lev
|
: eğer, şâyet, ise, olsa
|
lev atâû-nâ
|
: eğer bize itaat etselerdi
|
lev enne
|
: (eğer, şâyet) gerçekten olsaydı
|
lev kâne lenâ
|
: bizim için olsaydı
|
lev kânû
|
: şâyet, keşke ..... olsalardı
|
lev kâtele-kum
|
: eğer sizinle savaşsaydılar
|
lev kuntum
|
: siz ... bile olsaydınız
|
lev lâ
|
: olmaz mı, olsaydı, (öyle) değil mi olmalı değil miydi
|
lev lâ
|
: olsa, olmaz mıydı, olsaydı ya
|
lev lâ entum
|
: eğer sizler olmasaydınız
|
lev lâ kâne
|
: olmaz mıydı, olmasaydı
|
lev mâ
|
: olsa olmaz mı
|
lev na'lemu
|
: şayet biz bilseydik
|
lev şâallâhu (lev şâe allâhu)
|
: eğer Allah dileseydi
|
lev ta'lemûne
|
: keşke bilseniz
|
lev ta'lemûne
|
: keşke siz bilseydiniz
|
lev tekfurûne
|
: keşke inkâr etseniz
|
lev terakû
|
: eğer bırakmış olsalardı
|
lev yeruddûne-kum
|
: keşke sizi döndürseler, döndürebilseler
|
lev yeruddûne-kum
|
: keşke sizi döndürseler, döndürebilseler
|
lev yuammeru
|
: şâyet ömürlendirilse
|
lev yuammeru
|
: şâyet ömürlendirilse
|
levâkıha
|
: (yağmur) yüklü (yağmur bulutları taşıyan)
|
levittala'te (lev ittala'te)
|
: muttali olsaydın, yakından görseydin
|
levnu-hâ
|
: onun rengi
|
levvev
|
: alay ederek iki yana salladılar
|
leyâlin (leyl)
|
: geceler (gece)
|
leyâliye
|
: geceler, geceleyin
|
leyle-hâ
|
: onun gecesi
|
leylen
|
: gece: geceleyin
|
leylete
|
: gece
|
leyleten
|
: gece
|
leyleti
|
: gece
|
leylin
|
: gece
|
leyse
|
: değil, yok, olmayan
|
leyse aleynâ
|
: değildir, bizim üzerimize, bize
|
leyse leke
|
: senin için yoktur, değildir, olmadı
|
leyseti
|
: değil
|
leysû
|
: değil
|
leyte
|
: keşke
|
leyte-nî
|
: keşke ben
|
leyyen
|
: eğip bükerek
|
leyyinen
|
: yumuşak
|
lezzetin
|
: lezzetli
|
li
|
: için, olsun diye... e,
|
li âbâi-him
|
: onların babalarının, atalarının
|
li âdeme
|
: Âdem'e
|
li a'dile
|
: adil olmaya, adaletli olmaya
|
li âdin
|
: Ad kavmi
|
li akrabe
|
: daha yakın, daha üstün
|
li allâhi
|
: Allah için, Allah'a ait, Allah'ın
|
li ameli-kum
|
: sizin amellerinizi, yaptıklarınızı
|
lî âyeten
|
: bir âyet, bir delil, bir işaret
|
li ba'dı
|
: bazısı için
|
li ba'dın
|
: bir kısmına, diğerlerine
|
li benî isrâîle
|
: İsrailoğullarına
|
li benî-hi
|
: oğullarına
|
li beşereyni
|
: iki beşere
|
li beşerin
|
: bir beşerin, bir insanın, bir insan için
|
li buûleti-hinne
|
: (onların) eşleri, kocaları
|
li buyûti-him
|
: onların evlerine, evleri için
|
li câlûte
|
: Calut'a (Calut'un karşısına)
|
li cehenneme
|
: cehenneme
|
li cibrîle
|
: Cebrail'e
|
li culûdi-him
|
: onların ciltleri, derileri
|
li dâvûde
|
: Davut'a
|
li dulûki
|
: dönmesi
|
lî ebî
|
: bana babam
|
li ebî-hi
|
: onun babasına, kendi babasına, babasına
|
li ecelin
|
: bir süreye (zamana) kadar
|
li ed dîni
|
: dîn için
|
li ehadi-himâ
|
: ikisinden birine
|
li ehadin
|
: birine, bir kimseye
|
li ehebe leki
|
: sana armağan etmem, bağışlamam için
|
li ehlihî
|
: ehline, ailesine
|
li ehlihimkusû (ehli-hi umkusû)
|
: ailesine
|
li ekfure
|
: inkâr etmeye, inkâra
|
li el abîdi
|
: kullarım için
|
li el abîdi
|
: abidler için, Allah'a kul olanlar için
|
li el abîdi
|
: kullar için, kullara
|
li el âbidîne
|
: kullar için
|
li el âhırîne
|
: sonrakiler için
|
li el âkilîne
|
: yiyenler için
|
li el âlemîne
|
: âlemlere, âlemler için
|
li el cebîni
|
: alnına, alnı üzerine
|
li el ebrâri
|
: (cennete ehil olan) ebrar kullar için
|
li el enâmi
|
: hayvanlar için
|
li el evvâbîne (evvâb) (evvâbin)
|
: evvab olanlar için, (ona) yönelip tövbe ederek ulaşanlar için, çok tövbe edenler için (çok tövbe eden) (çok tövbe edenler)
|
li el ezkâni
|
: çenelerine (çeneleri üstüne)
|
li el fukarâi
|
: fakirler için, fakirlere ait, fakirlerin
|
li el gâvîne
|
: azgınlar için, azgınlara
|
li el gâvîne
|
: azgınlar için, azgınlara
|
li el gaybi
|
: gaybda, olmadığı zaman, yokken
|
li el habîsâti
|
: habis kadınlar, kötü kadınlar için
|
li el habîsîne
|
: habis erkekler, kötü erkekler için
|
li el hâinîne
|
: ihanet edenlere
|
li el hakkı
|
: hak için
|
li el havâriyyîne
|
: havarilere
|
li el hayyi
|
: hayy olana (diri, canlı olana)
|
li el ibâdi
|
: kullar için
|
li el insâni
|
: insan için, insana
|
li el kâfirîne
|
: inkâr edenler, kâfirler için, kâfirlere
|
li el kameri
|
: aya
|
li el kavmi ez zâlimîne
|
: zalim kavimden
|
li el kıtâli
|
: savaş için
|
li el kutubi
|
: kitapları
|
li el melâiketi
|
: meleklere
|
li el melei
|
: ileri gelenlere
|
li el mucrimîne
|
: mücrimlere, suç işleyenlere, günahkârlara
|
li el muhsinâti
|
: muhsin kadınlar için
|
li el muhsinîne
|
: muhsinler için
|
li el mukezzibîne
|
: tekzip edenler, yalanlayanlar
|
li el mukvîne
|
: çöl yolcuları (sahrada konaklayanlar)
|
li el mu'minâti
|
: mü'min kadınlara
|
li el mu'minîne
|
: mü'minlere, mü'min erkeklere
|
li el musrifîne
|
: müsrifler için, haddi aşanlar
|
li el mutevessimîne
|
: ibretle izleyenler için
|
li el muttekîne
|
: muttakiler için, takva sahipleri için
|
li el muttekîne
|
: muttekiler, takva sahiplerinin (için)
|
li el muttekîne
|
: Muhammed
|
li el muttekîne
|
: muttekîler, takva sahipleri için
|
li el muttekîne
|
: takva sahipleri için, takva sahiplerine
|
li el vâlideyni
|
: anne-baba için
|
li el yetâmâ
|
: yetimler için, yetimlere
|
li el yusrâ
|
: kolay gelmesi için
|
li ellâ yekûne
|
: olmaması için
|
li ellâ yekûne
|
: olmaması için
|
li elletî
|
: ki onu
|
li ellezine
|
: onlara, ... olan kimselere
|
li ellezîne âmenû
|
: âmenû olanlara
|
li ellezîne istekberû
|
: kibirlenen kimselere
|
li ellezîne keferû
|
: inkâr edenlere, kâfir olanlara
|
li ellezîne keferû
|
: kâfir olanlara
|
li ellezîne zalemû
|
: zalimlere, zulmedenlere
|
li emânâti-him
|
: emanetlerine
|
lî emrî
|
: işimi
|
li en nâsi
|
: insanlar için, insanlara
|
li en nâzırîne
|
: bakanlar için, seyredenler için
|
li en nâzırîne
|
: bakanlar için
|
li en nebiyyi
|
: nebî (peygamber) için
|
li enfusi-him
|
: kendileri için
|
li enfusi-kum
|
: nefsleriniz için, kendiniz için
|
li enfusi-kum
|
: kendi nefsiniz için
|
li en'umi-hî
|
: onun ni'metlerine
|
li er rahmâni
|
: Rahmân için, Rahmân'a karşı
|
li er ricâli
|
: erkekler için vardır, erkeklere
|
li er ru'yâ
|
: rüya için
|
li es sâati
|
: o saat için
|
li es sâbirîne
|
: sabredenler için
|
li es sâili
|
: isteyen için, isteyenlerin
|
li es sâilîne
|
: isteyenler için, dileyenler için
|
li es sâilîne
|
: soranlar için
|
li es salâti
|
: namaza, namaz için
|
li eş şâribîne
|
: içenler için, tadanlar için
|
li eş şehâdeti
|
: şahitlik için, şahitliğe
|
li eş şemsi
|
: güneşe
|
li eş şeytâni
|
: şeytan için
|
li escude
|
: secde eden
|
li et tâgîne
|
: azgınlar için, azgınlara
|
li et tâifîne
|
: tavaf edenler için
|
li et tâifîne
|
: tavaf edenler için
|
li et takvâ
|
: takvaya, takva sahibi olmanıza
|
li et tayyibâti
|
: temiz kadınlar için
|
li et tayyibîne
|
: temiz erkekler için
|
li eymâni-kum
|
: yeminlerinize, yeminleriniz için
|
li ez zâkirîne
|
: öğüt alanlar, zikredenler için
|
li ez zâlimîne
|
: zalimler için: zalimlere
|
li ez zekâti
|
: zekâtı
|
li ez zekeri
|
: erkek için
|
li ez zikri
|
: zikir için
|
li ezvâci-him
|
: onların eşlerine
|
li ezvâci-ke
|
: (senin) zevcelerine, eşlerine
|
li fetâ-hu
|
: gence, genç arkadaşına
|
li fir'avne
|
: firavuna
|
li fityâni-hi
|
: adamlarına (yardımcı gençlere)
|
li furûci-him
|
: onların (kendi) iffetleri (ırzları)
|
li gadin
|
: yarın için
|
li gayri allâhi
|
: Allah'tan başkası için
|
li gulâmeyni
|
: iki (erkek) çocuğa ait, iki (erkek) çocuğun
|
lî gulâmun
|
: benim bir erkek çocuğum, oğlum
|
li hadîsin
|
: söze
|
li halkıllâhi (halkı allâhi)
|
: Allah'ın yaratmasında
|
li hayâtî
|
: hayatım için
|
li hazeneti
|
: bekçilere
|
li hubbi
|
: ...'a sevgisi
|