Tesla Anlaşılamamış Dahi



Yüklə 1,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/32
tarix02.01.2022
ölçüsü1,44 Mb.
#39629
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   32
Tesla - Anlaşılamamış Dahi - Margaret Cheney ( PDFDrive.com )

Akımlar Savaşı Başlıyor

Tesla'nın  yeni  şirketi  için  hevesle  kurduğu

atölyeler  33-35  Güney  Beşinci  Caddede,

Edison'un  atölyelerinden  yalnızca  birkaç  blok

ötedeydi.  Yarım  milyon  dolar  sermayeyle

kurulan Tesla Elektrik Şirketi 1887 yılının nisan

ayında  hizmete  açıldı.  Bu  anı  çok  uzun

zamandır  beklemekte  olan  Tesla  için  bu  bir

düşün  gerçek  olması  anlamına  geliyordu.

Kendi  ürettiği  dinamolar  gibi  gece  gündüz,




aralıksız çalışmaya başlayacaktı.

Her şey zihninde gizli olduğundan çok fazlı

AC  motoru  için  doldurması  gereken  patent

formları  üzerinde  birkaç  ay  daha  çalışması

gerekiyordu. Bu, gerçekte, tek fazlı, çift fazlı ve

üç fazlı alternatif akımlardan müteşekkil tam bir

sistemdi.  Diğer  tipler  üzerinde  de  deneyler

yapmıştı.  Ve  her  tip  için  uygun  dinamolar,

motorlar,

trafolar

ve

otomatik



kontrol

mekanizmaları geliştirmişti.

Amerika'da  halen  farklı  devre  ve  donanım

kullanmakta olan yüzlerce santral vardı. Bunlar

genellikle  bir  ya  da  bir  grup  buluş  üzerinde

odaklanmışlardı.  Buna  göre,  Elihu  Thomson




Massachussets  Lynn'deki  Thomson-Houston

şirketinin fabrikasındaki küçük alternatörleri ve

trafoyu 1886 yılında kurmuştu, bu sistem diğer

bir  fabrikanın  akkor  lambalarını  da  besliyordu.

Fakat  elektrik  tertibatı  için  güvenli  bir  sistem

geliştirebilmek  için  bir  yıla  daha  ihtiyacı  vardı.

Demiryolları  hava  freni  sistemleri  yatırımcısı

George Westinghouse da Gaulard ve Gibbs'in

AC dağıtım sistemi patent haklarını satın almış

ve mühendisi William Stanley'i bir trafo sistemi

inşa  etmekle  görevlendirmişti.  1886  yılında

sistemin

başarılı

bir


testi

yapılmıştı.

Westinghouse aynı yıl kasım ayında Buffalo'da

Amerika'daki  ilk  ticari  AC  sistemini  işletmişti,

aynı zamanda otuzun üzerinde şebeke de inşa



halindeydi.  Buna  ilaveten,  tabii  ki,  bir  de  bu

sahadaki  yarışmaya  ilk  katılanlardan  biri  olan

Edison  Elektrik  Şirketi'nin  doğru  akım  sistemi

vardı.


Ancak  hala  tatminkar  bir  alternatif  akım

motoru  üretilememişti.  Atölyelerini  açmasının

üzerinden  altı  ay  geçtikten  sonra  Tesla  patent

ofisine  test  edilmesi  ve  dosyalanması  için  iki

motorunu gönderecekti. 1892 yılı boyunca kırk

patent  için  başvuracak  ve  bunları  alacaktı.

Tüm  icatları  o  denli  orijinal  ve  üstündüler  ki

hiçbir beklemeyle karşılaşmıyordu.

En sonunda hak ettiği üne gecikmeli de olsa

kavuşmaya  başlamıştı.  Cornell  Üniversitesi




bünyesinde Elektrik Mühendisliği dersleri açan

A.  Anthony,  Tesla'nın  sisteminin  önemini  ilk

bakışta  kavramış  ve  onun  lehine  bir  konuşma

yapmıştı.  Bu  sistem  sadece  yeni  bir  motor

olmakla  kalmıyor,  aynı  zamanda  yeni  bir

teknolojiyi  müjdeliyordu.  Sistemin  belkemiği,

Anthony'nin deyişiyle aksaklık yapacak tek bir

parçası


bile

olmayan


basit

indüksiyon

motoruydu.

Birleşik

Devletler

Patent


Bürosundan

sızmaya  başlayan  bu  gizli  hareketliliğin

haberleri  kısa  süre  içerisinde  endüstriyel  ve

akademik  çevreleri  olduğu  kadar  Wall  Street'i

de sallamaya başlamıştı. Profesör Anthony'nin



önerisi  doğrultusunda  bu  meçhul  genç  Sırp,

Amerika  Elektrik  Mühendisleri  Enstitüsü'nden

16  Mayıs  1888'de  bir  seminer  düzenleme

daveti alacaktı.

Tesla  şaşkınlıkla  kendisinin  doğuştan

yetenekli  bir  hatip  olduğunu  fark  edecekti;

söylevi  de  klasikler  arasındaki  yerini  alacaktı.

Seminer  konusu  "Yeni  bir  Alternatif  Akım

Motoru ve Trafo Sistemi" idi.

Semineri  değerlendiren  Dr.  B. A.  Behrend,

"Faraday'ın

Elektrikte

Deneysel

Araştırmalarının  ortaya  çıkmasından  bu  yana

ilk  defa  bu  derece  önemli  bir  deneysel  gerçek

bu  denli  basit  ve  açık  bir  şekilde  açıklanıyor"




diyecekti. Arkasından gelenlere yapılacak bir iş

bırakmamıştı.  Hazırladığı  rapor,  matematiksel

teorinin iskeletini dahi içermekteydi.

Tesla'nın  zamanlaması  bundan  daha  iyi

olamazdı.  Aldığı  patentler  Westinghouse'un

peşinde


koştuğu

çözümleri

içeriyordu.

Pittsburglu  kodaman,  mors  bıyıkları  ile  tıknaz,

kaba saba, hareketli, iyi giyinmeyi ve macerayı

seven  bir  adamdı.  Pek  yakında  o  da  Morgan

gibi  raylar  üzerinde  giden  özel  vagonu  ile

seyahat


etmeye

başlayacaktı,

önceleri

Pittsburg  New  York  arasında,  daha  sonraları

Niagara

Şelalesine

kadar

uzanacaktı.



Girişkenliği ile ün yapan Westinghouse az çok


Edison'u  andırıyordu.  Ve  Edison  gibi  o  da

mücadeleci  bir  insandı.  Bu  iki  adam  pek  kısa

bir  süre  içerisinde  aynı  ringde  mücadele

edeceklerdi.

Westinghouse  da  esaslı  işadamlarındandı

ama o 'soyguncu baron' gibi politikacıları satın

almaya  çalışmaz,  insanları  yolunacak  kazlar

gibi  görmezdi.  Onun  birincil  olarak  görüş

alanını  kaplayan  konu Amerika'nın  her  yanına

dalga


dalga

yüksek


voltajlı

akım


gönderilebilmesini sağlayabilecek potansiyel bir

enerji  sistemiydi.  Tesla  gibi  o  da  bir  zamanlar

büyük  Niagara'nın  hidroelektrik  potansiyelini

değerlendirme hayalleri kurmuştu.




Tesla  onu  laboratuvarına  davet  etti.  Yeni

enerji  kaynaklan  hakkında  düşler  gören  iki

züppe  adamın  frekansları  hemen  tutmuştu.

Tesla'nın  laboratuvarı  ve  atölyesi  ilgi  çekici

aletlerle doluydu. Westinghouse bir makineden

diğerine koşuyor, bazen öne kaykılıyor, ellerini

dizlerine koyuyor, her şeyi dikkatle inceliyordu;

bazen başını hafifçe yana eğiyor alternatif akım

motorlarından  gelen  mırıltıları  dinlerken  başını

zevkle  sallıyordu.  Birkaç  açıklamaya  ihtiyacı

vardı.

Ne  yazık  ki  belgelenememiş  bir  hikayeye



göre o an Tesla'ya tüm AC motorlarının patenti

karşılığında  1  milyon  dolar  ve  ayrıca  telif




haklarını teklif etmiştir. Böyle bir teklif yapılmış

olsa  bile  muhtemelen  sonradan  geri  çekilmiş

olmalı;  nitekim  Tesla  Westinghouse'dan  daha

sonra  kırk  patenti  karşılığında  60  bin  dolar

almıştı; bunun 5 bin doları nakit para geri kalan

kısmı


da

150


hisse

senediydi.

Westinghouse'un  arşiv  kayıtlarına  göre  ise

satılan  her  beygirgücü  enerji  karşılığında  iki

buçuk dolar almaktaydı. Birkaç yıl içerisinde bu

telif  haklarının  karşılığı  öyle  devasa  boyutlara

ulaşmaya  başlayacaktı  ki,  bu  konuda  sorunlar

baş gösterecekti.

O  an  için  ise  Tesla  ödemeleri  Brown  ve

şirketin  diğer  yatırımcıları  ile  paylaşmak




zorunda  olduğundan  henüz  süper  zenginler

arasına  girememişti.  Yine  de  sırtından  yırtık

pırtık  esvabını  atmış,  Manhattan'in  sosyal

çevrelerine katılmış olması hoş bir durumdu ve

onun için oldukça da baş döndürücüydü.

Westinghouse'un

şirketinde

tek


fazlı

sistemini  güncellemek  için  ayda  2  bin  dolar

karşılığında çalışmayı kabul etmişti. Ek bir gelir

kazanacak  olması  çok  iyiydi  ama  bunun  yanı

sıra bir de Pittsburg'a taşınması gerekiyordu ki

bu  da  tam  New  York  "400"ün  üyelerinden

heyecan  verici  davetler  almaya  başladığı

zamana  denk  geliyordu.  New  York'tan  ayrıldı

ama gözü arkada kalmıştı.



Her  yeni  sistemde  karşılaşılan  birçok

zorluk  onu  bekliyordu.  Westinghouse'un  o

zamanlar  kullanmakta  olduğu  133  devirli  akım

60  devir  için  üretilmiş  indüksiyon  motoruna

uygun

değildi.



Mühendisleri

bu


konuda

uyarmıştı  ama  sözünü  dinlemeleri  için  aylar

boyunca  beyhude  ve  pahalı  deneyler  yapmak

zorunda  kalacaklardı.  Bir  kere  gerektiği  gibi

çalıştırılınca  motor  tam  da  tasarlandığı  şekilde

işlemeye  başlamıştı.  O  günden  beri  60  devir,

indüksiyon  motorlarında  bir  standart  halini

almıştır.

Tesla  kısa  bir  süre  içinde  kendisi  için

icatları  kadar  önemli  olan  başka  bir  başarıya




daha  imzasını  atacaktı.  1891  yılının  30

Temmuz  günü Amerikan  vatandaşlığına  kabul

edilecekti.

Bunun


kendisi

için


bilimsel

çalışmalarından  daha  onur  verici  olduğunu

anlatıyordu  arkadaşlarına.  Şeref  belgeleri

çekmecelerinin

derinliklerine

gömülmeye

mahkum  olacaktı  ama  vatandaşlık  belgesi  her

zaman  için  ofisinin  baş  köşesindeki  yerinde

güvende olacaktı.

Birkaç  ay  sonra  Pittsburg'daki  işlerini

tamamlayacak,  fiziksel  ve  zihinsel  bir  bitkinlik

içinde  New  York'a  dönecekti.  Bir  şekilde  bu

birkaç  ayının  heba  olduğunu  düşünüyordu

çünkü  yeni  araştırmalar  yapıp  ilerleyecek




zamanı ayıramamıştı kendisine.

Eylül'de  Paris'teki  Uluslararası  Sergi'ye

katılmak  için  yola  çıkacak,  oradan  da  amcası

Petar


Mandiç

ile


birlikte

Hırvatistan'a

geçecekti.

Petar


bir

zamanlar

Ogulin

yakınlarındaki  Gomirje  manastırında  papazlık



yapmıştı.  Bitkin  mucit  burada  biraz  dinlenip

sağlığına kavuşacaktı.

Oradan  da  annesinin  ve  kız  kardeşlerinin

ziyaretine  gidecekti.  Ne  yazık  ki  dul  annesinin

o  zamanlar  nasıl  şartlarda  yaşadığına,  ya  da

Amerika'da para kazanmaya başladıktan sonra

Tesla'nın  ailesine  yardımcı  olup  olmadığına

dair


her

hangi


bir

kayıt


günümüze


ulaşmamıştır.

Edison,  Tesla'nın  Westinghouse  ile  birlikte

alternatif akım konusunda bir anlaşma yaptığını

ilk duyduğunda öfkeden mosmor kesilmişti. En

sonunda saflar belirginleşmeye başlamıştı. Pek

yakında  Edison'un  adaları  alternatif  akımın

sözde

tehlikelerini



çevreye

anlatmaya

koyulacaklardı.  Edison'a  göre  AC'nin  neden

olduğu  kazalar  mutlaka  ortaya  çıkartılmalı,

yoksa  ortaya  çıkması  sağlanmalı  ve  toplum

ivedilikle  bu  tehlikeye  karşı  uyarılmalıydı.

Akımlar  Savaşında  söz  konusu  olan  sadece

parasal  çıkarlar  değildi,  işin  içine  fazlasıyla

benmerkezci bir dahinin gururu da giriyordu.



Ülke

kendisini

tamamıyla

gelişime


kaptırmıştı.

Pittsburg'da

çelik

işleri,


Brooklyn'de  yeni  bir  köprü,  Manhattan'ın

semalarında  kuleler  vardı.  Demiryolları,  toprak

ve  altın  doğru  zamanda  doğru  yerde  olanlara

ve  akıllıca  yatırımlar  yapanlara  servetler

getiriyordu.  Fabrikalarında  yaklaşık  3  bin  işçi

çalıştıran  Edison  da  o  zamanlar  Amerikalı

sanayiciler  arasında  başı  çeken  simalar

arasındaydı.

Sonradan  Edison  ve  Marconi'ye  katılarak

Sırp  arkadaşına  karşı  üçlü  ittifak  oluşturacak

olan  Michael  Pupin  de  Tesla'ın AC  sisteminin

üstünlüğünü

ilk

bakışta


fark

edenler



arasındaydı.  Anlattığına  bakılırsa,  aslında  bu

yeni


teknolojiye

sürekli


"methiyeler"

düzmesinden  dolayı  Columbia  Üniversitesi

elektrik  mühendisliği  fakültesinden  atılmasına

ramak kalmıştı.

Bir  çiftlikte,  Sırbistan'ın  askeri  sınırlarında

büyüyen  Pupin,  Amerika'ya  on  beş  yaşında,

cebinde  bir  nikelle  (beş  sent)  çıkagelmişti

(serveti  Tesla'dan  bir  sent  daha  fazlaydı),  ton

başına elli sentten kömür çıkartmaya başlamış,

sonradan

Columbia

Üniversitesi

ve

Cambridge'in  burslarını  kazanmıştı.  Tesla  gibi



o  da  Amerika'nın  en  büyük  fizikçilerinden  ve

elektrik mühendislerinden biri haline gelmişti.




Fakat

Pupin


elektrik

endüstrisinin

komutanlarının  iyi  eğitimli  uzmanlara  pek  ilgi

göstermemesinden

şikayetçiydi.

Tek


ilgilendikleri  şey,  kendi  deyişiyle,  alternatif

akımın


kendi

doğru


akımlarının

yerini


almamasıydı.

"Tam anlamıyla Amerikan bir düşünce tarzı"

diyordu buna taze Amerikalı.

"Tüm  tarafsız  ve  zeki  uzmanlar  biliyorlardı

ki  her  iki  sistem  birbirini  en  iyi  şekilde

tamamlamaktadır."

Westinghouse'un

elindeki

patentler

hakkında,  özellikle  de  kendi  mucitlerinin




Tesla'dan daha önce davrandıklarını iddia eden

rakip  şirketler  tarafından  davalar  açılmaya

başlanmıştı.

Oturumlar  Walter  Baily,  Marcel  Deprez  ve

Charles  S.  Bradley  adlı  mucitler  lehine

kapanıyordu.  General  Electric  de  Tesla'nın

patentlerini  saf  dışı  bırakabilmek  amacıyla,

parlak  matematikçileri  Charles  Steinmetz'in

"monosiklik" denilen sistemini resmi işleme tabi

tutmuşlardı.  Oysa  Steinmetz'in  kendisi  hiçbir

zaman  Tesla'nın AC  sahasındaki  üstünlüğünü

sorgulamıyordu bile.

Bu  tip  hareketler  insanların  kafasını

karıştırıyordu,  hatta  mühendislik  dalının  kimi




uzmanları  dahi,  neredeyse  evrensel  bir

geçerlilik

bulan

bu


sistemin

tamamıyla

Tesla'nın  eseri  olduğundan  emin  olamıyordu.

Bu


karmaşıklık,

Connecticut

Çevre

Mahkemesi  Hakimi  Towsend'in  Tesla  lehine



1900  yılında  verdiği  genel  ve  inandırıcı  karara

karşın,  halen  etkisini  sürdürmektedir.  Hakim

Towsend'in  sözleri,  sırf  bu  nedenle  bile  olsa,

burada tekrarlanmaya değer:

"Doğa

ve


bilim

sahalarının

dizginlenemeyen,  sınır  tanımayan  ve  bugüne

değin  denetim  altına  alınamamış  unsurlarına

egemen  olmak  ve  bunlara  insanın  kullanacağı

makineler  haline  dönüştürecek  surette  gem




vurmak  Tesla  nın  dehasına  nasip  olmuştur.

Arago'nun  oyuncağımın  bir  enerji  makinesine;

Baily'nin  'laboratuvar  deneyinin  pratik  anlamda

başarılı bir motora dönüştürülebileceği fikrini ilk

olarak o sunmuştur.

"Başkalarının  yıkılmaz  duvarlar,  aşılmaz

akımlar,  çelişik  güçler  olarak  algıladıklarını  o

avcuna  almış  ve  Niagara'nın  gücünü  uzak

şehirlerde

kullanışlı

motorlar

şeklinde


değerlendirmiştir."

Bunu


mahkemeye

intikal


eden

tüm


davaların  düştüğüne  karar  veren  bir  hüküm

olarak kabul edebilirsiniz.




West  Orange,  New  Jersey'de,  Edison'un

devasa  laboratuvarı  ile  aynı  mahallede  oturan

insanlar

evcil


hayvanlarının

ortadan


kaybolmaya  başladıklarını  fark  ettiler.  Kısa

zamanda  bunun  nedeni  de  anlaşılacaktı.

Edison  çocuklara  getirdikleri  her  bir  kedi  ve

köpek karşılığında yirmi beş sent ödüyordu ve

bu  hayvanları  acımasız  deneylerde  kasten

alternatif akım vererek öldürüyordu. Daha sona

bunları  üzerlerinde  kırmızı  harflerle  "DİKKAT!"

yazılmış  broşürlerle  halka  gösteriyordu.  İşin

ana fikri şuydu: Eğer insanlar tehlikenin farkına

varmazlarsa,

Westinghouse

tarafından

katledileceklerdi.



Edison  iki  yıl  boyunca  bu  kan  davasının

zeminini  hazırlamıştı.  E.  H.  Johnson'a  şöyle

yazmıştı:  "Ölüm  kadar  kesin  olan  bir  şey  var

ki,  Westinghouse  herhangi  bir  büyüklükteki

sistemini  kurduktan  sonra  altı  ay  içerisinde  bir

müşterisi  ölecek.  Elindeki  güç  büyük  ve  bu

pratiğe geçirilmeden önce yüzlerce deneye tabi

tutulmalı.  Ve  tehlike  hiçbir  zaman  tam

anlamıyla geçmiş olmayacak..."

Şimdi  de  Westinghouse'u  suçluyordu:

"Planlarından

hiçbiri


beni

zerre


kadar

korkutmuyor.  Beni  asıl  endişelendiren,  W.  tüm

ülkeyi propaganda ajanlarına boğabilecek denli

büyük  bir  adam.  Her  yere  eli  uzanacaktır  ve




biz daha ne olup bittiğini anlayamadan bir sürü

şirket kuracaktır..."

Gözlerini  bu  meydan  okumaya  çeviren

Westinghouse başta Edison'un sıkıştırmalarına

pek  aldırmadı  ama  en  sonunda  mücadele  için

eğitimsel  bir  kampanya  hazırladı.  Konuşmalar

yapacak,

makaleler

yazacak,

insanların

gerçekleri  öğrenebilmesi  için  elinden  geleni

ardına koymayacaktı.

Westinghouse'un  önem  verdiği  diğer  bir

olay  1893  yılında  yapılacak  olan  Chicago  ve

Columbia  fuarlarıydı.  Tasarımcılar  çoktan

gözlerini  bu  olaya  çevirmişlerdi.  Amerika'nın

keşfedilişinin  400.  yıldönümünde,  Geleceğin



Dünyası  ve  Beyaz  Şehir  ülkeyi  aydınlığa

boğacaktı.  Bundan  daha  iyi  bir  gösteri  olanağı

zor bulunurdu.

Fakat  talihsiz  bir  şekilde,  en  iyi  kullanım

olanaklarını  araştırmakla  görevli  Uluslararası

Niagara  Komisyonu'nun  başkanlığına  ünlü  bir

İngiliz bilim insanı olan Lort Kelvin getirilmişti. O

da kendi eski kafalılığı ile doğru akımın tarafını

tutmaktaydı.

Komisyon  uygulanabilirliğe  en  yakın  proje

için  3  bin  dolarlık  bir  değer  biçti  ve  yirmiye

yakın  öneri  aldı.  Ancak  üç  büyük  şirketin,

Westinghouse,  Edison,  General  Electric  ve

Thomson-Houston'un iştirakine oy birliğiyle izin




verilmemişti.  Komisyon,  başkanlığını  Edward

Dean  Adams'ın  yaptığı  New  Yorklu,  Cataract

İnşaat Şirketi adlı bir grup tarafından bir araya

getirilmişti. Westinghouse'a göre şirket, "üç bin

dolar  için  yüz  bin  dolar  değerindeki  bilgiye

ulaşmaya  çalışıyordu."  İş  konuşmaya  hazır

olduklarında o da önerisini sunacaktı.

Hızlı


büyüme

dönemlerinde

sıklıkla

rastlandığı  üzere,  Westinghouse'un  parasal

sorunları vardı. Şebekelerini Tesla'nın çok fazlı

sistemine  uyumlu  hale  getirmek  için  tahmin

ettiğinden  daha  büyük  meblağlarda  para

harcamıştı.  Ve  şimdi,  tam  da  büyüme  için

sermayeye  susamış  olduğu  bir  dönemde,



bankerler fazlasıyla eli sıkı davranıyorlardı.

Tek  tesellisi  Edison'un  da  başının  dertte

olmasıydı.  Wall  Street'te  yayılan  söylentilere

bakılırsa,

destek

bulamadığı

takdirde

Edison'un  sorunları  büyüyecekti.  Dertlerini

savuşturmak

için


gittikçe

daha


da

sertleşiyordu.

Westinghouse'un

hava


frenleriyle  uğraşmasını  çünkü  elektrik  işinden

hiçbir şey anlamadığını söylüyordu.

Edison'un  akımlar  savaşındaki  ilk  saldırısı

Albany'de

parlamenterlerle

kulis


yaparak

elektrik  aktarımının  800  voltla  sınırlanmasına

dair bir yasa çıkartılmasını tasarlamak oldu. Bu

şekilde


AC'nin

durdurulabileceğini




düşünüyordu.  Ama  parlamenterler  bu  işe  pek

de  sıcak  bakmadılar  çünkü  Westinghouse,

Edison'un  şirketi  ve  diğerleri  hakkında,  New

York


yasaları

uyarınca,

komplo

tezgahlamaktan



dolayı

dava


açacağını

söyleyerek saldırıyı göğüslemişti.

Edison  Pittsburg  yenilgisini  ağız  kalabalığı

ile  savuşturmaya  çalışıyordu:  "Bu  adam

delirmiş,  eninde  sonunda  çamura  saplanacağı

bir uçurtma ile uçmaya çalışıyor."

Gazetelerle,  broşürlerle  ve  kendi  sözleriyle

nefret  dolu  bir  kampanya  başlatan  Edison,

bununla  da  yetinmiyor,  mideleri  kaldırabilen

gazetecilere cumartesi gösterileri düzenliyordu.




Bunlara,  sokaklardan  çocuklara  para  karşılığı

toplattığı  ürkmüş  kedi  ve  köpeklerin,  bir  AC

jeneratöründen  bin  voltluk  elektrik  akımı  alan

tellere


bağlanan

metal


levha

üzerine


çıkartılmalarını seyrettiriyordu.

Batchelor  da  zaman  zaman  alternatif

akımın  tehlikelerini  sergileyen  bu  gösterilerin

düzenlenmesine

yardımcı

oluyordu.

Bir

keresinde  titreyen  bir  hayvancağızı  tutmaya



çalışırken  kendisi  de  esaslı  bir  şoka  maruz

kalmıştı.  "Ruhun  ve  bedenin  korkunç  bir

şekilde  ayrılması  anının  berbat  hatırasını...

bedenin titreyen liflerine dalan uçsuz bucaksız,

aman  vermeyen  törpünün  yarattığı  hissi"



anlatacaktı.  Ama  hayvanların  kurban  edilmesi

devam edecekti.

Edison bu savaşa ölümüne, bu kendi ölümü

olmasa dahi, girmişti. Kendisi, Samuel Insull ve

bir  laboratuvar  asistanı,  birinin  ölümü  ile

Westinghouse'un

sırtını

yere


getirmeyi

tasarlamışlardı,  bunun  öldürücü  bir  darbe

olacağını düşünüyorlardı.

Brown  bir  dalavereyle,  Tesla'nın  AC

patentlerinden

üçünü,


Westinghouse'un

haberinin  olmadığı  bir  amaçla  kullanmak  için

satın  almayı  başarmıştı.  Brown  bundan  sonra

Sing  Sing  Cezaevini  ziyaret  edecekti.  Kısa  bir

süre  sonra  cezaevi  yönetimi  artık  idam



cezalarının asma şeklinde değil elektrik verme

şeklinde  infaz  edileceğini,  bunun  için  de

Westinghouse'un  telif  haklarına  dahil  olan

alternatif akımı kullanacaklarını açıklayacaktı.

İlk  infaz  gerçekleştirilmeden  "profesör"

Brown, Edison'un seyyar gösterileri için yollara

düşecekti.  Sahnede  buzağılara  ve  büyük

köpeklere  AC  elektrik  verecekti.  Onları

"Westinghouse

Tarzı"


ile

öldürdüğünü

açıklayacaktı.  Etkili  bir  şekilde  Amerikalılara

"eşinizin  yemekleri  bu  icatla  mı  pişirmesini

istiyorsunuz?" diye soruyordu.

New  York  Eyalet  Hapishanesi  yönetiminin

cinayetten  hükümlü  bir  mahkumun  elektrik



verilerek  idam  edildiğini  açıklaması  toplumun

endişelerini  tetikleyecekti.  William  Kemmler  6

Ağustos

1890


günü

idam


edilmişti

-

Westinghouse Tarzıyla.



Kemmler  elektrikli  sandalyeye  oturtulmuş,

şalter  indirilmişti.  Ama  deneylerinde  hep  zayıf

hayvanları

kullanmış

olan

Edison'un



mühendisleri yanılmışlardı. Elektrik yükü yeterli

değildi  ve  hükümlü  ancak  yarı  yarıya

öldürülebilmişti.

Korkunç


işlem

bir


kere

daha


tekrarlanacaktı.  Gözlemcilerden  biri  bunun

"korkunç  bir  manzara,  asmaktan  daha  beter"

olduğunu anlatacaktı.



Westinghouse  bu  uzun  ve  kirli  kampanya

süresince  halka,  deliller  ve  tanıklar  göstererek

AC hakkındaki gerçekleri anlatmaya çalışmıştı.

Talihi


Cornell

Üniversitesinden

Profesör

Anthony'yi,  Columbia'dan  Profesör  Pupin'i  ve

diğer  pek  çok  saygıdeğer  bilim  insanını  onun

tarafına çekmişti.

Edison'un  ortakları  işin  renginin  değişmeye

başladığını fark etmişler ve büyük mucidi kendi

endüstriyel  geleceği  açısından  büyük  bir  hata

yapmakta  olduğu  konusunda  ikna  etmeye

çalışmaya  başlamışlardı.  Ama  inatçılık  onun

zayıf  yönlerinden  biriydi  ve  o  bunu  görmeyi

reddediyordu.  Ancak  yirmi  yıl  sonra  bunun



yaptığı en büyük hata olduğunu kabul edecekti.

Eninde  sonunda  en  büyük  vecizelerinden  biri

şuydu:  "Büyük  bir  servet  edinmek  umurumda

değil...  birisini  alt  etmek  benim  için  daha

önemli... "

Fakat  Edison  bilimsel  hatasını  kabul

etmeye  hazır  olmadan  uzun  süre  önce,

önceliklerinde  değişiklik  yapması  gerektiğini

fark  etmişti.  Parasal  sorunları  dağ  gibi

büyümüştü,  ortak  bir  şirket  bulunması  artık

kaçınılmaz olmuştu.

Diğer  yandan  Morgan  ise,  Amerika'nın

gelecekteki  elektrik  endüstrisini,  hem AC  hem

de  DC,  "zararlı  rekabet"i  saf  dışı  bırakarak




kontrolüne alma hayali gerçek olmaktan çok da

uzak değildi. Demiryollarını, petrolü, kömürü ve

çeliği  nasıl  tek  elde  topladıysa,  aynı  taktiği

elektrik  için  de  kullanacağı  anlamına  geliyordu

bu.  Açıkçası,  en  çok  gelecek  vadeden

yatırımlar

tüm

elektrikli



aletlerin

ve

uygulamaların  üretimini  de  kontrol  edecekti,



daha  sonraları  "kamu  hizmetleri"  olarak

anılmaya  başlanacak  ilgili  hizmetleri  de

sağlayacaktı.  Tabii  bunun  için  önce  Tesla'nın

patentlerine sahip olmak gerekiyordu.

Frenzied  Finance'dan  Thomas  Lawson,

"State,  Broad  caddeleri  ve  Wall  Street'teki

hisse  senedi  piyasalarının  fare  deliklerinden,



mahzenlerinden,  aşağılık  dedikodular  yılanlar,

solucanlar  gibi  sürüne  sürüne  yayılmaya

başladı'"

diye


yazıyordu.

"George


Westinghouse şirketlerini yanlış yönlendiriyor...

George  'Westinghouse  General  Electric'le

birleşmedikçe  içinde  bulunduğu  zor  durumdan

kurtulamayacak..."  Westinghouse'un  hisseleri

baş aşağı gitmeye başlamıştı."

Lawson  kendisinin  de  bir  "hisse  senedi

piyasaları  uzmanı"  olarak  Westinghouse'a

destek  olmak  üzere  çağırıldığını  anlatır.

Öncelikle  bir  şekilde  birleşme  sağlanmalıydı.

Westinghouse  gerçekten  de  alternatif  akım

sistemini  bütün  ülkeye  yayma  arzusunu  fazla



ileri  götürmüştü.  Finansal  danışmanları  birkaç

küçük


boyutlu

şirketle

bir

birleşme


ayarladılar.  Bu  şirketler  arasında  U.S.  Electric

Company  ve  birleşik  bir  şirket  olan  Electric

Light  Company  de  vardı.  Yeni  şirket  artık

Westinghouse  Electric  and  Manufacturing

Company adıyla anılacaktı.

Buna  da  şükürdü  ama  bir  sorun  vardı:

Yatırımcı  bankerlerle  yapılan  cömert  anlaşma

uyarınca  Nikola  Tesla'nın  patent  hakları

alınacaktı.  Bir  kaynağa  göre  Westinghouse

Tesla'ya  hakları  karşılığında  avans  olarak  bir

milyon  dolar  ödemişti.  Kontrat  imzalandıktan

dört yıl sonra patent haklarının 12 milyon dolar




değerinde

olduğuna

yönelik

söylentiler

yayılmaya  başlamıştı.  Tesla'nın  kendisi  başta

olmak  üzere,  gerçek  değeri  hakkında  hiç

kimsenin  kesin  bir  fikri  yoktu.  Uygulamaları

çoğaldıkça,  alternatif  akım  sistemi  ile  çalışan

tüm  enerji  ekipmanları  ve  motorlarının  da

patent  hakları  elde  edilecekti.  Tesla  dünyanın

en zengin adamlarından biri olabilirdi.

Yatırımcı banker Westighouse'a telif hakları

anlaşmasından  kurtulmasını  tavsiye  etmişti.

Aksi  takdirde  bu  yeni  yapılanmanın  geleceği

tehlikeye düşecekti.

Westinghouse  bu  konuda  ayak  sürüyordu.

Kendisi  de  bir  mucitti  ve  telif  haklarına



inanıyordu.  Bunun  yanı  sıra,  telif  haklarının

müşterilerce  ödendiğini  ve  üretim  giderlerine

dahil  edildiğini  öne  sürüyordu.  Ama  bankerler

ona başka şans tanımamışlardı.

İsteksizce  Tesla'yı  hayatının  en  utanç

verici  görüşmesini  yapmak  üzere  yanına

çağıracaktı.  (Resmi  biyografisinde  George

Westinghouse

bu

anekdota



hiç

yer


vermeyecektir.)

Tesla


ve

Westinghouse

arasındaki  anlaşma  her  iki  adamın  da  iyi

niyetine  dayanarak  yapılacaktı.  Tesla,  hiç

şüphe  yok  ki,  mahkemeye  başvurabilir  ve

olumlu  bir  sonuç  alabilirdi.  Ama  bunu

Westinghouse'un

şirketini

kaybetmesi



pahasına yapması kime ne kazandırırdı?

Her  zaman  olduğu  gibi  Westinghouse

hemen

sadede


gelmişti.

Sorunu


şöyle

açıklayacaktı Tesla'ya: "Kararın Westinghouse

şirketinin geleceğini belirleyecektir."

Tesla'nın  tüm  hayatını  çalıştığı  yeni  alanda

yaptığı  araştırmalar  kaplıyordu.  Para,  eline

geçtikçe  kullandığı  bir  araçtan  fazla  bir  şey

ifade  etmiyordu  onun  için. Ama  eline  ne  kadar

geçtiğini  de  pek  bilmiyordu.  Onun  için  para

yaradığı  iş  kadar  değerliydi,  kendi  başına  bir

değeri yoktu.

"Peki,  tut  ki  seninle  yaptığım  anlaşmadan



feragat  etmeyi  reddettim,  o  zaman  ne

yaparsın?" diye sordu Tesla.

Westinghouse  ellerini  açtı  ve  şöyle  cevap

verdi:  "Bu  durumda  bankerlerle  görüşmen

gerekir

çünkü


benim

hiçbir


etkim

kalmayacaktır."

"Ve

eğer


anlaşmadan

vazgeçersem,

şirketini

kurtaracak

ve

kontrolü



elinde

tutacaksın.  Tüm  dünyaya  benim  çok  fazlı

sistemimi yayma planlarını uygulamaya devam

edeceksin, öyle mi?"

"Senin çok fazlı sisteminin elektrik alanında

dünyanın  gelmiş  geçmiş  en  önemli  buluşu




olduğuna  inanıyorum"  dedi  Westinghouse.  "Şu

anki  zor  duruma  neden  olan  da  benim  bu

sistemi tüm dünyaya yaymak istememdir. Ama

her  ne  olursa  olsun,  ülkeyi  alternatif  akımın

temelleri  üzerinde  yükseltmek  planımdan

vazgeçmeyeceğim."

Bir



adamı

olmayan


Tesla,

Westinghouse'un

ekonomik

durumu


hakkındaki değerlendirmelerine itiraz edemezdi

ama ona güveni tamdı. "Bay Westinghouse, siz

hep  benim  dostum  oldunuz,  diğerleri  beni

önemsemezken  siz  bana  inandınız,  yolunuza

devam

edebilecek



kadar

cesursunuz.

Diğerlerinin  cesareti  yoktu,  oysa  siz,  kendi



mühendisleriniz  dahi  geleceği  sezebilecek

kabiliyetten  yoksun  iken,  benimle  birlikte  ileriyi

görebildiniz;  hep  benim  yanımda  oldunuz...

Şirketinizi  kurtaracaksınız.  Böylece  benim

icatlarımı geliştirebilirsiniz. İşte sizin kontratınız

ve  işte  benimki;  şimdi  her  ikisini  de  yırtıp

atacağım  ve  sizin  de  başınız  benim  telif

haklarım  yüzünden  daha  fazla  ağrımayacak.

Bu yeterli mi?"

Westinghouse  Şirketi'nin  1897  yılı  yıllık

kayıtlarına  göre  Tesla'ya  telif  haklarının  satışı

ve  daha  sonraki  ödemelerden  vazgeçmesi

karşılığında 216.600 dolar ödenmiştir.

Kontratı  kırarak  Tesla  yalnızca  halihazırda




kazanılan  haklarından  vazgeçmekle  kalmıyor,

gelecektekilerden  de  feragat  ediyordu.  Gelmiş

geçmiş  tüm  sanayi  tarihi  süresince,  eğer

enayilik değilse bile, eşi emsali bulunamayacak

türden  bir  cömertlikti  bu.  Bir  on  yıl  daha  rahat

yaşayabilecekti  ama  neden  sonra  araştırma

geliştirme  çalışmaları  için  gereken  para

kısılmaya başlanacaktı. Bu şekilde toplum kim

bilir  ne  denli  büyük  keşiflerden  mahrum

kalacaktı.

Westinghouse  birleşmelerin  ve  ekonomik

yeniden  yapılanmanın  gerçekleştiği  Pittsburg'a

döndü. Şirketi dev adımlarla ilerliyordu ve o da

Tesla'ya  verdiği  sözü  tutuyordu.  Tesla,  yıllar




sonra  Westighouse  adına  düzenlenen  liyakat

belgesine

şunları

yazacaktı:

"George

Westinghouse,  kanaatimce,  bu  dünyada,  o

zamanki  şartlar  altında  benim  alternatif  akım

sistemimi  alıp  önyargıya  ve  paranın  gücüne

karşı verdiği savaşı kazanabilecek tek insandı.

O

görkemli



bir

karakterin

öncüsüydü;

Amerika'nın  gurur  duyması  ve  tüm  insanlığın

müteşekkir olması gereken gerçek bir asildi."

Tesla


aylar

sonra,


Westinghouse'un

mühendisleri  ile  yaşadığı  fikir  ayrılıklarının

yanında,  alternatif  akım  buluşları  hakkında

açılan


davalar

nedeniyle

çöküntü

içine


girecekti.


Yüzlerce

elektrik

üreticisi

Tesla'nın

patentlerini  kanunsuzca  kullanıyordu  ve  ne

zaman ki Westinghouse hepsini mahkemelerde

alt etti, üreticiler Tesla'ya karşı hınç beslemeye

başladılar."

Bazı  saldırılar  basit  korsanlıkların  da

ötesine


geçmişti.

İddialar

Turin

Üniversitesi'nden  Profesör  Galileo  Ferraris'in



döngüsel  manyetik  alanı  ilk  bulan  kişi  olduğu

yolunda gelişiyordu. Gerçekten de 1885 yılında

sorunun  çözümü  konusunda  bazı  fikirler

vermişti,  ama  hiçbir  ilerleme  kaydedememişti.

Buna  karşılık  Tesla  döngüsel  manyetik  alan

buluşunu  1882  yılında  yapmıştı  ve  bunu  takip




eden  iki  ay  içerisinde,  daha  sonra  patentini

alacağı  aygıtları  da  içeren,  tüm  sistemi

geliştirmişti.  İlk  indüksiyon  motorunu  da

yapmıştı.  Ferraris  ise  bu  sisteme  uygun

çalışabilecek  pratik  bir  motor  üretilemeyeceği

sonucuna varmıştı.

Buna  karşın  Londra'da  The  Electrician

dergisi  tarafından  halka,  Ferraris'in  yeni  bir

icatta  bulunmak  üzere  olduğu  duyurulmuştu.

Editörler  Tesla'nın  icadını  duyduklarında  ise,

yanlış  bir  şekilde,  Ferraris'ten  ilham  aldığını

yazmışlardı.

Westinghouse

ile


Edison

arasında


sürmekte  olan  amansız  mücadele  nedeniyle,


Edison  cephesi  Tesla'yı  karalamak  için

ayağına  gelen  bu  fırsatı  değerlendirmek  üzere

elinden  geleni  yapacaktı.  Ferraris  konusunda

çıkan  ama  doğru  ama  yanlış  söylentiler  de

herhangi  bir  fırsat  gibi,  değerlendirilmeye

değerdi.


İki  seçkin  göçmen  (her  ne  kadar  sonradan

Edison'un tarafında güç birliği edeceklerse de)

hemen  Tesla'yı  savunmaya  koyulmuşlardı.

Steinmetz,  Elektrik  Mühendisleri  Enstitüsü  için

hazırladığı  bir  raporda  şöyle  diyordu:  "Ferraris

sadece  küçük  bir  oyuncak  yapmıştı,  neticede

manyetik devreleri demir değil hava olmuşlardı,

gerçi ikisi arasında pek fark da yok..."




Profesör Michael Pupin de Tesla'ya şunları

yazacaktı:

"Ferraris

balonu


rakiplerin

tarafından  fazlasıyla  şişirildi.  Ben  olayı  şöyle

görüyorum,  Ferraris'in  dönen  havuzu  ile

Tesla'nın  dönen  manyetik  sahası  arasında

dağlar  kadar  fark  var.  Bu  ikisi  arasındaki  fark

bana  göz  ardı  edilemeyecek  kadar  büyük

görünüyor ve bu konuya parmak basılmalı, işin

gerçeği duyurulmalı..."

Araştırmalarına

gömülen


Tesla'nınsa

icatları

çevresinde

toplanan

düşmanca

dalgalardan pek haberi yoktu. O şimdi, yepyeni

bir elektrik dünyasının içinde yaşıyordu.

Westinghouse  ise  tanıklık  etmekten  ve




demeçler  vermekten  arta  kalan  zamanlarında

endüstriyel çevresini önüne geçilmez bir hırsla

büyütüyordu. Colorado'da küçük bir madencilik

kasabası  olan  Telluride'de  Tesla'nın  ilk  ticari

amaçlı motorları ve jeneratörleri Westinghouse

tarafından inşa edilmekteydi.

1891  yılında  maden  kamplarına  elektrik

sağlamak amacıyla kurulacaklardı.





Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin