lemlemek, sadece bir maddeye geç iş. i lginçti . Sonra. bu kal ın
taş dilimi üzerindeki beden ime daha yakından baktım ve sol
şakağını üzerindeki çok derin bir yaradan sızan koyu kırm ızı
bir kan la, taş olukların içine damlam ış ve henüz tam olarak
kazı nmamış aı1ı klarla kaçınılmaz olarak karışm ış kanı görün
ce şoke oldum.
Ani bir kargaşa di kkatimi çekti ve dönerken. Rehberim
Lama Mingyar Dondup'u, yüzü öfkeden bembeyaz mutfağa
girerken gördüm. Öne doğru ilerledi ve mutfağın baş keşişi
nin -ben i böy le kötü yaralamış olan keşiş- tam önünde durdu.
Konuşmaya söz yoktu, asl ında bir susuş ve ölüm sessizliği
vardı. Rehberimin delici bakışları, mutfak keşişinin içinde
şimşekler çaktı rıyor görünüyordu. Bir balonun patlaması gibi
bir iç çekişle keşiş. taş zemin üzeri nde hareketsiz bir kütle gi
bi durgun laştı . Tartışmaksızın ona ikinci bir bakış atan Reh
berim geri döndü, bu taş tekerlek üzerinde hırıltıyla nefes ala
rak uzanmış dünyasal şeklime döndü.
Etrafı ma bak ındım. Şimdi, kısa mesafeler için beden imin
dışında olabilmek düşüncesiyle gerçekten büyülenm iştim.
Astralde "uzak seyahatlere" gitmek değersiz ka l ıyordu. Bunu
daima yapabil iyordum. Fakat bu kend imin dışında olman ın
duygusu ve aşağıdaki dünyasal çamur kabıma bakmak yen i.
il ginç bir tecrübeydi . Air süre bana olan ları kabul etmeyerek
kendimi sürüklenmeye bıraktım. Mutfağın tavan ının içinden
yukarılara sürüklendim.
"VO V.1 "
dedim istemeden. yukarıda
k i
odan ın
taş
la\'an ının içinden geçerken burada. dcrin dii�iin
ce
i ç i nde
bir grup Lama oturuyordu. Önleri nde
d u ran hir ı iir
dünya
model ine. biraz ilgiyle baktı m .
O.
i.i.1crinde k ıtalar
ve
k:Haları n . nk)
anuslar ve denizlerin bclirt i ldiğ.i
:-
l l \
a r la k h i r
k ii l'C)
d i .
Yunırlak küre. bir açı) la ti/ayda
:- eı') üıi'ı n iiıı
k cıı-
1 45
"ANTİKLERİN
MAGARASI "
dinin eğ imiyle uyumlu bir aç ıda sabitlenmişti . Orada oyalan
mad ım. l3 u olay bana, daha fazla ders çal ışması gibi geld i.
Yukarılara doğru yolculuğa devam ettim. Başka bir tavanın
iç inden. başka birini n içinden ve yine bir tane daha ve sonun
da Mezar Odasında durdum ! Etrafımda yüzyıllardır Dalay
Lama'ııın Enkarnasyonların ın mezarlarını taşıyan, altından
büyük duvarlar vardı. Burada bir süre, saygı duruşunda bu
lundum. Sonra. kend imin altımda parlayan altın larıyla, bütün
al
ve
kızı ll ığıy la, dağları nın, yaşayan kayalarının iç inde erim
iş gibi görünen harikulade beyaz duvarlarıyla, muhteşem
Potala'yı görmek için yukarı lara sürüklenmesine izin verdim.
Bakışım yavaşça sağa dönerek Shö kasabasını ve onun
ötesi nde, arka planda mavi dağlarıyla Lhasa Şehri "ni görebil
dim. Yükselirken, sınırsız güzel yeı:lerimizi ve hoş toprakları,
önceden tahm in edi lemez, kaprisli havası içinde dayan ılmaz
ve sert. fakat benim için ev olabi len bir araziyi görebi ldim !
Dikkate değer bir sert çekiş i lgimi çekti ve kend imi sık
olarak gökyüzünde süzülen bir uçurtmay ı, makaraya sardığı
m ız
gibi sarı lırken buldum. Aşağıya ve daha aşağı lara indim.
Potala'nın içinde aşağılara, sonunda gideceğim yere varana
kadar tavan olan zeminlerin içinden ve tekrar zem in lerin için
den ve tekrar mutfaktaki bedenimin yanında durdum.
Lama M i ngyar Dondup sol şakağımı nazikçe yıkıyordu -
ondan parçaları toplayarak.
"Aman Allah1111.1 "
dedim kendi
kend ime büyük bir şaşkınlı kla,
"başım. taşı parçalayacak ya
da
.ı
·011/acak kodar
kalın mı:) "
O
zaman küçük bir çatlağım ol
duğunu gördüm. Başımdan çeki lm iş olan taş parçaları enka
zını ve zem in arpası kalıntıları olan birçok malzemey i de gör
düm. İ lgiyle seyrettim ve itiraf edeyim, biraz şaşkı nlıkla, ast
ral beden imin içinde. burada, bedenimin yanında dururken
ağrı hissi yoktu. Rahatsızlık yoktu. Sadece huzur vardı.
Sonunda Lama Mingyar Dondup hizmetini bitirdi ve ba-
1 46
"BÖLÜM YEDİ,,
şımın üzerine bitkisel bir kompres, bir yama koydu ve ipekli
iplerle etrafını bağladı. Sonra, bir sedyenin yanında duran iki
keşişe işaret etti. Beni çok dikkatli kaldırmaları için tal imat.
verd i.
Adamlar, emrindeki keşişler, beni yavaşça kaldırd ılar ve
yanda yürüyen Lama Mingyar Dondup'la, o sedyenin üzerine
yerleştirdiler. Dışarı taşındım.
Etrafıma bakındım, oldukça şaşı rtıcı olarak ışık soluyor
du. Gün bitecek kadar i lerlemiş miydi? Ona bir cevap bulma
dan önce, benimde solduğumu keşfettim. Ruhsal ışığın mavi
ve sarısı yoğun olarak azalıyordu. Dinlenmek ve uyumak i
çin, zapt edilemeyen bir teşvik ve vurdumduymazlık h isset
tim.
Bir süre kendim i kaybettim. Sonra başımın içerisinde
azap verici ağrılar olmaya başladı. K ı rmızılar, mavi ler, yeşil
ler, sarılar görmeme sebep olan yoğun sancılarla delirmiş ol
mam gerektiğini düşündürten �ğrı lar patladı . Soğuk bir el
üzerime kondu ve nazik bir ses;
"Tamam, dinlen, uyu! "
dedi.
Dünya, karanl ık bir kuş-tüyü yastık olmuş gibi göründü
M innettarlıkla, huzurla dalacağım kuğuların dal ışı kadar yu
muşak yastık ve arta kalan yıpranmış bedenim yeryüzünde
dinlenirken ruhumun uzayda tekrar süzülmesi ve kendimi bil
mem için beni sarar gibi görünen yastık.
Şuurumu tekrar geri kazanmam için pek çok saat geçmiş
olmalıydı. EHerimi avuçlarında tutan yanımda oturan Rehbe
rimi bularak uyandım. Göz kapaklarım yukarılara doğru çır
pın ırken ve akşamın ışığı içeri dolarken, cansızca gülümse
dim. Rehberim el lerini geri çekerek, anında gülümseyerek
karşılık verdi bana ve yanında duran tepsiden biraz tatlı ko
kan arpa suyu dolu bir kap aldı. Onu yavaşça dudaklarıma
bastırarak,
"İç bunu. Bu, sana iyi gelecek! "
dedi. İçtim ve ha
yat içimden bir kere daha aktı, kalkmaya çalışacak kadar çok.
1 47
"ANTİKLERİN MAGARASI ,,
Çaba çok fazlaydı. Sanki bir kere daha büyük bir grubun ba
şıma vurmuş olduğunu hissettim. Parlak ışıklar, takımy ı ldız
ların ışıklarını gördüm ve biraz sonra çabamdan vazgeçtim.
Helezon deniz kabukların ın kısık sesi altımdan ge lirken,
akşam gölgeleri uzadı ve bil iyordum ki Ayin başlamak üze
reydi . Rehberim Lama M ingyar Dondup:
"Yarım saat için
gitmek zorundayım Lohsang, çünkü En İçerideki Kişi heni is
tiyor. Fakat arkadaşların Timon ve Yulgye benim yokluğumda
sana bakmak için buradalar ve heni çağırman için mazeretin
olmalı. "
Ellerimi sıktı, ayağa kalktı ve odayı terk etti.
İki tanıdık yüz, yarı korkmuş ve tamamen heyecanl ı gö
ründü. Yanıma çömeldi ler ve Timon:
"Oh, Lobsang! Bütün
hu olanlardan Mutfak Şefine hir uyarı aldırdın! "
dedi.
"Evet, "
ded i bir diğeri,
"ve son derece gereksiz kabalığı için Lama
manastırından kovuluyor. Şimdi dışarıya götürülüyor! "
He
yecanla kaynadı lar ve sonra Timon tekrar konuştu,
"Öldü
ğünü düşündük Lobsang. Gerçekten kanın doldurulmuş bir
yak gibi aktı "
Onlara bakarken gerçekten gülümsemek zorun
daydım. Seslerindeki coşku, bir Lama manastırındaki hayatın
sıkıc ı tekdüzel iğinden nasıl büyük bir heyecanla kurtulduk
larını gösterd i. Benden başka bir kurban olmuş olduğundan,
benimde sevineceğimi düşünerek heyecanlarını çok görme
yerek onlara sah ip çıktım. Onlara gülümsedim ve o zaman
bunaltıcı bir yorgunluğa yenildim. Birkaç dakika gözlerimi
dinlendirmek maksadıyla kapattım ve bir kere daha daldım.
Birkaç gün, san ırım yed i ya da sekiz gün, sırt üstü din
lendim ve Rehberim Lama Mingyar Dondup, benim hemşi
rem gibi davrand ı. Fakat onun için ben hayatta kalmış olma
malıydım. Bir Lama manastırında yaşamak için naz ik ve ki
bar olmak gerekli değildir. hayatta kalmak dinçliktir. Lama,
nazik bir insandı, bir sevgi insan ıydı . Fakat o olmasına rağ
men bile, ben im hayatta kalabi lmem için büyük sebepler ol-
1 48
"BÖLÜM YEDİ,,
mal ıydı. Benim daha önce söylediğim gibi, hayatta yapılacak
özel bir görevim vardı ve bir çocuk olarak bazı yol larla beni
sertleştirmek için, zorluk ve acıya bağışıklık kazand ırılmak
için bu zorlukları geçirdiğimi farz ettim. Duymuş olduğum
bütün kehanetler beni böyle düşünmeye sevk etti. Hayatımın
bir hüzün hayatı, bir ıstırap hayatı olacağı belirti lmişti.
Fakat tamamen ıstırap acı yoktu. Koşullarım gelişerek
Rehberimle konuşmak için daha fazla fırsatım oldu. Pek çok
şey konuştuk. Sıradan konuları tamamladık ve çok özel konu
ları bitirdik. Değişik okült konulara derinlemesine değindik.
Bir fırsatta konuştuğumu hatırladım;
"Bir kütüphaneci olmak
ve dünyadaki bütün bilgilere sahip olmak, harika bir şey ol
malı Saygıdeğer Lama. Bütün hu, geleceğim olacak berbat
kehanetler olmasaydı, bir kütüphaneci olacaktım. "
Rehberim
bana doğru güldü ve:
"Çinli bir bilge, bir söz söyledi Lob
sang;
'bir resim, hin kelime değerinde,
'fakat hen;
ne resim
lere bakmanın, ne de okuma miktarının, pratik deneyim ve
bilgi yerine konulamayacağını söylüyorum. "
Ciddi olup ol
madığını anlamak için ona baktım ve sonra, neredeyse yetm iş
yıl basılı kelimelere çalışmış ve okumuş olduğu herhangi bir
şeyi özümsemeyi ya da uygulamayı başaramamış Kenji Teke
uclıi'yi, Japon keşişi düşündüm. Rehberim düşüncelerimi
okudu,
"Evet.' "
dedi,
''yaşlı adam akıllı değil. Her şeyi ve her
hanJ?i bir şeyi okuyarak ve onlartn hiçbirini özümsemeyerek
kendini zihinsel hazımsızlığa bıraktı. Ruhsal olarak üstün bir
insan olduğunu, büyük bir insan olduğunu hayal ederdi. Bu
mın yerine o, başkasından çok kendini aldatmış olan zavallı,
yaşlı bir pot kmcıdır.
Lama hüzünle iç çekti :
"O.
her şeyi hi
len. fakat hiçbir şey bilmeyerek. ruhsal olarak [jlw· elli. Dı�r
gusuz. rastgele, sakıncalı bütün kitap okumalar. hir kişinin
yolunu tehlikeye sürükleyehiliı� Bu adam, hiç birini anlama
yarak bütün dinleri izledi. En hüyıik ruhsal insan olarak sa-
1 49
dece kendini gördü, "
dedi.
"Saygıdeğer Lama!"
dedim,
"kitaplara sahip olmak bu
kadar tehlikeliyse, kitaplar niçin varlar? "
Rehberim bir süre
bana boş boş baktı. (Ha düşündüm, bu şeyin cevabını bilmi
yor!) sonra tekrar gülümsedi ve;
"Fakat sevgili Lobsangım,
cevap çok açık! "
dedi.
"Oku, oku ve tekrar oku. Fakat hiçbir
kitabı'! ne farkındalığını, ne de idrakini yükseltmesine izin
verme. Bir kitap öğretim, bilgi verme ve,hatta eğlence anla
mındadır. Bir kitap, sebepsiz ve körcesine izlenecek bir Hoca
el.eğildir. Bir başkasının sözüyle ya da bir kitapla hep köle
edilmiş olan zekdya sahip insan yoktur.
" Geriye oturdum ve
başımı sal ladım.
"Evet, bu anlaşılır. Fakat o zaman kitaplar
niçin can sıkar? "
"Kitaplar Lobsang? "
dedi Rehberim;
"Sorularıma ce
vaptır. Elbette kitaplar olmalıdır! Dünyanın kütüphaneleri.
dünyadaki bilginin çoğunu içerir. Kitaplar, sadece insanlık i
çin bir rehber olarak danışılmak ve kullanılmak için vardır
lar. Şu da bir gerçek ki, kötüye kullanılmış kitaplar, bir insan
için kendini olduğundal'I daha büyük hissetmesine yol açan ve
böylece ona hayatında dolambaçlı yollar için liderlik eden, -
bilgiye sahip olmadığı, ne de izlemek için sonu olmayan yol
lar- bir bela olabilir. " "Elbette, Saygıdeğer Lama, "
diye sor
dum tekrar,
"kitapların faydası nedir?"
Rehberim bana sertçe
baktı ve;
"Dünya 'da her yere gidemezsin ve dünyanın en bü
yük Hocalarımn gözetimi altında çalışamazsın. fakat basıl
mış kelime (kitaplar) onların öğretilerini sana getirebilil: Ne
okuduğun her şeye inanmak zorundasın. ne de büyük hoca
ların, daima ne yapman gerektiğini anlatan yazılarına. Kendi
yargılarını kullanmalısın. Onların bilge sözlerini, senin bilge
sözlerinin neler olması gerektiği konusunda gösterge olarak
kııllanmalısın. Seni temin edebilirim ki, bir konuyu ça!tşmaya
luı::.ır
olmayan
bir
kişi, bir kitap kullanarak kendine sınırsız-
1 50
"BÖLÜM YEDİ ,,
ca zarar verebilir. Olduğu gibi kelimeleri ça/Jşarak ve baş
kalarının çahşmalanyla, kendini karmik isımyonunıın üze
rine yükseltmeye çaltşır. Düşük hir evrimsel gelişim insanı
olan okuyucu için hu, iyi olabilir ve hu sebeple onun için su
nulmamış şeylere çalışarak, ruhsal gelişimini arımnakıan zi
yade çok geri bırakabilir. Böyle pek çok olay biliyorum ve Ja
pon arkadaşımız sadece örneklerden hiri. "
Rehberim çay için zili çaldı. Bütün görüşmemiz süre
since çok gerekli bir i lave ! Çay, hizmetli-keşiş tarafından ge
tiri ldi. Görüşmemize tekrar başladık. Rehberi m:
"/,ohsang'
sen çok olağanüstü bir hayat yaşayacaksın
ve
güçleştirilmiş
hu gelişiminin sonunda, telepatik güçlerin, yerleştirdiKimiz
herhangi hir metotla geliştirilmiş olacak. Şimdi sen. sadece
birkaç ay içerisinde dünyanın en hüyiik kitaplarından bazıla
rıyla telepatinin yanı sıra. kolorvayansla da çalışacaksın. "
Korkarım ki, gerçek bir şaşkınl ıkla ona bakakaldım. bi lme
diğim bir di lde yazı lmış bir kitaba nasıl çalışabi lirdim? Bu
ben i şaşırtan bir konuydu. Fakat çok geçmeden Rehberimden
bir cevap geldi :
"Telepati ve kolorvayans (durııgörü) güçlerin
biraz daha arllı{�ı zaman. kitabı okwnt�l'I lam o smula bitir
miş ya da şu anda höyle hir okumaya girişmiş olan in.wınlar
dan hir kitap hakkındaki hütün düşünceleri top/ayahilecek
sin. Bu. telepatinin daha az hilinen hir kullammıdır. E/helle
höyle hir durumda telepati. ko/orvayansla hirlikte kullaml
malu/11� Dünyamn diKer höliimlerindeki insanlar halk kütü11-
hane/erine daima gidemezler ya da hir ülkenin kühi/1hane
merkezleri hir kişzJ1e yol göstermez. Onlar kaından ge<;ehilir
leı: faka! hilginin araştırmasında gerçek hir ö{�renci o/d11k
/arı111 km111/a111ada11 içeri al111nuılar11w izin reri/mez. /Jö_rle
hir engel Sceksin ı·e ça/ı.y{/hi/eceksin. Bu
reıenek
so
n
a
. lu�ı·({fındaki
h
i
i
tii
n
g
ii
n
/
er
d
e ı·e
hıı
h({yatın
aıesiıw
geçli{�in zammula
da
1 5 1
"ANTİKLERİN MAGARASI"
yarduncı olacak/11'. "
Okü ltizınin kullanımını an lattı bana. Okült güçlerin yan
lış kul lanımı ya da okült ile başka insanlar üzerinde egemen
lik kurmak. gerçekten korkunç bir cezalandırma getireceği
anlam ındadır. Ezoterik-gizli güçler, metafizik güçler ve du
yular-dışı algılama: sadece iyil ik için, sadece başkalarına
hizmet için. dünyan ın içerdiği toplam bilgi tutarını artırmak
için kul lanılabilirdi.
"Fakat Saygıdeğer Lama.' "
dedim he
men:
"Bedenleri dışına. heyecanla, merakla çıkan insanlar
hakkında ne d�veceksin? Bedenlerinden düştüklerinde ve son
ra neredeyse korkudan ölecek olanlara ne diyeceksin? On
ları. hiçbir şey uyaramaz mı? "
Rehberim :
"Bu doğru Loh
sang
"
ded f.
Pek r,:ok insan bu kitapları okurlar, yardım ede
cek uygun bir Hoca olmadan deneyimlemeye çalışırlar. Pek
çok insan, hem içerek hem.fazla-heyecanlanarak hem ruh için
�vi olmayan bir şeye.fazla yüz vererek, kendilerinin dışına çı
karlar ve sonra panik yaparlar. Yardım edebileceğin tek hir
yol
vm:
okiilt konularda korkacak tek şeyin korku olduğu hak
kında. soranları uyarmalısın. Korku, istenmeyen düşüncele
re. istenmeyen var!Lkların girmesine ve halla birinin kontro
liine girmeye. birinin ohse.\yonuna uğrayabilmenize izin ve
riı: Sen /,ohsang. tekrar ve yine tekrar etmelisin ki, korkunun
kendisinden korkıu�un kadar başkalarından hiç korkmama
lısın.
Korkudan kurtulunca, o zaman, insanlığı genişletehi
lirsin
re
insanlı�ı daha saf' hale getirebilirsin. Savaşlara se
hep
olun.
dünyada anlaşmazlıklar yaratan, insanın elini in
·'011dı111
reı·iren korkudur. Korku ve tek haşına korku. düş
mandır
ı·e
korkuı·u hir def(ı atarsak. bir daha duyma ihtı)•a
cı11.
la
olınıırı:: . . .
Korku. bütün hu korku hakk ında konuştuk larımız neydi?
R chbcri ıııe
bakt ım
ve
konuşulmamış
suru) u. göz leri mden
o
kudu ğımu (arz
eu i nı l k l k i \rn un yerine telepatik
olarak dü-
1 52
"BÖLÜM YEDİ ,,
şüncelerimi okudu, her ne olduysa aniden,
"Bu yüzden korku
yu merak ediyorsun? Elbette genç ve safstn.'"
dedi. Kendi
kendime düşündüm,
"Oh.1 Onun düşündüğü kadar çok saf de
ğilsin.' "
Lama, bana yaptığı özel şakadan zevk almış gibi gü
lümsedi. Buna rağmen elbette bir kel ime etmedim ve sonra;
"Korku çok gerçek bir şey, somut bir şeydir. Çizgili yeşil fil
leri ya da hatta daha çok tuhaf biçimli yaratıkları gördük
lerini iddia ederler. Bu gördükleri yaratıklartn-onlartn hayal
ürünü denilen, gerçekten, gerçek yaratıklar olduğunu sana
anlatacağım Lobsang "
Bu korku meselesini hala tam olarak anlamamıştım. El
bette, fiziksel duygu larda korkunun ne olduğunu anladım.
Girmeye izin veri lmeden önce ve alçakgönü llü chelaların en
alçakgönül lüsü olarak kabul edi lmeden önce, dayanıklılık
testini geçmek için Chakpori Lama manastırı dışında hareket
siz kalmak zorunda kaldığımız zamanı düşündüm. Rehberi
me döndüm ve
"Saygıdeğer Lama, nedir bütün bu korku?
Konuşmada, aşağı astralin yaratıklarını duydum. Ancak biz
zat bütün astral seyahatlerimde, benim bir an bile korkmama
sebep olacak hiçbir tehlikeyle asla karşılaşmadım. Nedir bü
tün hu korku? "
Rehberim konuşmadan bir süre sadece oturdu. Sonra,
sanki ani bir karara varmış gibi hemen ayağa kalktı ve
"gel.' "
dedi. Bende kalktım ve taş koridor boyunca gittik. Sağa dön
dük ve sola, tekrar sağa. Gezim ize devam ederek sonunda ışı
ğın olmad ığı bir odaya girdik. Karanl ı k bir havuzun içine
adım atmak gi biydi. Rehberim ilk önce gitti ve kapının ke
narında hazır duran bir yağ kandilini tutuşturdu. Sonra yere
uzanmam ı işaret etti.
"Aşağı astralin varlıklarım deneyimle
mek için yeterince olgun.rnn. Bir kişi yeterince hazır olmadık
ça ve korunmadıkça, tehlikelerle karşılaşmaması gerektiği i
çin zarar görmeyeceğinden emin olmalrsın. Bu yarallkları .\'.e-
1 53
"ANTİKLERİN MAGARASI ,,
nin görmene yardım etmeye hazmm. Bu ışığı söndüreceksin
ve huzur ıçınde gevşeyeceksin. Durağın neresi olursa olsun,
niyetin ne olursa olsun her nereye istersen sürüklenmen için
kendine izın ver. Sadece sürüklen ve meltem gibi dolaş. "
Böy
le söyleyerek lambayı söndürdü. Kapıyı kapattığı zaman bu
yerde ışığın hiçbir parıltısı kalmadı. Onun nefes alışını bile
fark edemezdim. Fakat yanımda gevşeyen varlığının sıcaklı
ğını h issedebil iyordum.
Astral seyahat benim için yeni bir deney im deği ldi. Ast
ral seyahat yeteneği i le doğdum. B u şeki lde ve daima her şeyi
hatırlayarak. Şimdi, zemi n üzerinde uzanmış, sarındığım cüb
bemin parçası üzerinde gevşeyen başımla, el lerimi birleştir
dim ve ayaklarımı bir araya koydum ve bi lenler için çok ko
lay olan süreç, bedenden ayrılma süreci üzerinde odaklan
dım. Az sonra, astral bedenin fizikselden ayrılışını gösteren
hafif bir sarsıntı h issettim ve bu sarsıntıyla bir ışık akışı or
taya çıktı. Gümüş Kordonumun sonunda yüzüyor gibi oldum.
Altımda, son derece karanl ık, az önce ayrılmış olduğum ve
içinde hayatın parı ltısı olmayan, kapkaranl ı k bir oda vardı:
Etrafıma bakındım, fakat bunun daha önce giriştiğim normal
seyahatlerden bir farkı yoktu. Kendi kendime Demir Dağı
üzerinde yükseldiğimi düşündüm ve bu düşüncey le bir daha,
o odada bulunmadım. Fakat sadece, belki seksen-yüz metre
üzerinde dolaştım. Aniden bir daha, ne Potala'n ın, ne Demir
Dağının, ne Tibet topraklarının ne de Lhasa Vadisinin farkın
da olmadım. Endişeden kendimi hasta gibi hissettim. Gümüş
Kordonum şiddetle titredi ve Kordondan yayı lan "gümüş-ma
vi" sisin, solgun bir sarı-yeşile dönüşünü görmek beni deh
şete düşürdü.
Uyarısız, berbat bir seğirtme. berbat bir çekil iş. sanki deli
hastalarının beni makaraya sarması gibi bir duygu. İ çgüdüsel
olarak aşağıya baktım ve gördüklerimden neredeyse düşüp
1 54
�'BÖLÜM YEDİ,,
bayılacaktım.
Etrafımda -daha çok altımda- i lginç ve son derece acayip
şekilli, sarhoş gibi görünen yaratıklar, hayatımda gördükleri
m i n en korkuncu dalgalanarak bana doğru geliyordu. Çirkin
bir insan yüzüyle, fakat renkleri hiçbir insan yüzünde bulun
mayan, dev bir sümüklü böceğe benziyordu. Yüzü kırmızı
fakat bumu ve kulakları yeşildi. Gözler yuvalarında dönüyor
gibi görünüyordu. Başka yaratıklar da vardı. Her biri daha
korkunç görünen ve bir öncekinden daha m ide bulandırıcı .
Kel imelerin tanımlayamayacağı yaratıklar gördüm. Yetişti ler
ve beni koparmaya çalıştılar. Hepsi de normal bir insanın
vahşice dokunuşu gibi geldi. Kordonumdan beni yırtıp atma
ya çalıştılar. Diğerleri aşağıya vardı lar ve çekerek Kordonu
Dostları ilə paylaş: |