Adn cennetleri; ona girerler, onun altından ırmaklar akar, içinde onların her diledikleri şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir.
Edip Yüksel Meali
İçlerinden ırmaklar akan Adn cennet (bahçe) lerine girerler. Orada her diledikleri şeyi bulurlar. ALLAH erdemlileri işte böyle ödüllendirir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
O girecekleri yer, Adn cennetleridir ki, altından ırmaklar akar. Orada Allah'tan korkanlara diledikleri nimetler vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle mükafatlandırır.
Süleyman Ateş Meali
Altlarından ırmaklar akan adn cennetlerine girerler. Orada onlar için diledikleri her şey vardır. İşte Allah, korunanları böyle mükafatlandırır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Adn cennetleri... Girecekler içlerine. Altlarından ırmaklar akacak. Orada diledikleri şey kendilerinin olacak. Allah, korunup sakınanları işte böyle ödüllendirir.
Yusuf Ali (English)
Gardens of Eternity which they will enter: beneath them flow (pleasant) rivers: they will have therein all that they wish: thus doth Allah reward the righteous,-
M. Pickthall (English)
Gardens of Eden which they enter, underneath which rivers flow, wherein they have what they will. Thus Allah repayeth those who ward off (evil).
Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: 'Selam size' derler. 'Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin.'
Edip Yüksel Meali
İyi durumdayken melekler canlarını almaya geldiklerinde, "Selam size olsun. Yaptıklarınızın karşılığı olarak cennete giriniz," derler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarını hoş ve rahat halde alırlar. "Selam size, yapmış olduğunuz güzel işlerin mükafatı olarak girin cennet'e..." derler.
Süleyman Ateş Meali
Melekler, iyi insanlar olarak canlarını aldığı kimselere de: "Selam size, yaptıklarınıza karşılık cennete girin!" derler.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Melekler, canlarını temiz insanlar olarak aldıklarına şöyle derler: "Selam size, yapıp ettiklerinize karşılık olarak girin cennete!"
Yusuf Ali (English)
(Namely) those whose lives the angels take in a state(2055) of purity, saying (to them), "Peace be on you; enter ye the Garden, because of (the good) which ye did (in the world)." *
M. Pickthall (English)
Those whom the angels cause to die (when they are) good They say: Peace be unto you! Enter the Garden because of what ye used to do.
Nebe’ Suresi 31
إِنَّ
şüphesiz
لِلْمُتَّقِينَ
muttakiler için vardır
مَفَازًا
başarı ödülü
Türkçe Transcript (*)
İnne lilmuttekîne mefâzâ(n)
Ali Bulaç Meali
Gerçek şu ki, muttakiler için 'bir kurtuluş ve mutluluk' vardır.
Edip Yüksel Meali
Erdemliler için kurtuluş vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var.
Süleyman Ateş Meali
Korunanlar için de başarı ödülü vardır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Takva sahipleri için bir kurtuluş ve bir zafer vardır.
Yusuf Ali (English)
Verily for the Righteous there will be a fulfilment of (the heart´s) desires;(5904) *
M. Pickthall (English)
Lo! for the duteous is achievement
Nebe’ Suresi 32
حَدَائِقَ
bahçeler
وَأَعْنَابًا
ve bağlar
Türkçe Transcript (*)
Hadâ-ika ve a’nâbâ(n)
Ali Bulaç Meali
Nice bahçeler ve üzüm bağları.
Edip Yüksel Meali
Bağlar, bahçeler...
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Bahçeler var, bağlar var.
Süleyman Ateş Meali
Bahçeler, bağlar,
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sulak bahçeler, bağlar, üzümler,
Yusuf Ali (English)
Gardens enclosed, and Grapevines;(5905) *
M. Pickthall (English)
Gardens enclosed and vineyards,
Nebe’ Suresi 33
وَكَوَاعِبَ
ve göğüsleri tomurcuklanmış
أَتْرَابًا
yaşıt kızlar
Türkçe Transcript (*)
Ve kevâ’ibe etrâbâ(n)
Ali Bulaç Meali
Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
Edip Yüksel Meali
Genç ve yaşıt eşler...
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.
Süleyman Ateş Meali
Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar,
Yusuf Ali (English)
Companions of Equal Age;(5906) *
M. Pickthall (English)
And maidens for companions,
Nebe’ Suresi 34
وَكَأْسًا
ve kadeh(ler)
دِهَاقًا
dolu
Türkçe Transcript (*)
Ve ke/sen dihâkâ(n)
Ali Bulaç Meali
Dopdolu kadehler.
Edip Yüksel Meali
Dolu kadehler...
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Dopdolu kadehler var.
Süleyman Ateş Meali
Ve dolu kadeh(ler).
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Dopdolu kadehler vardır.
Yusuf Ali (English)
And a cup full (To the Brim).(5907) *
M. Pickthall (English)
And a full cup.
Nebe’ Suresi 35
لَا يَسْمَعُونَ
işitmezler
فِيهَا
orada
لَغْوًا
boş söz
وَلَا كِذَّابًا
ne de yalan
Türkçe Transcript (*)
Lâ yesme’ûne fîhâ laġven velâ kiżżâbâ(n)
Ali Bulaç Meali
İçinde, ne 'boş ve saçma bir söz' işitirler, ne bir yalan.
Edip Yüksel Meali
Orada ne bir boş söz ne de bir yalan işitmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan.
Süleyman Ateş Meali
Orada ne boş söz ne de yalan işitirler;
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Orada ne bir boş söz duyarlar ne de bir yalan.
Yusuf Ali (English)
No vanity shall they hear therein, nor Untruth:- (5908) *
M. Pickthall (English)
There hear they never vain discourse, nor lying
Nebe’ Suresi 36
جَزَاءً
bir karşılık
مِنْ رَبِّكَ
Rabbinden
عَطَاءً
bir bağış olarak
حِسَابًا
yeterli
Türkçe Transcript (*)
Cezâen min rabbike ‘atâen hisâbâ(n)
Ali Bulaç Meali
Rabbinden bir karşılık olmak üzere yeterli bir bağış(tır bu).
Edip Yüksel Meali
Rabbinden bir karşılık; hesaplanmış bir armağandır.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
(Bunlar) Rabbinden yeterli bir bağış olarak (verilir).
Süleyman Ateş Meali
Rabbinden bir karşılık, yeterli bir bağış olarak.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Rabbinden bir ödül, tam kıvamında bir bağış.
Yusuf Ali (English)
Recompense from thy Lord, a gift, (amply) sufficient- (5909) *