuvarları,
bunların arasında Johns Hopkins'inki de vardı,
araştırma laboratuvarlarında Tesla Bobini'ni
kullanmaya başlamışlardı. Birçok icadına kendi
adına
keşifte
bulunmadığını
iddia
eden
Profesör Ames'in ta kendisi tarafından 1900
yılından önce patent verilmişti.
Fakat şu kadarı da doğrudur ki, Tesla
somut yenilikler sunmaktan çok, yeni fikirlerin
ve kavramların doğmasına öncülük etmiştir.
Seminerleri yeni fikirler yaymış, diğerleri
bunların ışığında pratik icatlarda bulunmuş ve
bunların patentlerini almıştır. Tam da bu
nedenle Tesla daha fazla risk alarak oyuna
devam etmek zorunda kalmıştı.
Yeni projelerini ve teorilerini sansasyonel bir
şekilde duyurmasının ana nedeni kendisini
finanse edecek bir sermayedar aramakta
oluşuydu.
Laboratuvarlarında
düzenlediği
gösterilere fikirlerini çalabilecek yetenekten
yoksun olduğuna inandığı varlıklı iş adamlarını
çağırıyordu.
Tabii
Meslektaşları
da
bu
durumdan hiç hazzetmiyorlardı.
Yeni fikirler her zaman olduğu gibi zihninde
yeni fırtınalar yaratmaya devam ediyordu ama
artık ölümü de yadsıyamayacağı bir yaşa
gelmişti. Dostlar ve tanıdıklar yavaş yavaş
sahneden çekilmeye başlamışlardı. 1910'da
Mark Twain göç etmişti ve bu kayıp Tesla'yı
derinden etkilemişti. Üç yıl sonra da Morgan
ölecekti ki ticari ilişkilerde olduğu kadar
Tesla'nın kişiliği üzerinde de etkisi olan
birisiydi.
Tesla'nın psişik yapısı zaten her zaman için
bir nevrozlar panayırı gibiydi ama yıllar
geçtikçe daha da garipleşiyordu. Mucidin yaralı
ve hasta güvercinleri koruması altına alıp evine
götürdüğünden kimsenin haberi yoktu. Ama o
bunu günün ilerleyen saatleri için bir görev
olarak benimsemişti.
Bir gece kuşu ve asilzade gibi yaşıyordu.
Ofisine ancak öğle vakti gelebiliyor ve Miss
Arbus ile Skeritt'in daima kendisini ayakta
karşılayıp şapkasını, asasını ve eldivenlerini
almasını
arzu
ediyordu.
Pencerelerdeki
perdeler her zaman kapalı olmalıydı ki rahat
ettiği karanlıkta verimli çalışabilsin. Perdeler
ancak
bir
fırtınanın
şimşekleri
çatıları
yaladığında açılabiliyordu. O zaman divanına
uzanır kuzey ya da batı semalarını seyre
dalardı. Yanında çalışanlar kendi kendine
konuşma huyunun farkındaydılar ama özellikle
yalnız kalmayı yeğlediği bu seyirler sırasında
bunun bir hitabete dönüştüğünü görürlerdi kapı
aralığından.
Fakat tüm bu gerilime ve anormal belirtilere
karşın Tesla'nın yaratıcı dehası parıldamaya
devam ediyordu. 1906 yılında ellinci yaşını
kutlarken ve bir sürü dava ile boğuşurken
muhteşem türbininin ilk modelini yapmıştı.
Muhtemelen bu fikir bir vakum motoru icat
etmeye çalıştığı çocukluk yıllarının, dağlarda
geçirdiği ve okyanus içerisindeki vakumlu bir
tüp yolu ile mektup yollamayı tasarladığı yılların
verdiği ilhamın bir hediyesiydi kendisine.
Pervanesiz türbin fikri muhtemelen çok
öncelerden kaynaklanmakta, çocukluğunda
icat ettiği pervanesiz su türbinine kadar
uzanmaktaydı.
Kaynağı her ne olursa olsun, bu türbin üç
kilodan daha hafifti ve otuz beygirgücü enerji
üretiyordu. Daha sonraları iki yüz beygirgücü
ile işleyen daha büyük modeller de inşa
edecekti. "Yaptığım, buharın önünde sağlam bir
duvar olması gerektiği fikrini çürütmek ve
fizikçilerin
her
zaman
bildikleri
ama
faydalanamadıkları
iki
ilkenin
pratik
bir
uygulamasını
gerçekleştirmektir.
Bunlar
yapışma ve akışmazlık ilkeleridir."
Julius C. Czito, Tesla'nın uzun süredir
makine işçiliğini yapan Kolman Czito'nun oğlu,
Long Island Astoria'daki atölyesinde bu türbinin
değişik versiyonlarını yapacaktı. Melon Şapka
Güç İstasyonu denilen makinenin rotoru (OZ1)
Alman
gümüşünden
yapılmış
çok
ince
disklerden
oluşmaktaydı
ve
bir
şaftın
merkezine yerleştirilmişti. Küçük silindirler
içinde yerleştirilerek kaplanmıştı. "Herhangi bir
sıvıdan enerji elde ederken" diye açıklıyordu
Tesla, "çevreye yayılır ve merkezden çekilir
ama sıvıya enerji verilirken tam tersine
merkeze yönelir ve çevreden çekilir. Her iki
durumda da diskler arasından spiral bir yol
izleyerek geçer ve tamamıyla moleküler bir
devinim ile enerji verir ya da yüklenir. Bu yeni
yöntemle buharın ısı enerjisi ya da patlayıcı
karışımlar çok ucuza elde edilebilir... "
Kullanım alanlarında sınır göremiyordu.
Benzin ile otomobilleri ve uçakları çalıştırmakta
kullanılabilirdi. Transatlantik gemileri üç gün
içinde Atlantik'in diğer yakasına ulaştırabilirdi.
Trenlerde, kamyonlarda, soğutmada, tarımda,
sulamada ve madencilikte kullanılabilirdi ve
benzinle olduğu gibi buharla da çalışabilirdi. Bu
türbinle çalışan geleceğin otomobilini bile
tasarlamaya başlamıştı. Tüm bunların yanı sıra
türbinin geleneksel modellere kıyasla oldukça
ekonomik olacağına da inanıyordu.
Tesla
türbini
teoride
onaylanmaya
başlanınca ruhunun okşandığını hissedecekti.
Savaş Dairesi subayları bile bunu "dünya için
yeni bir şey" olarak lanse etmişlerdi ve
"derinden etkilendiklerini" bildirmişlerdi.
Tesla
en
sonunda
sonsuz
aşağılanmalardan ve borçlardan kurtulacak gibi
görünüyordu. Ağabeyi Daniel'in çok uzun
zaman önceki ölümü ile annesinin ölümünün ve
Wardenclyffe'in
parçalanmasının
birbirine
geçtiği karabasanlar azalmaya başlamıştı. Şu
anda tek ihtiyaç duyduğu şey sermayeydi ve
böylece türbin onu tekrar zirvedeki yerine
yerleştirecekti. Kafasında olası yatırımcıların
isimlerini tartmaya başlamıştı bile.
|