Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə42/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   100
Arab Azer1


: emir yerine getirildi, tamamlandı

kudiyeti

: kada edildi, kaza edildi, yerine getirdi, bitirdi

kuffârun

: kâfirler

kuffû

: çekin, zarar vermekten vazgeçin

kufire

: inkâr edildi

kufran

: inkârlar, küfürler

kufren

: küfür, inkâr

kufru-hu

: onun küfrü, inkârı

kufru-hum

: onların küfrü

kufûran

: inkâr ederek

kufûren

: inkâr ederek

kufuven

: denk, eş

kul

: de, söyle

kul(i)

: de, söyle

kûlâ

: ikiniz söyleyin: deyin

kule şey'in

: herşey

kuli

: de, söyle: yeyin

kulid'ullâhe (kul ud'u allâhe)

: de ki Allah (diye) çağır

kulillâhu (kul allâhu)

: 'Allah' de

kulillezî (kul ellezî)

: de, ki o

kulir rûhu (kul er rûhu)

: de ki ruh

kulle

: tamamen, hepsi

kulle el bastı

: büsbütün açma, hepsini açma, açıp savurma

kulle keffârin

: kâfirlerin hepsini (hiçbirini)

kulle mâ

: her defa

kulle sefînetin

: bütün gemi(ler)

kulle şey'in

: herşey

kulle vâhıdin

: herbiri

kulle-hâ

: onun hepsi

kullemâ

: her seferinde, her defasında

kullemâ dehale

: her girişinde

kullen

: hepsini

kullen

: tamamen, bütün, tüm, hepsi

kullen

: herkes, hepsi

kulli

: her, bütün, hepsi

kulli şey'in

: hepsi, herşey

kulli-hî

: onun hepsi, bütün

kullime

: konuşturuldu

kullu

: her, hepsi, bütün

kullu et taâmi

: bütün yiyecekler

kullu ilâhin

: bütün ilâhlar

kullu men

: bütün kişiler, bütün bilinçli varlıklar, bütün insanlar ve bütün cinler, herkes

kullu nefsin

: her nefs, bütün nefsler

kullu şey'in

: herşey

kullu-hum

: onların hepsi

kullu-hunne

: onların hepsi

kullun

: hepsi, bütün, herbiri

kulnâ

: söyledik, dedik

kulne

: dediler

kulte

: dedin, söyledin

kultum

: siz dediniz

kultum (iz kultum)

: siz dediniz (siz demiştiniz)

kûlû

: deyin, söyleyin

kulûbe-hum

: onların kalpleri

kulûbe-nâ

: kalplerimizi

kulûbi

: kalpler

kulûbin

: kalpler

kulûbu

: kalpler

kulûbu-hum

: onların kalpleri

kulûbu-kum bi-hî

: kalplerinizin onunla

kulûbun

: kalpler

kulûbu-nâ

: bizim kalplerimiz

kulû-hu

: onu yeyin

kum

: siz, sizi

kun

: ol

kunnâ

: biz idik, olduk

kun-nâ

: biz olduk

kun-nâ na'melu

: biz yapmış olduk

kunnâ nestensihu

: tensih ediyorduk, yazdırıyorduk

kunne

: onlar (kadınlar) ... oldu

kunte

: sen oldun: sen idin,

kunti

: oldun (kadın)

kuntum

: siz oldunuz, idiniz

kuntunne

: siz

kûnû

: olun

kur'âne

: Kur'ân-ı Kerim

kur'ânen

: bir Kur'ân

kur'ânun kerîmun

: Kur'ân-ı Kerim'dir

kurbânen

: rıza kazanmak, yakınlık sağlamak (için)

kurbânin

: bir kurban

kuren

: belde, şehir

kurenâe

: karinler, yakın arkadaşlar

kureyşin

: Kureyş (Kabilesi)

kurhen

: meşakkat, güçlük

kurhun

: kerih, hoşa gitmez

kurrete a'yunin

: göz aydınlığı

kurretu aynın

: (sevinç) göz aydınlığı

kursiyyi-hi

: onun tahtı, kürsüsü

kursiyyu-hu

: onun kürsüsü

kurûin

: dönem (hayz zamanı)

kurûnen

: nesiller

kusâlâ

: üşenerek

kuşitat

: sıyrılıp soyuldu (derinin, koyundan sıyrılarak çıkarılması)

kussî-hi

: onu takip et

kusûren

: köşkler, saraylar

kutibe

: yazıldı, farz kılındı

kutile

: katledildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu, kendisini mahvetti

kutilet

: öldürüldü

kutiltum

: siz öldürüldünüz

kutilû

: öldürüldüler

kuttıat

: yarıldı (parçalandı)

kutubin

: kitaplar

kuûdun

: oturmuşlar

kuvveten

: kuvvet bakımından

kuvvetin

: güç, kuvvet

kuvviret (tekvîr)

: bürülüp dürüldü (tortop olmak, sarık gibi sarılmak)

kuzibû

: yalanlandılar

kuzzibet

: yalanlandı



: yoktur: olmaz, değil

lâ a'budu

: ben kul olmam, tapmam

lâ âsıme

: engel olan (engel olucu), koruyan (koruyucu) yoktur

lâ bâridin

: serinletici değil

lâ bey'un

: alışveriş yoktur

lâ bikrun

: çok genç olmayan

lâ buşrâ

: müjde(ler) yoktur

lâ cereme

: bedeli yok, kurtuluşu yok, mecburi, kesinlikle

lâ cunâhâ

: vebal yoktur, günah yoktur

lâ cunâhe

: günah yoktur

lâ dayra

: zararı yok, önemli değil

lâ ebrehu

: ayrılmayacağım, devam edeceğim

lâ ed dâllîne

: dalâlette olanlar değil

lâ ed dâllîne

: dalâlette olanlar değil

lâ ensâbe

: neseb, soy bağı yoktur

lâ erâ

: görmüyorum

lâ es'elu-kum

: sizden istemiyorum

lâ fâridun

: yaşlı olmayan

lâ fevte

: kaçış yoktur

lâ halaka

: nasip yoktur

lâ hayra

: hayır yoktur

lâ huccete

: huccet, çekişme yoktur

lâ hum yunzarûne

: onlara bakılmaz

lâ hum yunzarûne

: onlara bakılmaz

lâ ikrâhe

: icbar, zorlama yoktur

lâ ikrâhe

: icbar, zorlama yoktur

lâ ıktehame

: katlanmadı, geçmedi, aşmadı

lâ ilâ hâulâi

: onlarla (bunlarla) olmazlar (ne bunlarla olurlar)

lâ ilâhe

: ilâh yoktur

lâ ilâhe (lâ).... illâ

: ilâh yoktur : ... ‘den başka (yoktur)

lâ ilme lenâ

: Rahmân (Allah)

lâ infisâme

: kopma yoktur, olmaz (kopmaz)

lâ isme

: bir günah yoktur

lâ isme aleyhi

: onun üzerine bir günah yoktur

lâ ivece

: eğrilik, sapma yoktur

lâ kıbele

: mukabele edemezler, karşı koyamazlar

lâ kuvvete

: kuvvet yoktur

lâ lagvun

: boş söz yoktur

lâ li yehdiye-hum

: onları hidayet edecek değil

lâ maktûatin

: kesilmeyen, eksilmeyen

lâ meredde

: geri döndürülmeyecek olan

lâ meredde

: reddedilmez, geri çevrilmez, döndürülmez

lâ merhaben

: merhaba yok

lâ mevlâ

: dost yoktur

lâ misâse

: dokunmayın

lâ muakkıbe

: takip eden, kontrol eden, bozacak yoktur

lâ mubeddile

: değiştirecek yoktur

lâ mukâme

: yer yok

lâ nâsıre

: yardımcı yoktur

lâ nebtegî

: istemeyiz

lâ nerâ

: görmüyoruz

lâ nes'elu-ke

: biz senden istemiyoruz

lâ neskî

: biz sulamayız, sulayamayız

lâ nesmeu

: biz işitmeyiz

lâ nudîu

: zayi etmeyiz

lâ nuferriku

: fark gözetmeyiz, ayırmayız

lâ nuferriku

: fark gözetmeyiz, ayırım yapmayız 19 - beyne

lâ nuferriku

: fark gözetmeyiz, ayırım yapmayız 19 - beyne

lâ nuhlifu-hu

: onda ihtilâf etmeyelim

lâ raybe

: şüphe yok

lâ raybe

: şek, şüphe yok

lâ raybe fî-hi

: onun hakkında şüphe yoktur, olmaz

lâ refese

: yanaşmak yoktur

lâ reybe

: şüphe yoktur

lâ sarîha

: yardım edilmez

lâ şarkîyetin

: doğuda olmayan (bulunmayan)

lâ şiyete

: leke yoktur

lâ ta'budi eş şeytâne

: şeytana kul olma

lâ ta'budûne

: kul olmayın

lâ ta'cel

: acele etme

lâ ta'dû

: hakka tecavüz etmeyin, hudutları aşmayın

lâ ta'dulû-hunne

: onlara engel olmayın

lâ taglû

: haddi aşmayın

lâ tahda'ne

: yumuşak, çekici söylemeyin

lâ tahıllu

: helâl olmaz

lâ tahmilu

: taşımaz

lâ tahsebe-enne

: sakın zannetme

lâ tahsebenne

: sakın zannetme

lâ tahsebenne allâhe

: Allah'ı sakın sanma, zannetme

lâ tahsebû-hu

: onu zannetmeyin

lâ tahşev-hum

: onlardan korkmayın

lâ tahtesımû

: çekişmeyin, kavga etmeyin

lâ tâkate

: takat, güç yok

lâ tâkate

: takat, güç yok

lâ takher

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin