Yeni Symposium Dergisi, Cilt 53, Sayı 1, 2015 / New Symposium Journal, Volume 53, Number 1, 2015



Yüklə 56,38 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix28.04.2017
ölçüsü56,38 Kb.
#16156

16

Yeni Symposium Dergisi, Cilt 53, Sayı 1, 2015 / New Symposium Journal, Volume 53, Number 1, 2015 - www.yenisymposium.com

Erişkinde Asperger Sendromu ve Bipolar Bozukluk 

Birlikteliği: Bir Olgu Sunumu

Hamiyet İpek Toz

1

, Nur Öztürk



2

, Ürün Özer

3

, Güliz Özgen



4

1

Asist. Dr., Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi,



Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümü, İstanbul-Türkiye

2

Asist. Dr., 



3

Uzm. Dr., 

4

Doç. Dr., Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi,



Psikiyatri Bölümü, İstanbul-Türkiye

ÖZET:


Asperger Sendromu sosyal iletişim bozukluğu, basmakalıp davranışlar ve 

dar ilgi alanları ile karakterize olup, yaygın gelişimsel bozukluklar başlığı 

altında sınıflandırılmaktadır. Klasik çocukluk otizminden, dil gelişiminde 

ve bilişsel yetilerde gerilik olmamasıyla ayrılır. Genellikle çocukluk çağında 

tanı konulmakla birlikte, Asperger Sendromu’nun fark edilme yaşı otizme 

göre daha geç olabilmektedir. Bu durumun nedenlerinden biri de Asperger 

Sendromlu hastalarda eştanılı psikiyatrik bozuklukların sık görülmesidir. 

Bipolar bozukluğun otizm spektrum bozuklukları içinde en çok Asperger 

Sendromu ile ilişkili olduğu ileri sürülmektedir.

Bu yazıda, daha önce obsesif kompülsif bozukluk, dikkat eksikliği hipe-

raktivite bozukluğu, bipolar bozukluk gibi farklı tanılarla izlenen, depresif 

belirtileri nedeniyle kliniğimize yatırıldığı sırada detaylı öykü alınması ve 

aile görüşmeleri ile Asperger Sendromu ve bipolar bozukluk eştanısı konu-

lan 22 yaşında bir erkek olgu sunulmuştur. Olgu, eşlik eden diğer tanılar 

nedeniyle altta yatan Asperger Sendromu tanısının yıllarca atlanabileceğini 

göstermesi açısından önem taşımaktadır. 



Anahtar sözcükler: otizm, asperger sendromu, bipolar bozukluk

New Yeni Symposium 2015;53:16-9

ABS TRACT:

Asperger syndrome and bipolar disorder comorbidity in 

an adult: a case report

Asperger’s Syndrome is characterized by social communication disorder, 

stereotypic behaviors and narrow fields of interest, and classified in 

pervasive developmental disorders. It is separated from the classic 

childhood autism by the absence of delay in language development and 

cognitive skills. Although it is diagnosed generally in childhood, it can be 

noticed at a later age compared to autism. One reason for this, is that in 

patients with Asperger’s Syndrome comorbid psychiatric conditions are 

common. Bipolar disorder is suggested to be mostly related with Asperger’s 

Syndrome in all autism spectrum disorders.

Herein, we present a 22 year old male case, who has been previously 

followed with different diagnoses such as obsessive-compulsive disorder, 

attention deficit hyperactivity disorder and bipolar disorder, hospitalized 

to our clinic due to depressive symptoms and diagnosed with Asperger’s 

Syndrome and comorbid bipolar disorder through detailed history-taking 

and family interviews. The case is important because, it demonstrates that 

due to other comorbid diagnoses, the underlying Asperger’s Syndrome may 

be overlooked for years. 

Key words: autism, asperger syndrome, bipolar disorder

New Yeni Symposium 2015;53:16-9

DOI: 10.5455/NYS.20150203023154

Olgu Sunumu / Case Report

 GİRİŞ

  Asperger Sendromu (AS), DSM-IV’te yaygın gelişim-

sel bozukluklar başlığı altında değerlendirilmektedir. AS 

sosyal iletişim bozukluğu, basmakalıp davranışlar ve dar 

ilgi alanları ile karakterize olup, klasik çocukluk otizmin-

den, dil gelişiminde ve bilişsel yetilerde gerilik olmama-

sıyla ayrılır.

1

  Genellikle çocukluk çağında tanı konulmakla birlikte 



AS’nin fark edilme yaşı otizme göre daha geç olabilmekte-

dir. AS tanısının erişkinlik dönemine kadar geciktiği 

olgular da bildirilmiştir. Bu durumun nedenlerinden biri 

de AS’li hastalarda eştanılı psikiyatrik bozuklukların sık 

görülmesidir. Ghaziuddin ve arkadaşlarının çalışmasın-

da, AS’de eştanılı psikiyatrik bozukluk oranı %65 olarak 

bildirilmiştir.

2

 



  Bu yazıda, daha önce obsesif kompülsif bozukluk, dik-

kat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, bipolar bozukluk 

gibi farklı tanılarla izlenen, depresif belirtileri nedeniyle 

kliniğimize yatırıldığı sırada detaylı öykü alınması ve aile 

Ya zış ma  Ad re si  /  Add ress  rep rint  re qu ests  to:  Ürün  Özer,

Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri Bölümü, İstanbul-Türkiye

Telefon / Phone: +90-505-458-9115 E-posta / E-mail: urunozer@gmail.com 

Geliş tarihi / Date of receipt: 01 Aralık 2014 / December 01, 2014 

Kabul tarihi / Date of acceptance: 3 Şubat 2015 / February 03, 2015


17

Yeni Symposium Dergisi, Cilt 53, Sayı 1, 2015 / New Symposium Journal, Volume 53, Number 1, 2015 - www.yenisymposium.com

Toz Hİ, Öztürk N, Özer Ü, Özgen G

görüşmeleri ile AS ve bipolar bozukluk eştanısı konulan 

22 yaşında bir olgu sunulmuştur. Olgu, eşlik eden diğer 

tanılar nedeniyle altta yatan AS tanısının yıllarca atlanabi-

leceğini göstermesi açısından önem taşımaktadır.

 OLGU

  22 yaşında, üniversite öğrencisi erkek hasta, hakaret 

ve tehdit etme suçu nedeniyle müşahade amaçlı adli psi-

kiyatri polikliniğinden kliniğimize yatırıldı. İlk psikiyat-

rik değerlendirmesinde bilinç açık, koopere ve oryante 

idi. Yaşından büyük ve obez görünümlü olan hastanın 

konuşma hızı ve miktarı normaldi. Affektif katılımın az 

olduğu, monoton bir ses tonuyla, disprozodik konuşma 

dikkati çekiyordu. Duygudurum depresif, duygulanımı 

uygunsuzdu. Algı muayenesi normaldi. Değersizlik 

düşünceleri ve anhedoni tarifliyordu. İştah artışı ve uyku 

düzensizliği mevcuttu. Psikotik belirtileri yoktu. Duygu-

sal yakınlık hissettiği okul arkadaşının kendisine karşılık 

vermemesi üzerine, çeşitli sosyal ağlarda o arkadaşına 

hakaret etmesi ve tehditlerde bulunması nedeniyle yatı-

rıldığını ifade ediyordu. Genel tıbbi durum hikayesinde, 

hipertansiyon, diabetes mellitus ve hipotiroidisi mevcut-

tu ve bu nedenle verapamil-trandolapril 240/4 mg/gün/

p.o., metformin 2 gr/gün/p.o. ve levotiroksin sodyum 50 

mcg/gün/p.o. kullanmaktaydı. Başvuru sırasında kullan-

makta olduğu diğer ilaçları ise topiramat 200 mg/gün/

p.o., lityum 600mg/gün/p.o., amisülpirid 400 mg/gün/

p.o. ve duloksetin 30 mg/gün/p.o. idi.

  Anneden alınan çocukluk ve ergenlik yıllarına dair 

hikayesinde bazı özellikler dikkat çekmekteydi. Yürüme 

ve konuşması zamanında idi. Anne, oğlunun 5-6 yaşında 

iken yaşıtlarından “farklı” olduğunu gözlemlemişti. Hasta 

ilkokul döneminde oynanan toplu oyunlara katılmıyor ve 

arkadaş edinmede zorlanıyordu. O dönemde, dokundu-

ğu bir noktaya yeniden dokunma davranışı (hasta dokun-

duğu bir noktaya tekrar dokunmak zorunda hissettiğini 

ve bu davranışın kendisini rahatlatmadığını, hatta bunu 

engelleyemediği için üzüldüğünü belirtmiştir) üzerine ilk 

defa çocuk psikiyatrisine getirilmiş ve ilaçsız olarak takip 

edilmişti. 

  Lise dönemine kadar bu yakınmaları dalgalanmalarla 

devam etmişti. Hastanın ortaöğretim yıllarında elektrik-

elektronik konularına karşı abartılı ilgisi dikkat çekmek-

teydi. Lisede yatılı okulda kalmaya başlayan hastanın tek-

rarlayıcı dokunma davranışlarında artış olmuştu. Arka-

daş çevresi tarafından hastanın “tuhaf” davranışları ve 

farklı konuşma tarzı ile dalga geçilmekte idi. Bu durum 

hastanın kendi ifadesiyle dönem dönem içe kapanmasına 

yol açmıştı. Aynı zamanda derslerine olan ilgisini etkile-

miş ve bu nedenle ders başarısında düşme ortaya çıkmıştı. 

Hasta lise dönemini, “depresyon dönemi” olarak tarif 

etmekteydi. İşlevselliği önemli ölçüde bozulan hasta yine 

de yüksek bir puanla elektronik ve haberleşme bölümünü 

kazanmıştı. Üniversite yıllarında babaannesi ile yaşayan 

hasta, bir tartışma sonrası babaannesini darp etmesi üze-

rine 21 yaşındayken özel bir kliniğe yatırılmış atipik psi-

koz ve obsesif kompulsif bozukluk tanısı ile takip edilmiş-

ti. Bir ay sonra benzer yakınmalar ile bir yatışı daha 

olmuştu. Bir yıl sonra 15’er gün arayla ilaç içmek ve insü-

lin uygulamak suretiyle iki kez intihar girişiminde bulu-

nan hasta, devam eden intihar düşünceleri nedeniyle has-

tanemize yatırılmıştı. Yatış öncesi antidepresan kullanımı 

yoktu. O dönemde yapılan muayenesinde, konuşma hızı 

ve miktarı artmış, duygudurumu irritabl, psikomotor 

aktivite ve libido artışı olduğu görülerek Bipolar bozuk-

luk, karma epizod tanısıyla takip edilmişti. Aripiprazol 30 

mg/gün/p.o. tedavisine lityum 600 mg/gün/p.o. eklenin-

ce hasta remisyona girmişti.

  Hastanın servimizde kaldığı dönem boyunca iletişimi 

kısıtlı idi, doktoru ile kısa görüşmeler yapan hasta zaman 

zaman hemşire ve doktorlara bilek güreşi yapmayı teklif 

etmek gibi tuhaf iletişime geçme davranışları sergiliyor-

du. Uzak doğu sporlarına olan yoğun ilgisinden söz edi-

yordu. Sosyal medyadaki videolarında elektronik aletler 

ya da aşırı kilolu insanların da güçlü olabileceği hakkında 

dakikalarca ve durmaksızın konuşmakta idi. Üniversite 

arkadaşlarının kendisi ile alay ettiklerinden ama kendisi-

nin bunu anlayamadığından bahsediyordu. Duyguların 

konuşulduğu bir görüşmede, temel duyguları ayırabili-

yor, fakat “şefkat ve sevgi” gibi benzer duyguları ayırmak-

ta güçlük çekiyordu. İnsanların kendisine gösterdikleri 

tepkileri anlayamadığından söz ediyor ve anlaşılamadı-

ğından yakınıyordu. Hasta kendindeki “tuhaflığın” far-

kında olduğunu söylüyordu. Hastaya, çocukluk ve ergen-

lik dönemi de göz önünde bulundurularak AS ve Bipolar 



18

Yeni Symposium Dergisi, Cilt 53, Sayı 1, 2015 / New Symposium Journal, Volume 53, Number 1, 2015 - www.yenisymposium.com

Erişkinde asperger sendromu ve bipolar bozukluk birlikteliği: Bir olgu sunumu

bozukluk, depresif epizod tanısı kondu. Tedavisi topira-

mat 200 mg/gün/p.o.’in yanı sıra, aripiprazol 15 mg/gün/

p.o. olarak düzenlendi. Hasta yatışının 13. gününde has-

tanemiz adli psikiyatri kliniğine nakledildi.

 TARTIŞMA

  Otizm hayatın erken döneminde başlayan ve yaşam 

boyu süren, sosyal ilişkiler, iletişim, davranışsal ve bilişsel 

gelişimde gecikme ve sapmalarla giden nörogelişimsel bir 

bozukluktur.

1

 AS ise dil ve bilişsel alanlarda bozulma 



olmaksızın sosyal becerilerde güçlükler, basmakalıp dav-

ranışlar, dar ilgi alanı ile karakterizedir. DSM-IV’te yay-

gın gelişimsel bozukluklar başlığı altında bulunan AS, 

DSM-5 ile birlikte “Otizm Spektrum Bozukluğu” başlığı 

altında verilmiştir.

3

  AS’nin kronik gidişli olduğu ve çekirdek belirtilerinin 



hayat boyu devam ettiği göz önünde bulundurulduğun-

da, erişkin popülasyonda da bu hastalığın yaygınlığının 

benzer olması beklenebilir ancak bu alanda yapılmış 

çalışmalar kısıtlıdır. Erişkin psikiyatri hastalarında yapı-

lan bir çalışmada AS oranı %1,4 olarak saptanmıştır.

4

 



  AS tanısı, sıklıkla erken çocukluk ve ergenlik döne-

minde konuluyor olsa da, literatürde erişkin dönemde 

tanı konmuş olan olgular da bildirilmiştir. Bu durumun 

nedenleri şu şekilde sıralanabilir: Otizm spektrum bozuk-

luğundaki diğer tablolar ile kıyaslandığında, AS’de bilişsel 

becerilerin yüksek olması geç başvuruya sebep olabilir. 

Hastalığın çocukluk dönemindeki göze çarpan belirtileri-

nin erişkin dönemde silikleşmesi, erişkin AS’li vakalara 

farklı tanı konulmasıyla sonuçlanabilir. Bir diğer neden, 

eşlik eden psikiyatrik durumların varlığının AS tablosunu 

gölgeleyebilmesidir. Ghaziuddin ve arkadaşlarının çalış-

masında, AS’de eştanılı psikiyatrik bozukluk oranı %65 

olarak bildirilmiştir. En sık görülen eştanılar dikkat eksik-

liği hiperaktivite bozukluğu, duygudurum ve anksiyete 

bozuklukları olarak belirtilmiştir.

2

  



  Literatürde AS ile Bipolar bozukluk ilişkisi üzerine 

yapılmış çalışmalar mevcuttur. Delong ve arkadaşlarının 

bir çalışmasında, Bipolar bozukluğun otizm spektrum 

bozuklukları içinde en çok AS ile ilişkili olduğunu göste-

rilmiştir.

5

 Başka bir çalışmada, otizm tanısı olan olguların 



aile üyelerinde Bipolar bozukluk görülme oranı %4,2 ola-

rak (genel popülasyonun 5 katı), AS tanılı olguların aile 

üyelerinde ise %6,1 olarak saptanmıştır. AS tanısı olanla-

rın aile üyelerinde Bipolar bozukluk görülme oranının 

daha da yüksek olması, bu iki durumun etiyolojik olarak 

bağlantılı olabileceğini akla getirmektedir.

6

 

  Olgumuzda, hastanın lise döneminden itibaren başla-



yan depresyon dönemleri ve hospitalizasyon gerektiren 

ciddi intihar girişimleri, zaman zaman alevlenen takıntı-

ları, süreğen antisosyal nitelikte davranışları, psikopato-

lojilerinin zemininde hep var olan AS tanısını gölgelemiş-

tir. Bu sendromun yerine eştanı olarak görülebilecek 

bozuklukların öne çıkmasının yanı sıra, aslında AS’ye 

özgü olan tekrarlayıcı davranışlar, sosyal güçlükler, affek-

tif katılımda azalma gibi belirtiler de farklı değerlendirile-

rek hasta, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, 

obsesif kompulsif bozukluk, atipik psikoz, major depres-

yon, bipolar bozukluk gibi farklı tanılarla takip edilmiştir. 

Hastanın tekrarlayıcı dokunma davranışı geçmişte kom-

pülsiyon olarak değerlendirilmiş olup, detaylı öykü alın-

masıyla bu davranışa ilişkin bir obsesyon tanımlanma-

mıştır. Hastanın istemli olarak sergilediği bu davranış 

otizm spektrum bozukluğuna özgü basmakalıp davranış 

olarak kabul edilmiştir. Hastanın AS’ye bağlı iletişim zor-

lukları ve kısıtlı sosyal becerileri nedeniyle yaşadığı olum-

suz yaşam olayları, eşlik eden duygudurum dönemlerinin 

ortaya çıkmasını kolaylaştırmakta, zaten kısıtlı olan sos-

yal becerileri depresyon dönemlerinde daha da gerile-

mekte ve sosyal izolasyonunu arttırmaktadır. 

  AS’li bireyler diğer otizm bozukluklarının tersine sos-

yal ilişkiler kurmaya isteklidirler ancak bu konudaki 

yetersizlikleri, arkadaş çevrelerinden gelen ötelemeler ve 

reddedilmeler bu bireylerin öz güvenini sarsmaktadır. 

AS’li ergen ve genç erişkinler arasında yapılan bir çalış-

mada AS’li bireylerin sosyal zorluk ve yetersizliklerinin 

farkında oldukları bildirilmiştir.

7

 AS’de hastalığa yönelik 



içgörünün incelendiği bir çalışmada ise yazarlar, içgörü 

düzeyi yüksek olan bireylerin yaşanılan sosyal negatif 

durumları kendilerine atfettiklerini ve bunun özsaygıda 

azalmaya katkıda bulanabileceğini belirtmişlerdir.

8

 

  AS’li bireylerde karşı cinsle duygusal yakınlık kurma 



çabaları sıklıkla başarısızlıkla sonuçlanır. Bazen bu redde-

dilme, antisosyal davranışlara yol açabilir. AS’de sosyal ve 

romantik işlevselliğin incelendiği bir çalışmada AS’li 


19

Yeni Symposium Dergisi, Cilt 53, Sayı 1, 2015 / New Symposium Journal, Volume 53, Number 1, 2015 - www.yenisymposium.com

Toz Hİ, Öztürk N, Özer Ü, Özgen G

bireylerin daha az romantik ilişki yaşadıkları ve akran iliş-

kilerindeki başarının romantik işlevsellikte belirleyici 

olduğu ifade edilmiştir. Çalışmanın diğer bir bulgusu ise, 

AS’li bireylerin kontrol grubuna göre daha yüksek oranda 

sarkıntılığa varabilecek uygunsuz kur yapma davranışı 

sergilemeleridir.

9

 



  Zihinselleştirme problemleri nedeniyle AS’li bireyler-

de, sosyal ilişkilerdeki davranış ve işaretleri anlamada 

güçlüğün yanı sıra, çözüm üretme becerisinde de yeter-

sizlik bildirilmiştir.

10

 Sosyal açıdan yaşadıkları engeller, 



AS’li bireyleri çevrelerinin bakışlarına daha hassas hale 

getirir ve bu bireylerde agresyona dönüşebilir.

11

 Olgumu-


zun da, AS’ye özgü tuhaflıkları ve iletişim sıkıntıları ile lise 

döneminden itibaren başlayan izolasyonu, zaman zaman 

agresyona dönüşmüş, üniversite arkadaşlarına yönelik 

hakaret ve tehdit suçu nedeniyle mahkeme kararıyla hos-

pitalizasyonuna yol açmıştır. 

  Hastanın son yatışında, çocukluk ve ergenlik dönemi 

hikayesi ve sosyal yaşamdaki problemleri farklı kaynak-

lardan detaylı olarak öğrenilmiş ve var olan duygudurum 

bozukluğuna ek olarak AS tanısı konmuştur. Hasta ile 

AS’ye ilişkin içgörü ve empati geliştirmeye yönelik görüş-

meler yapıldığında çevresindeki bireylerin kendisine ver-

diği tepkileri yorumlamakta güçlük çektiğini belirtmiştir.

  Bu yazı, eştanılar nedeni ile geç tanı konmuş erişkin 

dönem bir AS olgusunun adli bir süreçle sonlanan öykü-

sünü betimlemesi nedeniyle önem taşımaktadır. AS, 

çocuk ve ergen psikiyatrisi pratiğinde sıkça akla gelmekle 

birlikte, erişkin dönemde başka psikiyatrik bozukluklara 

eşlik eden bir bozukluk olduğundan tanı konulabilmesi 

için çocukluk ve ergenlik dönemlerindeki ipuçlarının 

yakalanması gerekir. AS’de zihinselleştirme ve sosyal biliş 

becerilerinin müdahale ve eğitim programları ile geliştiri-

lebileceğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır.

10,12

 AS 


tanısının atlanması tedavi etkilemesinin yanı sıra hasta-

nın yaşam kalitesinde ve işlevselliğinde anlamlı değişiklik 

sağlayabilecek özel eğitim, psikososyal programlar gibi 

olanaklardan yararlanmasını da olanaksız kılmaktadır. 

Bu nedenle erişkin dönem AS olgularının atlanmaması 

adına çocukluk ve ergenlik dönemi gelişimsel süreçleri-

nin detaylı ve farklı kaynaklardan değerlendirilmesi 

gereklidir.



KAYNAKLAR

1.  American Psychiatric Association. Diagnostic and Statistical Manual of 

Mental Disorders Text Revision DSM IV–TR 4th Ed. 2000; Washington, 

DC: American Psychiatric Association 2000; p 80-84. 

2.  Ghaziuddin M, Weidmer-Mikhail E, Ghaziuddin N. Comorbidity of 

Asperger syndrome: a preliminary report. J Intell Disabil Res 1998; 42: 

279-283.

3.  American Psychiatric Association. Diagnostic and Statistical Manual of 

Mental Disorders Text Revision DSM-5 5th Ed. 2013; Washington, DC: 

American Psychiatric Association 2013; p 50-59.

4.  Nylander L, Gillberg C. Screening for autism spectrum disorders in adult 

psychiatric out-patients: a preliminary report. Acta Psychiatr Scand 2001; 

103:428–434.

5.  Delong GR, Nohria C. Psychiatric Family History and Neurological 

Disease in Autistic Spectrum Disorders. Dev Med Child Neurol 1994; 

36(5): 441-48. 

6.  Delong GR, Dwyer JT. Correlation of family history with specific autistic 

subgroups: Asperger’s syndrome, and bipolar affective disease. J Autism 

Dev Disord 1988; 18: 593-600. 

7.  Cederlund M, Hagberg B, Gilberg C. Asperger syndrome in adolescent 

and young adult males. Interview, self - and parent assessment of social, 

emotional and cognitive problems. Res Dev Disabil 2010; 31(2): 287-98. 

8.  Didehbani N, Shad MU, Kandalaft MR, Allen TT, Tamminga CA, 

Krawczyk DC ve ark. Brief report: Insight into illness and social 

attributional style in Asperger’s syndrome. J Autism Dev Disord 2012; 

42(12): 2754-60. 

9.  Stokes M, Newton N, Kaur A. Stalking, and social and romantic 

functioning among adolescents and adults with autism spectrum disorder. 

J Autism Dev Disord  2007; 37(10): 1969-86.

10.  Channon S, Crawford S, Orlowska D, Parikh N, Thoma P. Mentalising 

and social problem solving in adults with Asperger’s syndrome. Cogn 

Neuropsychiatry 2014; 19(2): 149-63.

11.  Tantam D. Psychological disorder in adolescents and adults with Asperger 

syndrome. Autism 2000; 4(1): 47-62.

12.  Stichter JP, Herzog MJ, Visovsky K, Schmidt C, Randolph J, Schultz T ve 

ark. Social competence intervention for youth with Asperger Syndrome 

and high-functioning autism: an initial investigation. J Autism Dev 

Disord  2010; 40(9): 1067-79.



Yüklə 56,38 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin