Dr.
Carol
S. Dweck
Önceki gün, eski yüksek lisans öğrencilerimden
biri bir hikaye
anlattı ama önce biraz bilgi vereyim. Alanımda, yayınlanması için
bir araştırma sunduğunuzda, o araştırma genelde yıllar almış bir
çalışmayı temsil eder. Birkaç ay sonra çalışmanız hakkında yapılan
incelemeler size gelir:
1 O
ya
da daha fazla sayfa eleştiri; hiç satır
arası bırakılmamış sayfalar dolusu eleştiri. Editör hala araştırmanın
potansiyeli
olduğunu düşünürse, çalışmada
gerekli düzenlemeleri
yapmanız ve
her eleştiriye gönderme yaparak
çalışmayı tekrar sun
manız rica edilir.
Öğrencim, tez çalışmasını alanımızdaki en saygın dergiye gön
derdiği zamanı bana hatırlattı. İncelemeler ona ulaştığında mah
voldu. Yargılanmıştı, çalışma kusurluydu, bunun uzantısı
olarak o
da kusurluydu.
Zaman geçti ama o, incelemelere bakıp, araştırması
üzerinde tekrar çalışmasını bir türlü sağlayamadı.
Sonra ben ona düşünce tarzını değiştirmesini söyledim. "Bak"
dedim, "durum seninle ilgili değil. Bu onların işi... Onların işi olası
her yanlışı bulmaktır. Senin işin ise bu eleştirilerden ders çıkarmak
ve araştırmanı daha iyi hale getirmektir." Saatler içinde çalışmasını
düzeltti ve o çalışması içten bir şekilde kabul edildi. Bana, "Bir daha
asla yargılanmış hissetmedim. Asla! Her eleştiri aldığımda kendime,
'Bu onların işi' diyorum ve hemen işimi yapmaya geri dönüyorum"
diye anlatır.
Ancak değişim aynı zamanda zordur.
İnsanlar sabitlenmiş düşünce tarzı içinde olduklarında
bunun
genelde bir sebebi vardır. Hayatlarının bazı noktalarında belirli bir
şeyi başarmalarını sağlamıştır. Onlara kim olduklarını ve kim olmak
istediklerini (akıllı, yetenekli bir çocuk) söylemiştir ve onlara nasıl
böyle olunacağını (iyi işler yapılacağını) anlatmıştır. Bu şekilde onla
ra özsaygıları için bir formül üretmiş ve başkalarından sevgi ve saygı
görmelerini sağlamıştır.
Çocukların değerli oldukları ve sevilecekleri
fikri onlar için
çok önemlidir ve -bir çocuk sevildiğinden ya da ona değer veril-
302
Dostları ilə paylaş: