Cennet : Âl-i İmrân Suresi



Yüklə 3,33 Mb.
səhifə16/36
tarix29.03.2017
ölçüsü3,33 Mb.
#12849
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   36



Türkçe Transcript (*)

Udḣulûhâ biselâm(in)(s) żâlike yevmu-lḣulûd(i)

Ali Bulaç Meali

'Ona 'esenlik ve barış (selam)la' girin. Bu, ebedilik günüdür.'

Edip Yüksel Meali

Oraya esenlikle girin; bu, sonsuz yaşama günüdür.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Şimdi selam ve selametle oraya girin. İşte sonsuzluk günü budur."

Süleyman Ateş Meali

Ona selam (esenlik) ile girin. Bu, süreklilik günüdür!

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Esenlikle girin oraya! Sonsuzlaşma günüdür bu.

Yusuf Ali (English)

"Enter ye therein in Peace and Security;(4971) this is a Day of Eternal Life!" *

M. Pickthall (English)

Enter it in peace. This is the day of immortality.

Kâf Suresi
35


لَهُمْ

onlara vardır



مَا يَشَاءُونَ

istedikleri herşey



فِيهَا

orada


وَلَدَيْنَا

ve katımızda vardır



مَزِيدٌ

daha fazlası





Türkçe Transcript (*)

Lehum mâ yeşâûne fîhâ veledeynâ mezîd(un)

Ali Bulaç Meali

Orda diledikleri her şey onlarındır; katımızda daha fazlası da var.

Edip Yüksel Meali

Diledikleri her şeyi elde ederler ve hatta katımızda fazlası da vardır.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Orada onlara ne isterlerse vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.

Süleyman Ateş Meali

Orada onlara istedikleri herşey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Orada onlar için istedikleri her şey var. Katımızda ise dahası da var.

Yusuf Ali (English)

There will be for them therein all that they wish,- and more besides in Our Presence.(4972) *

M. Pickthall (English)

There they have all that they desire, and there is more with Us.

Kamer Suresi
54


إِنَّ

şüphesiz


الْمُتَّقِينَ

muttakiler



فِي جَنَّاتٍ

cennetlerdedir



وَنَهَرٍ

ve ırmaklar(ın kenarın)dadırlar





Türkçe Transcript (*)

İnne-lmuttekîne fî cennâtin ve nehar(in)

Ali Bulaç Meali

Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nehir (çevresin)dedirler.

Edip Yüksel Meali

Erdemliler, cennetler (bahçeler) ve ırmaklar içindedir.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Takva sahipleri cennetlerde, nur içindedirler.

Süleyman Ateş Meali

Korunanlar cennetlerde ırmaklar(ın kenarın)dadırlar.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Korunup sakınanlar; bahçelerde, nehir kıyılarındadır.

Yusuf Ali (English)

As to the Righteous, they will be in the midst of Gardens and Rivers,(5168) *

M. Pickthall (English)

Lo! the righteous will dwell among gardens and rivers,

Kamer Suresi
55


فِي مَقْعَدِ

koltuklarındadırlar



صِدْقٍ

doğruluk


عِنْدَ

huzurunda



مَلِيكٍ

padişahın



مُقْتَدِرٍ

güçlü




Türkçe Transcript (*)

Fî mak’adi sidkin ‘inde melîkin muktedir(in)

Ali Bulaç Meali

Çok kudretli, mülkünün sonu olmayan (Allah)ın yanında doğruluk makamındadırlar.

Edip Yüksel Meali

Güçlü Kralın yanında onurlu makamlardadırlar.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarındadırlar.

Süleyman Ateş Meali

Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarında(memnunluk içinde)dirler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Güçlü bir padişahın/bir Melîk'in katında, özü-sözü birlere has oturma yerlerinde...

Yusuf Ali (English)

In an Assembly of Truth,(5169) in the Presence of(5170) a Sovereign Omnipotent.(5171) *

M. Pickthall (English)

Firmly established in the favour of a Mighty King.

Kehf Suresi
31


أُولَٰئِكَ

onlar öyle kimselerdir ki



لَهُمْ

kendileri için vardır



جَنَّاتُ

cennetleri



عَدْنٍ

Adn


تَجْرِي

akar


مِنْ تَحْتِهِمُ

altlarından



الْأَنْهَارُ

ırmaklar


يُحَلَّوْنَ

bezenirler



فِيهَا

orada


مِنْ أَسَاوِرَ

bileziklerle



مِنْ ذَهَبٍ

altın


وَيَلْبَسُونَ

ve giyerek



ثِيَابًا

giysiler


خُضْرًا

yeşil


مِنْ سُنْدُسٍ

ince ipekten



وَإِسْتَبْرَقٍ

ve kalın ipekten



مُتَّكِئِينَ

yaslanırlar



فِيهَا

orada


عَلَى

üzerine


الْأَرَائِكِۚ

koltuklar



نِعْمَ

ne güzel


الثَّوَابُ

sevap


وَحَسُنَتْ

ve ne güzel



مُرْتَفَقًا

ağırlanma























Türkçe Transcript (*)

Ulâ-ike lehum cennâtu ‘adnin tecrî min tahtihimu-l-enhâru yuhallevne fîhâ min esâvira min żehebin veyelbesûne śiyâben ḣudran min sundusin ve-istebrakin mutteki-îne fîhâ ‘alâ-l-erâ-ik(i)(c) ni’me-śśevâbu vehasunet murtefekâ(n)

Ali Bulaç Meali

Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. (Bu,) Ne güzel sevap ve ne güzel destek.

Edip Yüksel Meali

Onlar için, içlerinden ırmaklar akan Adn bahçeleri (cennetleri) vardır. Orada altından bileziklerle süslenirler, ipek ve kadifeden dokunmuş yeşil elbiseler giyerler. Orada koltuklar üzerine yaslanırlar. Ne güzel bir ödül ve ne güzel bir durak…

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İşte onlara Adn cennetleri vardır; altlarından ırmaklar akar, orada altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekliden yeşil elbiseler giyerek koltuklar üzerine dayanıp kurulacaklar. O ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!

Süleyman Ateş Meali

Onlar öyle kimselerdir ki kendileri için Adn cennetleri vardır. Altlarından ırmaklar akar. Orada altın bileziklerle bezenirler; ince ipekten yeşil giysiler giyerek koltuklar üzerine yaslanırlar. Ne güzel sevap ve ne güzel dayanacak (koltuk)!

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bunlar için, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekten yeşil giysiler giyip koltuklar üzerine kurulacaklar. O ne güzel karşılık, o ne güzel dayanak!

Yusuf Ali (English)

For them will be Gardens of Eternity; beneath them rivers will flow; they will be adorned therein with bracelets of gold, and they will wear green garments(2373) of fine silk and heavy brocade: They will recline therein on raised thrones. How good the recompense! How beautiful a couch to recline on!(2374) *

M. Pickthall (English)

As for such, theirs will be Gardens of Eden, wherein rivers flow beneath them; therein they will be given armlets of gold and will wear green robes of finest silk and gold embroidery, reclining upon thrones therein. Blest the reward, and fair the resting place!

Lokman Suresi
8


إِنَّ

elbette


الَّذِينَ آمَنُوا

inananlara



وَعَمِلُوا

ve yapanlara



الصَّالِحَاتِ

iyi işler



لَهُمْ

onlara vardır



جَنَّاتُ

cennetler



النَّعِيمِ

ni'meti bol




















Türkçe Transcript (*)

İnne-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti lehum cennâtu-nna’îm(i)

Ali Bulaç Meali

(Ancak) Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır.

Edip Yüksel Meali

İnanıp erdemli davrananlar için nimet cennetleri vardır.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Fakat iman edip de salih amel işleyenlere gelince, onlar için nimet cennetleri vardır.

Süleyman Ateş Meali

İnanan ve iyi işler yapanlara ni'meti bol cennetler vardır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İman edip hayra ve barışa yönelik fiiller sergileyenlere gelince, onlar için nimetlerle dolu cennetler vardır.

Yusuf Ali (English)

For those who believe and work righteous deeds, there will be Gardens of Bliss,-

M. Pickthall (English)

Lo! those who believe and do good works, for them are gardens of delight,

Lokman Suresi
9


خَالِدِينَ

ebedi kalacaklardır



فِيهَاۖ

orada


وَعْدَ

va'didir


اللَّهِ

Allah'ın


حَقًّاۚ

gerçek


وَهُوَ

ve O


الْعَزِيزُ

üstündür


الْحَكِيمُ

hüküm ve hikmet sahibidir

















Türkçe Transcript (*)

Ḣâlidîne fîhâ(s) va’da(A)llâhi hakkâ(an)(c) vehuve-l’azîzu-lhakîm(u)

Ali Bulaç Meali

Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Allah'ın va'di haktır. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

Edip Yüksel Meali

Orada ebedi kalırlar. ALLAH'ın sözü gerçektir. O Üstündür, Bilgedir.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onlar orada ebedî olarak kalacaklardır. Bu, Allah'ın gerçek bir vaadidir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Süleyman Ateş Meali

Orada ebedi kalacaklardır. (Bu,) Allah'ın gerçek va'didir. O üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sürekli kalacaklardır orada. Allah'ın hak vaadidir bu. Azîz'dir, Hakîm'dir O.

Yusuf Ali (English)

To dwell therein. The promise of Allah is true: and He is Exalted in power,(3586) Wise. *

M. Pickthall (English)

Wherein they will abide. It is a promise of Allah in truth. He is the Mighty, the Wise.

Mâide Suresi
12


وَلَقَدْ

andolsun


أَخَذَ

almıştı


اللَّهُ

Allah


مِيثَاقَ

söz


بَنِي

oğullarından



إِسْرَائِيلَ

İsrail


وَبَعَثْنَا

ve göndermiştik



مِنْهُمُ

içlerinden



اثْنَيْ عَشَرَ

on iki


نَقِيبًاۖ

başkan


وَقَالَ

demişti ki



اللَّهُ

Allah


إِنِّي

şüphesiz ben



مَعَكُمْۖ

sizinle beraberim



لَئِنْ

eğer


أَقَمْتُمُ

kılar


الصَّلَاةَ

namazı


وَآتَيْتُمُ

verirseniz



الزَّكَاةَ

zekatı


وَآمَنْتُمْ

inanır


بِرُسُلِي

elçilerime



وَعَزَّرْتُمُوهُمْ

onlara yardım eder



وَأَقْرَضْتُمُ

ve borç verirseniz



اللَّهَ

Allah'a


قَرْضًا

bir borç


حَسَنًا

güzel


لَأُكَفِّرَنَّ

elbette örterim



عَنْكُمْ

sizin


سَيِّئَاتِكُمْ

günahlarınızı



وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ

ve sizi sokarım



جَنَّاتٍ

cennetlere



تَجْرِي

akan


مِنْ تَحْتِهَا

altlarından



الْأَنْهَارُۚ

ırmaklar


فَمَنْ

kim


كَفَرَ

inkar ederse



بَعْدَ

sonra


ذَٰلِكَ

bundan


مِنْكُمْ

sizden


فَقَدْ

muhakkak


ضَلَّ

sapmış olur



سَوَاءَ

düz


السَّبِيلِ

yoldan

















Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   36




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin