setmeden çabalarını sona erdirdi.
''Ah!"
diyerek güçlükle so
ludu;
"bu size, küçük dehşetlerin, ne söylediğime dikkat etme
nizi öğretecek. Şimdi Lobsang Rampa, tekrar başla ve telaf
fuzunun mükemmel olduğundan emin ol. "
Her şeye yeni baş
tan başladık ve bir şey hakkında düşündüğüm zaman, onu
gerçekten yeterince iyi yapabilirdim. Bu sefer öğretmenden
bir da�a böyle sert hisler ve bana daha sert ani vuruşlar olma
dığını düşündüm.
Bu oturumun tamamında, beş saat içinde, öğretmen ger
çekten hepim izi keskin bir gözle izleyerek, geriye ve i leriye
doğru dolaştı. Tam da gözlenmediğini düşündüğü anda, bazı
şanssız· çocukları yakalama ve kırbaçlama ihtiyacı h iç duy
madı. Tibet'te güne, gece yarısı, bell i aralıklarla ve düzenl i a
yinlerle başlıyorduk. Sonra, alçak gönüllülüğü' muhafaza ede
bilmek için, içeride çal ışanlara
"tepeden bakmamak"
için sı
radan i şler yapmak zorundaydık. Arta kalan bir zamana da sa
hibiz ve bundan sonra sınıflarımıza gideriz. Bu sınıflarda
dersler hiç durmadan beş saat sürüyordu.
Saatlerin akıp gitmesiyle, bu sınıfta günlerdir bulunmuş
gibi olurdum. Gölgeler, zar-zor hareket ediyor göründü ve ba
şımızın üzerindeki güneş, sanki bir noktada kök salmış gibi
görünüyordu. Öfkeyle ve bıkkınlıkla iç çektik. Açıkça çok za
man öncesindekini unutarak, tanrılardan birinin aşağıya in
mesini ve hepsinin en kötüsü olduğu için, bu özel öğretmeni
aramızdan götürmesini istedik! Zamanında, o da genç ol
muştu! ... Fakat sonunda, deniz kabuklarının sesi duyuldu.
Yükseklerde bir trompet vadi üzerinde yankı lan ıp, Potala'dan
bir eko göndererek i leriye doğru bağırdı. B ir iç çekişle Öğret-
2 1 1
"ANTİKLERİN MAGARASI ,,
men konuştu:
"Elbette siz çocukların şimdi gitmenize ızm
vermekten korkuyorum. Fakat inanın bana, sizi tekrar gör
düğüm zaman, bir şeyler öğrenmiş olduğunuzd,an emin ola
cağım! "
Bir işaret verdi ve kapıyı gösterdi. Sıradaki en yakın
çocuk ayağa kalktı ve gerçekten fırlayıp koştu. Tam gidi
yordum ki beni geri çağırd ı .
"Sen, Tuesday Lobsang Rampa"
dedi,
"Rehberine gidiyorsun ve konular öğreniyorsun, fakat
çocuklara benim öğrettiklerimi onlara göstermeye, buraya
tekrar gelme. Sen hipnotizmayla ve başka metotlarla öğreni
yorsun. Tekmeleyemeyecek olsam da, seni görmeye gelece
ğim. "
Başım ın kenarına bir tokat attı ve devam etti;
"Şimdi
gözümün önünden defol. Ortalıkta görünmenden nefret edi
yorum. Başka insanlar, benim eğittiğim çocuklardan daha
fazla öğrendiğinden şikayet ediyorlar. "
Tasmamdan, gitmek
için bırakır bırakmaz ben de koştum ve arkamdan kapıyı ka
patmaya gerek bile duymadım. Bazı larımızı azarladı, fakat
ben geri dönmemek için çok hızlı gidiyordum.
Dışarıda, diğer çocukların bazı ları bekliyordu. Öğretme
ni duyamayacak kadar uzaktık elbette.
"Bunun için bir şeyler
yapmalıydık"
dedi bir çocuk.
"Evet! "
dedi diğeri.
"Eğer o
böyle durdurulmadan devam ederse, birileri gerçekten yara
lanacak. " "Sen Lobsang, "
dedi bir üçüncü çocuk;
"Sen, da
ima Öğretmenin ve Rehberin hakkında böbürleniyorsun, bize
kötü davranma şekli hakkında niçin bir şeyler söylemiyor
sun? "
B u konuyu düşündüm ve öğrenmek zorunda olduğu
muz için, bu bana iyi bir fikir gibi gel iyordu. Fakat bize böy
le barbarca öğretilmeye niçin gerek duyulduğu hakkında bir
sebep yoktu. Onu ne kadar düşündümse, o kadar hoş görün
dü. Rehberime gidip, bize nasıl davranı ldığını anlatmal ıydım.
Aşağıya inip, bu öğretmene bir şeyler söyleyebil irdi. Onu bir
kurbağa ya da onun gibi bir şeye dönüştürebi l irdi.
"Evet!"
di
ye bağırdım.
"Hemen gideceğim. "
Böylece, dönerek oradan
2 1 2
"BÖLÜM ON"
uzaklaştım.
Çatıya daha da yaklaşmak için yukarılara ve daha yuka
rılara yükselerek, bildik koridorlar boyunca acele ettim. So
nunda Lamanın bulunduğu koridora girdim ve onu kapısı
açık olan odasında buldum. Bana işaret edip, içeriye girme
mi söyledi
"Ne oldu Lobsang! Heyecanft bir durumun var.
Bir abbot ya da başka bir şey mi oldun? "
dedi. Oldukça üz
gün bir şeki lde ona baktım.
"Saygıdeğer Lama, sınıfla biz ço
cuklara niçin çok kötü davranılıyor? "
dedim. Rehberim ol
dukça c iddi olarak gözlerin i bana d ikti .
"Fakat size nasıl kötü
davranılmış oldu Lobsang? Otur ve seni bu kadar üzen nedir,
anlat bana"
dedi.
Oturdum ve acıklı anlatım.ıma başladım. Rehberim ben
anlatırken yorum yapmadı . H içbir şeki lde sözümü kesmedi.
Anlatmama izin verdi. Sonunda kederli hikayemin sonuna
geldim ve neredeyse nefesim kesi l iyordu.
"Lobsang, "
dedi
Rehberim,
"hayatın kendisinin, sadece bir okul olduğu aklına
gelmiyor mu? "
B ir okul mu? Aniden duygularını bırakıp git
miş gibi ona baktım. Güneşin emekl i olduğunu, Ay'ın onun
yerini aldığını bana söylem iş olsa, daha fazla şaşırmış ola
mazd ım!
"Saygıdeğer Lama, "
dedim şaşkınlıkla,
"hayatın bir
okul olduğunu mu söylediniz? " " Evet. Son derece kesinlikle
söyledim Lobsang. Bir süre dinlen, haydi çay içe! im ve sonra
konuşmaya devam edeceğiz. "
Çağrı lmış hizmetli, bi raz sonra bize çay ve yemek için
hoş şeylerden getirdi. Rehberim yiyecekleri gerçekten çok
tutumlu olarak yed i . Bir keresinde söylediği gibi, onun dört
tarafını korumam için yeterince yed i m ! Fakat öyle parı ldayan
bir gülüş yaptı ki, kastedi len veya yüklenen bir suç yoktu.
Ben imle sık sık dalga geçerdi ve biliyordum ki başka birini
incitecek, hesaba katı lmam ış herhangi bir şey asla söylemez
di. Ne demek isted iğini çok iy i bilerek, en az derecede önenı-
2 1 3
"ANTİKLERİN MAGARAsI "
sedim. Oturduk ve çayımızı içtik ve sonra Rehberim küçük
bir not yazdı ve diğer Lamalara dağıtması için h izmetliye ver
di.
"Lob.sang, görüşmek için çok konumuz olduğu için, bu ak
şam, Tapınak Ayininde senin ve benim bulunamayacağımlZl
söyledim. Bununla birlikte Tapınak Ayinleri, · sana olduğun
dan daha fazla eğitim vermek için çok gerekli olan -özel du
rumunun bakış açısından- temel şeylerdir. "
Ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü. Bende çabucak
kalktım. Dışarıya bakmak, bütün olanları görmek, zevkle
rimin i l k sırasında yer alırdı. Rehberim , Chakpori'deki bir ki
şinin uzun mesafeleri yukarıdan görebi leceği daha yüksek o
dalardan birine sahip olduğu için hemen ona katıldım. Yan ın
da, her şeyin en zevklisi bir teleskop vardı. Saatler, bu aletle
geçirildi ! Saatler, Lhasa ovasına yukarıdan bakarak, şehrin
içindeki tacirlere bakarak ve alışveriş yapan, ziyaret eden, sa
dece basitçe zaman geçiren ve işlerine koşuşturan Lhasa ha
nımefendilerini seyrederek geçti . On ya da on beş dakika
kadar tüm bu manzarayı seyrettik. Sonra Rehberim:
"Haydi,
tekrar oturaltm Lobsang. Hayatın bir okul konusu olduğu
hakkındaki düşüncelerimi görüşelim. "
"Başından itibaren açıkça anlaman gereken bir konu
olduğu için, beni iyi dinlemeni istiyorum Lobsang. Eğer ne
dediğimi tam olarak anlamazsan, hemen beni durdur. Duy
dun mu? "
Başımı sal ladım ve bir nezaket olarak,
"Evet, Say
gıdeğer Lama, sizi duyuyor ve anltyorum. Eğer anlayamaz
.sam size söyleyeceğim, "
dedim. Başını sal ladı ve
"Hayat bir
okul gibidir. Bu hayatın ötesinde, a.stral dünyada olduğumuz
zaman. örneğin bir kadın bedeninde aşağıya inmeden önce,
diğerleriyle ne öğreneceğimizi görüşürüz. Bir süre önce, Çin
li Yaşlı Seng hakkında bir hikaye anlatmıştım. Sen, Tibetli bir
tamdığının Tibetçe ismiyle birleştirmeye ça!tşacağın için, bir
\'inli ismi kullanacağımızı anlatmıştım. Haydi, Yaşlı Seng
2 1 4
"BÖLÜM ON "
öldü diyelim ve bazı dersler öğrenmek için. geçmişte aldı.�ı
bütün karar/arma bakalım. Sonra. ona yardım eden insanla
rı, aileleri bulmaya çalışacak ya da daha çok, Yaşlı Seng
ol
muş olan ruhun istenen dersleri öğrenmesini mümkün kılacak
şartlarda ve hallerde yaşayan muhtemel ailelerini. "
Rehbe
rim bana baktı ve,
"
keşiş olmaya gidecek bir çocuğun. eğer
tıbbi bir keşiş olmak istiyorsa Chakpori'ye gelmesine hu çok
benzer. Eğer iç hizmetlerde çalışmak ist�vorsa o zaman. şüp
hesiz içerideki keşişlerin eksikliği orada daima bulunduğu
için Potala 'ya girebilir! Öğrenmek istediğimiz şeye göre oku
lumuzu seçeriz, "
ded i. Başımı salladım. Çünkü bu, benim için
oldukça anlaşılırd ı . Benim kendi ailem, ilk sabır testini geç
mek için yeterince kalma gücünü sağlayarak Chakpori'ye gir
mem için düzenlemeleri yapmıştı.
Rehberim Lama M ingyar Dondup devam etti :
"Doğacak
bir kişi zaten bütün düzenleme/ere sahiptir. Kişi aşağı inecek
ve belli bir bölgede yaşayacak ve belli bir sın?ftan adamla ev
lenecek, belli bir kadm olarak doğacaktır. Önceden planlan
mış bilgi ve tecrübeyi elde etmek için bebeğe doğmak için hu
fırsatların verileceği düşünülüı: Sonuç olarak zaman dolunca
bebek doğar. İlk önce bebek beslenmeyi öğrenmek zorun
dadır. Fiziksel bedeninin belli bölümlerini nasıl konırol ede
ceğini öğrenmek zorundadır. Nasil konuşacağını ve nasıl din
leyeceğini öğrenmek zorundadır. İlk önce biliyorsunuz. bir
bebek gözlerini odaklayamaz, nasıl göreceğini öğrenmek zo
rundadır. O. okuldadır. "
Bana baktı ve konuşurken yüzünde
bir gülümseme vardı.
"Hiçbirimiz okulu sevmeyiz.' Bazı
larımız gelmek zorundad11� fakat kalanımız gelmek zorunda
değiliz. Biz gelmeyi planladık -karma için değil- fiıkaı başka
şeyleri öğrenmek iç·in. Bebek büyür ve hir ç·ocıık olur. Sonra
sık sık öğretmeni ıar<{/indan oldukça kaha davranışlar gör
düğü yere, hir sımfiı geliı: Fakat hurada. hiç-hir yanlış
yok
2 1 5
"ANTİKLERİN MAGARASI ,,
Lobsang Hiçbir kimse, disiplinden hiçbir zarar görmemiştir.
Disiplin: bir orduyla, bir insan sürüsü arasındaki.farktır. Bir
insan disipline edilmeden kültürlü bir insan olamaz. Şimdi,
sana küha davranıldığını, o öğretmenin sert olduğunu pek
çok defa düşüneceksin. Fakat yeryüzüne doğmadan önce hu
koşullan özellikle sen düzenledin. " "Elbette Saygıdeğer La
ma, "
d iyerek heyecanla bağırdım.
"Eğer aşağıya inmek için
hun/art düzenled�vsem, o zaman beynimi incelemem gerek
tiğini düşünüyorum. Ve eğer, aşağıya inmek için burasını dü
zenlediysem, niçin onun hakkmda hiçbir şey bilmiyorum? "
Rehberim bana baktı ve güldü -içten güldü.
"Bugün ne
hissettiğini tamamen biliyorum Lohsang, "
diye cevapladı.
"Fakat gerçekten üzüleceğin hiçbir şey yok. Bu yeryüzüne ilk
önce bazı şeyleri öğrenmeye geldin. Sonra hu özel şeyİeri öğ
renerek, sınırlartmız ötesindeki daha büyük bir dünyaya, baş
ka şeyler öğrenmeye gideceksin. Yol kolay olamayacak; fakat
sonunda başaracaksın ve moralini bozmak istemiyorum. Ha
yatta bulunduğun yerin önemi olmaksızın her kişi, öğrene
bilmek ve öğrenerek gelişmek için astral boyutlardan yeryü
züne indi. Benimle aymfikirde olacaksın -ki, eğer Lama Ma
nastırında gelişmek istiyorsan, ders çalışıp imtihanları geç
melisin. Aniden senin üzerine getirilen ve sadece kayırı/arak
bir Lama ya da bir Abbot olan bir çocuğu, pek çok yönden
düşünemeyecektin. Bunun için uygun imtihanlar vardır. O za
man şunu fark edersin; bazı yüksek insanların kapris, kayır
nıacıltk, hc�valcilikle seni geçmiş olamayacaklarını idrak
edersin. "
Tüm bu söylenenleri hissed iyor ve içime sindiriyor
dum . . .
"Yeryüzüne şeyler öğrenmeye geliriz ve hu yeryüzü üze
rinde öğrendiğimiz derslerin ne kadar zor. ne kadar acı oldu
ğu önemli değildir. Onlar. hurc�va gelmeden önce kaydettiği
miz dersler iç·indiı� Bu yeryüzünden ayrıldığın11z zaman. di-
216
"BÖLÜM ON"
ğer Dünya'da bir süre tatilimizi yaparız. dinleniriz. Daha
sonra eğer gelişmek istersek devam ederiz. Bu yeryüzüne
farklı koşullar altında dönebiliriz ya da varlığın tamamen
farklı bir aşamasında devam ederiz. Sıklıkla, okulda olduğu
muz zaman, günün bitmeyeceğini düşünürüz. Öğretmenin
sertliğinin bitmeyeceğini düşünürüz. Yeryüzünde hayat böy
ledir, eğer her şey bizim için düzgün gidiyorsa, eğer istedi
ğimiz her şeyi elde ettiysek, bir ders öğreniyor olmuyoruz.
Hayat akışı boyunca sadece sürüklenmiş olmalıyız. Bu üzücü
bir gerçektir ki biz sadece acıyla ve ıstırap çekerek öğreniyo
ruz. " "Öyleyse o zaman Saygıdeğer Lama, "
dedim;
"Niçin
bazı çocuklar ve bazı lamalar da, böyle kolay bir zamana sa
hiptir? Bu bana daima zorluklara sahip olduğum, kötü keha
netleri ve gerçekten en iyisini yaptığım zaman sinirli bir öğ
retmen tarafından dövülerek ortaya çıkmıştı. " "Fakat Lob
sang, görünüşe göre çok tatminkar bu insanların bazıları, a
caba onların çok mutlu olduklarından emin misin? Her şeye
rağmen, şartların onlar için kolay olduğuna emin misin? Yer
yüzüne gelmeden önce onların ne planladığını bilen kadar
yargılayacak bir durumun yok. Bu yeryüzüne gelen her kişi,
hazırlanmış bir planla gelir. Ne öğrenmek istediğinin, ne yap
maya niyetlendiklerinin ve ne olmayı arzu ettiklerinin bir pla
nıyla. Ve sen, bugün sınıfta gerçekten zorluk gördüğünü söy
lüyorsun, emin misin? Derslerin hakkında bilmen gereken
her şeyi bildiğini düşünerek, kendinden oldukça emin görün
müyor musun? Öğretmeninin oldukça kötü olduğunu hisset
tiren yüksek davranışı sen yapmadın mı? "
Oldukça suçlay ıcı
bir şeki lde bana baktı ve yanaklarımın kızardığını hissettim.
Evet, gerçekten bir şeyler bil iyordum! Rehberim, hassas bir
noktaya ustalıkla dokunarak son derece mutsuz olmuştu.
Evet, kendi mden emin olmuştum. Bu sefer öğretmenin be
nimle ilgili en ufak bir hatayı bu lamayacağını düşünmüştüm.
Haddimi aşan davran ışım, el bette öğretmenin öfkesine küçük
21 7
"ANTİKLERİN MAGARASI "
bir oranda katkıda bul unmuştu. Başımı, Rehberimin fikrine
katıldığım ı ifade eden bir anlamda salladım.
"Evet Saygıde
ğer Lama, herhangi biri kadar suçluyum. "
Rehberim bana
baktı ve gülümsedi.
"Sonra Lohsang, bildiğin gibi Çin 'de
Chunking'e gönderileceksin, "
ded i Rehberi m. Ayrı lmak zo
runda olduğumu bile düşünmekten hoşlanmayarak, dilim tu
tularak, başımla onayladım. O devam etti:
"Tihet'ten ayrıl
madan önce, öğretimin hakkında ayrıntılar için değişik fakül
telere ve üniversitelere göndereceğiz. Bütün özellikleri elde
edeceğiz ve bu hayatında ihtiyaç duyacağın eğitim türünü ay
nen sunacakfakülte ya da üniversiteye o zaman karar vere
ceğiz. Benzer bir şekilde, yeryüzüne inmeyi düşünen astral
dünyadaki bir kişi, önceden ne yapmaya niyetlendiğini, ne
öğrenmek istediğini ve sonunda neyi başarmak istediğini he
saplar. Sonra sana henüz söylediğim gibi, uygun aileler bu
lunur. Bu, uygun bir okul aramakla aynıdır. "
Bu okul fikri hakkında ne kadar düşünürsek, ondan o
kadar nefret ederiz.
"Saygıdeğer Lama! "
dedi m.
"Niçin bazı
insanlar bu kadar çok hasta, bu kadar çok talihsiz? Bu, o'!
lara ne öğretiyor? "
Rehberim :
"Bu dünyaya aşağıya inerı bir
kişinin, sadece oymacılığı öğrenmesi söz konusu değildir. Bir
dili ya da Kutsal Kitaplardan ezberlemeyi öğrenme meselesi
de değildir. Daha/azla öğrenmesi gerektiğini hatırlamalısın.
Bir kişi, yeryüzünden ayrıldıktan sonra astral dünyada kulla
nacağı şeyleri öğrenmek zorundad11: Sana anlattığım gibi, hu
illüzyon Dünyasıdır. Zorlukların ve zorluklarla acı çekmenin
bize öğretilmesi son derece uygundur. Başkalarının problem
lerini ve güçlüklerini anlamayı öğrenmel�viz. "
Bütün bunları
düşündüm ve bu, çok büyük bir konu üzerindeymişiz gibi
göründü. Rehberim kesinl ikle düşünceleri mi algıl ıyordu ve
"Evet, gece bizim için ilerledi, yapacak daha çok şeyimiz ol
duğu için bu gecelik görüşmemizi bitirmenin zamanıdır. Zir-
2 1 8
"BÖLÜM ON"
veye çıkmak zorundayım (Potala'yı böyle adlandırırız) ve se
ni de beraber götüreceğim. Bütün gece ve yarın, bütün gün
orada olacağız. Yarın, bu konuyu tekrar görüşebiliriz. Fakat
şimdi gidelim temiz bir cübbe giyin ve beraberinde yedek bir
tane daha getir, "
dedi. Ayağa kalktı ve odayı terk etti . Te
reddüt ettim ; fakat bir an sonra en iyi elbisemin içinde kendi
m i süslemek ve ikincisini yedek almak için aceleyle çıktım.
B irl ikte dağ yolundan aşağıya ve Mani Lhakhang'a doğru
at sürdük. Porgo Kaling'e ya da Batı kapısını tam geçerken
arkamda, neredeyse beni eyerimden kaldıran ani bir yaygara
koptu. Tam da yo lun kenarında tanıdık bir ses,
"Kutsal Tıbbi
Lama! "
diye bağırdı. Rehberim etrafına bakındı ve atından
indi. B ir midilli üzerinde şüphelerimi bilerek, oturarak d ur
mamı işaret etti.
"Evet madam, ne oldu! "
diye sordu Reh
berim, nazik bir tonla. H areketin ani bir ş ıpırtısı oldu ve bir
kadın, ayağa kalkarak ortaya çıktı;
"Oh! Kutsal Tıbbi Lama!"
dedi nefes nefese;
"kocam, normal bir çocuk vücuda geti
remedi. Keçi-başlı çirkin bir çocuğumuz oldu! "
Budalaca ve
sersem leten cesurluğuyla, küçük bir desteyi tutarak ortaya çı
kardı. Rehberim bulunduğu yüksekl ikten aşağıya eğildi ve
ona baktı.
"Fakat madam! "
diye belirtti;
"hasta çocuğunuz
için niçin kocanızı suçluyorsunuz? "
Kadın;
"Çünkü o, etrafın
daki başıboş kadınların peşinden koşuyordu. Bütün düşün
düğü karşı cinsle seks yapmak. .. Sonra biz eı:lendiğimiz za
man, normal bir çocuk babası bile olamadı. "
Beni dehşete
düşürecek şeki lde ağlamaya başladı. Gözyaşları, dağlardan
yuvarlandığını düşündüğüm buz kayaları gibi zemine vurarak
aktı.
Rehberim etrafına bakındı; artan karanl ı kta oldukça dik
katli bir şekilde izleyerek. Pargo Kal ing'in kenarında bir
şekil, daha karanlık gölge lerden kendini ortaya çıkardı ve
i lerledi. Eski püskü bir elbise içinde ve kesinlikle yüzünde bir
2 1 9
"ANTİKLERİN MAGARASI "
ası lmış-köpek ifadesi takınmış bir adam. Rehberim işaret e
derek onu çağırdı ve oda ileriye çıktı. Lama M ingyar Don
dup'un ayakları dibine diz çöktü. Rehberim her ikisine de
baktı ve
"Bu, aranızdaki bir meseleden orlaya çıkmadığı,
fakat bir karma sorunu olduğu için bir doğum aksiliğinde bir-
birinizi suçlamanız doğru değil, "
dedi. Kundaklanm ış bebeği
sarmalarından çözerek çocuğa tekrar baktı. Sert sert baktı.
Ben bil iyordum ki, bebeğin aurasına bakıyordu. Sonra doğru
larak,
"Madam! Çocuğunuz iyileştirilebilir. Yeteneklerimiz
arasında onu iyileştirmekte var. Onu niçin daha önce bize
getirmediniz? "
Zavall ı kadın tekrar dizleri üzerine çöktü ve
alelacele çocuğu kocasına verd i . O da onu her an patlayacak
mış gibi tuttu . Kadın el lerini kavuşturdu ve Rehberime ba
karak konuştu :
"Kutsal Tıbbi Lama, Ragyab'dan geldiğimiz
ve diğer bazı Lamaların tarafında olmadığımız için bize dik
kaİ edecektiniz. Gelemediğimiz için. .. ihtiyacımızın ne kadar
acil olduğu önemli değildi. "
Bütün bu gülünçlükleri düşündüm. Toplul uğumuzdaki
herhangi biri kadar gerekli olan, Lhasa'nın Güney-Doğu kö
şesinde yaşayan Ölümün Yok Ettikleri ya da Ragyab ... Sa
dece topluluğun yararl ı bir üyesi olarak bir kişinin, ne iş yap
tığının önemi olmadığını daima belirten Rehberim yüzünden
bunu bil iyordum. Bir keresinde içten gü lerek;
"hırsızlar bile
lohsang, hırsızlar olmadan polislere ihtiyaç olmayacağı için,
yararlt insanlardır. Bu nedenle hırslZ!ar, polislere iş sağlar! "
Fakat bu Ragyab; pek çok insan yukarıdan onlara bakarak,
onların pis olduklarını düşünür. Çünkü onlar, akbabalar sa
çılmış parçaları yiyebi lsinler diye öli.i bedenleri parçalayarak
ölü lerle uğraşırlar. Lhasa'n ın çoğu. çok kayal ık. çok taşlık ol
duğu için mezarlar kazılamazdı . Kazılsa bile. normalde Tibet
o kadar soğuktu ki, bedenler hemen donacağı ve bozu lup
toprak tarafından em ilemeyeceği için. onların iyi bir iş yap-
220
"BÖLÜM ON"
tıklarım biliyordum.
"Madam! "
d iye emretti Rehberim;
"bu çocuğu, en geç üç
gün içerisinde bana bizzat getireceksin ve bu talimatları de
neyerek iyileştirilebileceği ortaya çıkacağı için, en fazla bu
nu yapabiliriz. "
Eyer çantasını elle yokladı ve bir parça par
şömen çıkardı. Çabucak üzerine bir mesaj yazdı ve onu ka
dının avucuna sıkıştırdı.
"Chakpori'de bunu bana getir. Hiz
metli, sana giriş izni verildiğini anlayacak. Geleceğinizi, kapı
bekçisine haber vereceğim ve hiçbir güçlükle karşılaşmaya
caksınız. Emin olarak dinlenin, biz hepimiz tanrılarımız gö
rünüşünde insanlarız, bizden hiçbir şekilde korkmayın. "
Dön
dü ve kocaya baktı;
"Karına· sadık kalmalısın. "
Kad ına baktı
ve ekledi;
"Kocanı bu kadar yermemelisin, belki ona karşı
daha şefkatli olsaydın, avuntu için başka yerlere gitmezdi!
Şimdi, evine git ve üç gün içinde buraya, Chakpori'ye dön.
Seni görüp, yardım edeceğim; bu, benim sözüm. "
Midill isine
Dostları ilə paylaş: |