Maden Terimleri Sözlüğü -a abataj


(d) ALEV SIZDIRMAZ KORUMA



Yüklə 5,49 Mb.
səhifə40/55
tarix23.02.2017
ölçüsü5,49 Mb.
#9294
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   55

(d) ALEV SIZDIRMAZ KORUMA, (Flame-Proof Enclosures) İçerisine sızmış olabilecek gaz, toz ve buhar-hava karışımının patlamasına zarar görmeden dayanabilen ve patlama sonucu oluşan alevi, bağlantı yerlerinden veya dışa açılan öteki bölümlerinden, çevredeki patlayıcı ortama iletmeyen koruma (TS 3380).

(e) ARTIRILMIŞ EMNİYETLİ KORUMA , (İncreased Safety) Normal işletmede ark veya kıvılcım meydana gelmeyen veya meydana gelmesine mani olacak etkili tedbirler alınmış ve ayrıca ısınmasına mani olunacak tedbirler alınarak emniyet katsayısı artırılmış koruma tipi. (TS 3385).

(i) KENDİNDEN EMNİYETLİ KORUMA , (Intrinsically Safety) Normal çalışmada veya belirli arıza şartlarında meydana gelen kıvılcım ve sıcaklık ortamında patlamayan devre ve cihazdaki koruma tipi. (TS 3392).

(T1-T6) YÜZEY EN BÜYÜK SICAKLIĞI , Patlayıcı ortama açık olması durumunda, bu ortamın emniyeti yönünden sakıncalı olabilen herhangi bir bölümün veya elemanın, kabul edilen aşırı yükler bulunduğunda bunları da kapsayan işletme şartlarındaki en yüksek sıcaklık. T6= 85° ile T1= 450°C arasında rumuzlar ile gösterilen altı sıcaklık sınıfı.

(p) BASINÇLA KORUMA, (Pressurization).

(h) HAVA SIZDIRMAZ KORUMA, (Herme-tic Sealing).

(q) TOZLA KORUMA , Kumla doldurma (Sand Filled).

(o) YAĞLA KORUMA , Yağa daldırılmış (Oil İmmersed).

(s) ÖZEL KORUMA , (Special Protection).

(N) SINIRLI HAVA SIZDIRMAZ , N Tipi Koruma (N Type Protection) şeklindedir. —> Alev sızdırmaz cihaz, alev kesici, Alev sızdırmaz cihaz tanıtma kodu, alev sızdırmazlık, Alev sızdırmazlık korumaları, alev sızdırmazlık test istasyonu.

PAY ATIM YÖNÜ, Patlayıcı madde kullanarak koparılıp atılan kömür veya kayaç parçalarının fırlama yönü. —> Şekil.

PAYANDA, Konsol, kiriş ve kolonların (sütunların) takviyesi için kullanılan destek (ayak).

PAYPLAYN (Pipe-Line), —> Hidrolik taşıma.

PAYTON, Meyilli nakliyatta vince bağlı platform şeklindeki taşıma aracı. —> Kontrpua, Şaryoportör.

PEGMATİT, 1) Genellikle iri kristalli ve normal olarak yapısı ve muhtevası farklılıklar gösteren derinlik kayacı. Pegmatit içerisinde esas olarak kuars, feldispat, muskovit, biyotit, turmalin, beril, lityum mineralleri, zirkon vb. gibi iri taneli silikat mineralleri bulunur. Kalay, tungsten, tantal, uranyum vb. gibi nadir minerallere de pegmatit bünyesinde rastlanabilir. 2) Pnömatilik fazda magma buharı ile yer çatlaklarında yükselerek oluşan iri taneli kristallerin teşkil ettiği mineral topluluğu.

PEGMATİTİK DOKU, —> Pegmatitik tekstür.

PEGMATİTİK-PNÖMATOLİTİK CEVHER YATAKLARI, Pegmatitik ve pnömatolitik fazlarda oluşan cevher yatakları. Bir intrusif kitlenin çatlaklara girerek sertleşmesi safhasında (500-700½C) kolay uçucu kısımların geriye kalan eriyik içinde toplanmaları ve bu eriyiğin iri kristaller meydana getirmesine pegmatitik faz denir.  Soğuma ilerledikçe (400-500½C) ve dış basıncın iç basınca olan oranı belirli bazı şartları yerine getirmedikçe, uçucu kısımların bölümlere ayrılarak destile olması sonucu yankayacın çatlakları arasında veya tane sınırları içine nüfuz etmesine de pnömatolitik faz denir.

PEGMATİTİK TEKSTÜR, Pegmatitde bulunan kuars ve feldispat kristalleri gibi, mineralleri birbiri içerisine girmiş bir durumda bulunan kayacın (tekstürü) dokusu.

PELET KÜKÜRT, Çevre şartlarından etki-lenmeyen ve tozlaşmayan katı kükürt elde etmek amacıyla üretilen, ışınsal ve sert bir yapısı olan katı kükürt cinsi. —> Püskürtme-, Islanabilen-, Mikronize-, Parlak-, Koyu-, Slate-, Toz kükürt.

PELETLEME, Tanelerin diğer küçük taneler üzerinde yuvarlanarak büyüyüp bir araya getirilmesi şeklinde bir aglomerasyon işlemi.

PENCERE, 1) Örtülü oluşumun üstündeki örtüden, bir kesimin aşınmasıyla alttaki yaşlı oluşumun yeryüzünde ortaya çıkması. Kuzey Anadolu Taş Kömürü Havzasında örtüyü teşkil eden genç kretasetabakalarının aşınması sonucu, daha yaşlı karbonifer tabakalarının (-arazisinin) yeryüzünde görülen kısımlarının (karbonifer pencereleri) kapladığı alanlar. Diğer bir ifade ile kretase tabakalarının yaşlı karbonifer tabakaları ile kontak hatlarının sınırladığı alanlar 2) Kapalı bir mekânın içine hava ve ışık girmesi için duvarlarda bırakılan boşluk.

PENEPLEN (AŞINMA DÜZLÜĞÜ), Çok hafif engebeli, üstünde hemen hemen başka hiç bir yüzey şekli bulunmayan düzlük veya ova. Bu tür düzlüklerin jeolojik dönemler boyunca süren akarsu aşındırmaları etkisiyle oluştuğu kabul edilir. Böylece düzlük hemen hemen deniz yüzeyine kadar aşınmış ve artık herhangi bir aşınmanın gerçekleşmeyeceği kadar düz (sıfıra yakın eğim) olan yapı. Diğer bir ifade ile, erozyon sonucu oluşmuş yumuşak engebeli yer yüzü parçası. —> Plato.

PERBORAT, Sodyum perboratın kısaca ifade ediliş şekli. Susuz sodyum perborat (NaBO3) suda eridiği zaman oksijenli su (H2O2) verdiği için ağartıcı özelliği olması nedeniyle katkı maddesi olarak temizlik malzemesi imalinde; oksijen üretiminde hammadde olarak, oksitleyici özelliğinden dolayı tıpta ve dişçilikte de kullanılır.

PERÇİN, İki sacın birbirine çözülmez bir şekilde bağlanmasını sağlamak amacıyla saclara delinen deliklere sıcak veya soğuk olarak geçirildikten sonra ucu dövülmek suretiyle şişirilen bağlama parçası. Perçinler başlarının biçimine göre yarım yuvarlak başlı-, mercimek gömme-, gömme başlı-, ve yarı gömme başlı perçinler diye isimlendirilir. Çapı 9 mm’ye kadar olan perçinler soğuk perçin olarak yapılır. Diğerleri sıcak olarak vurulur.

PERDAHLIK PLAK, Mermer işletmeciliğinde ham plâkların perdah makinesinde çıkıntı ve girintilerinin silinerek istenilen yüzeyin temin edilmiş hali. —> Ham plâk.

PERDE, 1) İstihsal yapılan yerler arasında bırakılan, yukarıya doğru daralan ve tavan ile temasta olması şart olmayan maden rezerv parçası. Perdenin görevi aslında tavanı tutmak değil, iki üretim hacmini birbirinden ayırmak ve birinde bulunan dolgu maddesinin diğer kısma gelmesini önlemektir. 2) Bir galeriyi veya herhangi bir hacmi bölmek için ağaç, branda, tuğla vb. malzeme kullanarak yapılan ayırma duvarı.

PERİ BACASI, Yamaçlarda sel sularının sebep olduğu farklı aşınma sonucu oluşan sütun, piramidal sütun görünümünde yer biçimlerine verilen ad.

PERİKLAS, Magnezyumun beyaz, gri, yeşilimsi, sarımtrak, kahverengi-sarı renkli, kübik sistemin oktaedrik kristal taneli metamorfik doğal oksidi. Periklas, %92-98 manyezit ihtiva eden sinter manyezitin sanayide 1650 C° ‘ın üstünde tekrar kalsine edilmesi suretiyle üretilir ; ateşe dayanıklı manyezit tuğlaların ana maddesidir. Özel kristal yapısı nedeniyle sert olup manyezit tuğla sanayiinde tercih edilir.

PERFORASYON ATEŞLEMESİ, Üretim sondajının borulanmış üretim seviyesini çelik bilyelerle ateşlemek suretiyle delip prodüktif seviyeden üretim yapma metodu. Ateşleme elektrikle yapılır; Log ve numune alımıyla saptanan prodüktif seviyedeki çimentolanmış boruda bu ateşlemeyle üretime yeterli miktarda delik açılır.

PERİDOT, Yeşil zebercet olarak da bilinir. Forsterit-fayalit dizisinden olivinin değerli taş niteliğinde, saydam yeşil türü. Sarı yeşil türüne krizolit (Grekçe khrysohthos: “ altın taşı “) denir. Krizolitten daha değerli olan peridot genellikle basamaklı (yastık) kesim yolu ile fasetalanır.

PERİDOTİT, Bazik derinlik kayacı. —> Peridot.

PERİKLAS, Kübik veya oktaedr şeklinde taneli magnezyum oksit.

PERİYODİK BAKIM, İşletmelerde çalışan her türlü makinenin tüm tesisin zamansız arıza yaparak hizmet dışı kalmasını önlemek için, muayyen süre (günlük, haftalık, aylık, fevkalade bakım) ve plan dahilinde, bu iş için donatılmış atelyelerde veya yerinde gözden geçirilip daima çalışır durumda tutulmalarını sağlama.

PERİYODİK SİSTEM, Fiziksel ve kimyasal özellikleri birbirine benzeyen kimyasal elementleri artan atom ağırlıklarına göre sıralamak suretiyle gruplara ve periyodlara ayırmak ve bunların yardımı ile de maddenin yapısı hakkında bilgileri ortaya çıkarmak için bulunmuş olan sistem. —> Tablo s. 295

PERLİT, 1) Jeolojide inci taş olarak da isimlendirilen, bünyesinde eş merkezli çatlaklar içeren doğal cam. Pelit ağdalı lavların veya mağmanın hızlı soğuması sonucu oluşur. Yağlı ile incimsi arasında değişen parlaklığa sahip bünyesinde genel olarak % 2-6 su (H2O oranı % 0,5’e, kadar düşebilir), % 70-75 silisyumdioksit, % 12-16 alumina ve diğer sodyum, potasyum, demir, manganez, titanoksit ve sülfür bulunur. Gri, gümüş grisi, koyu gri veya siyaha kadar değişik renklerde (çoğunlukla gri ya da yeşilimsi, ama kahverengi, mavi, ya da kırmızı renklerine de rastlanır), 850°-1150° C arasında ısıtıldığında genleşerek 10-30 misli bir hacim büyümesi gösteren camsı, volkanik (silikat türü) bir kayaçtır.

Maden yatağından üretilmiş perlite “ Ham perlit” ham perlitin öğütülüp tane boyutlarına göre tasnif edilmesi sonucu elde edilen ürüne “ Tasnif edilmiş perlit” denir. Bünyesinde fazla su bulunduran perlit türleri fazla hacim artışı sağladığı için “ aktif perlit” denir. Suyu az içerenler iyi cins sayılmayıp “pasif perlit” veya yüksek ısı perlit olarak adlandırılır. —> Genleşmiş perlit. 2) Metalurjide ferrit ve sementitkatmanlarının art arda sıralanmasından oluşmuş mikroskopik demir alaşımları bileşeni.—> Şekil, Perlitli dökme demir, Genleşmiş perlit.



PERLİTİK DOKU, —> Perlitik tekstür.

PERLİTLİ DÖKME DEMİR, Kendisine üstün mekanik özellikler kazandıran perlitli yapıda —> Gri dökme demir, Dökme çelik. —> Perlit.

PERLİTİK TEKSTÜR, 1) Bazı camsı kayaçlarda ani soğuma ve büzülme sonucu küresel veya spiral çatlaklar ile kayacın yüzeyinde inciye benzer ufak birçok kürecikler meydana getirmesi suretiyle oluşan doku. 2) Perlitik doku.

PERMEABL , Geçirgen.

PERMEABİLİTE, Maddenin sıvı geçirgenliği.

PERPORASYON, Muhafaza obrusu ile korunmaya alınan produktif (petrol, su) zonlarda borunun özel düzenlerle delinmesi işlemi.

PERSPEKTİF REZERV, Bazı ülkelerde kullanılan bir rezerv kavramı olup, belirli bir derinliğe kadar varlığı belirlenmiş cevher kitlelerinin daha derinlere doğru ekstrapolasyonu sonucu varlığı ümit edilen cevher miktarı. —> Kaynak.

PERT, Proje Değerlendirme ve Gözden Geçirme Tekniği, “Program Evaluation and Revise Technic” deyiminin kısaltılması.

PERVANE, —> Vantilatör.

PERVANE DEBİSİ, Pervanenin birim zamanda ocağa bastığı veya ocaktan emdiği m3 cinsinden hava miktarı.

PESTİL, Kömür madenciliğinde kömür damarı ile tavan veya fayla damar kontaklarında ve kömür tabakası içinde rastlanan yumuşak (plastik) killi oluşum.

PETEKSEL BOŞLUK, Mermer madencili-ğinde, taşın yapısında meydana gelmiş olan irili ufaklı çoğul boşluklar. —> Kovan boşluk.

PETN (Pentaerythritol Tetranitrate) ESASLI PATLAYICI FİTİLLER, (Explosive Cord) —> Detonasyonu başlatacak miktarda yüksek patlayıcı ve yangın çıkmasını önleyecek miktarda soğutma tuzu içeren —> Lineer tip patlayıcı. PETN fitilinin patlama hızı 6300 m/sn’dır. Bunlar 4 ve 7 örgülü (toronlu) olarak üretilirler. 4 toronlu fitiller 50 m, 7 toronlu fitiller ise 30 m uzunluklarda ve karton paketlerde satılırlar. Raf ömrü sonsuzdur.

PETROGRAFİ, 1) Kayaçları tanıma, tanımlama ve kümelendirme ile uğraşan bilim dalı. 2) Kayaç bilgisi. —> Jeoloji.

PETROL, Yeraltında rastlanan ve içerisinde çoğunlukla parafin olmak üzere çeşitli hidrokarbon bulunan, yağlı, alev almayan sıvı. Petrol çok farklı bölgelerde, muhtelif karışım ve görünüşlerde tezahür eder. Kömürden sonra en iyi bilinen bitüminli oluşum olup, karbon bileşiklerinin en önemlisidir. Tabii olarak oluşur; kayaç çatlaklarından sızar, su sathında yüzer veya hazne kayaçlarda bulunur ve sondaj usulüyle buradan çıkarılabilir.

PETROL SONDAJI, Stratigrafik istikyaf, arama, üretim ve üretimi geliştirmek için karada, kara sularında ve açık denizlerde genellikle rotari sistemiyle yapılan derin sondaj. Delme çapları, stratikrafikistikşaf ve arama sondajlarında küçük, diğerlerinde üretimle orantılı şekilde daha büyük seçilir. Rotari sistemiyle çalışılan kuyu başına monte edilen delme makinesi kule (derrick), vinç (drow-work), kule makaraları ve hareketli makara sistemi (crown-travelling black), döner tabla (rotarytable), motorlar (engines), çamur pompası (slush pump), sondaj takımları (drill pipe, drill stem, bit) ve yardımcı takımlardan (accessories) müteşekkildir. Birkaç yüz ila onbeş bin metrekarelik kapasiteler için çok çeşitli makineler mevcuttur ve sekiz ila on sene içinde bu makineler daha gelişmiş ve ekonomik olanlarına yerlerini bırakmakta olduklarından satın alınan bir sondaj makinesini bu zaman süreci içinde azami verimle çalıştırmak gerekir. Dünyanın en derin sondajına Eylül 1987’de Federal Almanya’da başlanmıştır. 14.000 m’ye indirilecek bu araştırma sondajı 110 adet çeşitli ilmi araştırma projeleriyle ilintilendirilmiştir. Kıt’asal derin sondaj programı adını alan bu projenin ana amacı şimdilik, yerkabuğunun fiziki ve kimyevi durumunu anlamak, kıt’alararası oluşumların evrim ve dinamiğinin anlaşılmasını sağlamak için arz kabuğunun derinliklerindeki işlemlerle temel araştırmaya hizmet etmektir.

PETROLLÜ ŞEYL, Ekonomik olarak petrol ve gaz üretilebilen —> Bitümlü şist.

PETROLÜN GRAVİTESİ, —> API Gravite.

PETROL YATAKLARI, Geçirimsiz tabakalar ve yapılarla hapsedilmiş zuhurlar. Şekilde belirtildiği gibi genellikle dört tip petrol yatağı önem arzetmektedir. —> Şekil. —> Cap Rock.

PETROLOJİ, Kayaçbilim olarak da bilinir. Kayaçların kimyasal bileşimini, dokusunu ve yapısını; bulundukları yerleri ve dağılımlarını; fizikokimyasal koşullar ve jeolojik süreçlerle bağlantılı olarak kökenlerini ve oluşumlarını inceleyen bilim dalı. Başlıca üç kayaç tipi olan korkayaçlar, başkalaşım kayaçları (metamorfik kayaçlar) ve tortul kayaçlar petrolojinin araştırma alanına girer. Deneysel petrolojide ,Laboratuvar koşullarında yapay olarak elde edilen kayaçlar üzerinde yürütülen araştırmalarla gerçek kayaç oluşum süreçleri belirlenmeye çalışılır. Petrografide ise, kayaçlardan alınan ince kesitler, tek düzlemde titreşen kutuplanmış ışıktan yararlanılarak incelenir. Böylece kayaçlar sistematik biçimde sınıflandırılır. —> Petrografi, Sedimentoloji.

PH (pH, PH), Su ihtiva eden bir sıvıda hidrojen iyonları konsantrasyonunu gösteren sayı. Suda veya sulu bir sıvıda suyun belirli bir kısmı daima H+ ve OH- iyonlarına ayrışır. Suda iyonlaşma yani suyun çözüşme sabitesi sıcaklığa bağımlıdır. Çözüşme sabitesi, —> Hidroksil ve hidrojen iyon konsantrasyonu ilişkisinde hidrojen iyonu çoğalırken hidroksil iyonunun azalması veya tersi sonucunu doğurur. Pratik uygulamada hidrojen iyonu (H+) sayısı hakkında fikir vermek için direkt sayı kullanılmaz; onun yerine negatif (10) ‘lu logaritması PH olarak ifade edilir.

PH= - log (H+)= Log 1/ (H+)

Temiz suda PH=7, asitli suda PH <7, bazik suda PH >7 şeklindedir. PH değeri bir yükseldiğinde hidrojen iyon konsantrasyonu onda bir mertebesinde düşer; hidroksil iyon konsantrasyonu (10 üssü) mertebesinde artar. Göz önüne serilen mertebelerdeki konsantrasyon değişimleri etkileyici sonuçlar getirir ve flotasyon şlamı ortamında bunun etkileri kuvvetlidir. Bu sebepten şlamın PH değeri kontrolu, yüzdürücü, çöktürücü dozlarına gösterilen ihtimam kadar önemlidir. PH değeri, sisteme asit veya baz ilavesiyle ayarlanır.

PH değerinin kontrolu, ± O,1 PH mertebelerinde yapılır ve pratik olarak bu kontrol için turnusol kağıdı kullanılabilir. Wulff’un folye-kolorimetresi de çok kullanışlıdır.

PH değeri yaşamda, toprakta ve denizde de önemli rol oynar. Örneğin, insan kanının normal PH değeri 7,3-7,45 arasında oynar; yani kan hafif baziktir. Buna mukabil midede PH 2' dir, yani kuvvetli asidiktir. Asitli topraklar sadece muayyen bitkilerin yetişmesine olanak verir ve toprağın PH değeri kireç muhtevası için bir ölçüttür. Denizlerin uygun PH değeri bazı sedimantasyon olaylarına olanak sağlar.

PİCUL,  —> Pikul.

PİÇ, 1) Kömür madenciliğinde ana kömür damarının tavan ve taban taşları arasında bulunabilen ve işletilmeye müsait olmayan ince damar. 2) Lağım deliklerinin yükünü hafifletmek için delinen kısa lağım deliği. 3) Piçdamar.

PİEZOMETRİK YÜZEY, Basınçlı akiferdeki suyun kuyu veya sondaj deliğinde hidrostatik basınç tesiri ile yükselebileceği yüzey.

PİGMENT, Çeşitli malzemelere renk vermek için kullanılan, yoğun renkli kimyasal bileşiklerin ortak adı. Boyar maddelerin tersine çözünmeyen bileşikler olan pigmentler çok ince katı tanecikler halinde, başka bir deyişle katı asıltı olarak uygulanır. En çok boyalarda, baskı mürekkeplerinde ve plastiklerde kullanılır.

Pigmentlerin organik veya inorganik birçok örneği vardır; organik pigmentler inorganiklere göre daha parlak ve dayanıklıdır.



PİK DEMİR, Yüksek fırında üretilen ve içinde en az % 2 karbon bulunduran ve ayrıca izabe sırasında cevherin bünyesinden gelen P, S, Mn-Si gibi elementler içeren demir.

PİKUL, 1) Malaysiya’da kullanılan Çin ağırlık birimi. Pikul yaklaşık 60,5 kg veya 133,5 libre eşdeğeridir. 2) Endonezyada kullanılan bir ağırlık birimi olup, 61,76 kğ eşdeğeridir= (Endonezya pikulu). 3) Picul.

PİLON, 1) Havai hat kablolarını taşıyan ve demir profillerden imal edilmiş olan kafes direk. 2) Kafes direk şeklinde imal edilen enerji nakil hattı direği.

PİLOT BİT, Ucunda daha dar çaplı kademesi bulunan ve karot almadan ilerleme yapan bir tür elmaslı veya sert metal uçlu matkap.

PİM, Parçaların karşılıklı durumlarını tesbit edip emniyete almak ve iki parçayı birleştiren yüzeydeki kuvvetleri karşılamak için kullanılan bağlama parçası.

PİRAMİT ORTA, Patlatıldıklarında, alında piramit biçiminde ek serbest yüzey oluşturacak düzende delinmiş deliklerin oluşturduğu orta.

PİRİNÇ, Bakır ve çinko metallerinin belirli oranlarda karıştırılarak ergitilmesi suretiyle elde edilen sarı renkli alaşım.

PİRİT, Demir iki sülfüre (FeS2) verilen ad.

PİROFİLİT , Fiziksel özellikleri ve kullanım alanları bakımından talk’a benzeyen, fakat kimyasal bileşimi farklı bir hidro alüminyum silikat (Al2O3. 4SiO2. H2O). Seramik ve dolgu sanayiinde kullanılır, bünyesinde yüksek aluminali mineraller bulunması halinde refrakter tuğla üretimi için de önemli olur. Genellikle metamorfik masifler içinde ve mikaşistler arasında tabakalar halinde bulunmakla beraber sülfürlü cevherlerin alterasyon zonlarında da rastlanır.

PİROKSEN, Değişik kimyasal bileşimlere sahip, kayaç oluşturucu silikat minerallerinin ortak adı. Bu önemli mineraller grubunda özellikle kalsiyum, mazgnezyum ve demir bakımından zengin üyeler egemendir. Genel formül AB Si2O6 şeklindedir. A unsuru genellikle Mg, Fe, Ca, ve Na, B unsuru genellikle Mg, Fe, Al ve Si elementlerinden oluşur. Önemli piroksen mineralleri diopsit, ojit, egirinjit, egirin’dir.

PİROLİZ, 1) Katı yakıtların içerdiği uçucu maddelerin havasız ortamda gazlaştırılması. Piroliz sonucu elde edilen gazlar temizlendikten sonra aynı tesisin ısı ihtiyacını karşılamada kullanıldığı gibi fazlası da hava gazı olarak çeşitli tüketim yerlerine verilir. 2) Kimyevi sentez usulü.

PİROELEKTRİK,—> Minerallerin elektriksel özellikleri.

PİROMETALURJİ, Yüksek sıcaklıkta ergitme ve redükleme yoluyla metal veya alaşımlarının üretim tekniği.—> Özütleme, Hidrometalurji, Elektrometalurji, Elektrotermik işlem, Kavurma, Damıtma.

PİROMETAMORFOZ, Sıcaklığın çok yükselmesi ile meydana gelen başkalaşım. —> Metamorfoz.

PİROMETRE, —> Termokupl.

PİROP, —> Laltaşı.

PİSTONLU BAK KASASI, —> Jig.

PİSTONLU TULUMBA, Silindir içindeki bir pistonun ilerigeri hareketi suretiyle emme ve basma fonksiyonu yapan elektrik, buhar veya basınçlı hava gücünden yararlanılarak herhangi bir sıvıyı yüksek seviyeye pompalamak (basmak) için kullanılan makine.

PİZOLOTİK FOSFAT, —> Fosfat.

PİZOLİTLİ KALKER, İçinde konkresyon taneleri bezelye büyüklüğünde olan kalker.

PLAK TURNE, —> Döner sac.

PLANÇETE, 1) Pratik ve çabuk topografik arazi alımında (plan ve harita çıkarmak) çok kullanılan alet. 2) Mühendislerin kullandıkları mesaha tahtası.

Bir sehpa üzerine oturtulmuş ve üstüne çizim kağıdı (pafta) yayılmış çizim tahtasından meydana gelen bu düzende, gözlemci plançeteyi tam yatay konuma getirdikten sonra istasyon noktasını pafta üzerinde bir toplu iğneyle gösterir ve bu iğneyi özel bir pusulayla yöneltir. Sonra gözlem noktalarının doğrultularını belirlemek için tesviye-, eklimetreli- veya döner dürbünlü —> Alidat kullanılır. Bu doğrultuları pafta üzerinde kurşun kalemle çizdikten sonra, uzaklıkları ölçülen noktaları polar koordinatlarıyla paftaya işler. Ayrıca bu noktaların kodlarını da belirler veya kontrol eder. Sonunda arazinin karakteristik çizgileriyle bunların çevresindeki detaylarını çizer, düzey eğrilerini geçirir ve gerekiyorsa profilleri ölçer.



PLAKA TEKTONİĞİ, —> Levha tektoniği.

PLANİMETRE, Alan hesabını yapmak için kullanılan yardımcı alet. Polarplanimetre ve tamburlu planimetre olarak iki tipi vardır. Tamburlu planimetre ile daha ziyade ince uzun alanlar, polar planimetre ile de merkez kolu yarı  çapı teşkil edecek kadar olan alanın ölçümü yapılır.

PLANLAMA, 1) Çeşitli faaliyetlerin tertip ve tanzimini temin etmek için yol gösterici hizmetleri yerine getirmek maksadı ile yapılan çalışmaların tümü. Planlar, amacına göre, kuruluş planı, üretim planı, satış planı, likidite planı, hesap veya muhasebe planı gibi işletme faaliyetlerinin çeşitli aşamalarını gösterir. 2) Proje faaliyetlerinin ve olaylarının tertibi, mantıki münasebetleri ve uygulama sıralarının tesbitihakkında önceden tahminde bulunarak bu olayları yönlendirmek, önlemek veya istenilen şekilde oluşturmak amacı ile önceden hareket etme.

PLANŞ MOBİL, —> Seyyar döşeme.

PLANYA, 1) Ağaç, demir vb. malzemenin yüzeylerini talaş kaldırarak düzgün hale getirmeye (tesviye etmeye) yarayan tezgah. 2) Tesviye tezgahı.

PLASER, —> Plaser cevher yatağı.

PLASER CEVHER YATAĞI, Primer cevher yataklarının mekanik etkiler altında parçalanarak başka bir yerde (nehir yatağı, dere yatağı, deniz kıyısı vb.) yığılmaları ve zenginleşmeleri (konsantre olmaları) sonucu meydana gelen sekonder (ikincil) maden yatağı.

Yüklə 5,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin