ERTUĞRUL
KARAKUŞ
126
BAED / JBRI, 7/1, (2018), 111-166.
Görüldüğü gibi Vahapzade’ye göre kendi ana dilinde konuşmaktan
utananlar “mankurt” sıfatıyla adlandırılabilecek bir hâl içerisindedirler.
54
“Başkasının yasında öz ölüme ağladım”
55
diyerek, baskıcı
dönemlerde başka coğrafyalar üzerinden kendi vatanının kaygılarını dile
getiren şair, “Latin Dili” adlı şiirinde Türkçeye dair kaygısını dile getirir:
“...
İndi söyle,
Hansı
56
dile ölü deyek:
Veten varken,
Millet varken,
Kiçik, yohsul komalarda
Dusdak olan bir dile mi?
Yoksa, uzun asırlerden keçip gelen
Halkı ölen,
Özü kalan bir dile mi?”
57
Şairin “halkı ölen kendi kalan” Latin dili ile “halkı var olan fakat
kendisi küçük yoksul yerlerde tutsak olan” Türkçeyi karşılaştırarak “ana dili”
konusundaki kaygısını dile getirdiği görülmektedir.
B. Vahapzade’nin şiirlerinde dikkat çeken bir başka vurgu da “Vatan-
ezan” ilişkisi üzerinedir:
“Bu dağı, bu taşı bin yıldan beri
Vatana çeviren ezan sesleri
Ne imiş, acaba, ne diyor o ses?
Göklere yönelen o kayıp nefes?
Nedir o sesteki azamet, keder
Genişlik, enginlik, sonsuzluk kadar?
Yerleri göklere bağlayan direk,
Gökleri yerlere indiren dilek.”
58
54
Orhan Söylemez ve Samet Azap, Türk Dünyası Edebiyatları Şiir Çözümlemeleri, Kesit
Yayınları, İstanbul 2017, s. 186.
55
Aynı yerde, s. 42.
56
Hangi
57
Aynı yerde.
58
Aynı yerde, s. 70.
|