Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə50/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   ...   100
Arab Azer1


mâ fî el ardı

: yeryüzünde olan şeyler

mâ fî enfusi-kum

: nefslerinizde, içinizde olan

mâ fî enfusi-kum

: nefslerinizde, içinizde olan

mâ fî es semâvâti

: göklerdeki şeyleri, göklerde olanları

mâ fî es suhufi

: sahifeler (için)de olan şey(ler)

mâ fî kulûbi-kum

: kalplerinizde olandan

mâ fî yemîni-ke

: sağ elindeki şeyi

mâ gadıbû

: öfkelendikleri şey

mâ gaşiye-hum

: onları (nasıl) kapladı, (öyle bir) kapladı ki

mâ halaka

: yarattığı şeyler, yarattıkları

mâ halak-nâ

: yaratmadık

mâ halaknâ-humâ

: biz o ikisini yaratmadık

mâ halakte hâzâ

: Sen bunu yaratmadın

mâ halku-kum

: sizin yaratılmanız değil

mâ harrame

: haram kıldığı şey(ler)

mâ hasadtum

: hasat ettiğiniz, biçtiğiniz şeyleri

mâ hatbu-ke

: senin hitabın nedir, ne söyledin

havle-kum

: sizin etrafınızdaki şey

mâ hâzâ

: bu değildir

mâ hâzihi

: bu nedir

mâ hedâ-kum

: sizi hidayete erdirdiği şey

mâ hiyeh

: onun ne olduğu

mâ hum

: onlar değil

mâ hum

: onlar değillerdir

ma ihtelefû illâ

: den başka ihtilâfa düşmediler

mâ iktetele

: öldürmezler (karşılıklı, birbirlerini)

mâ iktetelû

: öldürmezler (karşılıklı, birbirlerini)

mâ illâ

: ancak, ...dır (...den başka değil)

mâ ınde-kum

: sizin yanınızda olan şey(ler)

mâ istetâû

: güç yetiremediler, muktedir olamadılar

mâ isteysera

: kolay gelen şey 9 - min el hedyi

ma i'tedâ

: zulmettiler, hakka tecavüz ettikleri şey

mâ kaddemet

: takdim ettiği şey(ler)

mâ kaddemtum

: önceden sakladığınız, takdim ettiğiniz, hazırladığınız şeyler

mâ kaddemû

: takdim ettikleri şeyleri

mâ kaderû allâhe

: Allah'ı takdir edemediler

mâ kâle

: dedikleri şeyler, söyledikleri

mâ kâlû

: dedikleri şeyleri

mâ kânâllâhu

: Allah değildi, olmadı

mâ kâne

: olmadı, değildi

mâ kanetû

: ümit kestikleri şey

mâ kânû

: oldukları şey

mâ kânû

: değillerdi, olmadılar

mâ kânû ya'melûne

: yapmış oldukları ameller (şeyler)

mâ kânû ya'melûne

: yapmış oldukları ameller (şeyler)

mâ kânû yefterûne

: iftira etmiş oldukları şeyler

mâ kasasnâ

: bizim anlattığımız şeyler

mâ kâtelû

: savaşmazdı

mâ katelû-hu

: onu öldürmediler

mâ kesebet

: kazandığı şey

mâ kesebtum

: kazandığınız şey(ler)

mâ kesebû

: kazandıkları şeyler

mâ ketebe

: takdir ettiği, yazdığı, farz kıldığı şeyi

mâ ketebnâ-hâ

: onu yazmadık, farz kılmadık

mâ kezebe

: tekzip etmedi, yalanlamadı, reddetmedi

mâ kunnâ

: bizim olduğumuz şey

mâ kunnâ

: biz olmadık

mâ kunte

: senin olduğun şey

mâ kunte

: sen değildin

mâ kunte tedrî

: sen bilmiyordun

mâ kuntu

: ben değilim

mâ kuntum

: siz olursunuz, bulunursunuz

mâ kuntum tektumûne

: sizin gizlemiş olduğunuz şeyi

mâ kuntum tektumûne

: sizin gizlemiş olduğunuz şeyi

mâ kutilnâ

: biz öldürülmezdik

mâ kutilû

: öldürülmezlerdi

mâ lâ tâ'lemûne

: sizin bilmediğiniz şeyleri

mâ lâ tef'alûne

: yapmayacağınız, yapamayacağınız şey

mâ lâ yesmau

: işitmeyen şey

mâ lâ yubdûne leke

: sana açıklamadıkları bir şey

mâ lebisû

: kalmazlardı

mâ lebisû

: kalmadılar

mâ ledeyye

: yanımda olan şey

mâ lehâ

: onun (için) yoktur

mâ lehu

: onun için yoktur, bulunmaz

mâ lehum

: onların yoktur

mâ leke

: sana ne oluyor, ne oldu

mâ lekum

: size ne oldu

mâ lekum

: size ne oluyor, siz niçin, yoksa siz

mâ lekum

: sizin için yoktur

mâ lem temessû-hunne

: henüz kendilerine dokunmadınız

mâ lem temessû-hunne

: henüz kendilerine dokunmadınız

mâ lem testetı'

: güç yetiremediğin şey

mâ lem ye'ti-ke

: sana gelmeyen

mâ lem yunezzil bi-hî

: indirmediği bir şey

mâ lenâ

: bize ne oluyor, biz niçin

mâ leyse

: olmayan şey

mâ li

: niçin, nasıl

mâ lî

: benim için nasıl (bir hal ki)

mâ li hâulâi

: bunlara ne oluyor

mâ mâtû

: ölmezler

mâ mekerû

: yaptıkları hileler

mâ mekken-nî

: beni kuvvetlendirdiği (desteklediği) şeyler

mâ meleket

: sahip oldukları şeyler

mâ meleket eymânu-hunne

: (onların) ellerinin altında sahip oldukları, (cariyeler)

mâ meleket yemînu-ke

: elinin altında olan şey

mâ melektum

: sahip olduğunuz şey

mâ menea-ke

: seni ne men etti, sana mani olan nedir

mâ metta'nâ

: yararlandırdığımız şeyler

mâ min dâbbetin

: (hiç)bir dabbe (yürüyen canlı mahlûk) yoktur

mâ na'budu-hum

: onlara tapmıyoruz, kulluk etmiyoruz

mâ nahnu

: biz değiliz

mâ nebgî

: (daha) ne isteriz

mâ nedrî

: biz bilmiyoruz, bilmeyiz

mâ nefidet

: bitmez, tükenmez

mâ nefkahu

: fıkıh edemedik, anlayamadık, idrak edemedik

mâ nerâ-ke

: biz, seni görmüyoruz

mâ neşâu

: dilediğimiz şeyi

mâ nuhfî

: topluca, hepiniz

mâ nunezzilu

: indirmeyiz

mâ nurîdu

: ne istediğimizi (maksadımızı)

mâ nuzzile

: indirilen şey(ler)

mâ raav-hâ

: ona riayet etmediler

mâ rahime

: Rahîm esmasıyla tecelli ettiği kişi

mâ razaka-hum

: onları rızıklandırdığı şey(ler)

mâ razaknâ-kum

: sizi rızıklandırdığımız şeyler

mâ reâ

: gördüğü şey

mâ rezaknâ-kum

: sizi rızıklandırdığımız şeyler

mâ şâe

: dilediği şey

mâ şâe allâhu

: maşaallah, Allah'ın dilediği şey

mâ salebû-hu

: onu asmadılar

mâ sanaû

: onların yaptıkları şeyler

mâ seâ

: çalışmasından

mâ sebekû-nâ

: bizi geçemezlerdi

mâ seeltu-kum

: sizden istemedim

mâ se'eltumû-hu

: sizin ondan istediğiniz şey

mâ şehidnâ

: biz şahit olmadık

mâ selefe

: geçen şey, geçmişte olan

mâ semi'nâ

: işitmedik

mâ şerev

: satın aldıkları şey

mâ tâbe

: helâl olanı, hoşunuza gideni

mâ ta'budûne

: sizin kul olduğunuz, taptığınız şeyler

mâ ta'budûne

: neye kulluk edeceksiniz

mâ tebeyyene

: beyan olan, açıklanan, açıkça belli olan

mâ tebiû

: tâbî olmazlar

mâ ted'û

: çağırdığınız şey (isim)

mâ ted'û-hum

: onları davet ettiğin şey

mâ tef'alûne

: yaptığınız şeyleri, ne yaptığınızı

mâ teksibu

: kazandığı şey

mâ te'muru-nâ

: bize emrettiğin şey

mâ tenkusu

: ne eksilttiğini (cesetleri çürütüp eksilttiğini)

mâ terake

: bırakılan şey, mal, miras

mâ teşâbehe

: muteşâbih olanlara, yorum gerektirenlere

mâ tesbiku

: öne geçmez, erkene alamaz

mâ teşkurûne

: şükrediyorsunuz

mâ teştehî-hi

: iştahlandığı (canının çektiği) şeyler

mâ testetîûne

: gücünüz yetmez, muktedir olamazsınız

mâ tetlû

: okunan şey

mâ tezeru

: bırakmıyor

mâ tûadûne

: size vaadolunan şey

mâ tuhfî

: gizledikleri şeyler

mâ tuhfûne

: sizin sakladığınız şeyi

mâ tuhıbbûne

: sevdiğiniz şey

mâ tukinnu

: gizli tutulan şeyler

mâ tunhevne

: yasaklandığınız şeyler

mâ tusirrûne

: gizledikleriniz, sırlarınız, sakladığınız şeyler

mâ uhfiye

: gizli olanı, saklı olanı, neler saklı

mâ ûkıb-tum

: sizin cezalandırıldığınız şey

mâ unzire

: uyarılmadı

mâ urîdu

: ben istemiyorum

mâ ursiltu

: gönderildiğim şey

mâ ûtîtum

: size verilen şey

mâ ûtıye

: verilen şey

mâ utrifû (teref)

: şımartıldıkları şeyler (mal, mülk) (şımarıklık, ni'met ve bolluk içinde olup şımarmak)

mâ vaade

: vaadettiği

mâ vaadenallâhu

: Allah'ın vaadettiği şey

mâ vaadenallâhu

: Allah'ın vaadettiği şey

mâ vaadte-nâ

: bize vaad ettiğin şeyi

mâ vassâ

: vasiyet ettiği şey, farz kıldığı şey

mâ vecednâ

: biz bulamadık

mâ veddea-ke

: sana veda etmedi, seni terketmedi

mâ vellâ-hum

: onları çeviren nedir

mâ vellâ-hum

: onları çeviren nedir

mâ veradû-hâ

: ona girmediler

mâ verâe zâlikum

: bunların arkasında, dışında olanlar

mâ ya'budu

: taptığı şeyler

mâ ya'budu

: ibadet ettiği şeyleri

mâ ya'budûne

: onların taptıkları şey, ibadet ettikleri şey

mâ yadurru-hum

: onlar zarar veren şeyler

mâ yadurrûne-ke

: sana zarar veremez

mâ yagîzu

: öfkelendiği şey

mâ yagşâ

: örten şey, bürüyen şey (ama ne bürüme)

mâ yahdeûne

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin