Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
ISSN:1302-8944 Yıl: 2018
Sayı: 46
Sayfa: 149-173
164
Etkili Kullanımını Onaylama ve Dijital Medya Risklerinden Koruma olarak adlandırılmıştır. İlk
boyut, ebeveynlerin çocuklarının dijital medya araçlarını kullanmasını onaylama ve destekleme
yönündeki görüşlerini değerlendiren ifadelerden oluşmakta ve varyansın %25.281’ini
açıklamaktadır. İkinci boyut ise varyansın % 20.828’ini açıklayan, dijital medya kullanırken
çocukların karşılaşabileceği riskler hakkında ebeveynlerin tutumlarını değerlendiren maddelerden
oluşmaktadır. Elde edilen bu iki faktörlü yapının doğrulanıp doğrulanmadığını test etmek için
maksimum olabilirlik yöntemi ile yapılan doğrulayıcı faktör analizinde modelin uyum indeksleri
incelenmiş ve bu değerlerin modelin uyumu için yeterli olduğu görülmüştür. Ölçeğin güvenirliği, iç
tutarlık (Cronbach Alpha), test-tekrar test ve test yarılama yöntemleri ile hesaplanmıştır. Psikolojik
ölçme araçlarının güvenirliğinin hesaplanmasında güvenirlik katsayısının .60 ve üzerinde olması
yeterli (Şeker & Gençdoğan, 2006), .70 ve üzerinde olması ise iyi olarak
kabul edilmekte ve bu
değerleri karşılayan araçların güvenilir olduğu ifade edilmektedir (Field, 2009). Ölçeğin her iki alt
boyutu için hesaplanan Cronbach alpha iç tutarlık katsayısı sırasıyla, .776 ve .724, test yarılama
güvenirlik katsayıları ise .764 ve .631’dir. Buna göre, geliştirilen ölçme aracı güvenilir olarak
nitelenebilir.
Dijital Ebeveynlik Tutum Ölçeği’nin psikometrik bulguları, ölçeğin geçerli ve güvenilir bir ölçme
aracı olduğu yönündedir. Bu ölçme aracı, 6-18 yaş arasında çocukları olan Türk ebeveynlerin dijital
medyanın çocukları tarafından kullanılmasına yönelik tutumlarının değerlendirilmesine olanak
sağlamaktadır. Ebeveynlerin dijital medya araçlarının çocukları tarafından kullanımına yönelik
tutumlarının,
literatürle de uyumlu olarak, bu teknolojilerin sağladığı olanaklara karşı olumlu; ancak
risklerinden dolayı bu teknolojilerin kullanılması konusunda olumsuz olarak değişebildiği
gözlenmiştir. Ancak bu iki eğilim birbiri ile ilintilidir. Ebeveynlerin bu tutumları, dijital
teknolojilerin çocuklarının hayatında vazgeçilmez bir yeri olmaya başladığına dair kabulleri ile
ilişkili görünmektedir. Zira ebeveynlerin büyük çoğunluğu bu teknolojilerin kullanımını
düzenlemek ile ilgili beceriler kazanmak isterken, sadece % 9’u çocuklarını bu teknolojilerden
tamamen uzaklaştırmak istemiştir (İnan-Kaya ve diğ., baskıda).
Benzer biçimde, ebeveynler,
çocuklarının gelişiminde dijital medya araçlarının hızlandırıcı ve kolaylaştırıcı rolü olduğuna
inandıklarında, küçük yaşlardaki çocuklarının (2-7 yaş) dahi bu araçları kullanması konusunda
olumlu tutum göstermektedirler (
Vittrup, Snider, Rose & Rippy, 2016)
Bu çalışmanın bulgularına göre, ebeveynlerin dijital medya araçlarının çocukları tarafından
kullanımlarına yönelik tutumları, onların etkin kullanımını teşvik etme ve onları olası risklerden
koruma biçimde farklılaşmaktadır. Ancak, ölçeğin,
sosyoekonomik özellikleri, dijital teknolojileri
kullanma yeterlilikleri ve bu teknolojileri kullanma amaçları açısından farklılık gösteren ebeveyn
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
ISSN:1302-8944 Yıl: 2018
Sayı: 46
Sayfa: 149-173
165
örneklemlerinde uygulanması, ölçme aracının kullanışlılığının artırılması açısından gerekli
görülmektedir. Ebeveynlerin teknolojiyi kullanma konusundaki yeterliliklerinin, çocuklarının bu
teknolojileri kullanımına yönelik tutumları üzerinde belirleyici rolü olabileceği bildirilmektedir.
Buna göre, ebeveynler dijital okuryazarlıkları açısından yeterli olduklarında izin verici aracılık
stratejilerinin; hem ebeveyn hem de çocuk dijital okuryazarlık becerileri açısından zayıf olduğunda
ise sınırlandırıcı aracılık stratejilerinin uygun olabileceği önesürülmektedir (
Livingstone, Ólafsson,
ve diğ., 2017). Bu manada, çalışmada geliştirilen ölçme aracının, dijital ebeveynlik aracılık
davranışlarının hazırlayıcısı olan tutumlar açısından ebeveynlerin nasıl eğilimlere sahip olduklarının
anlaşılabilmesi için katkı sağlayıcı olacağı düşünülmektedir.
Gelecek çalışmalarda, özellikle dijital ebeveynliğin bir diğer boyutu olan ebeveyn aracılığı
stratejilerinin ebeveyn tutumları ile ilişkisinin incelenmesi önerilmektedir.
Ebeveynlerin
sahip
oldukları tutumların geçerli ve güvenilir olarak ölçülebilmesi onların dijital aracılık stratejilerinin
geliştirilmesinde başlangıç noktasıdır.
Türk ebeveynlerin hangi aracılık stratejilerini hangi tutumlar
ile ilişkili olarak ortaya koyduğunun anlaşılması, çocukların dijital teknolojilerden yararlanırken
risklerden korunabilmeleri hususunda ebeveynlere yönelik yürütülecek farkındalık artırma
müdahalelerinin de içeriğine katkı sağlayıcı olacaktır. Daha önce de belirtildiği gibi, çocukların bu
teknolojileri kullanımları ebeveynleri ile kurdukları ilişkinin niteliğinden etkilenmektedir.
Dolayısıyla ebeveynlerin genel olarak ebeveynliğe, özel olarak ise dijital ebeveynliğe yönelik
bilişsel inançlarının ve duyuşsal yaklaşımlarının ölçülmesinde, çalışmada geliştirilen aracın katkı
sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Diğer yandan, ebeveynlerin, dijital ebeveynlik tutumlarının anlaşılmasında katkısı olmakla birlikte
bu çalışmanın bir sınırlılığı, 6-18 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerinin tutumlarına odaklanmış
olması, daha erken dönemlerde ebeveynlerin dijital medya araçlarının çocukları tarafından
kullanımını nasıl değerlendirdiklerini incelememiş olmasıdır. Bu yöndeki sınırlılık,
daha erken
dönemlere ait gelişimsel özellikleri de dikkate alarak, ebeveynlerin tutumlarının incelenmesi ile
aşılacaktır. Bu amaçla ileriki araştırmalarda, çalışmada geliştirilen ölçme aracının daha erken yaş
dönemleri için de uyarlanabilir olup olmadığının araştırılması önerilir.
Dostları ilə paylaş: