Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə51/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   100
Arab Azer1


: aldatmıyorlar

mâ yahkumûne

: hükmettikleri (karar verdikleri) şey

mâ ya'kılu-hâ

: onu akıl edemez

mâ ya'lemu-hum

: onları bilmezler

mâ yechadu

: bile bile inkâr etmez

mâ yeddeûne

: istedikleri şeyler

mâ yed'ûne

: taptıkları şey(ler)

mâ yef'alu

: yapmaz, olmaz

mâ yeıdu-hum(u)

: onlara vaad etmez

mâ yekrehûne

: beğenmedikleri, hoşlanmadıkları, kerih gördükleri şey(ler)

mâ yekûlu

: söylediği şeyleri

mâ yekûlûne

: söyledikleri şey(ler), söylediklerine

mâ yekûnu

: olmaz

mâ yelfızu

: söylenmez

mâ yelicu

: giren şey

mâ yemlikûne

: sahip olamazlar, malik olamazlar

mâ yenzurûne

: bakmazlar, gözlemiyorlar

mâ yerâ

: gördüğü şey

mâ yerkebûne

: bindiğiniz şeyler

mâ yeşâu

: dilediği şeyi, dilediği şeyi

mâ yeşâûne

: diledikleri şey

mâ yeşâûne

: onların diledikleri şeyler

mâ yeştehûne

: beğendikleri (tercih ettikleri)

mâ yeşterûne

: yaptıkları alışveriş

mâ yeş'urûne

: farkında olmazlar, farkına varmazlar

mâ yeş'urûne

: farkında olmazlar, farkına varmazlar

mâ yetezekkeru

: tezekkür edebileceğiniz şey

mâ ye'tî-him

: onlara gelmedi

mâ yeveddu

: sevmezler, istemezler

mâ yezirûne

: yüklendikleri şey

mâ yûadûne

: vaadedilen şeyi, vaadolundukları şey

mâ yubeddelu

: değiştirilmez

mâ yucâdilu

: mücâdele etmez

mâ yudıllûne

: saptıramazlar

mâ yudrî-ke

: sen bilemezsin

mâ yûhâ

: vahyolunan şey

mâ yuhfîne

: gizlediklerini

mâ yukâlu

: söylenen şey

mâ yulkı

: şey(ler) ilka eder, ulaştırır

mâ yu'merûne

: emrolundukları şey(ler)i

mâ yumsikuhunne

: onları tutmaz (havada durduramaz)

mâ yunfikûne

: infak edilen şeyler

mâ yunzerûne

: uyarıldıkları şey

mâ yurîdu

: dilediği şey

mâ yusirrûne

: sır olan şeyler, sakladıkları şeyler

mâ yusirrûne

: gizledikleri, sırları, sakladıkları şeyler

mâ yutlâ

: okunan şeyler

mâ zâde-hum

: onlara artırmadı

mâ zâga

: kaymadı

mâ zalemû-nâ

: bize zulmetmediler

mâ zalemû-nâ

: bize zulmetmediler

mâ zanentum

: siz zannetmediniz

mâ zekâ

: tezkiye olmaz

mâ ziltum

: zail olmadı, devam etti

mâ....(illâ)

: ...'den başka olmadı

maallâhi (mae allâhi)

: Allah ile beraber

maarratun

: muarrat, meşakkat, sıkıntı

maâza allâhi

: Allah'a sığınırım

maâzâ allâhi (âze)

: Allah'a sığınırım (sığındı)

ma'dûdâtin

: adetli, sayılmış, sayılı

ma'dûdete

: ma'dûd, adetli, sayılı

ma'dûdetin

: sayılı (bir zaman), belli bir müddet

ma'dûdetin

: sayılı, birkaç

ma'dûdin

: sayılı (adetli), belirli

mâe

: su

mâe-hâ

: onun suyu

mâe-ki

: (senin) suyunu

magfireten

: mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)

magfireten

: mağfiret, günahların sevaba çevrilmesi, bağışlanma

magfireti

: mağfireti

magfiretin

: mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)

magfiretun

: mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)

maglûbun

: mağlup olanım

magribe eş şemsi

: güneşin battığı yer

magrûfen

: iyilikle, ma'rufla, güzellikle

mahcûbûne

: hicaplanmış, perdelenmiş olanlardır

mahcûren

: yasak edilmiş, haram edilmiş, men edilmiş

mahdûdin

: dikenleri alınmış, dikensiz

mahfûzen

: korunmuş, muhafaza edilmiş

mahille-hu

: mahalline, kendi yerine

mahille-hu

: mahalline, kendi yerine

mahıllu-hâ

: onun yeri

mahîsan

: kaçış, kaçamak, kaçış yeri

mahîsin

: kaçacak yer

mahmûden

: mahmut, hamdedilen, övülen

mahrûmûne

: mahrum bırakılanlar

mahşûreten

: birarada toplanmış

mahtûmin

: hatemli, mühürlü, mühürlenmiş

mâ-hum

: onlar değillerdir

mahyâ-hum

: onların hayatları

mahzûren

: hazer edilen (çekinilen, korkulan)

mâin

: su, sıvı

maîşete-hâ

: onun geçimi

maîşete-hum

: onların maişetleri, geçimleri

maîşeten

: maişet temini, geçim

maiye

: benimle beraber, benim maiyetimde

makâide

: durulacak yerler, mevziler (uygun yerler)

makâme

: makam)

makâmin

: makam, oturulan yer

makâmıu

: kamçılar

makâmu ibrâhîme

: Hz. İbrâhîm'in makamı

makâmun

: makam, mekân

makbûdatun

: kabzedilmiş, tutulmuş, alınmış olan

makdıyyen

: olmasına karar verilmiş, kesinleşmiş olan

makdûran

: takdir edilmiş

makîlen (kâilun)

: öğle uykusu uyunan yer, dinlenme yeri (öğle uyku vakti, dinlenme zamanı)

mâkisîne

: kalıcıdırlar

mâkisûne

: duranlar, kalanlar

makrabetin

: yakın, akraba

maksûmun

: ayrılmış, kısımlandırılmış, taksim edilmiş

maksûrâtun

: korunmuş, himaye edilen, belli bir yerde ikâmet eden, dışarıda dolaşmayan

makten

: gazap, kızgınlık, öfke

makten

: şiddetli kızgınlık, öfke, gadap

makten

: büyük suç, kızdırıcı husus

maktu allâhi

: Allah'ın gadabı, öfkesi

maktûun

: helâk olmuş, kesilmiş

ma'kûfen

: akar

mâle el yetîmi

: yetimin malına

mâle-hu

: malını

mâlen

: mal (miktar) bakımından

mâli

: nasıl

mâlike el mulki

: mülkün maliki, sahibi

mâliki

: malik, sahip

mâlikûne

: malik olanlar

mâlin

: mal

mâliûne

: dolduranlar, dolduracak olanlar

mâ-liye

: niçin ben

ma'lûmâtin

: malûm olan, bilinen, belli

ma'lûmâtun

: malûm, belirlenmiş, bilinen

ma'lûmâtun

: malûm, belirlenmiş, bilinen

ma'lûmin

: malûm, bilinen, belli

mâlun

: mal

mâniatu-hum

: onların manisi, engeli, koruyucusu

maradan

: maraz, hastalık

maradun

: hastalık, maraz, şüphe

mardâ

: hasta

mardâti

: rıza

mardâtî

: benim razı olmam, benim rızam

mardâti allâhi

: Allah'ın rızasını

mardıyyen

: kendisinden razı olunan

mardıyyeten

: Allah'ın rızasını kazanmış olarak

marîdan

: hasta

mâridin

: asi ve azgın

maridtu

: ben hasta oldum

ma'rûfen

: marufla, örf ve adete uygun olarak: maruf, iyilik olarak

ma'rûfetun

: bilinen, taktir edilen

ma'rûfun

: güzel, iyi, örfe uygun

ma'şere

: topluluk

masfûfetin

: sıralanmış (özenle dizilmiş)

masfûfetun

: istif edilmiş, dizilmiş, sıralanmış

masîran

: gidilen yer, varış yeri

masîre-kum

: sizin dönüşünüz

masîren

: varış yeri

masrifen (serefa)

: uzaklaşacak yer, kaçış yolu (çevirdi, uzaklaştı)

masrûfen

: çevrilecek, uzaklaştırılacak

matara

: yağmur

mataran

: yağmur

mataru

: yağmur

matlaı

: doğuş

matlıa eş şemsi (talaa)

: güneşin (tulû ettiği) doğduğu yer (doğdu)

mattehazû (mâ ittehazû)

: edindikleri şey

mâtû

: öldüler

matviyyâtun

: dürülmüş olarak

mâu-hâ

: onun suyu

mâzâ

: ne, neyi, neye, nasıl

ma'zilin

: ayrı yer, kenar

ma'ziratu-hum

: onların mazeretleri

ma'ziretu-hum

: onların mazeretleri, özürleri

mazlûmen

: mazlum, zulmedilen (haksızlığa uğrayan)

ma'zûlûne

: azledilmiş olanlar, uzak tutulmuş, men edilmiş olanlar

mea

: beraber, ile, yanında

mea allâhi

: Allah ile beraber

mea el ebrâri

: ebrar olan (Allah'a ulaşan ve veli olan cennetlik) kullarınla beraber

mea ellezîne

: o kimselerle birlikte

mea eş şâhidîne

: şahit olanlarla birlikte, beraber

meâben

: meab, sığınılacak yer olarak

meâben

: meab, sığınak, melce

meâbi

: meabım, dönüş yerim, dönüşüm, sığınağım

meâbin

: sığınak

meâbin

: dönüş, dönme yeri, sığınak

mea-hâ

: onunla beraber

mea-hu

: onunla beraber

mea-hum

: onlarla birlikte, beraber, yanında

meâ-ke

: seninle beraber

mea-kum

: sizinle beraber, sizin yanınızda olan

mea-kumâ

: sizinle (ikinizle) beraberim

meallâhi (mea allahi)

: Allah'la beraber

mea-nâ

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin