Hastaların Konuşmalarının Kelime Bilgisi Açısından İncelenmesi
Bu incelemeyi yapmak için söze iki açıdan yaklaşalım: ifade, anlam. Anlam
ve ifadenin bağımsız olup olmadıkları dilbilimde çok tartışılmaktadır. Bu tar-
tışmaya girmek araştırmamızın amacı dışındadır. Biz sadece ifade-anlam sınıf-
landırmalarından birine (Vereşagin, 1967) dayanarak ifade-anlam ilişkisinin
afazinin farklı tiplerinde kendini nasıl gösterdiğini gözlemledik.
İlk olarak, anlam varken ifadenin olmaması durumu afazinin değişik tiplerinde
inceleyelim.
Afazi, söz karışıklığının, sözvarlığının azalmasının, sözün anlamının ve ileti-
şimin bozulmasının en önemli sebeplerinden biridir.
Afazili hastaların konuşmasında ilk önce, çok kullanılan sözlerin kaybolması
ortaya çıkar. Aranılan söz kaybolduğu durumlarda, onun yerine geçebilecek
başka kelimeler ortaya çıkar. Söz unutulduğunda afazili hastalar, onlar için
otomatikleşmiş sözleri kullanırlar. Bu, kısa cümle veya anlamsız ses yığını da
olabilir. Bunlara emboli denir. Afazinin muhtelif tipine yakalanmış hastaların
konuşmalarında aşağıdaki embolilere rastlanmıştır. Örneğin, Azerbaycanlı
afazili Z. gereken sözü bulamadığında "gitme", hasta O. "ode...ode", hasta F.
- “Allah, Allah”, “ay sağ ol” derken, Türkiyeli hastalardan S. böyle bir du-
rumda "para", hasta Ö. - "ama", "hey", hasta İ. "işte", hasta A. “Kusura
bakma” demiştir. Hasta bunları kullanarak farklı fikirlerini ifade etmek için onları
aynen tekrar eder. Bazen bunlar küfür sözleri de olabilir. Embolilere genelde afa-
zinin tüm tiplerinde rastlanır ve hastalığın ilk döneminde sık sık değiştirilerek
kullanılır.
Uygun kelime bulunamadığında, hasta eşyayı tanımlamaya çalışır. Bu tür ta-
nımlamalar amnestik afazinin esas özelliğidir: anlam tümüyle korunduğu
halde, ifade unutulmaktadır. Bu sensör afazide de görülür. Mesela, hasta F.
“yılan” resmine baktığında: “O, çok korkunç, ben onu tırpanla çok öldür-
düm” demiştir. Amnestik afazili hasta A. ise “enginar” resmine baktığında,
bu resmi adlandıramamış ve: “Güzel bir yemektir. Bu tamamen iyice açılır.
bilig, Güz / 2004, sayı 31
226
Sonra iyice temizlenir burası. Bu çok zor bir iş. Çok az satılır, çok pahalı
bir yemek” demiştir.
Aranılan sözle aynı kavram alanından olan sözlerin de sıralandığı görülür ki,
bu da tümüyle amnestik afaziye özgü bir durumdur. Mesela, hasta “limon”
yerine “portakal”, “mandalina” diyebilir. Örneğin, hasta F. “çatal” demek
isterken: “ kaşık...yok, yok, bıçak...yok, yok, makas, yok...” demiştir.
Sesleri birbirine yakın olan sözlerden yararlanıldığı da görülmektedir. (idare-
irade, gara-gala, külek- kürek). Bu durum afazinin farklı tiplerinde görülür.
Jakobson’a göre söz unutulduğunda onun yeri negatif olarak belirtilen sistem-
de saklanır. (Jakobson,1990) Yani unutulan söz bütün diğerlerinden ayırt edi-
lebilir. Bu nedenle amnestik afazili hastalarda inkar etme metodu ile çalışmak
amaca uygun olur. Mesela, hastaya her hangi bir eşya gösterilerek “Bu elma
mıdır?” - “Hayır.” “Armut mudur?” - “Hayır.” “Ayva mıdır?” şeklinde soru-
labilir.
İfade ve anlam arasındaki ilişkinin bozulması yalnız afazideki iletişimde değil,
işaretlerle anlaşmada da kendini gösterir. Hasta “evet” demek anlamında başını
aşağı sallamayı, “yok” sözü yerine başını yukarı sallamayı beceremeyebilir.
Böylelikle afazide yalnız sözler değil, kavramların sembolleri olan jestler de
kaybedilebilir. Afazili hastalarda sıradan jest hareketlerinin bozulması duru-
muna da sık rastlanır. Mesela, hastalığın ilk günlerinde konuşmalarını tümüyle
kaybetmiş olan M., H., Ş. gibi hastalarda, değerlendirme sonucu onların anla-
ma yeteneklerinde bir sorun olmadığını göstermiştir. Ancak, bu hastalar onlara
sorulan sorulara cevap olarak işaretleri yerli yerinde kullanamamışlardır. Me-
sela, hasta H. “Siz Bakü’de mi yaşayırsınız?” sorusuna başını aşağı sallaya-
rak, sonra “Siz İmişli’de mi yaşayırsınız?” sorusuna yine başını aşağı sallaya-
rak olumlu cevap vermiştir.
İkinci önemli olan, bir anlamın birkaç ifade ile belirtilmesidir. Afazide bir an-
lamın değişik ifadesi nörolinguistikte verbal ve literal parafaziler (bkz.
Defektologiçeskiy Slovar) olarak tanımlanır.
Verbal parafazi anlamsal veya seslerin benzerliğine göre söz değişimidir. Söz
değişimleri, ilk önce anlam yakınlığı sırasında meydana gelir, yani aynı kav-
ram alanından olan sözler karıştırılır. Aynı kavram alanından genel belirtiye
sahip olan sözler, kolaylıkla birbirinin yerine geçmeye başlar.
Bu tür bozukluklara afazinin tüm tiplerinde olan hastaların konuşmalarında
rastlanır. Ancak bu bozukluklar daha çok amnestik afaziye özgüdür. Mesela,
hasta kaşık yerine kepçe, hekim yerine öğretmen, tren yerine metro der.
Sadiyeva, Beyin Hasarı Geçiren Türk Hastaların Dil Bozukluluklarının Dilbilim...
227
Anlamsal yer değişmeler, aynı zamanda anlamca zıt olan kelimelerde de görü-
lür. Dinamik afazili hasta M.’nin konuşmasında bu yer değiştirmeler gözlem-
lenmiştir, kız-oğlan, erkek-kadın, genç-yaşlı, aşağı-yukarı. Aynı hasta sözün
olumsuz ve olumlu anlamlarını da karıştırmıştır: “Yoruldunuz mu?” - “Yo-
ruldum.” “O zaman bu günlük yeter.” - “Hayır, hayır, ... yoruldum...”
“Yorulmadınız mı?” - “Yorulmadım, yorulmadım.”
Söz değişmeleri sözlerin ses yakınlığı durumunda da olur. Hasta V. kazlar
yerine kızlar, turac yerine ağac demiş, hasta S. limon yerine liman, üzüm
yerine uzman, hasta Ö. ise Eda yerine elma demiştir.
İkinci tür yanlışlar literal parafaziler’dir. Sözün dilde mevcut olan başka sözle
değiştiği söz değişmelerinden farklı olarak, burada aranılan sözün ses düzeni
değişir ve konuşmada yeni söz yaratılır. Bu tür yanlışlıklar afazinin motor ve özel-
likle de 1.tipine özgüdür. Gözlemlediğimiz hasta V. ve Z.’nin konuşmalarında ses
değişmelerine rastlanmıştır. Mesela: hasta V.’nin konuşmasında yemiş
→çemiç,
güller
→dürrer, diş→biş, üzüm→ücüm, divan→dirant, armut→albul, li-
mon
→dinon; hasta S.’nin konuşmasında ise kiraz→kirenk, erik→erek, arük,
ayva
→afle, ayla, siyah→sile ses değişmeleri gözlemlenmiştir. Bu durumlarda
leksem unutulmamakta, ancak biçim olarak değişmektedir.
Üçüncü olarak, anlamın olmadığı halde ifadenin olması durumudur. Bu afazi-
nin sensör tiplerinde gözlenir. Bu sırada hasta sözü tekrar edebilir, fakat onun
içeriğini düşünmez.
1.tip sensör afazili hastalarda anlam bozukluğu kelime seviyesinde ortaya çı-
kar. Böyle hastalar, ayrı kelimelerin anlamını kavrayamaz, ancak tüm konuş-
manın vurgulu-melodik tarafını ve onun genel manasını anlayabilirler. Bu
söylemin dilbilgisi yapısının ve konuşmanın prosodisinin korunması sayesinde
mümkün olur. Cümlenin sözdizimsel yapısının (söz sırası, ekler), konuşmanın
vurgulamasının korunduğu halde, farklı sözlerin manasını anlamama yalnız
sensör afazili hastalarda gözlenmiştir.
İfadenin mevcut olduğu halde anlamın olmaması sensör afazinin 3.tipinde de
gözlenir. Burada hasta, sözü anlamadan tekrar edebilir, fakat aranılan kelime
aynı kavram alanından olan sözleri çağrıştırabilir. Sözün anlamının uzaklaşması
bu hastalarda metin altı anlamın, alegorinin anlaşılmamasında kendini gösterir.
2.tip sensör afazide sözün anlaşılmasının bozulması mantık-dilbilgisi yapısı
seviyesinde meydana gelir. Sözleri ve sade cümleleri tamamıyla anladıkları
halde, hastalar mekan veya zaman ilişkisi ifade eden cümleleri (Dairenin al-
tından hat çek. Kıştan sonra hangi mevsim gelir?), iki kat olumsuz olan
bilig, Güz / 2004, sayı 31
228
cümleleri (Men derse gitmeye bilmerem ‘Derse gitmek zorundayım’), karşı-
laştırma bildiren cümleleri (Büyük elmayı göster, küçük sandalyeyi göster)
anlamakta zorluk çekerler. Bütün bu durumlarda bu hastalar cümlelerin ayrı
elementlerini kavrasalar da, bütün bu elementler onlar için birbirinden soyut-
lanmış halde kalır ve lazım olan mantık-dilbilgisi sisteminde birleşmezler.
Dördüncü olarak, afazili hastaların konuşmasında bir sözün bir kaç anlamla
ilişkili olması, yani sesteşlik gözlenmiştir. Normal gelişmede kişi sözü benim-
sediğinde, bir anlam kavranılır, daha sonra ise aynı sözle başka anlamlar da
anlaşılabilir. Afazide, çocuk konuşmasındaki gelişimin tersine bir durum söz
konusudur.
Gözlemler afazinin tüm tiplerinde sözün sesteşliğinin daralması, sözün belirli
bir anlama dayanması sonucunu çıkarmaya imkan verir.
Motor afazili hastalarda her şeyden önce eşyaya ve harekete yönelen anlam
korunur. Oysa, metinle ilişkili anlamlar kaybolmaya eğilimli olur. Bu sonuç
hastaların bağımsız şekilde cümle kurabildikleri faal konuşmaya aittir. Hastalar
onlara yöneltilmiş sorulardaki sözlerden ya da kalıplaşmış ifadeden yararlan-
dıkları pasif konuşmada sözü ikinci anlamında da kullanılabilirler.
Yapılan araştırma bu eğilimin afazinin tüm motor tiplerinde görülebileceğini
göstermiştir.
Ancak sensör afazili hastalarda tersine bir durum gözlenmiştir. Fonetik işitme-
nin bozulması sonucunda, hastalar sözlerin manasını anlamazlar, ya da bir
kısmını anlarlar. Bu tür hastalarda (motor afazili hastalarda görülen durumun
aksine olarak), sözün asıl anlamı kaybolur, metne bağlı anlam ise korunur.
Böylelikle afazinin motor tiplerinde, metinle ilişkili anlam bozukluğu olduğu
halde, asıl eşyaya yönelmiş anlam korunur; sensör afazili hastalarda ise asıl
anlam bozulduğu halde, metinle ilişkili anlam korunur.
Hastaların Konuşmalarının Dilbilgisi Açısından İncelenmesi
Araştırmamız, hastaların konuşmalarında, dilbilgisi seviyesinde olan bozukluk-
ların, afazinin türüne bağlı olarak değiştiğini göstermiştir. Gözlemlediğimiz
hastaların konuşmasında sözcük türlerinin kullanımları arasında sayısal fark
görülmektedir. Motor afazili hastaların konuşmalarının incelenmesi bu hastala-
rın hiç fiil kullanmadığını ya da çok az kullandığını göstermiştir. Örneğin,
hasta V.’nin konuşmasının tamamen isimlerden oluştuğu ve fiilleri kullanama-
dığı görülmüştür. Hasta V. kendi hakkında şöyle demiştir: ‘Bir-bir, Suğra
Zeynal... kız oğlan ..., Asif ...maşın, maşın(araba) ..., taksi, Sara ... çay, çörek
Sadiyeva, Beyin Hasarı Geçiren Türk Hastaların Dil Bozukluluklarının Dilbilim...
229
(ekmek)... paltar (giysi)’. Ancak uzun bir konuşma sonucu hastanın şunları
söylemek istediği görülmüştür: ‘Benim iki çocuğum var: kızım – Suğra, oğlum
– Zeynal. Asif benim eşimdir. O, taksi şoförüdür. Sara benim annemdir. Ben
hasta olduğumdan evin temizlik işlerini o görüyor; yemek pişiriyor, çamaşırları
yıkıyor’. Görüldüğü gibi hastanın konuşmasında yalnızca fiilleri değil, genel
olarak yüklemleri, hatta yoldaşımdır (eşimdir), sürücüdür (şofördür), anam-
dır (annemdir) vs. gibi ad soylu yüklemleri de kullanmadığı ortaya çıkmıştır.
Valide isimli aynı hasta ‘Süriye kimdir?’ sorusuna: ‘Süriye, Valide, Mensure’
diye yanıt vermiştir – ‘Bacınız mı?’ diye sorulunca – ‘He, he (evet)’ diye
cevaplamıştır.
Aynı durum, yani yüklemin kullanılmaması, tüm motor afazili hastalarda göz-
lemlenmiştir. Örneğin, hasta V. T. resme bakarak: ‘Stolun üstünde çaşka,
nelbeki, gend’ (Masanın üstünde fincan, fincan altlığı, şeker) demiştir. Biz bu
cümlenin sonunda ‘var’ sözünün kullanılmasının gerekli olduğunu belirttikten
sonra bizi onaylayan hasta cümleyi yine yüklemsiz tekrar etmiştir. Motor afa-
zili başka bir hastanın da konuşmasında aynı durumu, yani yüklemsiz konuş-
mayı gözlemledik. Örneğin, hasta Z. ‘Kız güllere su döküyor’ demek isterken:
‘Qız, gül…su’ demiştir.
Afazili hastaların konuşmalarında yüklemin kullanılmaması durumunu göz-
lemleyen Rus dilbilimci V.Bogoroditski daha 1911 yılında bu durumu şöyle
açıklamıştır: ‘Bizim fikrimizce, bu, yüklemin psikofizyolojik doğasının özel
karakterini gösterir ki, yüklem hususi eşyayı tasavvur değil, yalnız faaliyet
gösteren alametin tasavvuru olduğundan, uygun olarak az resmedilmeye ve
kesinliğe maliktir; bunun sonucunda onun özneye veya başka sözlere (şahıssız
cümlede) göre seçilmesi daha zordur; eşyaların adlandırılması ile karşılaştır-
mada daha çetin olan bir insiyaki çıkarsamadır.’ (Bogoroditski, 1911: 217) .
Halbuki, afazinin sensör, amnestik tiplerinde yüklemin çok kullanıldığı görül-
mektedir. Hasta Y.’nın konuşmasında görüldüğü gibi: ‘Otu keserler, yok,
doğrayalar, yığarlar, biçerler, biçerler.’ Bu durum aynı kavram alanına ait
sözler içinden gereken sözün seçilmesinin bozukluğu ile ilgilidir ve bu alandan
olan sözleri birer-birer hatırlamak şeklinde kendini gösterir. Böylelikle, bu
hastalarda dilbilgisi yapılarının bozulması, söz seçiminin bozulması sonucunda
meydana gelen ek bir hatadır. Böyle ek bir hata sonucunda motor afazili hasta-
larda öznenin, yüklemin, veya nesnenin fazlalığına rastlanır. Esas hata,
artikülasyon hareketlerin bir dizisinden diğer dizisine zamanında geçememele-
ri nedeniyle bu hastaların aynı sözü veya ses yığınını tekrar etmelerinden olu-
şur. Örneğin, 2.tip motor afazili hasta H. bir konuşmasında şöyle demiştir:
‘Üşaq...uşaq...ge...gel...geldi..indi...geldi.’ Konuşması aynı hatadan etkilenen
bilig, Güz / 2004, sayı 31
230
Türk afazili hasta A.Ş. konuşurken benzer yanlışlıkları yapmıştır: ‘Hangi yıl-
dayız?’ sorusuna hasta: ‘İki ... iki... aydayız, Mayıs,...gün, sı ... sı, sısı, salı’
cevabını vermiştir.
Konuşmada fiillerin çoğalması durumu daha belirgin bir şekilde amnestik
afazide görülmektedir. Bu hastaların konuşmalarının esas özelliği, adların unu-
tulmasından dolayı, kullanılmaması veya az kullanılmasıdır. Adların kullanıl-
mamasının sonucu olarak, bu hastaların konuşmasında fiillerin sayısının arttığı
gözlemlenmektedir. Örneğin, amnestik afazili Türk hasta A.T. ‘Bir çocuk tara-
fından kırılan bardağın’ resmine baktığında şöyle söylemiştir: ‘Düşüyor, kırı-
yor, ağlıyor’. Aynı hasta nesnenin adını hatırlayamamış, ancak onun işlevini
geniş şekilde söylemeye çalışmıştır. Örneğin, Hasta A.T. ‘Ayna’ resmine bak-
tığında: ‘Göründüğümüz şekilde görünmekle kullanılır. İnsan kendini
görüntülüyor’, ‘Kitaplık’ resmine baktığında: ‘Genelde herkesin evinde
bulunmakta, ama bu aylarda herkes kendi kitabını bırakıyor, tatile gidi-
yor’, ‘Ambulans’ resmine baktığında: ‘Özellikle yaz günlerinde arabalar
trafik kazaya uğrar, örneğin dün gibi...’, ‘Tarak’ resmine baktığında: ‘Saç-
ları temizlemeye, yıkamaya kullanılır. Men de her sabah tıraştan sonra...’
dediği görülmüştür.
Dinamik afazili hastaların konuşmalarında da aynı durumla karşılaşılır. Hasta M.
fiilleri zorlanmadan kullanırken, ancak gereken ismin bulunmasında zorlanmıştır.
Bundan dolayı konuşmasında fiiller adlardan daha fazla kullanmaktaydı.
Tüm afazili hastalar için en zor olan fiillerin zaman çekimlerinin doğru kullanı-
lamamasıdır. Hasta V.’nın konuşmasında az miktarda bulunan fiillerin zaman
şekillerinin yanlış kullanıldığı belirlenmiştir. Mesela, resmi tasvir ederken
hasta V. ‘Kız oturup’ demesi gerekirken (görülmeyen geçmiş zaman) ‘Kız
oturdu’ (görülen geçmiş zaman) demiştir. Bu duruma, yani hastanın konuş-
masında görülmeyen geçmiş zamanın görülen geçmiş zamanla yer değiştirme-
sine sıkça rastlanır. Aynı durum Türkiyeli hastanın konuşmasında da kayde-
dilmiştir. Hasta Ö.’nün ‘Kızın ne yapıyor?’ sorusuna ‘Çalışıyor’ yerine ‘Çalış-
tı’ dediği görülmüştür.
Hastaların gelecek zamanı şimdiki zamanla değiştirerek kullanmalarına da
rastlanmıştır. Aynı durumu Rus hastaların konuşmalarında Svetkova ve
Glozman (1978: 113) da gözlemişlerdir: ‘Genel durum şimdiki zaman fiillerin
çok fazla kullanılması ve gelecek zaman fiillerin miktarının azalması eğilimi-
dir’ demişlerdir.
Hastaların konuşmasında izlenen başka bir durum, zamirleri (şahıs zamirleri
hariç) kullanmamalarıdır. Şahıs zamirleri kullanırken hasta Z. ben yerine sen
Sadiyeva, Beyin Hasarı Geçiren Türk Hastaların Dil Bozukluluklarının Dilbilim...
231
demektedir. Hasta yanlış söylediğini hisseder ve çoğu zaman kendi hakkında
konuşurken ben zamiri yerine kendi adını kullanır. Örneğin, hasta Zernişan
kendi işi hakkında şöyle söylemiştir: ‘Zernişan, roddom (doğum evi) …uşak,
uşak (çocuk) balaca, balaca… balaca (küçük) ’ (Hasta doğum evinde ebe
olarak çalışıyordu). Aynı durum çocuk konuşmasında da izlenebilir. Çocuk,
şahıs zamirlerinin kullanılmasında zorluk çektiğinden kendi adını kullanır. Bu
ve benzeri birkaç durum çocuk konuşması ile afazili hastaların konuşmasında
oluşan paralellik hakkındaki hipotezi destekler (Sadiyeva,1999: 186-187).
Son çekim ilgeçlerinin kullanılmasının ve anlaşılmasının azalması 2.tip sensör
afazili hastalarda görülmektedir. Yaptığımız araştırma gösterdi ki bu tür hastalar:
- Yer-yön gösteren kimi, qeder (kadar), -dek, -can, sarı, taraf, doğru, üstünde,
üzerinde, altında vs gibi öğeler bulunan cümlelerin,
- Zaman gösteren, yağmurdan sonra, bahardan evvel, iki hafta önce, o herkes-
ten önce geldi vs. gibi öğeler bulunan cümlelerin,
- Aitlik bildiren, çocuğun babası, bağın meyvesi, evin adamı vs. gibi öğeler
bulunan cümlelerin,
- Karşılaştırma bildiren, Kız oğlandan uzundur. Dışarısı evden sıcaktır. Zeynep
Tuğrul’dan iyi okur, vs. gibi öğeler bulunan cümlelerin,
kullanılmasında ve anlaşılmasında zorluk çekerler.
Bu hastalarda söz dilbilgisi düzeyinde bozulur, ancak ifadenin nesne ilişkisi
kalır. Bu tür hastalar söze ve cümleye karşı soru sormayı beceremezler; sözün
dilbilgisi kategorilerini (zaman, şahıs, kemiyet, hal vs.) anlayamazlar. Bundan
dolayı 2.tip sensör afazili hastalar eklerin, ilgeçlerin arttırılması ile ilgili anlam
değişiklikleri olan cümleleri anlamazlar. Örneğin, Kitabı ve defteri bana
verin ifadesini hastalar doğru anlar ve yaparlar. Ancak Defterin üstündeki
kitabı bana verin ifadesini doğru anlamazlar.
Motor afazi tipli hastalardan farklı olarak, bu hastaların konuşmasında bağlayıcı-
lar, zamirler ve fiiller çok kullanılır. Motor afazili hastalar sözü kök şeklinde kul-
lanmaya daha çok eğilim gösterir. Bu eğilim hasta V.’nın konuşmasından alınan
örneklerde de görülmektedir. Afazinin bütün türlerinde hastaların, ismin hal ekle-
rini yanlış kullandığı görülmüştür. Mesela, motor afazili hasta A. “Dağlara qar
yağır” demesi gerekirken “Dağlar kar yağır”, “Uşaklar (çocuklar) heyette (dışa-
rıda) oynayır” demesi gerekirken “Uşaklar heyet oynayır” demiştir.
Dinamik afazili hastaların konuşmasında , örnekte de görüleceği gibi, ilgi
eki kullanılmamakta, ancak iyelik eki kullanılmaktadır. Örneğin, hasta M.
bilig, Güz / 2004, sayı 31
232
‘Kişinin papağı (şapkası) suya düştü’ demesi gerekirken Kişi papağı
suya düştü demiştir
Genelde sensör afazili hastalar zamirlerin hal eklerini yanlış kullanırlar. Örne-
ğin, hasta Y. “Menim başım ağrıyır” demesi gerekirken “Mende başım
ağrıyır” demiştir.
Eklerin hatalı veya eksik kullanılması sonucunda, motor afazili hastaların,
olumsuzluk bildiren fiilleri kullanmalarında da bozukluklar görülür. Örneğin,
hasta F., yorulmadım demesi gerekirken yoruldum demiş ve yanlış söyledi-
ğini anladığı zaman yoruldum yok demiştir. Aynı durum tarafımızdan çocuk
konuşmasında da gözlemlenmiştir. İki yaşında Neriman isimli Azerbaycanlı
çocuğun “ye yok”, “yat yok” ve 3 yaşında Remzi isimli Türkiyeli çocuğun
“soba yanıyor yok”, “ben seni üzüyom yok”, “o, burada yatacak yok”
şeklinde konuşmaları gözlemlenmiştir.
Sıra sayılarının asıl sayılarla yer değişmesi de ek sisteminin bozulması sonucu-
dur. Örneğin, ‘Neçenci mertebede yaşayırsınız?’ sorusuna hasta Z. ‘Bir mer-
tebe’ (birinci yerine) şeklinde cevap vermiştir.
Görüldüğü gibi, ekler sisteminin dağılması Türk afazili hastaların konuşmasın-
da, morfoloji seviyesinde görülen başlıca bozukluktur. Bu bozukluk esasen
eklemeli ve bükümlü dillerin taşıyıcıları olan afazili hastaların konuşmalarını
zorlaştırır. Analitik tipli İngilizcede bu bozukluğa sık rastlanılmaz. İngiliz araş-
tırmacısı Kritçli, İngilizce konuşan afazili hastanın konuşmasının morfolojisi-
nin bozulmasının önemli bir hata olmadığını belirtmiştir. Kritçli İngilizceyi ve
Almancayı kullanan afazili hastaların konuşmalarını karşılaştırmış ve İngiliz
cenin Almancadan farklı olarak bükümlü olmaması nedeniyle (Kritçli herhalde
burada İngiliz dilinin analitik olduğunu göstermek istiyor– G.S.)
agrammatizmin İngiliz afazili hastalarda, Alman hastalardan daha az gözlen-
mesini belirtmiştir. İngilizce konuşan hastalarda cümleyi yarım bırakmak gibi
bozukluklara sık rastlanıldığını da göstermiştir. (Kritçli, 1978: 78-79)
Afazide konuşmanın sözdiziminin bozulması tüm dil tipleri için geçerlidir.
Cümlenin dilbilgisi yapısının bozulmasının analizi sonucunda hem afazinin
tüm tiplerine has olan hatalara (bazı cümle öğelerinin azalması veya çoğalması,
söz sırasının bozulması), hem de afazinin herhangi bir tipi için daha çok geçerli
olan hatalara rastlanmıştır. Genelde motor tipli afazili hastaların konuşmaları,
zaruri cümle öğelerinin bırakılması sonucunda bitmemiş sözdizimsel yapıların
kullanılması ile karakterize edilmiştir.
2.tip sensör afazili hastalar için her bir sözcük türüne belirli bir sözdizimsel
işlevin yüklendiği görülmektedir (burada konuşmanın impresiv tarafı, yani
Sadiyeva, Beyin Hasarı Geçiren Türk Hastaların Dil Bozukluluklarının Dilbilim...
233
hastaların dilbilgisi yapıları anlama becerisi söz konusudur). Afazinin bu tipin-
de kelimeler yalnız ilk sözdizimsel işlevinde kullanılır.
Kurulan cümlelerde özneyle nesnenin yerinin değişmesi bozukluğuna da hastala-
rın konuşmalarında rastlanmıştır. Örneğin, dinamik afazili hasta F. “Külek papağı
apardı (Rüzgar şapkayı uçurdu)” yerine “Papak küleği apardı (Şapka rüzgarı
uçurdu)” , “Uşak kuşun resmini çekir” yerine “Kuş uşağın (çocuğun) resmini
çekir” demiştir. Afazinin başka tiplerinde bu tür bozukluk gözlenmemiştir.
Afazili hastaların konuşmalarının bir özelliği de söz sırasının değişmesi sonucu
cümlenin yapısının bozulmasıdır. Bu hata daha çok analitik (mesela, söz sıra-
sının sabit tespit edildiği Çin, İngiliz) dillerde meydana gelir. Morfolojik ipuç-
larının yokluğundan, cümle öğeleri bu dillerde söz sırası ile belirginleşir. Bun-
dan dolayı söz sırasının bozulması sonucu analitik dillerdeki afazili hastaların
konuşması anlaşılmaz olur.
Türk dillerinde, sözdiziminin (özne, tümleç, yüklem) bozulması eklerin varlığı
sayesinde cümlenin değişmesine neden olmamaktadır. Ancak cümlede sözdi-
ziminin değişmesi Türk dillerinde belli bir öğeyi vurgulamak içindir. Buna
nazaran tüm afazili hastaların konuşmalarında cümlede herhangi bir kelimeyi
vurgulamak amacı düşünülmeden, sözdiziminde değişiklik yapıldığı gözlem-
lenmiştir. Bu, esas olarak afazinin motor tiplerinde olan hastalara has bir hata-
dır. Mesela, dinamik afazili hasta M.’nın konuşmasından bir örnek verecek
olursak: ‘Saldı papağı (şapkayı) suya’, ‘Televizorda baxır qız multfilme
(çizgi filme)’, ‘Rengi sarı paltar geyinib’ demiştir.
L.Svetkova / J.Glozman (1978: 53), Rus afazili hastaların fiili genelde cümle-
nin sonunda kullandıklarını belirtmişlerdir, ancak bu durum Rusçanın cümle
yapısına uymamaktadır.
Afazinin bütün tiplerinde hastaların konuşmalarına bazı ilaveler yaptıkları, otoma-
tikleşmiş sözcükleri sık kullandıkları gözlenmiştir. Örneğin, hasta A.’nın konuş-
masında görüldüğü gibi: ‘Men…men …sabah, bağışlayın, men , yox…siz,
sabah, deye bilmirem, sabah siz…’, hasta A. ‘Cumhurbaşkanın adı ne?’ sorusu-
nu ‘Bilmiyorum, yeni..., kusura bakma... Evecit, işte’ şeklinde cevaplandırmış-
tır. Bu tür ilaveler dilbilgisi boşluğunun telafisi olarak değerlendirilebilir.
Afazili hastaların konuşmalarındaki diğer bir özellik ise, kalıplaşmış cümlele-
rin daha çok kullanılmasıdır. Örneğin, bir kelime bile söyleyemeyen hasta
M.’nin aniden ‘Çok sağ ol’ demesi, ya da başka bir hastanın aynı durumda
‘Allah çocuklarına bağışlasın’ demesi gibi.
bilig, Güz / 2004, sayı 31
234
Sonuç:
Bu yazıda, beyin hasarı geçiren Azerbaycanlı ve Türkiyeli hastaların ko-
nuşma bozuklukları sesbilgisi seviyesinde incelenmiştir. Yapılan araştırma
sonucunda, sesbilgisi seviyesinde meydana gelen bozuklukların esasen 1. tip
motor afaziye ve 1. tip sensör afaziye özgü olduğu görülmüştür. Araştırma,
bir grup bilim adamının (M.Kritçli ve başkaları) görüşlerinden farklı olarak,
afazili hastaların konuşmalarında oluşan ses bozukluklarının belirli kurallara
tabi olduklarını ve bunların sesbilgisi bakımından incelenmesinin ve sistem-
leştirilmesinin mümkün olduğunu kanıtlamıştır. Sesbilgisi incelemesi, bu
bozuklukların esasen ünsüz seslerin değişmesinde olduğunu göstermiştir.
Kelime içinde ünsüz seslerin değişikliklere uğradıkları halde ünlü seslerin
genelde değişmediği görülmüştür. Hastaların konuşmalarında esas bozuk-
lukların ünsüz seslerin çıkartılma noktasının, çıkartılma tarzının değişmesi
ile oluşan bozukluklar olduğu görülmüştür.
Genelde, hastaların konuşmasında bir tek özellikle farklılaşan sesler değişmeye
uğrar. Örneğin, l
farklılaşan seslerin değişime uğrama ihtimali azalır. Örneğin, f
Dostları ilə paylaş: |