Sitoplâzmadan çift katlı bir zarla (çekirdek zan) ayrılmıştır. Bu zarın İç kısmını dolduran sitoplâzmaya benzer sıvıya nükleoplâzma denir. Bazen üzerinde çok küçük gözenekler bulunur. Endoplazmik retikuluma bağlantılı ve sanki devamı gibidir. İçerisinde bir ya da birden fazla çekirdekçik bulunur.
Çekirdeğin en önemli özelliği; bir kontrol merkezi gibi görev yapmasıdır. Bünyesinde iki çeşit nükleik asit bulundurur. Bunlardan birincisi çekirdekçiklerde bulunan RNA' (ribonükleik asit), ikincisiyse, DNA (deoksiribonükleik asit)'dır. DNA molekülleri, nesilden nesile aktarılan genetik şifreyi taşır ve kromozomların yapısını oluşturur
Hücre çekirdeğinde bulunan küçük, yuvarlak yapılardır. Sayılan bir ila yüz arasında olabilir. Bazen de hiç bulunmaz. Elektron mikroskobunda kalın iplikli bir yumak şeklinde görülür, İçlerinde DNA bulunmaz. Esas yapılarını RNA oluşturur.
Hücre çekirdeğinde bulunan küçük, yuvarlak yapılardır. Sayılan bir ila yüz arasında olabilir. Bazen de hiç bulunmaz. Elektron mikroskobunda kalın iplikli bir yumak şeklinde görülür, İçlerinde DNA bulunmaz. Esas yapılarını RNA oluşturur.
Kalıtsal Özellikleri belirleyen genleri taşırlar. Belli sayıda, değişik şekillerde ve uzun DNA zincirinin kendi üzerinde düzensiz bir şekilde sarılmasıyla oluşmuş genetik yapılardır. Kromozomlar, ancak hücre bölünmesi sırasında (mitoz) belirlenebilir. Çünkü hücre dinlenme halindeyken (enterfaz) açık olduklarından teker teker belirlenemezler. Organizmada, çekirdeksiz eritrositler dışındaki bütün hücrelerde kromozom bulunur(11.,Şekil).
Kalıtsal Özellikleri belirleyen genleri taşırlar. Belli sayıda, değişik şekillerde ve uzun DNA zincirinin kendi üzerinde düzensiz bir şekilde sarılmasıyla oluşmuş genetik yapılardır. Kromozomlar, ancak hücre bölünmesi sırasında (mitoz) belirlenebilir. Çünkü hücre dinlenme halindeyken (enterfaz) açık olduklarından teker teker belirlenemezler. Organizmada, çekirdeksiz eritrositler dışındaki bütün hücrelerde kromozom bulunur(11.,Şekil).
Yalnız hücre bölünmesi sırasında, özellikle metafaz evresinde tespit edilebilen kromozomların uzunlukları 5.-15 fim arasında değişir. Üzerinde, yeri kromozomdan kromozoma değişen ve sentromer denilen bir boğum vardır.
Yalnız hücre bölünmesi sırasında, özellikle metafaz evresinde tespit edilebilen kromozomların uzunlukları 5.-15 fim arasında değişir. Üzerinde, yeri kromozomdan kromozoma değişen ve sentromer denilen bir boğum vardır.
Kromozomların sayısı insanlarda 23 çifttir (46 adet=2N). Bunun 22 çifti bedenî (otozomal), bir çiftiyse cinsiyet (gonozomal) kromozomudur. Cinsiyet kromozomu (seks kromozomu), kadınlarda XX şeklinde, erkeklerdeyse XY şeklindedir. Cinsiyete göre beden hücrelerinde, bu cinsiyet kromozomlarının her ikisi de (XX ya da XY olarak) bulunur. Ancak, gametlerde (sperma ve ovum) yalnız bir tanesi (X ya da Y olarak) bulunur. Yani spermalardan bir kısmı X kromozomu taşırken, diğerleri Y kromozomu taşır. Bununla beraber ovum, her zaman X kromozomu taşır.
Erkek cinsiyet hücresinin (sperma hücresi) kadın cinsiyet hücresi (ovum) ile birleşmesine döllenme denir. Çocuğun cinsiyetinin belirlenmesinde, erkek sperma hücresinden gelecek olan kromozom çeşidinin önemi büyüktür. Şöyle ki, ovumda sadece X kromozomu olduğunu biliyoruz. Döllenme esnasında bu X kromozomunun yanına, sperma hücresinden X kromozomu gelirse, çocuğun cinsiyeti kız (XX); Y kromozomu gelirse, çocuğun cinsiyeti erkek (XY) olur.
Erkek cinsiyet hücresinin (sperma hücresi) kadın cinsiyet hücresi (ovum) ile birleşmesine döllenme denir. Çocuğun cinsiyetinin belirlenmesinde, erkek sperma hücresinden gelecek olan kromozom çeşidinin önemi büyüktür. Şöyle ki, ovumda sadece X kromozomu olduğunu biliyoruz. Döllenme esnasında bu X kromozomunun yanına, sperma hücresinden X kromozomu gelirse, çocuğun cinsiyeti kız (XX); Y kromozomu gelirse, çocuğun cinsiyeti erkek (XY) olur.
DNA molekülü uzun, İnce, çift iplikçikli ve kendi etrafında kıvrılan bir merdiven ya da spiral (sarmal) görünümündedir. Etrafı protein yapısında bir kılıfla kaplıdır. Bu merdivenin basamaklarıysa dört temel kimyevî maddeden (baz) oluşur. Bunlar adenin (A), timin (T), guanin (G) ve sitozin (C) dir. Bu harfler, DNA'da şifrenin yazılımında kullanılan alfabeyi oluşturur. Bahsedilen bu 4 bazdan 3 tanesinin tek iplikçik üzerinde yan yana gelmesiyle ortaya çıkan baz üçlüsüne, triplet (kot) adı verilir. Her bir triplet, bir amino asidi şifreler. Bu 4 bazın üçlü kombinasyonu hesaplandığında ( 43=64 ) 64 tane kodun meydana geldiği görülür. Bunun anlamı bu 4 bazla, 64 adet amino asit kodlanabilecektir (12. Şekil).
DNA molekülü uzun, İnce, çift iplikçikli ve kendi etrafında kıvrılan bir merdiven ya da spiral (sarmal) görünümündedir. Etrafı protein yapısında bir kılıfla kaplıdır. Bu merdivenin basamaklarıysa dört temel kimyevî maddeden (baz) oluşur. Bunlar adenin (A), timin (T), guanin (G) ve sitozin (C) dir. Bu harfler, DNA'da şifrenin yazılımında kullanılan alfabeyi oluşturur. Bahsedilen bu 4 bazdan 3 tanesinin tek iplikçik üzerinde yan yana gelmesiyle ortaya çıkan baz üçlüsüne, triplet (kot) adı verilir. Her bir triplet, bir amino asidi şifreler. Bu 4 bazın üçlü kombinasyonu hesaplandığında ( 43=64 ) 64 tane kodun meydana geldiği görülür. Bunun anlamı bu 4 bazla, 64 adet amino asit kodlanabilecektir (12. Şekil).
Bu bazlardan adenin (A) sadece timinle (T) guaninse (G) sadece sitozinle (C) birleşir. Bu birleşme Hidrojen (H+) bağı yardımıyla olur. DNA'nın yapısında bunlar dışında, pentoz şekeri (deoksiriboz şekeri) ve fosfat molekülü (fosforik asit) de; bulunur. A=T veya C=G'nin pentoz şekeriyle yaptıkları birleşiklere nükleosit, bir nükleosid molekülünün fosforik asitle birleşmiş hâline nükleotit adı verilir.