HEMOFİLİDE İNHİBİTÖR SORUNU
Kaan Kavaklı, Fahri Şahin, Muzaffer Demir ve
THD Hemofili Çalışma Grubu
Hemofilide İnhibitör Kavramı ve Önemi
Hemofili hastalarında tedavide uygulanan FVIII veya FIX
proteinine karşı “antikor-alloantikor” gelişebilir. Bu antikorların
tedavide kullanılan faktör proteininin işlevini engellemesi söz
konusu olduğunda “inhibitör” olarak tanımlanır.
Hemofili-A hastalarındaki en sık rastlanan ve en ciddi tedavi
komplikasyonudur (%10-30). Ülkemizde 2010 yılında tamamlanan
ulusal inhibitör tarama projesinde tüm hemofili-A grubunda
%10, ağır hemofili-A hastalarında % 13 inhibitör gelişme oranı
saptanmıştır. Hemofili-B hastalarında ise risk çok düşüktür (%3).
İnhibitör gelişimi için ilk 5 yaş ve/veya ilk 20 faktör uygulama gün
sayısı en riskli dönemdir.
İnhibitörlü hastaların tedavi maliyetinin 5 kat arttığı bilinmek-
tedir. İnhibitörlü hastalarda kanamalar sırasında hemostazın sağ-
lanması yeterli olamadığından, bu hastalarda ağır kanamalarda
yaşamsal tehlike vardır. Ayrıca bu hasta grubunda eklem morbidi-
tesi ve sakatlık gelişme oranı belirgin olarak yüksektir. Hastalarda
inhibitör gelişmesinden sonra kanama sıklığının artmamasına kar-
şın yeterli tedavi imkânı sağlanamaması nedeniyle “hedef eklem”
gelişme riski yüksektir.
İnhibitör gelişen hastaların, bu konuda bilgi birikimine ve
laboratuvar imkânlarına sahip deneyimli merkezlerde takip ve
tedavi edilmesi gerekir. Deneyimli merkezlerde hematoloji uzmanı
tarafından izlenmesi gerekir. Ayrıca Hemofili-B hastalarının
“anaflaksi” riski olduğundan tedavilerinin en azından ilk aylarda
veya ilk 20 uygulamada hastane şartlarında yapılması önerilir.
Dostları ilə paylaş: |