mu'minen
|
: mü'min olarak
|
mu'mineten
|
: bir mü'min (kadın)
|
mu'minetin
|
: mü'min bir kadın
|
mu'minetun
|
: mü'min (kadın)
|
mu'mineyni
|
: iki mü'min (mü'minler)
|
mu'minin
|
: bir mü'min
|
mu'minîne
|
: mü'min erkekler
|
mu'minîne
|
: mü'minler, îmân edenler
|
mû'minîne
|
: mü'minler, âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
|
mû'minûne
|
: îmân eden, mü'min olanlar
|
mumsikâtu
|
: tutanlar
|
mumsike
|
: tutacak olan, tutan kimse
|
mumtiru-nâ
|
: bize yağmur yağdıracak
|
munâdiyen
|
: nida eden, davetçi
|
munbessen
|
: ufalandı, toz haline gelmiş, dağılmış
|
muneccû-ke
|
: seni kurtaracak olanlarız
|
munhemirin
|
: gürül gürül akan
|
munia
|
: engellendi
|
munîben
|
: münîb olarak, yönelerek
|
munîbin
|
: yönelen
|
munîbin
|
: Allah'a dönmüş olan, Allah'a yönelen, Allah'a ulaşmayı dileyen
|
munîbin
|
: Allah'a dönük
|
munîbîne
|
: yönelenler, (yönelin)
|
munîbîne
|
: yönelenler
|
munîbun
|
: Allah'a yönelen, dönen kimse
|
munîren
|
: aydınlatıcı
|
munîren
|
: nurlandıran
|
munîrin
|
: aydınlatıcı, nurlandırıcı
|
munîrin
|
: aydınlatıcı
|
munkairin
|
: kökünden sökülmüş olan
|
munkaleben
|
: dönüşmüş olan
|
munkalibûne
|
: dönenler, dönecek olanlar
|
munkalibûne
|
: dönenleriz
|
munkalibûne
|
: dönenleriz
|
munkeren
|
: inkâr edici, kötü, çirkin
|
munkerûne
|
: yabancılar (tanınması inkâr olunanlar, tanınmayanlar)
|
munkerûne
|
: tanınmayan (yabancı)
|
munkiretun
|
: inkârcıdır, inkâr edicidir
|
munkirûne
|
: inkâr edenler, inkâr ediciler
|
munkirûne
|
: inkâr edenler
|
munkirûne
|
: tanımayanlar (tanıyamayanlar)
|
muntazırûne
|
: bekleyenler, gözleyenler
|
muntehâ-hâ
|
: onun sonu, nihayeti
|
muntekimûne
|
: intikam alacak olanlar
|
muntekimûne
|
: intikam alacak olanlar
|
muntekimûne
|
: intikam alıcılarız
|
muntesiren
|
: yardım edilen, yardım alan
|
muntesirîne
|
: yardım edilenler
|
muntesirun
|
: yardımlaşan
|
munteşirun
|
: dağılan, etrafa yayılan
|
munzarîne
|
: mühlet verilenler
|
munzarîne
|
: bekletilenler (mühlet, zaman verilenler)
|
munzarûne
|
: bekletilenler, mühlet verilenler
|
munzarûne
|
: bekletilenler, mühlet verilenler
|
munzelîne
|
: indirilen: nezirler, uyarıcılar
|
munziru
|
: uyarıcı
|
munzirun
|
: bir uyarıcı: inzar eden,
|
munzirûne
|
: nezirler, uyarıcılar
|
murâgamen
|
: hicret yerleri, göç edilecek yerler
|
murdıatin
|
: emziren kadın
|
murîbin
|
: şüphe içinde olan
|
murîbin
|
: şüphe içinde
|
murîbin
|
: şüpheci
|
murîbun
(reyb)
|
: tatmin etmeyen, kanaat hasıl etmeyen, şüphe veren
: (şüphe)
|
mu'ridîne
|
: yüz çevirenler kimseler, dönenler
|
mursâ-hâ
|
: yaşamın son bulma zamanı, onun gelip çatması, vuku bulması
|
murselûne
|
: (gönderilmiş) resûller
|
murselûne
|
: (gönderilmiş) resûller
|
murşiden
|
: bir mürşid, irşad eden
|
mursile
|
: gönderen, gönderecek olan
|
mursiletun
|
: resûl gönderen
|
mursilîne
|
: gönderenler
|
mursilû
|
: gönderen
|
murtâbun
|
: şüphe eden, şüpheci
|
murtefekan
|
: arkadaş, dost, destek, yardım
|
murtefekan
|
: arkadaş, dost, yardımcı, destek
|
mûsâ
|
: Hz.Musa
|
musaddikan
|
: tastik edici olan, tastik edici olarak
|
musaddikun
|
: tasdik edici, tasdik eden
|
musaddikun
|
: tasdik eden
|
mu'sadetun
|
: kilitlenmiştir, kapatılmıştır
|
musaffen
|
: saflaştırılmış, saf, süzülmüş
|
musâfihâtin
|
: zina etmek
|
musahharâtin
|
: emir altına alınanlar, emre amade kılınmış olanlar
|
musahharâtun
|
: emrine verilmiş olanlar
|
musallen
|
: namaz yeri
|
musbıhîne
|
: sabahlayanlar, sabah vaktine erenler (sabaha çıkanlar)
|
mûse
|
: Musa
|
musellemetun
|
: teslim edilmiş olan, teslim edilen
|
musemmen
|
: isimlendirilmiş, belirlenmiş
|
musennedetun
|
: bir tarafa dayalı, yaslanmış
|
musevvemeten
|
: işaretlenmiş, damgalanmış olan
|
musevvemeten
|
: damgalanmış, işaretlenmiş
|
musevvimîne
|
: işaretlenmiş, nişanlı
|
muşeyyedetin
|
: sağlam, muhkem, yüksek
|
musfarren
|
: sararmış
|
muşfikîne
|
: korkanlar, endişe edenler
|
musfiratun
|
: nurlu, parlak, aydın
|
musîbetun
|
: musîbet
|
musîbu-hâ
|
: ona isabet eden (edecek)
|
mûsın
|
: vasiyet eden
|
mûsın
|
: vasiyet eden
|
mûsiûne
|
: genişletici olan
|
muskaletun
|
: günahları yüklü olan
|
muslimen
|
: Allah'a teslim olan, müslüman
|
muslimeyni
|
: teslim olan (iki kişi)
|
muslimûne
|
: müslümanlar, Allah'a teslim olanlar
|
musmeın
|
: işiten
|
musmiin
|
: işittiren (işittirici)
|
musrifîne
|
: müsrif, haddi aşan
|
musrifun
|
: müsrif olan, haddi aşan, ölçüyü taşıran
|
musrifun
|
: israf eden, haddi aşan
|
musrifûne
|
: müsrif, haddi aşan
|
muşriketen
|
: müşrik olan kadın
|
muşrikîne
|
: güneş doğduğu vakit orada bulunanları (şark zamanı orada olanlar)
|
muşrikun
|
: müşrik olan erkek
|
müşrikûne
|
: Allah'a ortak (şirk) koşanlar, müşrikler
|
mustad'afîne
|
: aciz, çaresiz, zayıf olanlar
|
mustahfin
|
: gizlenen (gizlenmek isteyip gizlenen kimse)
|
mustahlefîne
|
: halefler, vekil kılınanlar
|
mustakbile
|
: yönelip gelen
|
mustakîmin
|
: istikamet üzere (Allah'a yönlendirilmiş) olan
|
mustebşiratun
|
: müjdelenmiş
|
mustehziûne
|
: alay edenler, alay eden kimseler
|
mustekarran
|
: karar kılınan yer, kalınacak yer
|
mustekarre-hâ
|
: onun karar kıldığı (kaldığı) yer
|
mustekarren
|
: karar kılınan yer, karargâh
|
mustekarren
|
: karar kılınan yer, karargâh
|
mustekarrin
|
: karar kılınmış, kararlaştırılmış
|
mustekarrun
|
: kararlaştırılmışolan, karar kılma,
|
mustekbirûne
|
: büyüklenenler, kibirlenen kimseler
|
mustekîmin
|
: istikamet verilmiş, yönlendirilmiş
|
mustekîmin
|
: istikamet üzere olan
|
mustekîmin
|
: Allah'a doğru istikamet verilmiş olan
|
mustekırran
|
: durur vaziyette, dururken
|
mustekırrun
|
: kararlaştırılmış, belirlenmiş
|
mustekırrun
|
: istikrarlı, devamlı
|
mustemirrin
|
: devam eden
|
mustemirrun
|
: sürekli, devamlı
|
mustemiu-hum
|
: onları dinleyenler
|
mustemiûne
|
: işitenler
|
mustemsikûne
|
: tutunanlar, sarılanlar
|
musterikûne
|
: ortaksınız, müştereksiniz
|
muşterikûne
|
: müşterek, ortak olanlar
|
mustetarun
|
: satırlar halinde, yazılı halde
|
musvedden
|
: siyahlaşmış olan, kararmış olan
|
musvedden
(esved)
|
: kararmış, siyahlaşmış
: (siyah)
|
musveddetun
|
: kararmış olan
|
mutahharatun
|
: temiz olan, temiz
|
mutahhareten
|
: tertemiz
|
mutahheratin
|
: mutahhar kılınmış olan, temiz olan
|
mutâın
|
: kendisine itaat edilen
|
muteammiden
|
: taammüden , kasten
|
mutecâvirâtun
|
: birbirine komşu
|
mu'tedin
|
: haddi aşan
|
mu'tedin
|
: hakka tecavüz eden, haddi aşan
|
muteferrikatin
|
: ayrı ayrı
|
muteferrikûne
|
: ayrı ayrı, birçok (tefrik edilmiş olanlar)
|
mutekâbilîne
|
: karşılıklı, karşı karşıya
|
mutekallebe-kum
|
: sizin (bir beldeden diğerine) yer değiştirme, gezip dolaşma yerlerinizi, dönüşünüzü
|
mutekebbirin
|
: kibirlenen, büyüklük taslayan
|
mutekebbirin
|
: mütekebbir, büyüklenen, kibirlenen
|
muteşâbihâtun
|
: tevile tâbî, yoruma açık
|
muteşâbihen
|
: müteşabih, teşbih edilen, benzer, uyumlu
|
mutesaddian
|
: parçalanmış, parça parça olmuş
|
mutesaddian
|
: parçalanmış, parça parça olmuş
|
muteşâkisûne
|
: birbirine karşı şâki olanlar, aralarında anlaşamayanlar
|
mutetâbiayni
|
: ardarda, devamlı
|
mutetâbiayni
|
: birbirini takip eden, ardarda, devamlı olarak
|
muteveffî-ke
|
: seni vefat ettirecek olan
|
mutimmu
|
: tamamlayan, tamamlayacak olan
|
mutmainneten
|
: tatmin olmuş
|
mutmainnîne
|
: mutmain olanlar (olarak), yerleşip yaşayanlar
|
mutmainnun
|
: tatmin olmuş
|
mutrafî-hâ (etrefe)
|
: onun refah içinde olan ileri gelenleri, zenginleri (her istediği verildi)
|
mutrafî-him
|
: onların refahta olanları
|
mutrefîne
|
: mutrafı olanlar, varlık içinde zevklerine dalmış olanlar
|
mutrefû-hâ
|
: onun refah içinde olanları, ileri gelenleri
|
muttaliûne
|
: muttali olanlar, yakînen bilenler
|
muttebeûne
|
: tâbî olunanlar, takip edilecek olanlar
|
muttebeûne
|
: takip edilecek olanlar
|
muttebeûne
|
: takip edilecek olanlar
|
muttehıze
|