hayvan ları Pargo Kaling" i geçen yavaş yol larına henüz çıkı
yorlardı. Bir süre on ların egzotik yükleri üzerinde durdum;
fakat arkamdaki yumuşak bir ayak sesiyle engellendim.
"Çay içeceğiz Lobsang ve o zaman konuşmamıza devam
edeceğiz"
ded i, henüz içeri giren Rehberim. Zaval l ı bir keşişe
normal olarak servis ed i lenden çok fark l ı yiyecekler yeni len
yere, odasına giderken onu izledim. Çay, elbette var; fakat
H indistan'dan tatlı şeyler de vardı. Benim ağız tad ım için
hepsi çok fazlaydı . Normal olarak keşişler yerken asla konuş
mazlar. Yiyeceğe saygısızl ık olmaması göz önüne alınır. Fa
kat Rehberim bu fırsatta, Rusların Tibet'i zora sokmak için
saldırdıklarını, içeriye casuslar sızdırmak için teşebbüsler
yaptıkların ı bana söyledi. Az sonra yemeğimizi bitirdik ve
sonra yolumuzu, Dalay Lama'nın uzak topraklardan pek çok
i lginç aleti depolad ığı odalara çevirdik. B i r süre çevrem ize
bak ındık. Lama M ingyar Dondup, acayip nesneleri işaret etti
ve onların kul lan ı lmalarını açıkladı. Sonunda bir odan ın bir
köşesinde durdu ve
"Buna bak Lobsang! "
dedi . Onun yanına
gittim ve gördüğümden hiç etki lenmedim.
Önümde, küçük bir masada bir cam kavanoz duruyordu.
İçinde her biri, bir söğüt ağacı özü olduğu görünen küçük bir
küre, uzak uç larından çekilmiş bağlı iki ince iplik vard ı .
"Bu
özdür!"
ded i Rehberim, inc.e bir espriyle maddeyi işaret
ettiğim zaman.
"Sen Lobsang"
dedi Lama,
"elektriği sana
şok veren bir şey olarak düşünüyorsun. Başka bir türü ya da
tezahürü vardır ki, statik elektrik olarak adlandmrız. Şimdi
seyret.' "
Lama Mingyar Dondup masadan yaklaşık kırk elli san
tim boyunda parlak bir çubuk aldı. Çubuğu hızla cübbesine
123
"ANTİKLERİN MAGARASI "
sürttü ve sonra onu cam kavanoza yaklaştırdı. Yoğun şaşkın
lığımla, iki süngerimsi öz-küre şiddetle ayrı aktılar ve çubuk
geri çeki ldiği zaman bile ayrı kaldılar.
"Seyrelmeye devam
et.1"
diye uyardı rehberim. Elbette, yaptığım şey oydu. Birkaç
dakika sonra öz topları normal yerçekimi altında tekrar
yavaşça söndüler. Az sonra, denemeden önce oldukları gibi
baş aşağı ası l ıydılar.
"Dene onu, "
diye emretti Lama, siyah çubuğu bana u
zatarak.
"Kutsanmış Dolma adma! "
diye haykırdım !
"O şeye
dokunmuyorum.' "
Rehberim daha çok acı çeken ifademe
kal pten gülümsedi.
"Dene onu Lobsang, "
dedi yumuşakça.
"Sadece hiçbir zaman seni aldatmadığım için. " "Evet, "
diye
şikayet ettim.
"Fakat daima bir ilk vardır. "
Çubuğu üzerime
bastırdı. Dikkatle berbat cismi aldım. Gönülsüzce, yarı-istek
le (her saniye bir şok bekleyerek) çubuğu cübbeme sürttüm.
Algı yoktu, şok yoktu ya da gıdıklanma yoktu. Sonunda onu
cam kaba doğru yaklaştırdım ve harikaların harikas ı ! sünge
rimsi toplar tekrar bir tarafa aktı.
"Gözlediğin gibi Lobsang, "
diye işaret etti Rehberim.
"Elektrik akıyor, sadece şok hisset
mek yok. Beynin elektriği de böyledir. Benimle gel. "
Başka bir masa üzerinde yatan çok dikkat çekici bir alet
için bana izin verdi. Üzerinde sayısız metal tabaklar olan bir
tekerlek olduğu görünüyordu. Her biri. hafifçe dokunan me
tal tabakların ikisinden tel lerin bir püskürtüşü için iki çubuk
yerleştirilm işti. Çubuklardan kablolar yaklaşık bir ayak ayrı
olan iki metal küreye uzanıyordu. Nesne, bana bir his verme
di.
"Bir şeylamn heykeli"
diye düşündüm . Rehberim sonraki
hareketiyle bu ifadeyi onayladı. Tekerleğin gerisinden tasar
lanm ış bir sapı kavrayarak ona oldukça doyurucu bir dönüş
verdi. ÖtKenin bir h ırı ltısıyla tekerlek havaya sıçradı: parla
yarak ve göz kırparak. Metal küre lerden mavi ışıktan büyük
bir dil, ısl ık çalarak ve çatırdayarak sıçradı. Hava, kendi ken-
1 24
"BÖLÜM ALTI"
dine yanıyor gibi ilginç bir koku vardı. Bir daha hiç bekleme
dim. Bu yerin ben im için uygun olmadığı çok kesindi. En bü
yük masanın altına daldım ve uzak taraftaki kapıya doğru kı
pırdamaya çal ıştım.
Islıklar ve çatırtılar, yerini başka seslerle değiştirerek
sustu. Kaç ışımı durdurdum ve şaşkınl ıkla dinledim. O gülüş
sesi miydi? Asla! Sin irle tapınağımdan baktım. Orada, gül
mekten neredeyse iki kat olmuş Lama M ingyar Dondup var
dı. Eğlenmekten yüzü kıpkırmızı olurken, neşenin gözyaşları
gözlerinden akıyordu. Güçlükle soluk aldığı da görünüyordu.
"Oh Lobsang! "
dedi sonunda,
"Bu, elektrostatik makinesin
den korkan birini tanıdığım ilk kişisin. Bu aletler, elektriğin
niteliklerinin kanıtlandığı pek çok yabancı ülkede kullanıltr. "
Oldukça aptal hissederek sessizce süründüm ve i lginç
makineye daha yakından baktım. Lama:
"Ben bu iki teli tuta
cağım Lobsang ve sen yapabildiğin kadar hızla düğmeyi çe
vir. Bütün üzerimde çakanjlaşlart göreceksin. Fakat o, bana
ne zarar verecek, ne de acıya sebep olacak. Haydi deneyelim.
Kimbilir, belki bana gülme firsatını yakalayacaksın!"
Her biri
bir el inde iki kabloyu aldı ve başlamam için başını salladı.
Kolu amansızca elime aldım ve çevirebi ldiğim kadar hızla
çevirdim. Büyük, mor ve menekşe ışık demetleri, Rehberimin
el leri ve yüzü boyunca akarken şaşkınl ıktan bağırdım. Olduk
ça endişesizdi. Bu arada koku tekrar başlamıştı.
"Ozon, ol
dukça tehlikesiz, "
dedi Rehberim.
Sonunda Lama kolu çevirirken, tel leri tutmaya ikna edil
dim. I slık çalan ve çatırdayan uçta korkunçtu. Başka bir şey
den daha çok. serin bir meltem gi biydi ! Lama, bir kutudan
değişik cam nesneler aldı ve bir bir on ları kablolarla maki
neye bağladı. O, kolu çevirirken bir şişe içerisinde parlak bir
alevin yandığını gördüm ve diğer şişelerde bir atlay ış ve diğer
metaller, yaşayan ateşin dış çizgileriyle şekillendi. Fakat hiç-
1 25
"ANTiKLER İN
MAGARASI "
h i r yl'nk l' kkırik
�okunun bir hissini alamadım. Bu Elektro
�ıaı ik
m
aki
n
e
s
i
yle Rehberim, kolorvayant olmayan bir kişi
n i n
insan auras ı görebileceğini, fakat onun daha fazlasının,
sonra nasıl olanaklı kılındığını kanıtladı.
Sonuç olarak ışığın kaprisi, deney leri m izi bırakmam ıza
sebep oldu ve Lamanın odasına döndüm. Orada ilk önce tek
rar akşam ayini vardı. Tibet'teki hayatımız, dini ihtiyaçları
uygulama i le tamamen sınırlandırılmış görünüyordu. Ayini
arkamızda bırakarak, Rehberim Lama M ingyar Dondup'un
apartman ına bir kere daha döndük. Burada bizim bildik bağ
daş pozisyonunda, küçük bir masay la aramızda belki e l l i san
tim yüksekl i kte oturduk.
"Şimdi Lobsang"
dedi Rehberim,
"bu hipnotizma konu
suna girmek zorundayız, fakat ilk önce insan beynine ameli
yata karar vermek zorundayız. Orada, ondan bir acı ya da
rahatsızlık tecrübe etmeksizin bir elektrik akımı geçidi olabi
leceğini sana göstermiştim. Şimdi, bir kişi düşündüğü zaman,
bir elektrik akımı ürettiğini göz önünde tutmanı istiyorum. Bir
elektrik akımının kas liflerini nasıl uyardığı durumunu ve
nasıl tepkilere sebep olduğuna girmeye gerek yok. Şu an bü
tün ilgimiz, elektrik akımıdır. Batı tıp bilimi tara.findan çok a
çıkça ölçülmüş ve harilalandırılmış olan beyin dalgalarıdır. "
İtiraf etmeliyim ki, o düşüncen in benim küçük ve alçakgönül
lü yolumda güçlenerek yeni ortaya çıkışı yüzünden, bunu
biraz ilginç bulduğumu keşfettim. Çünkü, Lama manastır
larında zamanla kul lanmış olduğum silindirin, parşömen
kağıdını kabaca bir dizi deldiğini ve sadece düşünce gücüyle
dönmesine sebep olduğumu hatırladım.
"Dikkatin dağılıyor Lobsang! "
dedi Rehberi m.
"Affeder
sin saygıdeğer Hocam, "
diye cevap verdim.
"Sadece düşünce
dalgalarının kesin doğası üzerine derinlemesine düşünüyor
ve birkaç ay önce bana tanıttığınız o silindirden aldığım eğ-
126
"BÖLÜM ALTI ".
lence üzerinde düşünüyordum. "
Rehberim bana baktı ve
"Sen bir bağımsız varlıksın, bir
bireysin ve kendi düşüncelerin var. O te:-.pihi kaldırmak gibi
bazı hareket süreçlerini yapabileceğini düşünmelisin. Hatta
bir hareket üzerinde beyninde düşünmek, onun kimyasal öğe
lerinden elektrik akışına sebep olur ve elektrikten dalgalar
olması, yakın hareket için kaslarınızı hazırlar. Eğer daha bü
yük bir elektrik gücünün beyninizde ortaya çıkması gereki
yorsa o zaman, o tespihi kaldırma asıl niyetiniz engellenmiş
olacaktır. Eğer seni ikna edersem, o tespihi kaldıramayacağı
m
anlaman kolaydır, o zaman beyniniz -doğrudan kon/rolü
nüzün ötesinde olarak- karşı çıkan bir dalga üretecek ve gön
derecektir. O zaman tespihi kaldırmak ya da düşünülen hare
keti yapmaktan aciz olacaksınız. "
Ona baktım ve olayı dü
şündüm . Onu nasıl etkileyeceğini, beynin ne kadar elektrik
üreteceğini? Bende gerçekten çok fazla bir his uyandır01adı.
Onun hakkında düşündüm ve şüphemi seslendirmem gerekip,
gerekmediğini merak ettim. Ancak, onu sezeceği için gerek
yoktu ve beyn ime kalıcı olarak yerleştirmek için acele ettim.
"Seni temin ederim Lobsang, söylediklerim kanıtlanabilir
gerçeklerdir. Batı ülkesinde, üç temel beyin dalgasının hari
tasını çıkartabilecek bir alet parçası altında bütün bunları
kanıtlayabilirdik. Burada, maalesef böyle imkanlara sahip
değiliz. Sadece konu üzerinde konuşabiliriz. Beyin elektrik
üretir, elektrik o dalgaları üretir ve eğer kolunuzu kaldırmaya
karar verdiyseniz, o zaman beyniniz kararınızın amacına
göre heyin dalgaları üretir. Eğer beyninizdeki negatif bir
akımı besleyebilirsem, o zaman asıl orijinal niyetiniz geçer
siz kılınmış olacaktır. Diğer bir deyişle, hipnotize olmuş ola
caktınız.' "
Bu, gerçekten uygulama yapı larak anlamlı hale gelir. O,
Elektrostatik Makinesini görmüştüm ve onun yardımıyla
1 27
"AN7' i K LER i N MAGARASI "
ı ı ı ı l, kd i i m
dcği�ik i sratları
görmüştüm ve bir akımın polari
l
l·..,
i
ı
ı
i
dq:-d�ı i rıııcnin
nasıl mümkün olduğunu ve böylece karşı
yiiııdc ak ı � ı nı n
sebebini görmüştüm.
"Saygıdeğer Lama, "
di
ye
bağı rd ı m :
"Beynimdeki bir akımı beslemek, senin için nasıl
mümkün olur? Başımın üstünü çıkaramazsın ve içine biraz e
lektrik koyamazsın, o zaman
ô,
nasıl olabilir? " "Benim sev
gili Lobsang'ım "
dedi Rehberim,
"başmın içine girmeye lü
zum yok; çünkü elektrik üretmek ve senin içine koymak zo
runda değilsin. Uygun öneriler yaparak ifademin ya da öne
rimin doğruluğuna ikna olmuş olacaksın ve o zaman, herhan
gi bir gönüllü katkın olmaksızm o negat{f akımı kendi kendine
üreteceksin.
" ·
Bana baktı ve
"herhangi bir kişiye, onların tıbbi ve cer
rahi zaruretleri haricinde hipnotizmaya karşı son derece is
teksizim, fakat zannedersem kendi kendine uygulaman, basit,
küçük bir hipnotizma halini hayata geçirmen iyi bir.fikir ola
bilir, "
dedi. Aceleyle bağırdım,
"Oh! Evet.' hipnotizmayı
deneyimlemeyi istemem gerekirdi.' "
Benim acelecil iğime ol
dukça güldü ve
"Şimdi Lobsang, normal olarak istek dışı ne
yapıyor olmak isterdin? Bu şeyi yaparken gönülsüz etkiler
altında hareket ettiğinden kişisel olarak emin olabilmen için,
seni isteyerek yapmayacağın bir şeyi yapman için hipnotize
etmek istediğimden sana sordum, "
dedi. Bir dakika düşün
düm ve gerçekten ne söylemem gerektiğini kesinlikle bili
y
o
r
dum. Yapmak istemediğim o kadar çok fazla şey vardı ki. Bu
konudaki düşüncemi Rehberimden daha fazla saklayamadım.
"Biliyorum "
diye bağırdım! ...
"Kangyur'un beşinci cildindeki
oldukça karışık pasajları okumak için hiç endişelenmzvordun.
İnanıyorum, seni ele verecek olan bazı terimlerin �ullanılma
sından ve ö{�retmenin tarqfindan istendiği gibi. o belirli konu
üzerinde böyle devamlı
ve
dikkatli çalışmadığın gen,:eğini ele
verecej?i iç-in korkuyorsun.' "
1 28
"BÖLÜM ALTI "
B u konuda kendimi oldukça üzgün hissettim ve itiraf e
derim, biraz utanmayla yanaklarım ın kızardığını da hissettim.
Bu mükemmel derecede doğruydu. Kitapta beni son derece
özel l ikle zorlayan bir pasaj vardı. Bununla birl ikte, bilim ilgi
leriyle onu okumaya ikna ed ilmiş olmaya oldukça hazırdım.
Gerçekten o, bel irli pasaj ı okumaya karşı neredeyse bir fobi
oluşmuştu! Rehberim gülümsedi ve
"kitap orada, pencerenin
tam kenarında. Onu buraya getir, o pasajı ç·evir ve onu yük
sek sesle oku. Eğer onu okumaya çaltşmazsan -eğer her şeyi
bozmaya çalışırsan- o zaman bu, çok daha (yi bir test ola
cak. "
İ steksizce razı oldum ve kitabı alıp geldim. Gönül süzce
sayfaları çevi rdim. Bizim Tibetli sayfaları mız, Batılı kitaplar
dan daha büyük, daha ağırdır. Elle yokladım ve o şey i müm
kün olduğunca yavaş açtım. Yine de sonunda, uygun pasaj ı
çevirdim ve itiraf edeyim ki bu bel irli pasaj, bir öğretmenle
daha önceki bazı olaylar yüzünden, gerçekten beni neredeyse
fiziksel olarak hasta hissettirdi.
Önümdeki kitapla orada ayakta duruyordum ve okuya
bilmeye çalışırken o kel imeleri anlaşılır söyleyemed im. Bu
i lginç görünüyordu. Fakat anlayışs ız bir öğretmen tarafından
böyle hastal ık-al ışkanlığına sahip olduğum için, o kutsal
cümlelere gerçek bir nefret geliştirmiş bul unduğum bir ger
çekti. Rehberim bana baktı -daha fazla bir şey değil- sadece
bana baktı ve daha sonra beynimin içinde bir şey ler tıkırdar
gibi göründü. Kendimi büyük bir hayret içinde buldum . Oku
yordum, sadece
"okumuyor "
aynı zamanda teredütten bir iz
olmaksızın kolayca. ak ıcı olarak okuyordum. Paragra fın so
nuna
ulaşırken
�nk
esrarengiz duygular
a l d ı m .
Kitabı bırak
tım. Odanın
ortasına
g
i
tt
i
m
\l' e
l
i
m
baş ı
mın
üzerinde öy lece
durd u m �
"
(
'ı/dırıyomm .1 "
di> c düşiind üın .
''Bıı
so11
derce<'
ap
ıı 1/ca
ılc11nımş irinıle
0/11111111
irin Rch/ıerim ne
diişii11111iiş o/o
cak:' "
O
1.a ınaıı.
Rdıhı · r i ı ıı i ıı bi\\ k d:tHil ı ı ırnı ııı ı
:-.a ğ b d ı ğ ı .
1 2�J
"ANTİKLERİN MAGARASI ,,
ben i etki lediği aklıma geldi. Hemen ayağa sıçradım ve onu
bana doğru, son derece yardımseverce gülümserken buldum.
"Gerçekten o, son derece kolay bir olay Lohsang. Birini et
kilemek. bir kişi temel olayı öğrendiği zaman hiçbir zorluğu
yoktı11: Ben sadece belli şeyleri düşündüm ve sen, düşünce
lerimi telepatik olarak topladtn. Benim öngörmüş olduğum
şekilde beyninin tepki vermesine sebep oldu. Böylece normal
heyin kalıhımn sebep olduğu bazı iniş-çıkışlar, bu oldukça
ilginç sonucu ürelli.1 "
"Saygıde,i{er Lama! "
dedim,
"öyleyse bu, eğer bir kişinin
beynine bir elektrik akımı koyabilirsek, o kişiye istediğimiz
herhangi bir şeyi yaptırahileceğimiz anlamım mı taşır? "
"fh�Vll'.
hiç hu anlamı taşımaz "
dedi Rehberim.
"Bunun yeri
ne, eğer bir kişiyi belli bir hareket sürecini yapmaya ikna
edebilirsen ve ikna etmeyi arzu elliğimiz hareket süreci, o ki
şinin inancına karşı değilse. o zaman şüphesiz sadece onu ya
pacaktır. ( 'iinkii onun heyin dalgalan değiştirilmiş oldu ve
asıl niyetinin ne olduğunun önemi kalmadı. Hipnotistin öner
diği gibi tepki gösterecektir. Bir kişinin, bir hipnotislfen öner
me aldığı çol?u durumda. hipnotistin ürelliği önermenin etki
sinden başka gerçek bir etki yoktur. Hipnotist, bazı küçük hi
lelerle, kurbanı asıl olarak niyetlendiği şeyden zil bir hareket
sürecine ikna edehilil: "
Bir dakika ciddi olarak bana baktı ve
sonra ekledi;
"Elhelle sen ve hen, ondan haşku güçlere de sa
hihiz. Sen. bir kişiyi onun isteklerine karşı hile hemen hipno
tize edebileceksin. Bu hediye, hayattntn özel doğm·ı yüzün
den. çok hüyük ::orluklar yüzünden, başarmak zorunda olaca
ğın sıra dışı
va::[fe
yüzünden sana veri/�}·oı: "
Geriye yaslandı ve bana verm iş olduğu bilgiyi öziimsc
yip
öziimscmed iğimi tespit edebi lmek için bana dik dik baktı.
()ıiimsı:d iğimden emin ol unca devanı
ell i ,
"Sonra -lıenii::
de
/�il- hiımoti::nw hakkında
\'l'
nasıl çahuk hipnotize
eılilclf.�i
1 30
"BÖLÜM ALTI "
hakkında sana çok daha fazlası ogretılecek. Artırılmış telepa
tik güçlere sahip olacağını da söylemeliyim. Çünkü buradan
çok uzak başka ülkelere seyahate çıktığında, bizimle her za
man, en çabuk ve en kesin yol olan telepatiyle bağlantı kur
maya ihtiyaç duyacaksın. "
Tüm bunlardan sonra kendimi ol
dukça kasvetli h issettim. B ütün zamanımda yeni bir şeyler
öğretilecek gibi görünüyordu. Daha da ötesi, kendim için da
ha az zamanım olduğunu öğrendim. B u bana, üzerime çok
daha fazla çalışma eklenmiş, fakat hiçbir şey azaltılmamış gi
bi geldi !
"Fakat Saygıdeğer Lama! "
dedim,
"telepati nasıl çalışır!
Aramızda olan hiçbir şey ortaya çıkmadı. Sadece sen, nere
deyse düşündüğüm her şeyi, özellikle senin bilmeni istemedi
ğim zaman biliyorsun! "
Rehberim bana baktı ve güldü;
"Te
lepati, gerçekten çok basit bir olaydır. Bir kişi sadece beyin
dalgalarını kontrol etmek zorundadır. Ona bu şekilde ba
kabilirsin; düşünürsün, beynin düşüncenin değişimleriyle u
yum içerisinde dalgalanan elektrik akımları üretir. Normal
olarak düşüncelerin, gövdeye bağlı bir organın kaldırılabil
mesi ya da indirilebilmesi için bir kası aktive etmeye gider ya
da uzak bir mesafedeki bir özneyi düşünüyor olabilirsin. Her
ne yolla olursa olsun zihni-enerji yayınlanır beyninden. Tüm
ve her bir yöne rastgele gönderilen enerji-gücü budur. Eğer
bazı metotlar vasıtasıyla düşünceni odaklayabilseydin, o za
man odak/andan şey yönünde, çok daha büyük bir yoğunluk
olacaktı. "
Ona baktım ve bir süre önce bana göstermiş olduğu kü
çük bir tecrübeyi hatırladım. Şimdiki gibi aynı durumda, yu
karılarda Zirve'de (biz Tibetl i ler Potala'yı böyle isim lendi
ririz) daha fazla bulunmuştuk. Rehberim, küçük bir kandi l le
aydınlatılan gecenin karanl ığına sah ip oldu ve ışık, etrafını
solgun, hafifçe aydınlatıyordu. Fakat sonra, kandilin önüne
1 3 1
"ANTİKLERİN MAGARAsI "
bir büyüteç koymuştu ve alevden büyüteçin mesafesini ayar
layarak, kand i l alevinin çok daha parlak bir görüntüsünü du
vara yansıtabi lmiş oldu. Dersleri i lerleterek, kandilin arka
sına parlak bir yüzey koydu ve o dönerek, duvardaki görün
tüyü daha da büyütmek için ışığı daha fazla yoğunlaştı rmıştı.
Ona bundan bahsettim ve
"Evet! Bu son derece doğru. Deği
şik hil"elerle, düşünceyi odaklamak ve ön,ceden tespit edilmiş
belli hir yöne göndermek mümkündür. Gerçekten her kişi, hi
reysel dalga-boyu dediğimiz şeye sahiptir. Bu, salınımın kesin
hir düzenini takip eden herhangi hir kişinin beyninden gön
derilmiş temel dalga üzerindeki enerji miktarıdır. Eğer, başka
hir kişinin temel heyin dalgasının salınım oranının te!.pit ede
bilseydik ve o temel salınım dalgasını ayarlayabilseydik, me
w�feye aldırmadan, telepatzyle mesajımı göndermede her ne
olursa olsun zorluklarımız olmamalıydı. "
Ben i dikkatle göz
led i ve i lave etti :
"Zihninde onu, oldukça açık elde etmelisin
Lohsang. O mesqfelerin anlamı, telepatinin geliş zamanı hiç
bir şeydiı'. Telepati okyanuslar kadar geniş olabilir, dünyalar
kadar hile geniş olabilir! "
İtiraf etmeliyim ki, telepati aleminde daha fazlasını yap
mak için end işeliydim. Diğer lama manastırlarında bulunan
örneğin, Sera ya da daha uzak bölgelerdeki arkadaşlarimla
bile konuştuğumu, kendi kendime gözümde canlandırabil
dinı . Yine de nesneler.için adam ış olmak zorunda olduğum
büti.in bu güçlerim, gelecekte bana yardım edecekm iş gibi
geld i. Öyle bir gelecek ki,
o,
bütün kahinlere göre gerçekten
kasvetli bir olay olacaktı.
Rehberim düşüncelerimi tekrar kesti;
"Bu telepati konu
rnno
d
a
h
a
sonra
gireceğiz. Kolorvayansın anormal güçlerine
sahi/> olacağın
için kolorvayans konusuna da gireceğiz ve e
,i!:er siirecin
mekanik/erine dikkat edersen o. senin için kolay
ye rler olacokıır lkpsi
he,ı·in
do/galon
etrafindo
döner
ve A-
1 32
"BÖLÜM ALTI "
kaşik kayıtları engelleyerek. .. Fakat gece ilerledi. Sohbetimizi
bir süre bırakmalıyız. İlk ayinine, geceleyin tazelendiftimiz
için uykuya hazırlanalım. "
Ayağa ka lktı ve ben de ayağa kalktım. Onu saygıyla se
lamladım. Bana bu kadar arkadaşça davranmış bu büyük in
san için hissettiğim derin saygıyı, daha yeterli gösterebilme
yi d i ledim.
Kısa bir gülümseme dudaklarından geçti ve öne doğru
yürüdü. Omuzumda onun sıcak e l sıkışını hissettim. Nazik bir
fiske attı.
"İyi geceler Lobsang. Bir daha gecikmeyelim, yok
sa tekrar kavga edeceğiz -bağltlıklarımıza kattlmak bizim
için uımanında uyanmak yeteneğidir. "
Kendi odamda, içeri esen soğuk gece havasıyla pencere
Dostları ilə paylaş: |