Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə44/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   100
Arab Azer1


lâ yefturûne

: ara vermezler

lâ yegurranne-ke

: sakın seni aldatmasın

lâ yehâfu

: korkmaz, korkacak değil

lâ yehdî

: hidayete erdirmez, başarıya ulaştırmaz

lâ yehdî-him

: onları hidayete erdirmez

lâ yehtedûne

: hidayete ermiyorlar, eremiyorlar, hidayette değiller

lâ yekâdûne yefkahûne

: (neredeyse hiç) anlamayan

lâ yekuffûne (keffe)

: gidermez, zararını önlemez, men etmez (men etti, önledi, tehlikeyi giderdi)

lâ ye'kulûne

: yemezler

lâ yekûmûne

: kalkmazlar

lâ yekûne

: olmaz

lâ yelbesûne

: (orada) kalmazlar, kalamazlar

lâ yelit-kum

: size (sizden) eksiltmez

lâ ye'lûne-kum

: size ... yapmaktan geri kalmazlar

lâ yemessu-hû

: ona dokunmaz, dokunamaz

yemessu-hum

: onlara dokunmaz

lâ yemessu-hum

: onlara dokunmaz

lâ yemessu-nâ

: bize dokunmaz

lâ yemliku

: malik olmaz, olamaz, gücü yetmez

lâ yemliku

: malik değil, gücü yetmez

lâ yemlikûne

: malik değiller, güçleri yetmez

lâ yemûtu

: ölmez (ölümsüz olan)

lâ yenâlu

: nail olmaz, ulaşamaz

lâ yenbegî

: ulaşamasın

lâ yenfau

: fayda vermez

lâ yenfeu-hu

: ona yarar, fayda vermez

lâ yenfeu-hum

: onlar fayda vermez

lâ yenfeu-kum

: size faydası olmaz

lâ yenhâ-kum(u)

: sizi nehyetmez, yasaklamaz

lâ yenkihu

: nikâh yapmaz, nikâhlayamaz

lâ yenkihu-hâ

: onu nikâhlayamaz

lâ yentıkûne

: konuşmazlar, konuşamazlar

lâ yerbû

: artmaz

lâ yercûne

: ümit etmiyorlar, ummuyorlar

lâ yerkeûne

: rükû etmezler

lâ yerteddu

: dönmez, dönemez, çevrilmez

lâ yesbikûne-hu

: onun (önüne) geçmezler

lâ yescudûne

: secde etmiyorlar, etmezler

lâ yes'elu-kum

: sizden istemiyor

lâ yes'elûne

: istemezler

lâ yes'emu

: bıkmaz, usanmaz

lâ yes'emûne

: bıkmazlar, usanmazlar

lâ yeshar

: alay etmesin

lâ yeşkurûne

: şükretmiyorlar, şükretmezler: şahitlik etmezler

lâ yesmeû

: işitmezler: işitmez

lâ yesmeûne

: işitmiyorlar, işitmeyecekler

lâ yes'meûne

: işitmezler

lâ yessemmeûne ilâ

: kulak veremezler, dinleyemezler

lâ yesta'cilû-ni

: benden acele istemesinler

lâ yestahfûne

: gizleyemezler

lâ yestahyî

: haya duymaz, çekinmez

lâ yestahyî

: çekinmez

lâ yestahyî

: çekinmez

lâ yestatîu

: muktedir değil

lâ yestatîu

: muktedir değil

lâ yestatîûne

: istidatları olmaz, güçleri yetmez

lâ yestatîûne

: istidatları olmaz, güçleri yetmez

lâ yestecîbu

: icabet etmez

lâ yeste'hırûne

: ertelenmez (tehir edilmez)

lâ yestekbirûne

: büyüklük taslamazlar, kibirlenmezler

lâ yestenkızû-hu

: onu kurtaramazlar

lâ yeşterûne

: satmazlar

lâ yestetîûne

: güçleri yetmez

lâ yestetîûne

: muktedir değildirler, olamazlar, güçleri yetmez

lâ yestevî

: müsavi olmaz, bir olmaz, eşit olmaz

lâ yestevune

: eşit olmaz, bir olmaz

lâ yesuddenne-ke

: seni alıkoymasın, seni men etmesin

lâ yeş'urûne

: şuurunda olmazlar, farkında olmazlar

lâ yetedebberûne

: tedebbür etmezler, tetkik edip düşünmezler, incelemezler

lâ yetekellemûne

: konuşamaz

lâ yetesâelûne

: sorulmazlar, sorgulanmazlar

lâ ye'ti

: getiremez

lâ ye'tî-hi

: ona gelmez

lâ ye'tikumâ

: size (ikinize) gelmez

lâ yettehiz

: edinmesin

lâ yettekûne

: takva sahibi olmuyorlar

lâ ye'tûne

: getiremezler

lâ ye'yesu

: umut kesmezler

lâ yezkurûne

: tezekkür etmezler

lâ yezkurûne

: zikretmezler

lâ yezûkûne

: tatmazlar

lâ yezunnu

: zannetmiyorlar, ihtimal vermiyorlar, bilmiyorlar

lâ yuâhızu-kum

: sizi muaheze etmez, sorgulamaz

lâ yuazzibu

: azaplandıramaz

lâ yubhasûne

: eksiltilmez

lâ yubsirûne

: onlar görmüyorlar, görmezler,

lâ yucâvirûne-ke

: sana komşu olamazlar

lâ yucib

: icabet etmezse

lâ yuczâ

: cezalandırılmaz

lâ yudîu

: zayi etmez

lâ yudî'u ecre

: karşılığını zayi etmez (boşa çıkarmaz)

lâ yueddihî

: iade etmez, geri vermez, onu

lâ yuflihûne

: felâha, kurtuluşa ermezler (eremezler)

lâ yuftenûne

: imtihan edilmez

lâ yugâdiru

: ihmal etmez, bırakmaz, bırakmıyor

lâ yugayyiru

: bozmaz

lâ yugnî

: fayda vermez

lâ yugnî

: yarar sağlamaz

lâ yugnî an

: fayda vermez

lâ yuhaffefu

: hafifletilmez

lâ yu'hazu

: alınmaz

lâ yuhibbu

: sevmez

lâ yuhibbu el kâfirîne

: kâfirleri sevmez

lâ yuhlifu

: ihtilâf etmez, dönmez

lâ yuhlifu

: değiştirmez, dönmez

lâ yuhlifu (yuhlifullâhu: yuhlifu allâhu)

: vaadinden dönmez, sözünde hilâf olmaz

lâ yuhlifu el mîâde

: vaadinden dönmez

lâ yuhmel

: yükletilmez

lâ yuhrecûne

: çıkarılmazlar

lâ yuhricenne-kumâ

: sakın sizin ikinizi çıkarmasın

lâ yukâtilûne-kum

: sizinle savaşamazlar

lâ yukdâ

: kada edilmez, karar verilmez

lâ yûkınûne

: (Allah'a) yakîn hasıl edemezler

lâ yu'minûne

: onlar âmenû olmazlar, (yaşarken) Allah'a ulaşmayı

lâ yurâ

: görünmez olarak

lâ yurceûne

: rücu ettirilmeyecekler, döndürülmeyecekler

lâ yurîdûne

: istemezler

lâ yusaddeûne

: başları ağrımaz

lâ yus'elu

: mesul değildir, sorumlu olmaz

lâ yuslihûne

: ıslâh etmiyorlar

lâ yusminu

: beslemez

lâ yusrif

: haddi aşmasın

lâ yuşrikûne

: ortak koşmazlar şirk koşmazlar

lâ yutbiûne

: tâbî kılmazlar, arkasından (minnet, başa

lâ yutbiûne

: tâbî kılmazlar, arkasından (minnet, başa

lâ yû'tûne

: vermezler

lâ yuvellûne

: dönüp kaçmayacaklar

lâ yu'zenu (ezine)

: izin verilmez (izin verdi)

lâ yu'zeyne

: eziyet görmezler, eziyet görmemeleri

lâ yuzlemûne

: zulme uğratılmazlar

lâ yuzlemûne

: zulmedilmezler, haksızlığa uğratılmazlar

lâ zelûlun

: zelil değil, boyunduruk altına

lâ zulme

: zulüm yoktur

lâbisîne

: kalacak olanlar

lâgıyeten

: boş söz

lagven

: boş söz

lâhiyeten

: önem vermeyerek

lâhme

: et

lâibîne

: oyun

lâıbîne

: oyun (eğlence)

laibun

: oyun

lâkî-hi

: ona kavuştu

lâkin

: lâkin, fakat

lâkin ellezîne

: lâkin, fakat onlar, ... olanlar

lâkinne

: lâkin, fakat

lâmestum

: yaklaşıp dokundunuz (cinsi temasta bulundunuz)

la'nen

: lânet ederek

la'nete allâhi

: Allah'ın lâneti

la'neten

: lânet

la'netî

: benim lânetim

la'netullâhi (la'netu allâhi)

: Allah'ın lâneti

lâstafâ (le ıstafâ)

: elbette, mutlaka seçerdi

latîfen

: lâtif, lütuf sahibi

latîfun

: lâtif, lütuf sahibi

lâzibin

: birbirine yapışmış, yapışkan

le

: mutlaka: elbette, gerçekten

le accele

: mutlaka acele eder

le ahtenikenne

: muhakkak ele geçireceğim, kumanda edeceğim, bana tâbî kılacağım

le alime-hu

: mutlaka onu bilirlerdi

le amru-ke

: senin ömrüne andolsun (yemin olsun)

le âteynâ-hum

: elbette, mutlaka onlara verdik

le âyâtin

: elbette âyetler, kanıtlar, deliller

le bereze

: elbette, mutlaka çıkardı

le bi'se

: ne kötü

le câilûne

: elbette kılıcılarız, yapanlarız

le ceale

: elbette kıldı, yaptı

le ceale-kum

: elbette sizi kıldı

le ecidenne

: mutlaka bulacağım

le ecidu

: buluyorum (duyuyorum)

le ekîdenne

: mutlaka hile yapacağım

le ellezî

: elbette ki o

le ellezîne

: elbette onlar

le emleenne

: muhakkak dolduracağım

le emmâretun

: mutlaka emreder

le emsektum

: mutlaka siz tuttunuz (tutardınız)

le ente

: elbette sen

le ente yûsufu

: mutlaka sen Yusuf'sun

le enzele

: mutlaka indirirdi

le ercumenne-ke

: mutlaka seni taşlarım

le estagfirenne

: mutlaka istiğfar edeceğim, mağfiret dileyeceğim

le ettehizenne

: mutlaka edineceğim

le ezaknâ-ke

: elbette sana tattırdık (tattırırdık)

le ezîdenne-kum

: mutlaka, elbette size artırırım

le ezunnu-ke

: kesin bir şekilde senin olduğunu zannediyorum (kesinlikle inanıyorum)

le ferihun

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin