Colorado'da Karartma
"Tarih 3 Temmuz 1899'du. Bugünü asla
unutmayacağım; bu, insanlık tarihi için büyük
bir ilerleme anlamına gelen gerçeğin ilk
deneysel kanıtı idi."
O
akşam
Tesla
batıda
toplanmaya
başlayan elektrik yüklü bulutları izliyordu. Pek
kısa bir süre içinde "hiddetinin büyük bir
kısmını dağlara kustuktan sonra ovaya doğru
ilerleyen" bir fırtına kopacaktı.
Güçlü
ve
sürekli
yıldırım
arklarının
neredeyse
düzenli
zaman
aralıklarıyla
boşaldığını fark etmişti. Bir kayıt cihazını
hazırlamış,
elektrik
aktivitesinin
fırtına
uzaklaştıkça azaldığını, en sonunda da
kaybolup gittiğini tespit etmişti.
"Büyük bir heves ve beklenti içinde
izlemeye devam ediyordum" diye yazmıştı
günlüğüne. "Neden sonra pek kısa bir süre
içinde belirtiler tekrar görünmeye başladılar,
gittikçe daha çok güçlendiler ve doruk
noktasına ulaştıktan sonra tekrar peyderpey
etkilerini yitirerek yok oldular. Birçok kez aynı
olay tekrar tekrar meydana geldi, ta ki belirli
ölçümlerin de ortaya koyduğu gibi neredeyse
sabit bir hızla ilerleyerek 300 kilometre
uzaklığa çekilene kadar. Ama bu garip
hareketlilik o zaman da bitmedi, azalmayan bir
kudretle devam etti."
Kısa bir süre içinde bir konuda emin
olacaktı: "Bu harika bir olaydı. Artık hiç
şüphem
yok:
Durağan
dalgaları
gözlemlemekteydim."
Bu
keşiflerin
sonuçlarını
şöyle
özetleyecekti: "Ne kadar imkansız görünürse
görünsün, bu gezegen, kocaman kütlesine
karşın, sınırlı boyutları olan bir iletken gibi
davranıyordu.
Bu,
sistemimle
enerji
nakletmenin ne büyük bir önemi olduğu
konusunda beni tamamıyla ikna etmişti.
"Dünyanın dört bir yanına telsiz telgraf
mesajları göndermek, daha önce de üzerinde
durduğum gibi mümkündü ama iş bu kadarla da
kalmıyordu, mesafeler ne olursa olsun sesi ve
dahası enerjiyi de hiçbir kayıp söz konusu
olmadan, telsiz iletebilmek olanak dahilindeydi."
Şimdi gerekli testlere girişmeden önce
ekipmanını mükemmelleştirmesi gerekiyordu.
Dünyanın herhangi bir noktasına enerji ve
anlaşılabilir
mesajların
nakledilebilmesinin
ancak iki yolla mümkün olabileceğini biliyordu;
ya yüksek oranda transformasyonla, ya da
rezonansın artırılması ile. Elektrik osilatörleri ile
yaptığı
deneylerin
sonunda
şu
sonuca
varmıştı: Enerji naklinin en uygun yöntemi
birincisi idi ancak radyoda olduğu gibi düşük
oranlarda enerji nakli söz konusu olduğunda
ikinci yöntem hiç şüphesiz en iyi yoldu.
Olacaklar
konusunda
kendisine
yol
gösterebilecek bir tecrübe yaşanmamıştı daha
önce. Laboratuvarı bu insan yapısı yıldırım ile
havaya da uçabilirdi ama bu da göze
alınabilecek risklerden biriydi sadece.
Kararlaştırılan gece gayet düzgün bir
şekilde Prens Albert stili takımını giymişti,
beyefendi eldivenleri ve siyah melon şapkası
bütünü tamamlıyordu. İstasyona geldiğinde
cesur Czito'yu kendisini bekliyor bulacaktı.
Czito şalteri indirecekti, bu sayede Tesla da
koridordan laboratuvarın içinde olup bitenleri
izleyebilecekti. Odanın ortasında devasa bobini
ve direğin ucundaki bakır topu takip etmek
onun için son derece önemliydi. Her şey
tastamam olduğunda "Şimdi!" diye bağıracaktı.
İlk denemede şalterin sadece bir saniye için
kapalı kalması kararlaştırılmıştı. Bunun üzerine
Czito şalteri indirdi, gözü kol saatindeydi ve
neredeyse aynı anda şalteri kaldırdı. İlk
sonuçlar umut vericiydi: Elektrik lifleri bobini
taçlandırmış ve yukarıya doğru elektrik akımı
fırlamıştı.
Bunun üzerine Tesla direğe ve bakır topa o
anda olanları izleyebilmek için dışarı çıkacaktı.
"Sana işaret ettiğimde şalteri indirmeni ve
ben sana söyleyene dek de kaldırmamanı
istiyorum" diyecekti Czito'ya.
Hemen ardından "Şimdi şalteri indir" diye
bağırdı.
Czito kendine söyleneni yapmış ve tekrar
komut verildiğinde şalteri kaldırmak üzere
beklemeye başlamıştı. Ana bobinden çıkan
güçlü akımın titreşimleri yeri canlandırmaya
başlamıştı. O anda bir şaklama ile istasyonun
tepesinden
bir
yıldırım
fırladı.
Ambara
benzeyen büyük yapının içini garip bir mavi
ışık doldurmuştu.
Czito bobinden alev toplarının dalga dalga
kıvranarak fışkırdığını görebiliyordu. Havayı
elektrik kıvılcımları doldurmuştu ve keskin
ozon kokusu genzini yakmaya başlamıştı.
Yıldırım tekrar tekrar patladı, yapı bir kreşendo
halini almaya başlamıştı ve Czito hala
kendisine
devreyi
kapatması
komutunun
verilmesini bekliyordu. Bulunduğu yerden
Tesla'yı görebilmesi mümkün olmadığı için
mucidin bir elektrik çarpması sonucunda
yaralanmış ya da ölmüş olabileceğinden
endişelenmeye
başlamıştı. Ama
çılgınlık
devam edeceğe benziyordu. Çatının ve
yapının alev alacağı korkusu da tüm benliğini
sarmıştı.
Tesla ise yaralanmış ya da ölmüş değildi.
Yalnız büyülenmiş bir şekilde donmuş kalmıştı.
Durduğu yerden yıldırımın direğin dört beş
metre yukarılarına sıçradığını görebiliyordu.
Daha sonra gümbürtülerin 30 kilometre öteden
bile duyulabildiğini öğrenecekti. Yıldırım tekrar
tekrar çatırdıyor, yükseliyordu.
İnsan kendisini daha önce bu denli tanrıların
dağında oturuyor gibi hissetmiş miydi acaba?
Orada öylece ne kadar beklediğini bilemiyordu.
Herhalde bir dakika kadar sürmüş olmalıydı.
Ama
birdenbire
her
şey
karanlığa
gömülecekti.
Czito'ya
"Ne
yaptığını
sanıyorsun, ben sana şalteri kaldır dedim mi?
Haydi indir şunu tekrar" diye bağırıyordu.
Oysa Czito şaltere dokunmamıştı bile.
Enerji kesilmişti. Tanrı merhamet etmiş, ecelini
sonraya saklamıştı.
Tesla hemen telefonun yanına koştu ve
Colorado Springs Elektrik Şirketini aradı.
Yakınıyor,
söyleniyordu.
Onları
enerjisini
kesmekle suçluyor, hemen bu durumun sona
ermesini istiyordu.
Şirketin verdiği cevap ise kısa ve netti.
"Jeneratörümüzü devre dışı bıraktınız ve
şu anda da yanıyor zaten!"
Tesla dinamoya fazla yüklenmişti. Colorado
Springs kasabası karanlığa gömülmüştü.
Yangın
söndürülür
söndürülmez
yedek
jeneratör devreye sokulmuştu. Ama Tesla'nın
bundan yararlanma talebi kabaca reddedilmişti.
Deneyine devam etme konusunda kararlı
olan Tesla şebekeyi kendi temin edeceği
uzman bir ekip tarafından tamir ettirmeyi ve
tüm giderleri karşılamayı teklif etmişti. Bu öneri
kabul
edildi.
Bir
hafta
içinde
tamirat
tamamlanmıştı ve Tesla deneylerine yeniden
başlayabilecekti.
Ne yazık ki Tesla'nın o dönemde ulaştığı
nokta konusunda bugün o kadar da çok bilgi
sahibi değiliz. Araştırmalarının temel amacı
tabii ki ortadaydı. Güçlü osilatörlerle deneyler
yapıyor, telsiz enerji nakli ve mesaj iletilip
alınması konularında çalışıyor ve yüksek
frekans üzerine incelemeler yapıyordu.
Sonuçları
ne
olursa
olsun,
yaptığı
deneylerin fazlasıyla ilgi çekici olduğunu itiraf
etmek lazım. Çitlere koyduğu uyan levhalarına
karşın
komşu
çocukları
burunlarını
laboratuvarın camlarına dayamaktan kendilerini
alamıyorlardı. Tesla da camı çivilemek zorunda
kalmıştı. Bu nedenle de, tehlikelerle kucak
kucağa yaşadığı hayatı boyunca hiç olmadığı
kadar ölümle burun buruna gelecekti.
Laboratuvarın içi tıklım tıklımdı. Enerjinin
geçtiği ana şalterin indirilmesinin biraz zor
olduğu da tecrübe ile sabitti. Bu işlemi
kolaylaştırmak için Tesla şaltere en ufak bir
dokunuşta kapanmasını sağlayacak bir tel
monte etmişti. Daha sonra bu yaptığının
kullanışlı olduğu kadar güvenli olmadığını
öğrenecekti. Bir gün Czito, Tesla tarafından
şehre gönderilmişti ve mucit deneylerini tek
başına yürütüyordu. "Şalteri kaldırmış ve bir
şeyleri incelemek üzere bobinin yanına
gitmiştim. Ben oradayken şalter kapandı ve
oda bir anda kıvılcımlarla doldu. Dışarı
çıkabileceğim bir yol yoktu. Pencereden
atlamayı
düşündüm
ama
elimin
altında
kepenkleri kırabileceğim bir alet yoktu. Son
çare olarak kendimi midemin üzerine attım ve
sürünmeye başladım. "Bobinde elli bin voltluk
enerji vardı ve ben kıvılcımların altında dar bir
geçitten sürünerek geçmek zorundaydım.
Havadaki asit, azotun oksitlenmesi nedeniyle o
denli
yoğunlaşmıştı
ki,
nefes
almakta
zorlanıyordum. İstediğim yere ulaştığımda her
şeyin sonu gelmek üzereydi ama bina
tamamıyla alev almadan şalteri kaldırabilmeyi
başarabilecektim. Elime geçirdiğim bir yangın
söndürücü
ile
alev
alan
yerleri
de
söndürmüştüm... "
Daha sonradan bu olayın kuduz bir kediyi
azdırmaya ve en sonunda acı pençe
darbelerine
maruz
kalmaya
benzediğini
anlatacaktı sevgili Luka'ya.
"Ama bu darbelerde bir düşünce saklı. Bir
DÜŞÜNCE. Fazla konuşmak istemiyorum
ama...
"Bazı
noktalarda
harika
bir
ilerleme
kaydettim ama bana telsiz telgraf konusunda
danışan insanların sahte zaferler kutlamaları
beni çileden çıkarıyor! Tartışmalarının özünde
doğru olan tek bir söz dahi yok ve benim
sistemim Luka, -açık ve seçik olarak- tek bir
aksama dahi olmadan kullanılabilecektir..."
Peki Tesla bu dönem boyunca yeni bilgi
diyebileceğimiz nitelikte keşiflerde bulunmuş
muydu?
Bu
sorunun
cevabı
kesinlikle
olumludur. Bilim insanları onun keşiflerinin
ulaştığı noktayı bilemiyorlar ve belki de asla
bilemeyecekler. Şurası da bir gerçek ki,
Tesla'nın kendisi de belirli kuralları ve
prensipleri
izleyerek
öncü
niteliğindeki
deneylerini
doğrulama
noktasına
taşıyamamıştır.
Ama kuşkusuz, bilimsel takipçilerinin çeşitli
alanlardaki keşifleri göstermektedir ki bilime
çok
önemli,
temel
nitelikte
katkılarda
bulunmuştur.
Eninde sonunda şu kadarı söylenebilir ki
Tesla'nın düşünceleri çağdaş hipotezlerce
doğrulanmaktadır. Tesla, Colorado Springs'teki
hassas ve çok güçlü radyo alıcısı ile
çalışmaları sonucunda bir diğer keşifte daha
bulunduğunu iddia ediyordu. Sadece yaşlı
marangoz Mr Elderly işinin başında iken Tesla
radyo alıcısında ilginç ritmik sesler tespit
etmişti.
Bu
düzenli
sinyallerin
diğer
gezegenlerde yaşayan canlıların gönderdiği
mesajlar
olması
dışında
bir
açıklama
gelmiyordu aklına. Venüs ya da Mars'ın bu
sinyallerin kaynağı olabileceğini düşünüyordu.
O zamana kadar hiç kimse uzaydan gelen
düzenli sinyallere tanık olmamıştı.
Korku ve şaşkınlık içinde yapabildiği tek
şey oturup sinyalleri dinlemekti. Daha sonraları
bu sinyallere karşılık verme düşüncesi onda bir
fikri sabit halini alacaktı: Bunun bir yolu
olmalıydı mutlaka.
Bu olayın olası açıklamalarından biri,
radyoda duyduğu seslerin yıldızlardan yayılan
dalgalar olmasıdır. Bu tip düzenli sinyaller
astronomlar tarafından tekrar ancak 1920'lerde
tespit edilebilecekti (ve resmen onaylanacaktı);
1930'larda bu sinyaller dijital bir kayıt cihazına
kodlanmış numaralar olarak kaydedilmeye
başlanacaktı.
Son
günlerde
"yıldızlan
dinlemek" neredeyse sıradanlaştı.
Tesla, son kertede, Colorado'daki başarıları
ile tatmin olmuşa benziyordu. Emirleri ile
yıldırımları dans ettirmişti, tüm dünyayı bir
laboratuvar malzemesi gibi kullanmıştı ve
yıldızlardan mesaj almıştı. Şimdi de geleceğe
doğru atılmak için karşı konulamaz bir istek
duyuyordu.
|