Maden Terimleri Sözlüğü -a abataj



Yüklə 5,49 Mb.
səhifə43/55
tarix23.02.2017
ölçüsü5,49 Mb.
#9294
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   55

REFRAKTER MALZEME, 1) Genel olarak toprağımsı bir hammadde olarak tabir edilen killer, killi şistlerin, grovakların ve feldispatça zengin kayaçların tatlı su havuzlarına taşınmasıyla ve orada depolanması ile oluşan, içindeki oksitlerin ortamda bulunan hümüs asit tarafından dışarı atılması ile ateşe dayanıklılıkları sağlanmış olan malzeme. Refrakterlerin genç havzalarda oluşanları bağlama kili ve şamot kili; karbonifer havzalarında oluşan refrakter killere de —> Şiferton denmektedir. Refrakterlerden; alumina silikat grubu hammaddeler,  şiferton asit refrakter manyezit ise; bazik refrakter hammaddeler olarak isimlendirilir. 2) Ateşe dayanıklı malzeme.

Refrakter hammaddeden elde edilen mamüller yüksek sıcaklıkta çalışan fırın veya benzeri yerlerin yapımında veya içinin kaplanmasında kullanılır. Bunlar sıcaklık altında fiziksel ve kimyasal özelliklerini korur; erime noktaları genellikle 1620½C’nin üstündedir. Kullanım yerinden en az 1500½C sıcaklığa dayanıklıdır. Refrakter malzemenin sınıflandırılması (a) Kimyasal-minaralojik yapıya, (b) Ateşe dayanıklılığına, (c) Hammadde ve üretim metoduna göre yapılır. —> Tablo 318, 319.



REGRESİF TABAKALAŞMA, Regresyon olayı ile yani denizlerin geri çekilmesi sonucu teşekkül eden tabakalaşma. Regrasyon olayında karalar yükselerek deniz suları geri çekildiğinden tabakaların kapladığı alan aşağıdan yukarı doğru gitgide küçülür.

REGRASYON, Deniz çekilmesi yani denizin çekilip karadan uzaklaşması olayı.

REGÜLATÖR, 1) Havalandırmada hava akımını kontrol için kullanılan, kapı veya başka bir havalandırma aygıtında düzenlenmiş ayarlı açıklık. 2) Bir makinenin veya tesisin görevini istenilen ayarda yapmasını sağlamaya yarayan aygıt. 3) Ayarlayıcı. Voltaj-su, yakıt, devir regülatörü vb. gibi.

REGÜLATÖRLÜ KAPI, —> Hava kapısı.

REGÜLÜS ANTİMUAN, Formülü Sb olan ve ticarette kullanılan metalik antimuan.

REHABİLİTASYON, 1) Ekonomik koşullar nedeniyle tamamen kapatılmış veya ilerideki tarihlerde fiyatların artışının beklenmesi dolayısı ile drenaj çalışmaları yapılarak bakım ve koruma altında tutulmuş durumda olan maden ocağının yeniden açılması. 2) Faaliyette bulunan bir maden ocağının işletme sisteminin değiştirilmesi veya modernize edilmesi. 3) Açık maden işletmelerinde bozulan çevrenin tekrar kullanılabilir hale getirilmesi (toprakla doldurulup tekrar tarıma elverişli veya olduğu gibi bırakılıp göl haline getirilmesi) işlemi. Rehabilitasyon masrafları fizibilite hesaplarına dahil edilir. 4) Sürekli iş göremez veya malül olanlardan, çalışma gücünün arttırılabileceği umulanların, kendi mesleklerinde veya yeni bir meslekte çalışabilmelerini sağlamak üzere işe alıştırmaya tabi tutulmaları (işe alıştırma). Rehabilitasyon çalışmaları —> Tıbbi ve Mesleki rehabilitasyon olmak üzere iki safhada sürdürülür. 5) Bir kimsenin doğal ya da sonradan olma sakatlığından doğan yetersizliğine karşı koymak, kişinin eksikliklerine karşın kendisine uyan bir iş yapması veya çalışan bir kimsenin işyerinin kapanması dolayısı ile yeni bir işe uyum sağlaması amacı ile uygulanan tedavi veya eğim.

REJYONEL JEOLOJİ, —> Jeoloji.

REJYONAL METAMORFOZ, 1) Mekanik, termik ve kontak metamorfozun dengeli olarak havzalara etkileri ile meydana gelen başkalaşım. 2) Bölgesel başkalaşım. —> Metamorfoz.

REKOMPOZE, Çeşitli tane büyüklüğündeki kömürlerin karıştırılması ile elde edilen paçal kömür.

REKUP, 1) Bir galeri boyutlarını haiz, fakat genellikle daha kısa olup, yatak istikametine dik olarak tavan taban arasında veya taban lağımından, bu lağıma paralel olan bir damarı kesmek üzere sürülen galeri. 2) Tabakalaşmaya dik sürülen kısa bağlantı yolu. 3) Traverban.

REKÜPERASYON, Kullanılarak kalibrasyo-nunu kaybetmiş elmas kronların matriksinde kalan aşınmış elmas tanelerinin yeniden kazanılması.

REKÜPERATÖR, Yüksek fırınlara verilecek havayı ısıtmaya yarayan ve içinden münavebe ile sıcak gaz geçirilerek içindeki tuğlaları ısıtılan ve daha sonra hava geçirilmek suretiyle yüksek fırına veya kok fırını bataryalarının yanma kamaralarına verilecek havayı ısıtmaya yarayan tesis.

REMOTE KONTROL, Uzaktan kumanda.

REMOTE SENSİNG, —> Uzaktan algılama.

RENK FARKINA GÖRE AYIRMA, Lazer ışınının mineral taneleri üzerindeki yansımalarının bir fotoselli dedektör ile ölçülmesi esasına dayanan bir zenginleştirme usulü. Bu usülde yansımaların şiddeti ; sistemde mevcut değerle karşılaştırıldıktan sonra, ayırıma tabi tutulmak istenen mineral tanesi ya konsantre yörüngesine üflenir veya kendi yörüngesindeki harekete bırakılır. Bu usül gri kuvarsın altın içeren yeşil ve siyah kuvarstan ayrılmasında (Doorfontein - Güney Afrika) , çimento elde edilmesi için kalkerin zenginleştirilmesinde (Galler ve Finlandiya), beyazımsı manyezitin yeşil renkli serpantinden ayrılmasında (Yunanistan) uygulama alanı bulmuştur.

RENKLİ MİNERALLER, Mineral tarafından emilen ışığın inen ışığa belli oranlı olmaması özelliğinde olan mineraller. Öz renkli mineraller de denilen bu minerallerin renkleri kendi maddelerine, kimya yapılarına (saf subs-tanslarına) bağlı olduğundan önemli karakteristik özelliklerinden sayılır. Bu renk olayında ışığı yalnız emme değil aynı zamanda yansıma olayının da, özellikle metal ve madenler için büyük rolü vardır. Renkli minerallere örnek olarak kükürdün sarı rengi, zinober’in kırmızı, azurit’in mavi ve malahit’in yeşil renkleri gösterilebilir. —> Mineral renkleri.

RENKLENEN MİNERALLER, Renkleri yabancı pigmentlerin (renk verici maddelerin) yahut izomorf bir cismin karışmasından ileri gelen mineraller. Renklenen minerallere allokromatlı mineraller de denir. Karışmış maddeler etkisi ile aslında renksiz olan mineraller çeşitli renklerde olabilirler. Böyle maddeler kimyaca tayin edilebilecek yahut tayin edilemeyecek kadar haifif bir şekilde minerallerin bünyesine dağılmış olabilir. Örnek, saf zinkblend (ZnS) renksiz olursa da çoğunlukla izomorf şekilde karışmış olan FeS dolayısı ile koyukahverengi renkte bulunur.—> İzomorf mineraller.

Aslında renksiz olan mineraller metal oksit veya başka maddelerin etkisiyle (kuars, florit, apatit vb.) yahut kolloidal bir durumda bulunan maddeler ve yahut radyoaktif etkisi ile kristal ağından (şebekesinden) ayrılan metaller ile renklenmiş olabilirler. Renklenen minerallerin renkleri sabit olmayıp değişebilir; bunun için böyle minerallerin renkleri, renkli minerallerin renkleri gibi önemli değildir. Fakat gerektiğinde böyle renklerde minerallerin tayininde kullanılabilir.  —> Minerallerin renkleri.



RENKSİZ MİNERALLER, Mineral tarafından emilen, ışığın inen ışığa belli oranlı (dalga uzunlukları aynı oranda) olması halinde cama benzer şekilde renksiz ve aynı zamanda saydam olan neceftaşı (Süsleme sanatında yaygın olarak kullanılan çok sert parlak ve saydam bir kuars), kayatuzu, elmas, bazı feldspatlar vb. mineraller.—> Mineral renkleri.

RENKLİ DAMAR, Mermer işletmeciliğinde taştaki çatlakların birleştirici maddelerle dolmasından meydana gelen damarlar.

RENTAN, Linyit kömürlerinin silindirik olarak ve hava delikleri ihtiva edecek şekilde kireçle biriketlenmesi suretiyle elde edilen ürün.

REO-LAVÖR, —> Spitzkasten.

REO YIKAYICI, —> Spitzkasten.

REVERBER FIRINI, Yatay konumda çalışan, değişik boyutta imal edilebilen ve farklı metalurjik işlemlerde kullanılan fırın tipi.

Bunların en önemlileri. (1) Çelik üretiminde kullanılan Siemens-Martin ve (2) Sülfürlü bakır konsantrelerinin ergitilmesinde kullanılan büyük reverber fırınlardır. Reverber fırını, daha ziyade bir eritme fırınıdır. Derin bir taban kısmı, yan duvarları, ön ve arka duvarı ve tavandan meydana gelmektedir. Fırın dikdörtgen bir prizma şeklindedir. Ön duvara yerleştirilmiş brülörler vasıtası ile ısıtılırlar. Uzun alevli yakıtlar (gaz, akaryakıt veya hulvarize kömür) kullanılıp alevlerin şarjedilmiş olan malzemeyi yalaması arzu edilir. Tavan, alevlerin sağladığı ısı ile ısınmakta ve radyasyon yoluyla şarjı ısıtmaktadır. Yakıt veya yanma ürünleri ile fırın içindeki şarj arasında yok denecek kadar az reaksiyon olur. Yakıt, fırına gerekli ısıyı sağlamak amacıyla kullanılır ve temin ettiği ısı daha çok radyasyon yoluyla şarja geçer.

Reverber fırından çıkan gazların sıcaklığı çok yüksektir. Bu yüzden reverber fırınlarının termik randımanları çok düşüktür.

REVİZYON, 1) Herhangi bir makinenin belirli zamanlarda arıza yapmadan sökülmesi, aşınmış parçalarının değiştirilmesi ve böylece bakımının yapılması, 2) Önceden yapılmış olan işlemlerin mahiyet, gidiş tarzı ve doğruluğunun belgeler ve defter kayıtlarına dayanarak sonradan tenkidi bir nazarla yeniden tesbit ve tahlili. 3) Yeniden gözden, elden geçirme.

REZERV, Bir maden yatağından ya da havzasında henüz işletilmemiş maden miktarının kısa vadede ekonomik olan ve belirlilik gösteren kısmı. Rezerv hem ekonomik açıdan, hem de varlığının belirliliği açısından sınırlandırılmış olup, kaynağın ancak belirli bir bölümünü temsil eder. Genel bir ifade ile rezerv, varlığı arama çalışmaları ile belirlenmiş ve işletilebilirliği değerlendirme etütleriyle saptanmış olan tüm kaynağın bir bölümüdür. Rezerv, görünür, muhtemel ve mümkün olmak üzere üçe ayrılmak suretiyle sınıflandırılır. Bu sınıflandırmanın dayandığı kriter, rezervin varlığının belirlilik derecesi, yani varlığı hakkında elde edilen bilgilerin yeterliliği ve duyarlılığıdır. Diğer bir ifade ile rezerv faydalı, topuk ve faydasız olmak üzere de üç gruba ayrılmaktadır. Jeolojik yapının verdiği imkan nisbetinde yeryüzünden itibaren maden işletmecilik tekniğiyle işletilebilecek azami derinliğe kadar bulunan rezerve faydalı rezerv, çeşitli zorunluluklar nedeniyle üst katlarda bırakılmış rezerve de faydasız rezerv denir. Faydalı ve faydasız rezerv de “A” (hazır rezerv/, “B” (belirli rezerv), “A+B” (görünür rezerv), “C” (muhtemel rezer), “D” (mümkün rezerv) şeklinde sınıflandırılır. Rezerv hesabı, maden yatağının jeolojik yapısı, mevcut eski ve yeni imalatla, yapılan sondajların durumu dikkate alınarak, poligon (üçgen), profil ve izohips blok metotları denilen usullere göre hesaplanır.

REZERV HESABI, Bir maden yatağında bulunan madenin biçimini, boyutlarını ve hacmini sayısal olarak belirleyen kalınlık ve alan ile özgül ağırlığını hesaba katarak yapılan ve rezervin ton olarak ifade edilmesini sağlayan hesaplama usulleri. Alan hesapları; planimetre, şablon ölçümleri (kare düzenli-, nokta düzenli-, paralel çizgili şablon) ve geometrik hesaplar ile yapılır. Alanlar bulunduktan sonra hacim (V = Uzunlukxgenişlikxkalınlık) hesaplanır. Kesitlerde görülen alanların birbirine oranı 1/2 civarında ise trapez kuralı ;

      F1 + F2

(––––––––––– . h)

           2



daha büyük olan durumlarda ise —> Simpson kuralı uygulanır. Belli bir prensip dahilinde yapılmamış sondajların bulunduğu durumlarda, sondaj etki alanının tesbiti öncelik kazanır. Madencilikte yapılan rezerv hesapları profil-, izohipsblok- ve poligon metodları olarak ele alınabilir.

REZERV KAYBI, —> Üretim kaybı.

REZERVUAR KAYAÇ, —> Hazne kayaç.

RİCHTER ÖLÇEĞİ, Depremlerin —> Magnitüdünü ölçmede kullanılan deprem ölçü skalası. —> Mercalli ölçeği.

RİJİT BAĞ, 1) İki veya daha fazla sayıda madeni parçalardan imal edilip parçaları pabuçlar vasıtasıyla birbirine sabit olarak bağlanan madeni tahkimat. 2) Rijit tahkimat. 3) Esnemeyen tahkimat.

RİJİT KÖPÜK, İki kimyasal sıvının karıştırılarak püstürtülmesiyle meydana gelen kimyasal reaksiyon sonucunda, köpürerek hacmi 30 misline çıkan ve katılaşma özelliği gösteren köpük maddesi. Rijit köpük tecrit ve takviye maddesi olarak da kullanılır. —> Yüksek genişlemeli köpük.

RİJİT TAHKİMAT, —> Rijit bağ.

RİKEN-GAZDETEKTÖRÜ, Japonyada geliştirilen, su ve CO2 den arındırılmış içinde değişik oranlarda metan bulunan havanın içinden geçen ışığı kırma esasına dayanarak havadaki metan oranını tesbitetmeye yarayan ve elde kullanılan aygıt. Bu aygıtta havada bulunan CO2 oranı da % olarak tesbit edilebilmektedir.

RİMA ELEK, —> Tel örgülü elek.

RİMER, —> Tarama matkabı.

RİSK PRİMİ, —> Libor.

RİTTİNGER KANUNU, Kırma olayını yüzey artışı yönünden ele alan ve kırma için kullanılan faydalı işin, yüzey artışı ile orantılı olduğunu ifade eden prensip. —> Charles genel kırılma kanunu.

ROBOT, 1) Uzaktan kumanda ile kendisine çeşitli işler yaptırıbilen aygıt. 2) Başkasının buyruğu ile iş yapan, kendi akıl ve iradesini kullanamayan kimse (kişi).

ROGAR, 1) Kanalizasyonlarda çeşitli amaçlarla açılan ve zemin düzeyinde bir kapağı bulunan kuyu. 2) Su şebekesinde boruların denetimini kolaylaştırmak veya dağıtım muslukları yerleştirmek amacıyla açılan kuyu. 3) Bir lağım çukurunun üst bölümünde bırakılan bir kapak veya bir metal levhayla kapatılan açıklık. 4) Yeraltı telefon hattı tesisatında içinde en az iki kişinin çalışabileceği büyüklükte yapılmış kuyu biçiminde boşluk.

ROKBİT, —> Taş matkabı.

ROKVEL SERTLİĞİ, Tepe açısı 120½ olan sertleştirilmiş çelik bilye (Rokvel B) bir elmas koninin (Rokvel C) önce 10 ve sonra 150 kg.lık bir yükle sertliği tesbit edilecek malzeme yüzeyine bastırılması sonucunda her iki halde meydana gelen çukurlar arasındaki derinlik farklı ölçülerek tesbit edilen sertlik ölçüsü.

RONDELA, —> Pul.

ROSELTE BAKIRI, Tabii halde bulunan saf bakır.

ROTARİ DELME, —> Dönel delme.

ROTARİ TABLASI, 1) Sondaj makinelerinde motordan nakledilen dönme momentinin tijlere aktarıldığı; kuyudaki takımların manevraları sırasında takımların kuyuya indirildiği veya kuyudan çekildiği veya ilave tijin takıldığı tertibatın bulunduğu tabla. Rotari tablalı makineler genellikle petrol sondajlarında kullanılır. 2) Döner tabla. —> Kelly.

ROTASYONEL KAYMA, —> Şev duraysızlığı.

RÖDAVANS, Ruhsat sahalarının hak sahibi tarafından sözleşme ile özel veya tüzel bir kişiye belirli bir süre için terkedilmesi durumunda; maden ocağının işletilmesini üstlenen özel veya tüzel kişinin; esas ruhsat sahibine istihsal edilen beher ton maden için ödemeyi taahhüt ettiği meblağ.

RÖKONESANS, Bir maden yatağının sınırlarını, uzanımını, değerini ve işletilebilirliğini tayin etmek amacıyla yapılan etüd.

RÖLANTİ, RALANTİ, 1) Bir motorun en düşük devirle çalışma durumu. 2) En düşük tempoyla veya verimle yürümek veya çalışmak.

RÖLE, 1. Bir bobin ve kontaklardan oluşan küçük bir uyarma akımı ile devreyi açmaya, kapamaya yarayan eleman. 2) İki veya daha çok iletim arasında aracılık yapan sistem.

RÖLÖVE, 1) Bir yapıyı, plan kesit ve görünüşleriyle gösteren çizim. 2) Genellikle eski bir sanat eserinin, bir yazıtın çizilerek veya boyanarak yapılmış kopyası.

RÖMORK, Motorlu bir taşıt tarafından çekilen motorsuz taşıt.

RÖMORKÖR, Yedeğinde başka bir taşıt götüren taşıt, özellikle deniz taşıtı.

RÖSET, 1) Dik ve meyilli kuyuların dip ve başlarının veya ara katlarının yatay yollarla maden üretim yerlerine bağlantısını sağlayan yer. 2) İnset. 3) —> Akrosaj.

RUHSAT SINIRI, Bir işletme ruhsatı sınırını topografik ölçüm sonunda yeryüzünde belirleyen çizgi. Bu çizgiden indirilen teorik düzlemin yer küresi çekirdeğine kadar devam ettiği kabul edilir.

RULMAN, —> Bilyeli yatak.

RUTUBET, Nem, yaşlılık.

RUTUBET ORANI, Cevherin veya kömürün içinde bulunan serbest suyun toplam ağırlığa göre ifade edilmesi.

Ocaktan çıkan taşkömürünün rutubeti genellikle % 2,5 civarındadır. Zenginleştirme esnasında elde edilen ince kömür, mikst ve şlam’ın rutubeti ocaktan çıkan kömürün rutubetine göre daha fazladır. Ocaktan çıkan kömüre göre rutubet fazlalığı yıkanmış ince kömürde % 7,7; mikst’te % 14 ve şlam’da % 21 civarında olabilir.




Resimli Madencilik Terimleri Sözlüğü - S


SABAN,
 —> Kazı rendesi.

SABİT BUMLU KAZICI, —> Teleskopik bumlu kazıcı.

SABİT KÜL, —> Kül.

SABİT OLUK, Kendisi yerinde durduğu halde, eğimden yararlanılarak (gravite ile) veya ortasında çekilen bir zincire takılı disklerden faydalanılarak fren yapmak suretiyle taşıma işinde kullanılan oluk.

SABUNTAŞI, Kesif ve sık ince pullu bir talk minerali. Genellikle yeşilimsi gri olup, beyaz, sarımsı ve kırmızı renklerine de rastlanır. Kabuğunun yumru biçiminde olması başlıca özelliğidir. Mineralojide steatitolarak adlandırılan bir magnezyum hidro silikattır.

[ Mg6 (Si8 O20) (OH)4]. Steatit sıkı yapılıdır.



SAC, Kuyu, başaşağı, varagel gibi yerlerin dip, baş ve ara katlarında araba manevrasının yapılmasını sağlayan ince ve yassı çelik parçası.

SACCI, Varagel, vinç ve kuyuların baş ve diplerinde arabaları halata kancalamak, kafese yerleştirilmesini ve buralardaki araba manevralarını elle veya mekanik olarak sağlamakla görevli kişi. Bu kişi çancılık (işaretleşme) görevini de yapar.

SAF ALÜMİNYUM, Etinorma göre, % 99,0-99,7 Al ihtiva eden, piyasada 14-16 kg’lık külçe veya 650-750 kg’lık T İngot şeklinde satılan alüminyum malzeme. Saflık derecesine göre Fe, Si, Cu gibiempüriteler değişik oranlarda bünyesinde mevcut olup, mesela % 99,5 Al ihtiva eden saf alüminyumda maksimum Fe muhtevası % 0,40, Si muhtevası % 0,25’tir. Fe/Si oranı 1/2 olan saf alüminyum (Al>%99,5), elektrik iletkeni olarak kullanılır ve bunun beynelmilel adı E.C. grade Al’dur.

SAFİR, —> Alumin. —> Gökyakut.

SAĞLAM DOLGU, Mermer madenciliğinde, taş boşluklarına, esas oluşumun direncine yakın direnci olan bir malzemenin dolması.

SAHANLIK, 1) Kuyularda ve kelebelerde merdiven başlarında ya da bir merdivenden diğerine geçiş yerinde hem emniyeti sağlamak ve hem de dinlenme imkanı vermek için yapılan küçük (döşeme) platform. 2) Yapılarda ve büyük taşıtlarda kapı önünde, merdiven başlarında ya da ortasında bulunan genişçe yer.

SALAMURA, 1) Deniz suyundan —> Tuzla-larda ham tuz elde edilmesinden sonra arta kalan ve bileşiminde sodyum, potasyum, mağnezyum klorürler, sülfatlar ve bromür bulunan sıvı. 2) İçinde et, balık, sebze v.b. yiyecekleri saklamak için hazırlanmış su veya bu suyun içinde saklanmış yiyecek.

SALBAND, Cevher kontağındaki ince ve kilitli kısım.

SALGI, Kablo ile kablonun iki askı noktasını birleştiren doğru arasındaki en büyük düşey uzaklık.

SALLANTILI MASA, —> Sarsıntılı tabla.

SALLANTILI OLUK, 1) Zincirlerle veya çelik halatlarla tavana asılı veya tekerler üzerine yerleştirilmiş olup, eksantrik hareketler sağlayan ve böylece ileri hareketi yavaş, geri hareketi hızlı olan bir tahrik motoru ile teçhiz edilmiş meyli az başyukarılarda veya ayaklarda kömürü, cevheri veya taşı oluk içinde kaydırarak nakletmek için kullanılan mekanik düzen. 2) Sarsıntılı besleyici

SALMASRTA, Pompa piston kolu, sondaj ve su başlığı, buhar makinesi pistonu, buhar türbini vb. makine parçalarının ortak özelliği olan, duran bir kısım ile hareket eden mil veya aks çevresinde sıvı, buhar, basınçlı hava veya gazın kesin olarak sızmaması için özel hazırlanmış bir veya birkaç parçadan oluşan sızdırmazlık elemanı. Kendir, pamuk, grafitli amyant, lastik, deri vb. maddelerden imal edilir. Yağ ve sıvı sızdırmasını önlemek için kullanılanları keçe diye adlandırılır.

SANAYİ DEVRİMİ, İtici gücü kömür ve demir cevheri ve dolayısıyla bunlardan elde edilen buhar enerjisi ve demir-çelik olan sınai aşama. Buhar enerjisi lokomotif ve buharlı gemilerde kullanılarak kara ve deniz ticaretine ivme kazandırmış, kömür ve demir cevherinden elde edilen demir-çelik, savaş sanayiini geliştirmiştir. Sanayi devrimi 18. yüzyılın ikinci yarısıyla, 19. yüzyılın ilk yılları arasında cereyan etmiş, önce İngiltere’de başlamış ve sonra da Belçika, Almanya ve Fransa’ya yayılmıştır.Sanayi devriminin özellikleri ise özetle şunlardır :

a- Sınai üretimde atölye tipi üretimden fabrika üretimine geçilmesi ve mekanik gücün üretimde payının artması,

b- Yeni buluşlar yardımıyla yeni enerji kaynaklarının sanayide kullanımının yaygınlaştırılması (Buhar enerjisi ve buhar makinesi)

c- İş bölümünün gelişmesi

d- Tarım sektöründe de sınai üretimde meydana gelen artışa paralel olarak üretimin gelişmesiyle birlikte ekonomik büyümenin hızlanması,

e- Üretim artışının sonucu “pazar arama” sorununun çıkması ve böylece ülkeler arası pazar ele geçirme mücadelesinin başlaması,

f- Avrupa’da ülke yönetiminde söz sahibi olan aristokrasinin yerini, zenginleşen sanayi burjuvasının alma mücadelesi.

Kömür yataklarına sahip olan ülkelerin, bugün aynı zamanda gelişmiş birer ülke olmaları bir tesadüf değildir. Sanayi devrimini gerçekleştirebilen ülkeler ile, zengin kömür rezervlerine sahip ülkeler arasında belirgin bir paralellik vardır.



SANAYİ ELMASI, Sondajlarda, parlatma ve kesme işlerinde kullanılan, ziynet eşyası olmaya müsait olmayan siyah elmas. Ballas, karbonado, boartz, kongo diye isimlendirilen elmaslar.

SANİYELİ FİTİL, 1) Dış yapısı çeşitli renklerde, özü de kara barut denilen yanıcı madde ile dolu olan ateşleme fitili. Saniyeli fitil 1 cm/saniye süratle yanar. Bu fitilleri yakmak için rüzgar kibriti, çakmak veya sigara kullanılır. Bunların muayeneleri, yakmak ve yanış süratini ölçmek suretiyle yapılır. 2) Emniyet fitili.

SANİYELİ KAPSÜL, Gecikmeli (tavikli) kapsül. Saniyeli kapsülde alev alıcı hassas madde ile primer ecza arasında bir geciktirme elemanı bulunur. Geciktirme elemanının uzunluğu gecikme süresine göre ayarlıdır ve kademeler arasındaki zaman aralığı 1/2 saniyedir. —> Kapsül.

SANTRIFÜJLÜ AYIRICILAR, Küçük katı tanelerin akışkan ortam yani sıvı içinde (ağır ortam veya su) santrıfüj kuvveti uygulayarak çökelme ve ayırma hızlarını ve buna bağlı olarak kapasiteyi arttırmak üzere geliştirilmiş cevher ve kömür zenginleştirme üniteleri. Eşit hacimli, biri yoğunluğu fazla diğeri yoğunluğu az iki tanecik ele alındığında; yoğunluğu az tanecik için negatif (-), yoğunluğu fazla tanecik için pozitif (+), santrifüj kuvvet ortaya çıktığından yoğunluğu fazla tanecik için negatif santrıfüj kuvveti yoğunluğu az olan taneciği ayırma hücresinin merkezine, santrıfüj kuvveti ise; yoğunluğu fazla olan taneciği ayırma hücresinin duvarlarına (cidarına) doğru iterek taneciklerin birbirinden ayrılmaları sağlanmış olur.

 İlk olarak 1950’li yıllarda uygulamaya sokulan akışkan ortam kömür zenginleştirme ünitelerinin yaygın olarak kullanılanları; —> DSM (Ağır ortam) siklonları, Vorsyl ayırıcısı, Dynawhirlpool (santrıfüj fırlatıcı) ayırıcısı, Tri-flo (üç akım) ayırıcısı, Otojen siklon (su siklonu)dur.



Yüklə 5,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin