03. Gidalarda Bulunan Mikotoksinler ve Üretici Funguslari >04. Mikotoksinlerin Canlilara Etkileri



Yüklə 115,79 Kb.
səhifə1/3
tarix02.03.2017
ölçüsü115,79 Kb.
#9998
  1   2   3



01. Giris
02. Tarihçe
03. Gidalarda Bulunan Mikotoksinler ve Üretici Funguslari
04. Mikotoksinlerin Canlilara Etkileri
05. Mikotoksin Olusumunu Etkileyen Faktörler
    05.01. Bagil Nemin veya Su Aktivitesinin (AS) Etkisi
    05.02. Sicakligin Etkisi
    05.03. Diger Faktörlerin Etkisi
06. Gidalarin Mikotoksinlerle Kontaminasyon Yollari
07. Mikotoksinlerin Belirlenmesi

08. Kaynakça



01. Giris

Gidalarda ve yemlerde bulunan filamentli funguslar (hifli küfler) dendiginde taksonomide Mycobiota (funguslar alemi) içinde Zygomycota, Ascomycota, Deuteromycota bölümleri altinda yer alan degisik cins ve türdeki funguslar akla gelmektedir (Sekil 1). Tarimsal ürünler hasattan baslayarak isleme ve depolama asamalarinda ortam kosullarina, tarim ürününün bilesimine ve su içerigine bagli olarak degisik küflerle kontamine olurlar. Küflerle kontaminasyon iki açidan önemlidir. Yakin zamana kadar tarimsal ürünlerdeki küflerin varligi yalnizca bozulmalar, ürünün besin degerindeki kayiplar, danelerin çimlenme kabiliyetindeki düsüsler nedeniyle ve özet olarak ekonomik açidan önemli görülmüstür. Üzerinde funguslarin gelistigi tahillarin ve yagli tohum küspelerinin hayvan yemi olarak degerlendirilmesi sakincali bulunmamistir. Küflerin verdigi ekonomik zararlar, tarim ürünlerindeki kayiplar dikkate alindiginda gerçekten azimsanamayacak düzeydedir. Yillik üretimler baz alindiginda; yagli tohumlarda % 12, pirinçte % 5, yer fistiklarinda % 4.2, misirda % 3, soya fasulyesinde % 3 ürün kayiplari meydana gelmektedir. Ancak gida ve yemlerde gelisen funguslarin gelisme sürecini tamamladiktan sonra miselleri içerisinde olusturduklari ve birçok durumda üzerinde bulunduklari ürüne (substrata) salgiladiklari toksik metabolitler, insan ve hayvan sagligini tehdit ettiginden, küflenme ekonomik boyutun ötesinde önem tasimaktadir. Funguslarin ürettikleri bu sekonder metabolitlere mikotoksin denir. Gida ve yemler çok çesitli küflerin saldirisina hedef olmakla beraber, mikotoksin üreten küf sayisinin bugün yaklasik 350 ile sinirli oldugu bilinmektedir




Sekil 1. Tarimsal ürünlerde ve gidalarda siklikla görülen funguslar (Koyu renkli yazilanlar en önemli mikotoksin üreticileridir).

Mikotoksin üreten en önemli türler; Deuteromycota (Fungi imperfecti) içinde Hypomycetes sinifinda yer alan Aspergillus, Penicillium, Alternaria ve Fusarium cinslerine giren üyelerdir. Bugüne kadar 400 mikotoksin tanimlanmistir. Sayilarinin bu denli artisina mikotoksinler üzerinde yürütülen yogun çalismalarin yani sira, yeni antibiyotik ve kemoterapik ajanlarin arandigi çesitli laboratuvarlarda metabolitlerin mikotoksin olarak tanilanmasinin da katkisi olmustur. Örnegin okratoksin A (OTA) Güney Afrika' da bu sekilde bulunmustur. Nefrotoksik etkiye sahip OTA' nin Balkan nefropatisiyle olan iliskisi daha sonraki yillarda anlasilmistir.

Funguslarin çok çesitli sekonder metabolitleri bulunmaktadir. Bu metabolitlerden antibiyotikler saglik üzerinde olumlu etkiye sahip, çok önemli bir madde grubudur ve tip ile veterinerlikte terapi amaciyla kullanilmaktadir. Mikotoksinler ise küçük dozlarda alinsalar bile insan, hayvan ve bitkilere toksik etki yaparlar. Bu önemli ayrima karsin bazi mikotoksinleri antibiyotiklerden ayirt etmek oldukça zordur. Bazi mikotoksinler antibiyotik gibi mikroorganizmalarin gelismelerini engeller. Örnegin ilk kez Penicillium patulum (sin. Pen. urticae, sin. Pen. griseofulvum)'dan izole edilen patulin hem Gram pozitif hem de Gram negatif bakterileri etkileyerek genis bir antibiyotik spektrumu gösterir. Ender de olsa bazi mikroorganizmalarin gelismelerini engelleyen mikotoksinler çikmaktadir. Griseofulvin, marasmin, giberellin vb bunlara örnek olusturur. Genelde mikroorganizmalara etkili olanlar antibiyotik, yüksek organizmalara toksik etki gösterenler mikotoksin olarak tanimlanir. Ancak çok genis anlamda mikotoksinleri funguslarin olusturduklari antibiyotik grubunda düsünmek de olasidir.

Mikroorganizma, bitki, insan ve hayvanlar tarafindan olusturulan ve çok genis bir yelpazeye yayilan sekonder metabolitlerin, canlilar aleminin ekosisteminde önemli görevlerinin oldugu bilinmektedir. Organizma üremesine etken fizyolojik öneme sahip sekonder metabolitler bulundugu gösterilmistir.

Mikroorganizmalarin sekonder metabolitleri sentezlemedeki amaci konusunda çesitli görüsler vardir. Bu metabolitler küflerin çogalma evresinin sonuna dogru (tropofaz) veya durma evresinin basinda (idiofaz) sentezlenmektedir. Metabolizmanin tamamen durmasindansa, düsük bir akisla süren sekonder metabolizmanin mikroorganizma için bir avantaj olusturdugu, hücrede biriken bilesiklerin hücreden uzaklastirilabilecek maddelere çevrimini olanakli kildigi ileri sürülmekte, antibiyotik ve mikotoksinlerin antagonizm için gerekli oldugu düsünülmektedir. Ancak ileri sürülen bu fikirler, suda çözünemez bir endotoksin olan sterigmatosistinin salgilanmayarak miseller içerisinde birikmesine bir açiklama getirmemektedir. Buna karsit görüste ise sentezlenen sekonder metabolitler mikroorganizmalar tarafindan direk kullanilmadigindan "metabolizmanin yonga ve talaslari" (metabolizmanin gereksiz metabolitleri) olarak tanimlanmaktadir. Antogonistik iliskilerin dogada pek saptanamamasi, sentezlenen ürünlerin miktarca çok düsük olmasi, antibiyotiklerin genellikle üretici mikroorganizmayi da inhibe etmesi sekonder metabolizmanin amacini açiklayamamaktadir. Pek çok sekonder metabolit sentezini determine eden genin mikroorganizma için yük oldugu, evrim içinde bu genlerin çoktan delesyonla DNA' dan ayrilmalari gerekirken sürüklenip geldikleri düsünülmekte ve sonuç olarak evrim içerisinde doganin tahmin edilenden daha konzervatif davrandigi ileri sürülmektedir.

Sekonder metabolitler çok farkli bilesikleri kapsar. Bunlari genel olarak; karatinoidler, steroidler ve terpenoidler, alkaloidler, naftokinon ve antrokinanlar, kumarinler, siklopeptidler, ksanton yapilar olarak siniflandirmak mümkündür. Çesitli mikotoksinler kimyasal yapilarina göre karatinoidler hariç bu gruplarda yer alirlar. Örnegin aflatoksin ve okratoksin kumarinlere, izlanditoksin siklopeptidlere, ergot alkaloidi olan lizergasidinin dietilamid bilesigi alkaloidlere, ksantomegnin binaftokinonlara, luteosikrin antrokinonlara girer. Trikotesenler ise tetrasiklik terpenoidler içinde yer alir.

Küçük molekül yapisina sahip mikotoksinlerin, bunlari üretme yeteneginde olan küfler tarafindan her zaman, her kosulda üretilebileceklerini düsünmek yanlistir. Mikotoksin sentezi için özel kosullarin olusmasi gerekir. Mikotoksinleri, sentezlerini gerçeklestiren küf cins veya türlerine göre ayirt etmek, siniflandirmak mümkün degildir. Bunun sebebi; bir mikotoksin degisik fungus türleri tarafindan sentezlenebildigi gibi, bir fungus türü de es zamanli olarak farkli mikotoksinler olusturabilir. Örnegin patulin; Byssochlamys nivea, Bys. fulva (sin. Paecilomyces variotii), Aspergillus clavatus, Asp. terreus, Asp. giganteus, Penicillium patulum (sin. Pen. urticeae, Pen. griseofulvum), Pen. claviforme, Pen. expansum (sin. Pen. leucopus), Pen. roquefortii chemotyp II, Pen. aurantiogriseum (sin. Pen. cyclopium), tarafindan sentezlenmektedir. Pen. aurantiogriseum; penisilikasit, okratoksin A, tremortin A ve B, siklopiazonikasit üretirken Pen. viridicatum; sitrinin, okratoksin A ve penisilinkasit olusturmaktadir. Bu örnekleri çogaltmak mümkündür. 97 toksik metabolitin Penicillium, 64 toksik metabolitin de Aspergillus cinsine ait küfler tarafindan olusturuldugu dikkate alinirsa bunlardan bazilarinin her iki cins tarafindan da sentezlenebilen ayni toksinler olabilecegi düsünülmelidir.

Mikotoksinlerin kimyasal yapilari incelendiginde çogunun aromatik yapida oldugu, daha az bir kisminin da alifatik bilesiklerden olustugu görülür. Genellikle yüksek sicakliklara dirençlidirler, mikotoksin çesitlerine, sicaklik derecelerine ve uygulama sürelerine göre farkli stabilite gösterirler. Genellikle kendilerinin sentezledikleri toksinlerden olumsuz etkilenmezler. Mikotoksinler bakteri toksinlerinin aksine küçük moleküllü bilesikler oldugundan bunlarin immunolojik yöntemlerle belirlenmesinde poliklonal antikorlar (antiserumlar) yeterli olur. Oysa bakteriyel toksinlerin belirlenmesinde monoklonal antikorlara gereksinilmektedir. Bazi mikotoksinler endotoksin olarak misel içinde birikirken, birçogunun miselden substrata dogru salgilandigi ve difüze oldugu görülür. O nedenle küflü gida ve yemlerden miseller uzaklastirilsa bile ürünün mikotoksin tehlikesi ortadan kalkmaz.

02. Tarihçe

1960 yili mikotoksinlerin kavranmasinda dönüm noktasidir. O tarihe degin tarimsal ürünlerin küflenmesi sadece ekonomik yönden problem yaratirken 1960 sonrasi yüksek canlilarda meydana getirdigi hastaliklar nedeniyle ilgi odagi olmustur. Basidiomycota içinde yer alan sapkali mantarlarin ölümcül toksinlerinin (amanita toksin, muskarin, küf atrofini) bilinmesine karsin filamentli funguslarin toksinleri üzerinde fazlaca bilgi toplanmamistir. Ancak 1960 yilinda; oral alimlarla canlilarda çok kuvvetli toksik etki gösteren, ayni zamanda kanserojen özellikte, aflatoksin adi verilen bir metabolitin kesfinden sonra mikotoksinler yogun arastirilan bir konu olmustur. Oysa küflerin insan ve hayvanlarda hastalik yaptiklarina, hatta sporadik veya toplu ölümlere yol açtiklarina iliskin veriler hayli eski tarihlere gider. Çok eskiden beri bilinen, kayitlara en fazla geçen sapkali mantarlar disinda küf zehirlenmesi Claviceps purpurea ile enfekte olmus tahillarin tüketilmesi sonucu görülen, ergotizm adi verilen mikotoksikosis olayidir. Burada etkili madde küfün yapmis oldugu ergot alkoloididir (ergotoksin). M.Ö. 600 yilinda çavdar mahmuzu adi ile anilan Clav. purpurea sklerotialariyla bulasmis tahillarin zararli etkilerinden Asur tabletlerinde söz edilmistir. M.Ö. 400 yilinda da Sparta' da ilk toplu zehirlenmeye iliskin kayitlar bulunmustur. Orta çagda binlerce insan ergotizme yakalanmis, o tarihlerde Aziz Antonius hummasi adi verilen hastalik literatüre karincalanma ve uyusma semptomlari gösteren sinir hastaligi olarak geçmistir. Penicillium türlerinin pirinçler üzerinde toksin olusturmalarina bagli olarak, pirinçlerin tüketimi ile insan sagliginin bozuldugu 1890 yilindan beri Japon patologlar tarafindan bilinmekteydi. Sari pirinçlerde görülen bu toksisite olayinin aydinlanmasi yine 1960' li yillari beklemistir. Bugün Pen. islandicum ve Pen. citreoviride gibi türlerin sari pirinçler üzerinde luteosikrin, sitrinin, sitreoviridin gibi mikotoksinleri olusturduklari, bu nedenle pirinçlerin zehirlenmeye neden olduklari bilinmektedir.

1928 yilinda Almanya ve Iskandinav ülkelerinde domuzlarda nefropati tanilanmistir. Böbrek hastaligina neden olan ve Aspergillus achraceus tarafindan olusturulan klor içeren izokumarin yapisindaki OTA neden sonra bulunmus, bunun Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerde ortaya çikan Balkan nefropatisinin de nedeni oldugu ise çok daha sonra anlasilmistir.

Atlarin küflü yemlerle beslenmeleri sonucundaki ölümlerine özellikle Dogu Avrupa' da rastlanmistir. Halk arasinda saman hastaligi olarak bilinen bu mikotoksikosis aslinda Stachybotrys atra 'nin neden oldugu stachybotryotoksi-kosistir. Atlarin zehirlenerek ölümüne neden olan etkili mikotoksinler; satratoksin, verrukarin, roridin olup at basina alinan 1 mg doz akut etkiye ve hayvanin 6-72 saat içinde ölümüne neden olur. Penicillium rubrum' un izole edildigi küflü misirlarla beslenen at ve sigirlarin ölümüne iliskin raporlar da 1927 yillarina kadar uzanir. Pityomyces chartarum küfü ile bulasik yemlerle beslenen koyun ve sigirlarda yüz ekzamasinin görüldügü yine 1960 öncesi bilgiler arasindadir.

1942-1944 yillari arasinda Rusya' nin Orenburg bölgesinde binlerce insanin ölümü ile sonuçlanan mikotoksikosis olayi "Alimentary Toxic Aleukia, ATA" (beslenmeye bagli toksik etki ile kanda lökosit sayisinin düsmesi sonucu olusan lösemi) olarak tarihe geçmistir. Bu büyük yikima, savas nedeniyle zorunlu olarak tarlada kislatilan tahillarin yol açtigi anlasilmistir. Tahillar üzerinde üreyen Cladosporium, Alternaria, Penicillium, Mucor ve özellikle de Fusarium türlerinin olusturdugu mikotoksinlerin ölüme neden oldugu açiktir. Bugün Fusarium' un T-2 toksininin yaninda trikotesenlerin ölümde rol oynadigi bilinmektedir.

1960 yilinda Ingiltere' de 100 000 hindi palazinin, ABD' de 1 000 000 genç Forelle' nin (Alabalik) ani ölümü saskinlik yaratmis, hastaliga "Turkey X hastaligi" ismi verilerek nedenleri arastirilmistir. Sonunda hindi palazlarinin yemlemesinde kullanilan Brezilya kökenli küflü yer fistigi küspesinden Aspergillus flavus izole edilmis ve onun metaboliti olan difurankumarin yapinin ölüme neden oldugu gösterilmistir. Arastirmalar kapsaminda bu fungusun gelistigi yem maddeleri tavuk ve hindi yavrularina yedirilmis, ayni hastalik semptomlari izlenmis ve hastalik kisa sürede ölümle sonuçlanmistir. Bu metabolite kökenini belirtmek için aflatoksin adi verilmistir. Ilginçtir ki 1910 yilinda bir arastirici küflenmis Brezilya cevizinden Asp. flavus' u izole ettigi ve bu küfü toksisiteden sorumlu tuttugu halde bunun üzerinde fazlaca durulmamis ve 1980 yilinda yapilan bir çalisma ile ilk veriler tekrar dogrulanmistir.

Aflatoksinin bulunusu ile toksik etkiye sahip sekonder metabolitler önem kazanmis ve 40 yildir üzerinde sayisiz arastirmalarin yürütüldügü oldukça genis bir madde grubu olusmustur. Bugün gelinen noktada insanlari bu toksik grubun etkilerinden korumak amaciyla mikotoksinlerin gida ve yemlerde bulunabilecek (tolere edilebilir) en yüksek miktarlari yasal düzenlemelerle belirlenmekte, her ülkenin limit (sinir) degerleri farkli olsa da uluslararasi ticarette belli normlara yaklasmak için çaba sarf edilmektedir.

03. Gidalarda Bulunan Mikotoksinler ve Üretici Funguslari

Mikotoksin sentezleme yeteneginde olan fungus sayisi 350 civarindadir. Yine de bu sayi tüm funguslar içerisinde oldukça düsük bir sayidir. Test edilen binlerce fungus türünden büyük çogunlugu mikotoksin olusturmamistir. Burada en önemli mikotoksin üreticilerinden agirlikli olarak Aspergillus, Penicillium, Fusarium ve Alternaria cinsleri ve toksinleri üzerinde durulacaktir.

Çizelge 1' de bu dört cinsin olusturdugu baslica mikotoksinler görülmektedir. Aflatoksin gurubundaki derivatlar 18 civarindadir. Okratoksinler de strüktür benzerligi bulunan 7 bilesigi kapsamaktadir. Ancak en önemlisi OTA'dir. Trikotesenler 40 derivat içerirler, hatta bu gruba 150 bilesigin dahil oldugu ileri sürülmektedir. Alternaria toksinleri de 30' un üzerinde farkli metabolit sergiler.

Çizelge 1' de, bugün 18 oldugu bilinen aflatoksin derivatlarindan bazilari, 7 adet strüktür benzerligi bulunan okratoksinlerden yalnizca en önemli olan OTA verilmistir.

Baslica mikotoksin üreticilerinden Alternaria ve Fusarium cinsleri tarla küflerine, Penicillium ve Aspergillus ise depo küflerine girmektedir. Her ürünün yapisina, bilesimine, içerdigi nem oranina, bulundugu klima kosullarina göre ürünün üzerinde gelisen küf cinsleri, türleri, oranlari, olusturduklari mikotoksin çesitleri ve miktarlari degisir. Bir örnek olusturmak üzere tahil ve diger daneli bitkilerin (baklagillerin) ürünlerini küf populasyonu ve mikotoksinler açisindan inceledigimizde söyle bir spektrumla karsilasiriz.



Aspergillus
toksinleri

Penicillium
toksinleri


Fusarium
toksinleri


Alternaria
Toksinleri


Aflatoksinler
   AFB1
   AFB2
   AFG1
   AFG2
   AFM1
   AFM2
   AFB2a
   AFG2a
   AFB3
Aspertoksin
Sitrinin
Sterigmatosistin
Okratoksin A
Patulin
Penisilikasit

Sitrinin
Okratoksin A
Sitreoviridin
Rubratoksin A
Rubratoksin B
Patulin
Penisilikasit
P-R (Pen. requeforti)-toksin
Luteosikrin
Izlanditoksin
Ksantosilin-X
Siklopiazonikasit
Sitromisetin
Rugulosin
Ksantomegnin
Rugulovasin A
Rugulovasin B
Verrukulotoksin
Emodin

Zearalenon (F-2 toksin)
Trikotesenler
Deoksinivalenol
Nivalenol
Diasetoksisirpenol
T-2 toksin
HT-2 toksin Tremortin
Fusarin-C
Fumonisin B1
Moniliformin

Alternariol
Alternariolmono-
metil-eter
Altertoksin
Tenuazonikasit

Çizelge 1. Gida ve yemlerde görülen baslica mikotoksin üreten cinsler ve ürettikleri mikotoksinler

Tarla küfleri hasattan önce olgun danelere bulasan, pas ve yanik etmenlerinin disinda kalan funguslardir. Tarladaki bu danelerden 70 küf cinsi ve 150 tür izole edilmistir. Bunlar arasinda dominant ve önemli olanlar; Alternaria, Aureobasidium, Botrytis, Cladosporium, Helminthosporium, Fusarium, Stemphylium ve Verticillium cinsleridir. Küflerin konidilerindeki sporlar rüzgar ve su ile danelere tasinir veya bitkinin enfekte olmus kisimlari danelerle temas eder. Kontamine danelerde, sporlarin çimlenmesi ve küflerin üremesi sonucunda renk ve görüntü degisir, çimlenme kabiliyeti düser, mikotoksinler olusur. Bu ürünlere birinci derecede Fusarium' lar musallat olur, Fusarium toksinlerinden trikotesenler gurubuna giren deoksinivalenol, nivalenol, diasetoksisirpenol, HT-2 ve T-2 toksinleri olusur. Ayrica zearalenon ve fumonosin de sentezlenebilir. Ancak usulüne uygun bir depolamada, danelerdeki nem içerigi % 13.5 - 14' ü geçmeyecek sekilde kurutulup temizligi iyi yapilmis silolarda 10-15 ºC de tutulurlarsa kontamine olmus danelerdeki tarla küflerinin gelismeleri ve toksin olusturmalari önlenir. Ayrica olusmus mikotoksinlerden trikotesenler depo kosullarinda metabolize olur ve tamamen parçalanirlar. Silo içine alinan ürün sabit kosullar altina girdiginden küf spektrumlari da degismeye baslar. Depo küflerinden önce geçis (ara) fungus florasi olusur. Örnegin Epicoccum, Chatemium, Nigrospora, Rhizopus, Papullaria, Fusarium nivale, Trichothecium roseum cins ve türleri ortaya çikar. Uzun süre depolanmis hububat ve baklagil danelerinde ise Eurotium, Aspergillus ve Penicillium cinslerinin dominant hale geldigi görülür.

Depo küfleri silolarin yetersiz temizligi nedeniyle silolarda sürekli bulunur ve gelen ürünü kontamine eder. Ancak depo küflerinin danelere bulasmasi asil hasat zamaninda olur. Kontaminasyonda toprak, sap, yapraklar öncelikli role sahip degildir. Buna karsin biçme yöntemi önemlidir. Elle (orakla) biçmeye oranla biçerdöverlerle yapilan hasatta Penicillium türleri ile kontaminasyon 250 kat fazla olmaktadir. Biçerdöverlerin elevatörleri ve depo tanklarinin içi depo küflerinin kontaminasyon kaynaklaridir. Hasat süresince danelerin tohum kabuklari konidiosporlar ve miseller ile kontamine olur. Hasat edilen daneler mikroskop altinda incelendiginde henüz spor çimlenmesi görülmeyenler düsük kaliteli sayilmazlar, funguslar fark edilir duruma gelmislerse daha depoya girmeden kalitelerinden kaybetmislerdir. Türkiye gibi subtropik iklimlerde, soguk-serin bölgeye oranla hasat mevsimine ve hava sicakligina bagli olarak daha az sorun yasanir. Avrupa ve Kanada'da tahillarin ve daneli ürünlerin özel kurutma tesislerinde belli bir nem orani saglanana kadar kurutulmasi büyük önem tasir.

Danede % 13.8-14.3 nem içerecek sekilde kurutulan bugdaylar depolandiklarinda bugday embriyosunun yalnizca Eurotium halophilicum' la kontamine oldugu belirlenmistir. Bu fungus agir gelistigi için fazlaca önemsenmez. Danede nem % 14-15 oraninda ise kserofil özellikte primer isgalci funguslar ortaya çikar. Bunlar Aspergillus restricus, Wallemia sebi, Eurotium amstelodamii, Eur. chevalieri, Eur. herbariorum, Eur. rubrum türleri olup ürettikleri kleistotesien (cleistothecien, kapali askokarplar) nedeniyle danelerin sari renkle kaplanmasina neden olurlar. Depolanan danelerde nem içeriginin % 15.5-16 olmasi halinde Asp. candidus, Asp. achraceus görülür. Nem içeriginin % 17 civarinda olusu Eurotium cinsinin Aspergillus' un diger türleri ile birlikte ortama hakim olmasina neden olur, ancak kleistotesien üretimi geriler. Danelerin nem içerigi % 17-19 araliginda ise Asp. flavus gelismeye baslar. % 20 veya daha fazla nem içeriginde ürünün depo küfleri spektrumunda Asp. flavus % 50 agirlikli duruma geçer. Ayrica Asp. niger, Asp. fumigatus, Asp. terreus gibi filamentli funguslar da ortaya çikar.

Havadaki bagil nem % 85, danelerdeki nem orani % 18 ise ve ürün düsük derecelerde depolaniyorsa en fazla Penicillium cinsi görülür. Tahillarda Pen. aurantiogriseum, Pen. verrucosum (sin. Pen. viridicatum), Pen. corylophilum, Pen. rugulosum, Pen. piceum, Pen. purpurogenum, Pen. glabrum ve Pen. dangeardii öne çikan türlerdir.

Tahillarin depolanmasinda geçis dönemi küflerinden; Chatemium globosum, Fusarium nivale, Trichothecium roseum, depolamada kosullara göre ortaya çikan depo küflerinden; Eurotium amstelodamii, Eur. harbariorum, Eur. rubrum, Aspergillus candidus, Asp. achraceus, Asp. flavus, Asp. niger, Asp. fumigatus, Asp. terreus, Penicillium aurantiogriseum, Pen. verrucosum (sin. Pen. viridicatum), Pen. rugulosum, Pen. purpurogenum, önemli mikotoksin üreticileri olarak tehlikelidir.

Gidalarda bulunan önemli mikotoksinler ve üreticileri Çizelge 2' de Weidenbörner' e göre verilmistir. Çizelge 3. ise Müller ve Weber' e göre tarim ürünleri ve gidalarda rastlanan mikotoksinleri, üreticilerini ve bu mikotoksinlerin en fazla görüldügü gidalar ile memeli hayvanlar üzerindeki etkilerini göstermektedir. Bir baska kaynakta ise mikotoksin üreten en önemli 10 küf cinsi önem sirasina göre; Aspergillus, Penicillium, Fusarium, Claviceps, Stachybotrys, Pithomyces, Phoma, Myrothecium, Phomopsis, Diplodia olarak siralanmistir.

Mikotoksinler

Önemli toksin üreticileri

Aflatoksin

Asp. flavus, Asp. parasiticus, Asp. nomius







Alternaria toksinleri:

Alt. alternata, Alt. tenuissima

- Alternariol




- Altertoksin




- Tenuazonikasit










Sitrinin

Asp. terreus, Pen. expansum, Pen. citrinum, Pen. citreonigrum, Pen. verricosum







Siklopiazonikasit

Asp. flavus, Asp. tamarii, Pen. camambertii, Pen. griseofulvum, Pen. puberulum







Fusarium toksinleri:

- Trikotesen

- Zearalenon


Fus. culmorum, Fus. equiseti, Fus. graminearum, Fus. moniliforme, Fus. poae, Fus. sambucinum, Fus. sporotrichioides, Fus. verticillioides

- Fusarin C




- Fumonisin










Okratoksin A

Asp. achraceus Gr., Asp. alutaceus, Asp. fresenii, Eur. herbariorum, Pen. verrucosum Chemotyp I ve II







Patulin

Asp. clavatus, Asp. terreus, Bys. fulva, Bys. nivea, Pae. variotii, Pen. griseofulvum, Pen. expansum, Pen. roquefortii Chemotyp II







Penisilikasit

Asp. alutaceus, Pen. auratiogriseum, Pen. roquefortii Chemotyp II, Pen. simplicissimum, Pen. raistrickii, Pen. viridicatum







Sterigmatosistin

Asp. versicolor, Emer. nidulans, Eurotium spp. (iz miktarda)


Yüklə 115,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin