Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə52/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   100
Arab Azer1


: bizimle beraber

meâribu

: faydalar, menfaatler

meâşen

: maişet, geçimi sağlama zamanı

meâyişe

: geçim kaynakları

mebleguhum

: onların erişebildikleri

mebniyyetun

: bina edilmiş, inşa edilmiş

mebsûsetun

: yayılmış, serilmiş

meb'ûsûne

: beas edilecek olanlar, diriltilecek olanlar

meb'ûsûne

: diriltileceksiniz

mecîdun

: yüce ve şerefli

mecîdun

: şanı yücedir, meciddir

mecmea

: cem olduğu yer, birleştiği yer

mecmûûne

: toplanılmış olanlar, biraraya getirilmiş olanlar

mecnûnin

: mecnun, deli

mecrâ-hâ

: onun gidişi, akışı, yüzmesi

meczûzin (gayre meczûzin)

: kesinti, kesilmiş (kesintisiz, devamlı, kesilmeyen)

medde

: uzattı

medde

: uzattı, yaydı

medden

: (zamanı) uzatarak

mededen

: imdat (yardım) olarak

medednâ-hâ

: onu döşeyip yaydık

medednâ-hâ

: biz onu uzattık (yaydık)

medhûren

: kovulmuş, uzaklaştırılmış olarak

medînîne

: ceza (amellerinin karşılığını) gören kimseler

medînûne

: cezalandırılanlar

medyene

: Medyen (şehri)

mefâtiha-hu

: onun anahtarları

mefâzen

: bir kurtuluş, kazanç, mutluluk

mefrûdan

: tayin edilmiş, takdir edilmiş, belirlenmiş

mef'ûlen

: yapıldı, yerine geldi

mef'ûlen

: yapılmış, yerine gelmiştir

megânime

: ganimetler

megânime

: ganimetler

megânimu

: ganimetler

mehabbeten

: sevgi, muhabbet

mehârîbe

: mihraplar, saraylar, yüksek binalar

mehavnâ

: mahvettik, sildik, giderdik

mehcûran

: ayrılmış, uzaklaşılmış, terkedilmiş olan

mehden

: beşik, döşek

mehhil(i)

: mühlet ver

mehînin

: basit, kıymetsiz

mehînun

: aciz

mehlike

: helâk edilme

mehzûmun

: hezimete uğramış, bozguna uğratılmış

mekâlîdu

: anahtarlarlar, hazineler

mekâlîdu

: anahtarlar

mekâne

: yerine

mekâne

: yer, mekân

mekâne el beyti

: evin mekânı, Kâbe'nin yeri

mekâne-hu

: onun yeri

mekâne-hu

: onun yerine

mekânen

: bir yer, bir mekân

mekânen

: mekân, yer

mekâneti-kum

: bulunduğunuz mekân

mekânin

: yer, mekân

mekere

: hile, tuzak kurdu

mekerû

: (hile) tuzak kurdular

mekese

: bekledi

mekînin

: kuvvetli, şerefli, yüce

mekînin

: sağlam, kuvvetli

mekînun

: yüksek mevki sahibi

mekkennâ

: sağlam yerleştirdik, kuvvetlendirdik, destekledik

mekkennâ

: yerleştirdik, mevki sahibi yaptık

mekken-nâ

: biz yerleştirdik

mekkennâ-hum

: onlara imkân (tasarruf hakkı ve kudret) verdik

mekkennâ-hum

: onlara imkân verdik

mekken-nâ-kum

: size imkân (tasarruf hakkı ve kudret) verdik

mekkete

: Mekke

meknûnin

: gizlenen, korunan, muhafaza edilen

meknûnun

: ekinnetli, örtülü, muhafaza edilmiş, saklı

meknûnun

: sedefinde saklı

mekran

: hile, tuzak

mekri-him

: onların hilesi

mekru

: hile, tuzak

mekrûhen

: kerih olan (hoş olmayan)

mekru-hum

: onların hileleri, tuzakları

mektesebe (ma iktesebe)

: kazandığı şey

melâiketen

: melekler

melâiketu

: melekler

melâiketun

: melekler

meleket

: malik oldu, sahip oldu

meleket

: sahip oldu

meleket eymânu-kum

: ellerinizin altında sahip olduğunuz

meleku

: melek

melekun

: bir melek

melekûtu

: mülk, yönetim, idare

meleun

: ileri gelenler

meliken

: melik, hükümdar

meliki

: melik (sultan), mâlik (sahip)

melikun

: bir kral

meliyyen

: uzun müddet

melûmen

: kınanmış olarak

melûmîne

: levmedilmiş, kınanmış

mel'ûnîne

: melunlar, lânetlenenler, rahmetten uzaklaştırılanlar

memdûdin

: uzamış, uzun uzun, uzayan

memlûken

: sahip olunan, köle olan, memluk

memnûnin

: kesilen, kesinti yapılan, devamlı olmayan

men

: kimse: kim

men ahbebte

: sevdiğin kişi

men âmene

: kim âmenû olursa (kim ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dilerse)

men amile

: kim yapar, kim işler

men câe

: gelen kimseyi

men elkâ

: atan kimse

men enâbe

: dönen, yönelen kimse

men ensârî

: benim yardıcılarım kimlerdir

men erâde

: isteyen kimse

men eserre

: gizleyen kimse

men esrefe

: kim israf ederse, israf eden kimse

men ezine

: izin verdiği kimse

men fî es semâvâti

: semalarda olanlar

men hamele

: yüklenen kimse

men hamelnâ

: taşıdığımız kimse

men huve

: o kimse

men ifterâ

: iftira eden

men igterafe

: avuçlayan kimse

men ihtedâ

: kim hidayete erdiyse (ererse)

men ista'lâ

: üstünlük sağlayan (alâ olan)

men iste'certe

: senin ücretle çalıştırdığın kimse(ler)

men işterâ-hu

: onu satın alan kimseler

men istetâa

: gücü yeten kimse

men isteta'te

: kime güç yetirirsen

men isteta'tum

: gücünüzün yettiği kimseyi (kimseleri)

men ittebea

: kim tâbî olursa

men ittebea-ke

: sana uyan, sana tâbî olan kimse

men ittehaze

: edinen kimse

men kâne

: kim varsa

men kâne

: olan kimse

men kefere

: kim inkâr ederse

men kezzebe

: tekzip eden kimseler, yalanlayanlar

men kezzebe
(kezzebe)

: yalanlayan kimse, inkâr eden
: (yalanladı)

men lâ yu'minu

: inanmayan kimse

men neşâu

: dilediğimiz kimseye

men rahime

: rahmet ettiği kimseler

men şekere

: şükreden kimseyi

men şereha

: kim açarsa, şerhederse

men tâbe

: tövbe eden kimse

men ted'ûne

: çağırdığınız, davet ettiğiniz, dua ettikleriniz

men teşâu

: bunu

men teşâu

: dilediğin kimseye

men tezekkâ

: nefs tezkiyesi yapan kimse

men tezekkere

: tezekkür edecek kimse

men ukrihe

: kim zorlanırsa, mecbur edilirse

men vecednâ

: bulduğumuz kimse

men vucide

: kimde bulunursa

men yegûsûne

: (denizde) dalgıçlık yapanlar

men yekfulu-hu

: ona kefil olacak kimse

men yekûlu

: kim derse

men yemşî

: kimi yürür

men yemûtu

: ölen kimseyi

men yeşâu

: dilediği kimse, kişi

men ye'ti

: kim gelirse

men yettekı

: kim takva sahibi olursa

men yû'minu

: inanan, îmân eden, mü'min olan kişi

men yunkiru

: inkâr eden kimseler

men yureddu

: geri döndürülen kimse (kim geri döndürülürse)

men yurîdu

: dilediği kimseyi, dilediğini

men zâ

: kim sahiptir (yetkiye sahiptir)

men zâ ellezî

: kim sahiptir, kim yapar

men zaleme

: kim zulmederse

men(i)

: kim

menâfia

: menfaat, fayda, yarar

menâfiu

: menfaatler, faydalar, yararlar

menâfiu

: faydalar, yararlar

menâfiu

: menfaatler, yararlar, faydalar

menâfiu

: menfaatler, faydalar

menâmi-hâ

: onun uykusu

menâmu-kum

: sizin uyumanız

menâsike-kum

: hacca ait ibadetleriniz

menâsike-nâ

: menasiklerimizi, yapacaklarımızı, uymamız gereken kurallarımızı

menâsın

: kaçış, kurtuluş

menâzile

: menziller

mendûdin

: meyveleri kat kat dizili

mendûdin

: dizilip hazırlanmış, istif edilmiş (veya ardarda gelen)

menea

: men etti, engelledi

menea-ke

: seni men etti

menennâ

: ni'metlendirdik

menennâ

: lütufta bulunduk (ni'met verdik)

menittekâ (men ittekâ)

: kişi takva sahibi olur

mennâın

: engel olan

menne

: nimet verdi

menne allâhu

: Allah ni'metlendirdi (ni'met verdi)

mennen

: ni'metlendirerek, lütfederek (bedelsiz)

mennen

: minnet etirerek

menseken

: mensek, şeriat

mensiyyen

: unutulan

mensûran

: savrulmuş, dağınık

mensûren

: yardım gören

menşûren

: neşredilmiş olarak

menşûrin

: yayılmış


Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin