The XXXVI International Scientific Symposium "Multidisciplinary Studies of the Turkish World" The 25 th of March 2023 ISBN: 978-605-72481-0-7 Eskishehir / Türkiye ---27---
kabullenmek ve kendi varlıkları içinde, kendi yansımalarımızı sunmak önemli yer almaktadır ” diyerek
“
hoşgörünün, anlayışın insanın gerçeklerini özümsemesi le mümkün olabileceğinin de ” (Benazus, 2021: 77-
81) altını çizer.
Sonuç olarak Martin Luther ve yol arkadaşları halkın arasına karışıp yaşamın, insanın ve evrenin
sırrına “
Anlam evine daldık/ Vücud seyrini kıldık/ İki cihan seyrini/ cümle vücudda bulduk” (Alkan, 2010:120)
diyerek vakıf olan bu Türkmen Kocası’nın ve Anadolu Erenleri’nin açtığı irfan ocağının ilkelerini içine
sindirerek ve onu hâle dönüştürerek tüm yaşamı boyunca hurafelerden uzak, gönül darlığına düşmeden sevgi
temelli bir Tanrı anlayışı için mücadele eder, onun için söz söyler, yazar, üretir. Alkan romanının tamamında
o zamanın değerlerini kurgusuna yedirerek, Ahilik kurumuna ve öğretisine, Mevlana’ya, Molla Kasım’a ve
diğer ariflere yer vererek o zamanın güzelliğini ve önemini idrak ettirmeye çalışır okura.
Yunus Emre ve Martin Luther gibi bilge insanlar, insanın ve evrenin birlikteliğini idrak ederek bu
insan olma yolculuğunda ne yapmamız, nereye bakmamız ve neyi sorgulamamız gerektiğini bize
göstermişlerdir. İnsanın kendisinin de canıyla ve bedeniyle çok katmanlı bir yapıya sahip olduğunu, maddeyi
ve manayı özünde taşıyarak harmanladığını, insanın yüzünün ve gönlünün Tanrısallığın bir sembolü ve evi
olduğunu her halleriyle bize anlatmışlardır. Yunus Emre’de ve Martin Luther’de, insanın kendi katmanlarını
nasıl sayfa sayfa açarak ilerlediğine, kendi öz dilleriyle nasıl özlerine ulaştıklarına, aslında başka yerlerde
aradığımız Yunus’un da, Luther’in de bizde, özümüzde olduğuna şahit oluruz. İnsanın kendinden kendine olan
bu yolculuğunda yaşadığı iç depremlerle putlarını yıkarak şifalanabileceğini ve aydınlanabileceğini, onların
ruhundan açılan pencerelerinden böyle izleriz. Necip Fazıl Kısakürek’in
Bizim Yunus şiirinde işaret ettiği gibi
Yunuslar ve Lutherler kör nefsin oklarını tahta kılıçlarla çelmişler, ölüm denilen perdeyi yırtarak ebediyete
yelken açmışlar, herkesi ve her şeyi aşkla sevmişler, zaman seline kement atarak dört unsurla bir olmuş, sayıları
silerek BİR’e yönelmişlerdir.