Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə41/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   100
Arab Azer1


keennehu

: onun gibi (bunun gibi), demek ki, öyle ki, öyleyse

keenne-hum

: sanki onlar gibi

kefâ

: kâfi, yeter, kâfi oldu

kefere

: inkâr eder, nankörlük eder

kefernâ

: biz sizi inkâr ediyoruz: inkâr ettik

kefertu kefertum

: inkâr ettim

kefertum

: siz inkâr ettiniz

keferû

: inkâr ettiler, kâfir oldular

keferû (ellezîne keferû)

: inkâr ettiler (inkâr edenler, kâfirler)

kefeynâ-ke

: biz sana kâfiyiz

keffârin

: kâfirler

keffârun

: çok nankör, kuvvetle inkâr eden

keffe

: çekti

keffey-hi

: avuçlarını (ellerini)

keffey-hi

: avucunu

kefîlen

: kefil

kefûren

: küfür içinde, çok nankör

kefûren

: çok nankör

kefûrin

: nankör olanlar

kefûrun

: kefur, nankör, inkâr edici

kelâleten

: kişinin evlâdı veya anne ve babası olmaması (kardeşi, dayısı veya amcası gibi ikinci derece yakınların olması)

kelâm

: kelâm, söz

kelâm

: kelâm, söz

kelâma allâhi

: Allah'ın kelâmı

kelbu-hum

: onların köpeği

kelimâtin

: kelimeler

kelimâtu

: sözler, kelimeler

kelimâtullâhi (kelimâtu allâhi)

: Allah'ın kelimeleri

kelimete

: kelime, söz

kelimeten

: bir söz, bir kelime

kelimetu

: kelime

kelimetu

: kelime

kelimetu rabbi-ke

: senin Rabbinin sözü

kelimetun

: söz

kelimetun

: bir kelimedir, sözdür

kelimetu-nâ

: bizim sözümüz

kellâ

: hayır, olamaz

kelleme allâhu

: Allah konuştu

kelleme-hu

: onunla konuştu

kelletî (ke elletî)

: o kimse (kadın) gibi

kellezî (ke ellezî)

: onun gibi

kellun

: başkasına yük olan, geçimi başkasına ait olan

kem

: nice, kaç

kem

: kaç tane, pekçok, nice

kem lebistum

: ne kadar kaldınız

kemâ

: gibi, olduğu gibi, öyle ki, nitekim

kemâ te'kulu

: gibi yer

kemestahlefellezîne (kemâ istahlefe ellezîne)

: halife tayin ettiğimiz kimseler gibi

kenûdun

: hamdetmeyen, çok nankör

kenze-humâ

: ikisinin definesi

kenzun

: hazine, define

kenzun

: bir hazine

kerhen

: kerih olarak, istemeyerek

kerhen

: zorla

kerihe

: kerih oldu, istenmedi

kerihe

: kerih gördü, hoşlanmadı

kerihe

: kerih gördü, hoşlanmadı

kerihtumû-hu

: onu kerih gördünüz, tiksindiniz, ondan hoşlanmadınız

kerihû

: çirkin, kötü gördüler

kerihû

: kerih, çirkin gördüler

kerim

: yüce, şerefli, çok değerli, ikram eden, cömert olan, feyz veren

kerîmen

: güzel, güzel olan, ikram olunan, şerefli

kerîmin

: kerim, bol, çok çeşit, çeşit çeşit, ikram edilmiş,

kerîmun

: kerim, bol, Allah'ın ikramları

kerraten

: bir kere daha

kerremnâ

: biz yücelttik, şereflendirdik, kerim kıldık

kerremte

: sen yücelttin, kerim kıldın, üstün kıldın, şerefli kıldın

kerreten

: bir kere daha, tekrar

kerretun

: ikinci defa, tekrar, dönüş

kesebe

: kazandı: kazandıkları

kesebet

: iktisap etti, kazandı

kesebû

: kazandılar, (dereceler) kazandılar

keşefe ed durra

: zararı (sıkıntıları) giderdi

keşefnâ

: giderdik, kaldırdık

keşef-nâ

: kaldırdık (keşfini açtık)

keşef-nâ

: giderdik, kaldırdık

ke'sen

: kadeh

keşfe

: giderdi, kaldırdı

kesîran

: çok, çoğu

kesîraten

: çok olarak, çoğaltılarak

kesîratun

: çoktur

kesîren

: çok: çok, defalarca

kesîreten

: çok, pekçok

kesîretin

: çok, birçok, pekçok

kesîretun

: (pek) çok, birçok, çoktur

kesîrin

: çok, hepsi

kesura

: çok

ketebe

: yazdı

ketebnâ

: yazdık

keteb-nâ

: biz yazdık

ketebte

: yazdın, farz kıldın

keteme

: ketmetti, gizledi, sakladı

keteme

: ketmetti, gizledi, sakladı

kevkeben

: yıldız

kevkebun

: yıldız

key

: için, diye

key lâ yekûne

: olmaması için

keyde

: hile

keyde el hâinîne

: ihanet edenlerin tuzağı, hilesi

keyde-hu

: hilesini

keydehunne

: onların (kadınların) hilesi, tuzağı

keydehunne

: onların hilesini, tuzağını

keyde-kum

: hilelerinizi

keydekunne

: sizin tuzağınız (hileniz)

keydu

: hiledir

keydu-hu

: onun tuzağı, hilesi

keydu-hum

: onların hileli, tuzakları

keyfe

: nasıl, halleri nasıl olacak

keyfe kâne

: nasıl oldu

keyfe yeşâu

: nasıl dilerse

keyle

: bir ölçek, ölçülen madde

keyle

: bir ölçek (ölçmede kullanılan bir birim, miktar)

keyle beîrin

: bir deve yükü (ölçüsü kadar)

keylun

: ölçektir, miktardır

kezâlike

: işte böyle, böylece, bunun gibi

kezâliki

: işte böyle, bunun gibi

kezâlikum

: işte böyle, böyle

kezebû

: yalan söylediler

keziben

: yalan olarak

kezibu-hu

: onun yalanı

kezzâbun

: çok yalancı, yalanlayan

kezzâbun

: çok yalan söyleyen

kezzâbun

: çok yalan söyleyen, yalancı

kezzebe

: tekzip etti, yalanladı

kezzebet

: tekzip etti, yalanladı

kezzebte

: sen yalanladın

kezzebtum

: siz yalanladınız

kezzebû

: tekzip ettiler, yalanladılar

kezzebû-hu

: onu tekzip ettiler, yalanladılar

kezzebû-humâ

: ikisini tekzip ettiler, yalanladılar

kezzebû-kum

: sizi yalanladılar

kezzebû-ni

: beni yalanladılar

kıbele

: yön, cihet

kıblete

: kıble

kıblete-hum

: onların kıblesi

kıblete-ke

: senin kıblen

kıblete-ke

: senin kıblen

kıbleten

: bir kıbleye

kıbleten

: bir kıbleye

kibre-hu

: onun büyüğü

kibrun

: kibir, büyüklenme

kidnâ (keyd)

: düzen hazırladık (hile, düzen, tedbir)

kidte

: az kalsın, neredeyse

kifleyni

: iki kat

kiflun

: şer için olan nasip, pay

kîle

: denildi: denir, söylenir

kîle lehum

: onlara denildi

kîlen

: denir, söylenir

kîlen

: söylenen söz, söz

kîli-hi (kâle) (kîle)

: onun demesi (dedi) (tarafından ..... denildi)

kilte

: her iki, her ikisi

kiltum

: ölçtünüz

kıntâran

: yüklerle, kantar kantar, çok fazla

kıradeten

: maymun

kirâmen

: kerim olarak, vakarla

kirâmin

: şerefli, üstün, değerli

kısâsun

: kısas, suçluya işlediği suçun

kisefen

: bir parça

kisefen

: kısım kısım, kısımlar

kisfen

: bir parça

kısmetun

: pay edilmiş, taksim edilmiş

kitâbe

: yazılmış olan, farz kılınan hüküm

kitâbe allâhi

: Allah'ın kitabı

kitâbe-hu

: onun kitabı (kendi kitabı)

kitâbe-hum

: onların kitapları

kitâbe-ke

: senin kitabın

kitâben

: yazılmış olan, farz olan: bir kitap

kitâbî

: benim kitabım, benim yazım, benim mektubum

kitâbi allâhi

: Allah'ın Kitab'ı

kitâbillâhi (kitâbi allâhi)

: Allah'ın Kitabı

kitâbin

: kitap

kitâbu

: kitabı

kitâbu mûsâ

: Musa'nın kitabı

kitâbu-nâ

: kitabımız

kıtâlen

: savaş

kıtâlin

: savaş

kıtâlun

: savaş

kıtaun

: toprak parçaları, kıtalar

kıtren

: erimiş bakır

kıtta-nâ

: bizim payımız

kıyâmen

: ayakta iken

kıyâmen

: idaresinde (nizam ve emniyetini sağlamakta) vekil olarak

kıyâmen

: ayakta iken

kıyâmun

: ayağa kalkarak

kizzâben

: tekzip ederek

kubbet

: atıldı

kubitû

: ve olmaz

kubkıbû

: yüzleri üstü (burunları yere sürtünerek) atılırlar

kubulen

: karşı karşıya kalarak

kudde

: yırtıldı: yırtılmış

kudiye

: olmuştur, bitirilmiştir, kesinleşmiştir (kesinleştirilmiştir)

kudıye el emru

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin