Nöropsikolojinin en önemli ve kalıcı sorunlarından biri, dilin sinirsel temellerini anlamaya çalışmaktır. Bunu anlamak için yapılan çalışmalar üç gruba ayrılır.
Nöropsikolojinin en önemli ve kalıcı sorunlarından biri, dilin sinirsel temellerini anlamaya çalışmaktır. Bunu anlamak için yapılan çalışmalar üç gruba ayrılır.
Normal kortikal gelişimi olan insanlarla çalışmak
Beyin zedelenmesinden mağdur olanlarla çalışmak
Anormal ya da umulmadık dil gelişimi olanlarla çalışmak
Bu farklı araştırmalardan elde edilen bulgular toplanarak konuşma üretiminin, kavramanın ve okumanın nöropsikolojisine anlam kazandırmak mümkün olabilir.
Konuşmanın beyindeki yerine yönelik çalışmalar 19. yüzyılın ortalarında orta çıkmıştır. Fransız nörologlar Pierre Paul Broca (1861) ve Marc Dax (1865) sol hemisferi zarar görmüş bir hastayı incelediklerinde konuşmasının akıcılığında sorun olduğunu farkettiler. Broca’nın hastası Leborgne bu durumun görüldüğü en ünlü vakadır aynı zamanda bu hastanın çaba harcamadan söyleyebildiği tek kelimenin ‘TAN’ olması sebebiyle TAN takma adıyla bilinir.
Konuşmanın beyindeki yerine yönelik çalışmalar 19. yüzyılın ortalarında orta çıkmıştır. Fransız nörologlar Pierre Paul Broca (1861) ve Marc Dax (1865) sol hemisferi zarar görmüş bir hastayı incelediklerinde konuşmasının akıcılığında sorun olduğunu farkettiler. Broca’nın hastası Leborgne bu durumun görüldüğü en ünlü vakadır aynı zamanda bu hastanın çaba harcamadan söyleyebildiği tek kelimenin ‘TAN’ olması sebebiyle TAN takma adıyla bilinir.
Hastanın ölümünden sonra yapılan analizinde frontal lobunda, frontal operculum lezyonunun olduğu ortaya çıkmıştır. Burası konuşma üretiminden sorumlu bölgedir ve Broca alanı olarak bilinmektedir. Frontal lobun arka alt kısmında bulunur.Buradaki bir hasardan kaynaklanan konuşma bozukluğu Broca afazisi diye adlandırılır.
Carl Wernicke (1874) yaptığı bir araştırmada sol hemisferin posterior alanındaki hasarın, konuşma üretiminde bir bozukluk olmamasına rağmen konuşmayı kavramada yetersizliğe yol açtığını ispatladı.
Carl Wernicke (1874) yaptığı bir araştırmada sol hemisferin posterior alanındaki hasarın, konuşma üretiminde bir bozukluk olmamasına rağmen konuşmayı kavramada yetersizliğe yol açtığını ispatladı.
Böylelikle bulunan Wernick alanı konuşmanın kavranışından sorumlu bölgedir. Wernicke’ye göre birinci temporal ‘convulation’ (beyin kıvrımı) işitsel sinirlerin kortikal varış noktasıdır ve temporal lob işitsel kelimelerin görüntü olarak temsil edildiği bölgedir. Şaşırtıcı olarak, Wernicke bu alanı sağ hemisferde tarif etmiştir
Wernicke alanı, beynin sol posterior inferior frontal parçasındadır ve lateral sulcusa bitişiktir.
Konuşma ve ses bilgileri işitsel bölgeden Wernicke alanına ulaşır ve burada içerik kelimelerinin anlamı değerlendirilip yorumlandıktan sonra sözdizimi analizi için Broca alanına aktarılır. Konuşma sırasında içerik kelimeleri Wernicke alanından seçilir, Broca alanında gramatik eklemeler yapılır, bu bilgiler daha sonra konuşmanın fiilen üretilmesi için motor korktekse gönderilir.
Konuşma ve ses bilgileri işitsel bölgeden Wernicke alanına ulaşır ve burada içerik kelimelerinin anlamı değerlendirilip yorumlandıktan sonra sözdizimi analizi için Broca alanına aktarılır. Konuşma sırasında içerik kelimeleri Wernicke alanından seçilir, Broca alanında gramatik eklemeler yapılır, bu bilgiler daha sonra konuşmanın fiilen üretilmesi için motor korktekse gönderilir.
Bu iki konuşma bozukluğunun da sol hemisferdeki hasardan kaynaklanması, başlangıçta sağ hemisferin dilbilimsel işlemede rol oynamadığını düşündürmüştür. 4. bölümde de görülebileceği gibi bu, hemisferik fonksiyonların iki kısma ayrılmasına neden olmuştur (sol hemisferin sözel, sıralı-ardışık, analitik ve mantıklı bilgi işlemeleriyle sağ tarafınsa sözel olmayan ve görsel-uzamsal görevlerle karakterize edilmesiyle). Sağ hemisferin, konuşmada rol oynamadığı görüşü yanlış olmakla beraber insanların çoğunda sağ hemisferin dilsel rolü sol hemisfer kadar değildir.
Bilingualizm, iki dilde yeterlik demektir. İkinci dil, çocuklukta öğrenilmiş bir anadil ya da sonradan öğrenilmiş bir dil olabilir.
Bilingualizm, iki dilde yeterlik demektir. İkinci dil, çocuklukta öğrenilmiş bir anadil ya da sonradan öğrenilmiş bir dil olabilir.
İki dili bilme durumunda dili işlemenin sol hemisferle ilgili olduğu düşünülse de bazı araştırmacılar sağ hemisferin ikinci bir dilin gelişiminde daha önemli olduğunu öne sürmüşlerdir
Bununla beraber nörolojik görüntüleme çalışmaları esas olarak sol hemisferle ilgili olduğu görüşünü doğrular niteliktedir. Mesela Fransızca ve İngilizce bilen kişilerle yürütülen bir çalışmada, yerine getirdikleri dil görevleri sırasında sol hemisferde aktivasyon gözlenmiştir (Klein ve ark. 1997) Başka bir çalışmada ikinci dili yetişkinlik döneminde öğrenmiş olanlardan o dile ilişkin görevleri yerine getirmeleri istendiğinde Broca alanında aktivasyon saptanmış ama çocuklukta öğrenilen dilde böyle bir durum gözlenmemiştir.
Bu lezyon çalışmaları, Broca-Wernicke-Lichteim olarak bilinen konuşma üretimi modeline kaynak olmuştur. Bu model der ki genellikle beyindeki konuşma alanları birbiriyle ilişkili ve özelleşmiştir. Konuşmanın işitsel temelleri sol temporal kortekste, Wernicke alanında ve motor temsilleri sol frontal kortekste, Broca alanında lokalize olmuştur. Bu görünüşte inandırıcı, nöral açıdan çekici ve psikolojik olarak ikna edici model 1970-80lerdeki olay rapor etme çalışmalarıyla zayıflamaya başlamıştır. Bu görünüşte çekici ve güzel olan modelin konuşmanın nöroanotomisini basitçe ayırdığı düşünülmüştür.