Bu bazlardan adenin (A) sadece timinle (T) guaninse (G) sadece sitozinle (C) birleşir. Bu birleşme Hidrojen (H+) bağı yardımıyla olur. DNA'nın yapısında bunlar dışında, pentoz şekeri (deoksiriboz şekeri) ve fosfat molekülü (fosforik asit) de; bulunur. A=T veya C=G'nin pentoz şekeriyle yaptıkları birleşiklere nükleosit, bir nükleosid molekülünün fosforik asitle birleşmiş hâline nükleotit adı verilir.
DNA'nın iki temel görevi vardır:
DNA'nın iki temel görevi vardır:
a) Genler içinde, anne ve babadan gelen kalıtımsal (genetik) özellikleri saklamak, b) Kendilerinin benzer kopyalarının üretilmesini sağlamak
RNA (Ribonükleik asit)
RNA (Ribonükleik asit)
Nükleotitlerin art arda yerleşmesiyle oluşmuş, tek bir sarmal zincirden oluşan yüksek kütleli moleküllerdir. Nükleotit dizisinde şeker ribozdur, asitli bazlarsa adenin, sitozin, guanin ve urasildir. DNA'daki timin'in yerini RNA' da urasil almıştır.
1) Ribozomal RNA (r-RNA): Hücre sitoplâzmasında bulunan ve protein sentezinden sorumlu olan ribozomların yapısal ve fonksiyonel bir kısmını (RNA, türden türe değişmekle birlikte, ribozomların % 40 ilâ 60'mı meydana getirir.) oluşturur. Protein sentezinde rol oynar.
1) Ribozomal RNA (r-RNA): Hücre sitoplâzmasında bulunan ve protein sentezinden sorumlu olan ribozomların yapısal ve fonksiyonel bir kısmını (RNA, türden türe değişmekle birlikte, ribozomların % 40 ilâ 60'mı meydana getirir.) oluşturur. Protein sentezinde rol oynar.
2) Messenger RNA (m-RNA): Haberci ya da elçi RNA olarak da isimlendirilir. Bir genin kopya edildiği RNA çeşididir. Yani DNA'da yazılı olan şifreyi, kendi diline çevirerek kopyalayan RNA'dır. DNA'nın iki zincirinden biriyle temasa geçerek kotlamayı yapar. Bu kotlamada DNA üzerindeki her baza, RNA üzerinde onunla eşleşebilen bir baz karşılık gelir. Böylece her adenine bir urasil her guanine bir sitozin karşılık gelir. Bu şekilde kollanmış olan RNA molekülü, tıpkı bir fotoğrafın pozitifi ve negatifi gibi kalıtım şifresinin karşı tip hâlindeki eşidir. Bu şifre daha sonra ribozomlarda çözülecektir.
2) Messenger RNA (m-RNA): Haberci ya da elçi RNA olarak da isimlendirilir. Bir genin kopya edildiği RNA çeşididir. Yani DNA'da yazılı olan şifreyi, kendi diline çevirerek kopyalayan RNA'dır. DNA'nın iki zincirinden biriyle temasa geçerek kotlamayı yapar. Bu kotlamada DNA üzerindeki her baza, RNA üzerinde onunla eşleşebilen bir baz karşılık gelir. Böylece her adenine bir urasil her guanine bir sitozin karşılık gelir. Bu şekilde kollanmış olan RNA molekülü, tıpkı bir fotoğrafın pozitifi ve negatifi gibi kalıtım şifresinin karşı tip hâlindeki eşidir. Bu şifre daha sonra ribozomlarda çözülecektir.
3) Transfer RNA (t-RNA):'Taşıyıcı RNA da denir. 70 ilâ 80 nükleotitli bir moleküldür. Şekli, üç yapraklı bir yoncaya benzer. Molekülün iki ucunun oluşturduğu bir de sap kısmı vardır. t-RNA, protein sentezi sırasında, gerekli amino asitlerin taşınmasında rol oynar. Her bir amino asidi farklı t-RNA taşır. Sentez esnasında, bir ucuyla taşıdığı amino aside, diğer ucuyla da m-RNA üzerindeki kendine uygun bölgeye bağlanır.
3) Transfer RNA (t-RNA):'Taşıyıcı RNA da denir. 70 ilâ 80 nükleotitli bir moleküldür. Şekli, üç yapraklı bir yoncaya benzer. Molekülün iki ucunun oluşturduğu bir de sap kısmı vardır. t-RNA, protein sentezi sırasında, gerekli amino asitlerin taşınmasında rol oynar. Her bir amino asidi farklı t-RNA taşır. Sentez esnasında, bir ucuyla taşıdığı amino aside, diğer ucuyla da m-RNA üzerindeki kendine uygun bölgeye bağlanır.
Bir proteini ya da proteinin bir parçasını şifreleyen ve böylece, bireye genetik bir özellik kazandıran DNA parçasıdır. Bir başka deyişle özgül bir proteinin sentezinden sorumlu olan DNA parçacığıdır. Bir gen (=sistron) üzerinde, protein sentezi için gerekli olan bütün bilgiler bulunur. Kromozom üzerinde bulunduğu yere lokus adı verilir. Genlerin uzunluğu 1.000 ilâ 2.000 çift nükleotit kadardır. Bununla birlikte mikroskopta görülmezler. Bugün insan vücudunda yapılan incelemeler sonucunda, 300'den fazla genin yeri tespit edilmiştir.
Bir proteini ya da proteinin bir parçasını şifreleyen ve böylece, bireye genetik bir özellik kazandıran DNA parçasıdır. Bir başka deyişle özgül bir proteinin sentezinden sorumlu olan DNA parçacığıdır. Bir gen (=sistron) üzerinde, protein sentezi için gerekli olan bütün bilgiler bulunur. Kromozom üzerinde bulunduğu yere lokus adı verilir. Genlerin uzunluğu 1.000 ilâ 2.000 çift nükleotit kadardır. Bununla birlikte mikroskopta görülmezler. Bugün insan vücudunda yapılan incelemeler sonucunda, 300'den fazla genin yeri tespit edilmiştir.
Protein, canlıları oluşturan hücrelerin yapı taşı olan ana maddedir. Tabiattaki bilinen 20 civarındaki amino asidin, çeşitli biçimlerde birbirleriyle birleşmesi sonucunda oluşur. Amino asitlerin bir kısmı vücutta sentezlenebilirken, bir kısmı vücutta sentezlenemez ve mutlaka dışarıdan alınması gerekir (elzem amino asitler).Protein sentezi kısaca yazılım (transkripsiyon), çeviri=şifrenin okunması (translasyon) ve protein üretimi aşamalarından oluşur. DNA'da kayıtlı olan şifreler, ancak deşifre edildikleri zaman bir anlam ifade ederler.
Protein, canlıları oluşturan hücrelerin yapı taşı olan ana maddedir. Tabiattaki bilinen 20 civarındaki amino asidin, çeşitli biçimlerde birbirleriyle birleşmesi sonucunda oluşur. Amino asitlerin bir kısmı vücutta sentezlenebilirken, bir kısmı vücutta sentezlenemez ve mutlaka dışarıdan alınması gerekir (elzem amino asitler).Protein sentezi kısaca yazılım (transkripsiyon), çeviri=şifrenin okunması (translasyon) ve protein üretimi aşamalarından oluşur. DNA'da kayıtlı olan şifreler, ancak deşifre edildikleri zaman bir anlam ifade ederler.