bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə4/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   114
vocabularyy
















63) adviser; (isim)













danışman, akıl hocası, rehber, kılavuz, müşavir




You should find a special adviser for children’s education. ( Çocukların eğitimi için özel bir danışman bulmalısın.



















64) advocate; (isim, fiil)










i.; avukat, savunucu  f.; desteklemek, müdafaa etmek , savunmak

Many experts advocate that sleeping early is good for health. (Birçok uzman, erken uyumanın sağlık için faydalı olduğunu savunuyor.)



















65) affair; (isim)













mesele, vaka, ilişki













She is having an affair with her colleague . (Meslektaşıyla ilişkisi var.)



















66) affect; (isim, fiil)










i.; duygulanım, heyecan   f.; etkilemek, duygulandırmak, gibi davranmak

Her opinions affected my decision. (Onun görüşleri kararımı etkiledi.)



















67) afford; (fiil)













satın almaya gücü yetmek, maddi gücü yetmek




We can’t afford to go holiday this summer. (Bu yaz tatile gitmeye maddi gücümüz yetmez.)



















68) afraid; (sıfat)













korkmuş, ürkmüş













Are you afraid of darkness?  (Karanlıktan korkar mısın?)



















69) African; (isim, sıfat)










i.; afrika,  s.; afrika ile ilgili, afrikalı







Her mother is an African and her father is a Japanese. (Annesi Afrikalı , babası ise Japon.)



















70) African-American; (isim)










afrikalı amerikalı













He lives in America but he is actually an African-American. (Amerika’da yaşıyor ancak aslında afrikalı-amerikalı.)



















71) after;  (zarf, sıfat)










zf.; sonra, ardından, arkasından   s.; sonraki, sonra gelen

We will go shopping after lunch. (Öğle yemeğinden sonra alışverişe gideceğiz.)



















72) afternoon; (isim)










öğleden sonra













I have a meeting on Monday afternoon. (Pazartesi öğleden sonra topantım var.)



















73) again; (zarf)













tekrar, yeniden, bir daha










Can you say again? I couldn’t understand. (Tekrar söyler misin? Anlayamadım.)



















74) against; (edat, zarf)










ed.; karşı , aykırı, aleyhinde  zf.; -e doğru, ters olarak

That’s against the law.  (Bu yasaya aykırı.)

























75) age; (isim, fiil)













i.; yaş, çağ   f.; yaşlanmak,eskimek







When I was your age, I was already finished school. (Senin yaşındayken okulu çoktan bitirmiştim.)



















76) agency ; (isim)













acenta, ajans













We are working with the local travel agancy. (Yerel seyehat acentası ile çalışıyoruz.)



















77) agenda; (isim)













gündem, gündemde olan konular , ajanda




Did you have any information about  the meeting’s agenda? ( Toplantının gündemi hakkında bilgin var mı?)



















78) agent; (isim)













acente, temsilci, ajan, vekil










Did you call the travel agent? (Seyehat acentasını aradın mı?)



















79) aggressive; (sıfat)










agresif, saldırgan, kavgacı










She gets aggressive when she’s hungry. (Acıkınca agresifleşiyor.)



















80) ago; (zarf)













önce
















I went to Spain a long time ago. (İspanya’ya çok uzun zaman önce gittim.)



















81) agree; (fiil)













aynı fikirde olmak, kabul etmek, hemfikir olmak , mutabık omak

Sometimes I agree with her ideas. (Bazen onun görüşleriyle aynı fikirde oluyorum)



















82) agreement; (isim)










anlaşma, sözleşme, uzlaşma, mutabakat







The agreement was signed by the member countries. (Anlaşma, üye ülkeler tarafından imzalandı.)



















Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin