aktiflenmelerini ve kendi yöntemleriyle
savafla kat›lmalar›n› sa¤lar.
B lenfositleri, ba¤›fl›kl›k sisteminin
antikor denen özel proteinlerini salg›la-
ma yetene¤indeki yegane hücrelerdir.
Antikorlar, mikrorganizmalar› ya da tü-
mör hücrelerinin protein yap›lar›n› ka-
patarak onlar› etkisizlefltirir ya da ba¤›-
fl›kl›k sisteminin di¤er hücreleriyle öl-
dürülmesini kolaylaflt›r›rlar. Yabanc›
ajanlar›n küçük protein yap›lar›n›n (an-
tijenik determinant) B lenfositlerince
tan›nmas›, B lenfositlerin kendi kendi-
lerini ço¤altmas› ve antikor salg›lama
yetene¤inde olan Plazma hücrelerine
dönüflmesiyle sonuçlan›r. Artan anti-
korlar, enfeksiyon ajan›na ya da ürün-
lerine ba¤lan›rlar. Böylece kompleman
sistemini, mononükleer fagositik hücre
ve NK hücre aktivasyonlar›n› art›rarak
enfeksiyon ajan›n› yoketmeye çal›flan
sistemi güçlendirirler (fiekil 4). Aktif B
hücreleri, antikor üretmenin yan›s›ra,
mononükleer fagositik hücreler gibi
enfeksiyon ajan›n›n çeflitli antijenik ya-
p›lar›n› hücre içinde iflleyip doku uyum
kompleksleri arac›l›¤›yla hücre yüze-
yinde tafl›rlar ve T lenfositlerin aktivas-
yonuna yard›mc› olurlar.
Do¤al öldürücü (NK) hücreler, bü-
yük ve granüllü hücrelerdir. Granül
içeriklerini Tümör hücreleri ve virüs-
lerce istila edilmifl hücreler üzerine bo-
flaltarak ölmelerini sa¤larlar.
Dendritik hücreler, köken olarak
hematopoetik kök hücre kaynakl›d›rlar
ve ba¤›fl›kl›k sisteminin en güçlü anti-
jen haz›rlayan ve sunan hücreleri ola-
rak T lenfosit etkinleflmesinde ve ba¤›-
fl›kl›k belle¤inde görev yaparlar.
Ba¤›fl›kl›k sistemi, yabanc› ajanlara
karfl› savafl›n ilk anlar›nda istilac›lar›,
12
Mart 2003
B‹L‹M
ve
TEKN‹K
Savafl planlar›: Ba¤›fl›kl›k hücreleri çeflitli mekanizmalarla hedef hücrelere karfl› sald›r› bafllat›yorlar.
Farkl› antijenlere karfl› dendritik hücre yan›tlar›: Hücreler
patojenleri ve onlara özgü parçalar› tan›yarak ba¤›fl›kl›k
tepkisini yönlendiren özel genleri harekete geçirebiliyorlar.
Do¤al öldürücü hücreler, virüslerce istila edilmifl hücrelere
sald›r›p, hücre zar›n› delerler, böylece suyun içeri hücum edip
hücreyi patlatmas›n› sa¤larlar. Do¤al öldürücü hücreler ayr›ca
kanser hücrelerine de sald›r›p yok edebilirler.
Lenfosit ve
makrofajlar
Do¤al direnç
(kendili¤inden)
Edinilmifl direnç
(ba¤›fl›kl›k belle¤i)
Makrofaj
etkinlefltirme
faktörü
Makrofajlar
Makrofajlar
Makrofajlar
Sitotoksik (hücre
öldürücü)
T-hücresi
Tümör ya da
viral antijen
Antikor
almac›
Antikora ba¤l›
hücre öldürme
yetene¤i
Antikor
Tümör ya da virüs bulaflm›fl hedef hücre
Do¤al
öldürücü
T-hücresi
Patojen
Vücut
virüs
bakteri
mantar
parazit
hücre
protein
Antijen
Sunucu
Hücre
A
ASSH
H
TT--hhüüccrreessii
TT--hhüüccrreessii
TT--hhüüccrreessii
TT--hhüüccrreessii
Öldürücü hücre
Perforin
Kesecik
Hücre zar›
Hedef hücre
Çekirdek
görece basit ve o ajana özgü olmayan
hücresel ve hümoral faktörlerin karfl›-
l›kl› etkileflimleriyle yoketmeye çal›fl›r.
Daha sonra, giderek daha çok say›da
farkl› hücrenin ve faktörün karfl›l›kl›
pozitif ve negatif etkileflimlerinin dev-
reye girmesiyle, bu kez özgün olarak
yokeder. Ba¤›fl›kl›k sisteminin basitten
karmafl›¤a ve özgün olmayandan öz-
gün olana do¤ru ilerleyen bu savunma
stratejisi, çizgisel bir özellik de¤il. Ba¤›-
fl›kl›k sisteminin davran›fl›, sistemin
tüm bileflenlerinin herzaman az ya da
çok olarak savunmaya kat›ld›¤› bir ilifl-
kiler a¤›. Örne¤in, insan için zararl›
olan bir bakterinin çok düflük bir mik-
tar›yla karfl›lafl›ld›¤›nda, bu bakterinin
s›v›sal ba¤›fl›kl›k sistemi ve fagositik
hücrelerce kolayca yokedilip T ve B
hücrelerinin rahats›z edilmemesi söz
konusu olmaz. T ve B hücreleri de bak-
terinin varl›¤›ndan haberdar edilir. ‹lk
karfl›laflmada T ve B hücrelerinin, sa-
vunmaya çok aktif olarak kat›lmalar›
gerekmese de, olas› bir baflka karfl›lafl-
mada etkin ve özgün savunman›n za-
man kaybetmeden gerçeklefltirilebilme-
si için gereken davran›fl biçimi ö¤reni-
lir ve bellekte tutulur. ‹kincil bir karfl›-
laflmada en etkin, en k›sa süreli savun-
ma, bellekte tutulan hücresel bilgilerin
kullan›lmas›yla mümkün olur. Ba¤›fl›k-
l›k sisteminin görevi her ne kadar bire-
yi yabanc›lara karfl› korumaksa da, bu
görevini savaflarak yapar. Savaflma sü-
resinin uzamas› bireyin kendisinin de
zarar görmesine neden olur.
Ba¤›fl›kl›k yan›t›nda, yabanc›n›n bir
bakteri, bir virüs, bir parazit, bir man-
tar ya da tümör hücresi olmas›, ba¤›fl›k-
l›k sisteminin genel davran›fl biçimini
de¤ifltirmese de, belli baz› yan›t a¤lar›-
n›n di¤erlerine göre daha belirgin ola-
rak uyar›lmas›yla sonuçlan›r. Örne¤in,
bir bakteri antijen sunan hücrelerin
arac›l›¤›yla yard›mc› T hücrelerini uyar-
d›¤›nda, bu hücrelerden daha çok in-
terlökin-2 (IL-2) ve interferon -g (IFN-g)
sal›nmas›na ve bunlar da B hücrelerin-
de IgG2a ve IgM tipi antikorlar›n sente-
zinin uyar›lmas›na yol açarlar. Baflka
bir bakterinin benzer yolla yard›mc› T
hücrelerini uyarmas›, interlökin-4 (IL-
4) ve interlökin-5 (IL-5) salg›lanmas›na
ve IL-4 ile IL-5 in B hücrelerine IgE ve
IgG1 tipi antikorlar sentezlettirmesine
neden olabilir. Hücreiçi bir parazit, bir
virüs ya da tümör hücreleri NK hücre-
lerinin ve sitotoksik T lenfositlerinin
daha aktif olarak görev yapt›¤› bir a¤›
uyar›rken, hücre d›fl› bir parazit, eozi-
nofillerin daha aktif rol oynad›¤› bir sa-
vunma a¤›yla yokedilmeye çal›fl›l›r.
Ba¤›fl›kl›k sisteminin evrimsel varo-
lufl sürecinde "uyum sa¤lamak" için ge-
rek genetik kodunda varolan, gerek ya-
flam süresince kazan›p birarada kullan-
d›¤› "bilgi"lerin herhangi birinin niteli-
¤inin ya da niceli¤inin de¤iflmesi, bilgi
kullan›m düzenlerinin (sistemlerin) de-
¤iflmesine ve dolay›s›yla ba¤›fl›kl›k yet-
mezli¤i, allerji, malignite (kötü huylu
kanserleflme) ya da ba¤›fl›kl›k sistemi-
nin, bireyin kendi hücre ve dokular›na
sald›rmas› (otoimmünite) gibi farkl›
hastal›klara yol açabilir.
E m e l D e m i r a l p
(Doç. Dr. - Temel ‹mmünoloji) Marmara Üniv.,
Hematoloji-‹mmünoloji Bölümü
13
Mart 2003
B‹L‹M
ve
TEKN‹K
fiekil 3. Mikroorganizmalar T lenfositleri (T)
taraf›ndan direkt olarak tan›namaz (a). Ancak
monosit ve makrofajlar (M) mikroorganizmalar›
fagosite edip parçalara ay›rd›ktan sonra bu
parçalar, Doku Uyum Kompleksi (MHC)’ne
ilifltirilmifl olarak monosit ya da makrofaj
yüzeyinde tafl›nd›¤› zaman yard›mc› T hücreleri
mikroorganizmalar› tan›y›p ço¤almaya bafllar (b).
fiekil 4. B hücrelerinden baflkalaflan plazma
hücreleri (P) salg›lad›klar› antikorlarla
mikroorganizmalar› kaplayarak, monosit ve
makrofajlar (M) taraf›ndan fagosite edilmelerini
kolaylaflt›r›r.
Makrofajlar kemik ili¤ince üretilip kan yoluyla yang› ya da ba¤›fl›kl›k tepki bölgelerine ulaflt›r›l›yor. Bunlar,
son derece etkili fagositler. Önemli bir özellikleri do¤al ba¤›fl›kl›k sisteminin bir parças› olmalar›na karfl›n,
T-lenfositlerine antijen sunabilmeleri ve T-hücrelerinden destek alabilmeleri. T-hücrelerinin bu deste¤i yüksek
düzeyde makrofaj etkinleflmesine yol aç›yor. Bu etkinleflme yutma ve antijen sunumu süreçlerini
h›zland›r›yor. Bu sayede, yutulamayacak kadar büyük yabanc› maddeler üzerlerine salg›lanan lizozom ve
sitokinlerle etkisizlefltiriliyor.
Makrofaj Etkinleflmesi
Kandaki monosit
Fagosite edilme (antijenin hapsedilmesi)
Antijenin incelenmesi
Makrofajca antijen sunumu.
‹nterlökin salg›lanmas›
T-hücresinden yard›m
makrofaj etkinleflmesine yol
aç›yor.
T-lenfosit
Yüzeyde artan I. ve II. s›n›f MHC
ifadesi, antijen sunumunu da
art›r›yor.
Artan oksidatif etkinlik, daha
fazla serbest radikal üretimi
sa¤l›yor.
Y›k›c› enzim üretimi art›yor.
Hasarl›
proteinleri vb.
için artan
say›da çöpçü
almaç üretiliyor.
Mikrobik
karbokidratlar
için almaçlar
ço¤al›yor.
Epiteloid makrofaj
Granülama oluflumu
Fibrojenik büyüme faktörleri
(FGF, TGF-
β
) üretimi art›yor.
Sitokin üretimi art›yor.
Yüzey alan›n› geniflleterek lizozomal ürünler, sitokinler
vb. y›k›c› maddelerin salg›lanmas›n› kolaylaflt›rmak için
saçaklanm›fl plazma zar›.
Etkinlefltirilmifl makrofaj
Fagosite etme (yutma) süreci h›zlan›yor.
(Enzimler serbest radikaller gibi y›k›c›
lizozom ajanlar› salg›lama yoluyla). E¤er
antijenin fazla büyük olmas› nedeniyle
yutma gerçekleflemezse lizozomal
(öldürücü) maddeler düflman›n üzerine
püskütrülüyor.
Makrofajlar›n sitokin
üretmesi. (Örnek: TNF-
a, IL-1, IL-6)
Makrofaj, antijeni sar›yor ama
tümüyle hazmedemiyor, antijen
T-hücrelerine peptid sunumu için
uygun de¤il.
Sitokin
almaçlar›
oluflumu
art›yor.
Yang› bölgesine
göç/ba¤›fl›kl›k tepkisi
Viral (virüslerin yol açt›¤›) ve bakte-
riyel enfeksiyonlar, romatizmal hasta-
l›klar gibi ba¤›fl›kl›k sistem bileyenleri-
ni hedef dokudan toplayan (enflama-
tuar) durumlar ve kanseri de içeren
birçok hastal›kta antikorlara (immu-
noglobulinler) dayal› tedaviler, sony›l-
larda hastal›klarla savaflta ilk müdaha-
le "first-line" tedaviler halini alm›fl bu-
lunuyor.
Hastal›klar›n tedavisinde bu tür
yaklafl›mlar›n ilk örnekleri, serumla te-
davi uygulamalar›. Hericourt ve Richet
isimli araflt›rmac›lar, kanser hücrele-
riyle ba¤›fl›kl›k kazand›rd›klar› hayvan-
lar›n serumlar›n› hastalara vererek
yapt›klar› tedavide, hastal›k geçmese
de belirtilerinde kayda de¤er azalma-
n›n oldu¤unu 1895 y›l›nda gösterdiler.
1920’li y›llar›n sonlar›ndan 1930 y›lla-
r›n›n bafllar›na kadar geçen dönem,
pnomoni (zatürre), menenjit, difteri ve
k›zam›k gibi çeflitli hastal›klar›n etken-
lerine karfl› serumla yap›lan tedavinin
en parlak dönemi oldu. Gerçi, serumla
yap›lan tedaviler klinik aç›dan etkili ol-
du. Ama, serumun hedef yap› d›fl›nda
farkl› birçok yap›ya karfl› geliflmifl olan
antikorlar, viral partiküller gibi bulafl›-
c› ajanlar ve serum proteinleri içerebil-
mesi nedeniyle tedavi s›ras›nda anafi-
laktik flok (afl›r› duyarl›l›k tepkisi) gibi
toksik (zehirlenmeyle ilgili) olaylar›n
geliflebilmesi, serumla tedavinin isten-
meyen yan etkilerini oluflturuyordu.
1940-1980 y›llar› aras›nda antikor
üretim ve saflaflt›rmas›na yönelik
önemli geliflmeler kaydedildi. 1940’l›
y›llarda Cohn’nun gelifltirdi¤i so¤uk
etanol saflaflt›rma metoduyla, immü-
noglobulinler di¤er serum proteinle-
rinden ayr›labildi. Ancak, yine de bu
yolla elde edilen antikor çökeltisi içe-
ren preparatlar, damar içi tedavi uygu-
lamalar›nda anafilaksi (duyarl›l›k tep-
kisi) benzeri reaksiyonlara neden ola-
bilmifltir.Bu nedenle daha sonraki y›l-
larda, damar içi uygulamalarda kulla-
n›lacak olan antikorlar için, yeni saf-
laflt›rma yöntemleri gelifltirilmifltir.
1975 y›l›nda Köhler ve Milstein’›n
gelifltirdi¤i hibridoma yöntemiyle, he-
def yap›da yer alan bir antijenik bölge-
ye karfl› (epitop) limitsiz miktarda mo-
noklonal antikor (mAb) üretmek
mümkün oldu. Bu yöntem nedeniyle
araflt›rmac›lar, 1984 y›l›nda t›p dal›n-
da Nobel ödülünü kazand›lar.
Hibridoma yönteminde, ba¤›fl›klan-
m›fl fare B lenfositleriyle, fare miyelo-
ma (kemik ili¤i kanseri) hücrelerinin
füzyonu sonucu oluflan antikor üretme
yetene¤ine sahip ölümsüz hibrid hüc-
relerin elde edilebiliyorlar. Bu yöntem-
le, günümüze kadar çeflitli hedef yap›-
lara karfl› monoklonal antikor üretilme-
si mümkün oldu. Hibridoma yöntemiy-
le üretilen fare kökenli monoklonal an-
tikorlar, klinik laboratuvar tan›da genifl
uygulama olana¤›na sahip olsa da, in-
sanlarda tedavi amaçl› uygulamalar›n-
da s›n›rl› baflar›ya sahip. Bunun birinci
nedeni, fare antikorlar›yla tedavi edilen
hastalar›n yaklafl›k %80’inde, tekrarla-
nan dozlar sonras›nda fare antikorlar›-
na karfl› geliflen ba¤›fl›kl›k tepkisinin
oluflmas›. Ayr›ca, fare antikorlar›na ait
Fc k›sm›n›n insan savunma sisteminde
daha az efektör rol oynamas› ve tedavi
amaçl› uygulamalarda insan kökenli
antikorlara göre, fare kökenli antikor-
lar›n daha k›sa yar› ömre sahip olmas›
fare antikorlar›n›n tedavi amaçl› uygu-
lamalar›n› k›s›tlamakta. Bu genel olum-
suzluklar›n d›fl›nda, fare antikorlar›yla
elde edilen baflar›l› sonuçlar da al›n›-
yor. Organ reddini önlemek üzere T
hücre yüzey antijenine karfl› gelifltiril-
mifl olan ortoclone, 1986 y›l›nda FDA
(ABD G›da ve ‹laç Dairesi) taraf›ndan
onaylanm›fl ilk fare kökenli antikor ol-
ma özelli¤ini tafl›yor.
Hibridoma teknolojisinin geliflmesi-
ne paralel olarak, rekombinant DNA
teknolojisinde de büyük geliflmeler
14
Mart 2003
B‹L‹M
ve
TEKN‹K
HASTALIKLARLA SAVAfi
ANT‹K
Fareden Gelen
Antijen Ba¤lay›c› Bölgeler
Fareden Gelen,
Özgül Antijen Ba¤lama Bölgeleri
Almaç
bölgesi
(Fc)
Antijen Ba¤lay›c›
Bölge (FAb)
Fare Antikoru
Kimerik Antikor
(% 66’s› insan kökenli)
‹nsans› Antikor
(% 90’› insan kökenli)
Bütünüyle ‹nsans› Antikor
Günümüzde oluflturulabilen antikor tipleri
Monoklonal
antikorlar bir
kanser
hücresine
yaklafl›yorlar.
kaydedildi. Bu geliflmelerin ›fl›¤› alt›n-
da, immünoglobulin genlerinin yap›-
lanmas›, ifadesi ve ifllevsel gen olufl-
turmak üzere immunoglobulin genle-
rinin mutasyonu, yeniden yap›lmas›
gibi çeflitli konularda daha fazla bilgi-
ye sahip olundu. Dolay›s›yla, fare anti-
korlar›n›n insanlarda tedavi amaçl› uy-
gulamalar›nda karfl›lafl›lan sorunlar›
çözmeye yönelik monoklonal antikor
üretim teknikleriyle rekombinant
DNA teknolojisinin birleflmesi kaç›n›l-
maz hale geldi. Bunun sonucu olarak
antikor mühendisli¤i alan› geliflti ve
bugün biyoteknoloji endüstrisince kli-
nik uygulamalara yönelik birçok re-
kombinant antikor ve türevinin üreti-
mi mümkün oldu.
Fare kökenli antikorlar›n insanlafl-
t›r›lmas›na yönelik olarak ilk aflamada
kimerik (melez) antikorlar gündeme
geldi. Bu yaklafl›m›n temeli, fare anti-
korlar›na insan ba¤›fl›kl›k sisteminde
immünojen özelli¤i ve daha az efektör
özellik göstermesinde önemli etken-
lerden biri olan fare antikor sabit k›-
s›mlar›n›n , insan kökenli sabit k›s›m-
larla de¤ifltirilmesine dayan›yor. Kime-
rik antikor yap›lar›n›n, sonuçta yakla-
fl›k %75’i insan dizileri içermesine kar-
fl›n insanlarda anti-kimerik antikor ce-
vab›na neden olabiliyorlar. Son y›llar-
da geliflen Primatized teknolojisi kul-
lan›larak siyonomolgus (cynomolgus)
maymununa yap›lan ba¤›fl›klaflt›rmay-
la, araflt›r›mac›lar›n insan ya da insan
kaynakl› olmayan antijenlere karfl›,
yüksek uyumlu antikorlar elde edilme-
si mümkün olmufltur. Maymunda ge-
lifltirilmifl olan antikorun de¤iflken
bölgesinin insan de¤iflken bölgesin-
den ay›rt edilememesi, araflt›r›mac›la-
ra kimerik antikor yap›m›nda bir avan-
taj sa¤lad›. Sedef hastal›¤›, sistemik lu-
pus eritamatosis ve alerjik ast›m gibi
çeflitli olgulara karfl› Primat katk›l› an-
tikorlar klinik deneme aflamas›ndalar.
Kimerik antikorlar kullan›m›nda fa-
re kökenli de¤iflken bölgelerin neden
15
Mart 2003
B‹L‹M
ve
TEKN‹K
TA GÜDÜMLÜ MERM‹:
KORLAR
A n t i j e n
1
Fareye antijen verilerek,
bu antijene karfl› antikorlar›n
yap›m› sa¤lan›yor.
2a
Fare B lenfositleri
(antikor oluflturan hücreler)
dalaktan izole ediliyor.
3
Hücreler birlefltirilerek
hibridomalar
oluflturuluyor.
D a l a k
2b
Sonsuz üreme
yetene¤ine sahip
insan B lenfositleri,
kanserli kemik
ili¤inden elde ediliyor.
4
Farkl› kültür ortamlar›na al›nan
hibridomalar›n bölünerek
ço¤almalar› sa¤lan›yor.
5
Orijinal antijene ba¤lanabilen antikoru
üreten hibridoma kültürü seçiliyor.
6
Laboratuvar ortam› ya da fare vücudunda
bu hibridomalar ço¤alt›l›yor.
7
Antikorlar saflaflt›r›l›yor.
Monoklonallerin oluflturulmas›nda, hibridoma denilen kaynaflt›r›lm›fl hücrelerin
kullan›m›n› içeren geleneksel yöntem.
oldu¤u anti-kimerik antikor yan›t›-
n›n engellenmesine yönelik olarak
baflka bir yaklafl›m da, insans› anti-
korlar gelifltirilmesi. ‹nsans› antikor-
larda hedef, de¤iflken bölgenin in-
sans› hale getirilmesi. Antikorun de-
¤iflken bölgesinde yer alan antijen
ba¤lamas›ndan sorumlu olan fare
kökenli komplement adl› molekülle-
ri sabitleyen bölgeler (CDR) d›fl›nda-
ki, çat› bölgeleri (framework) dahil
tüm antikor bölgeleri insan antikor
dizilerinden oluflmakta. 1990’l› y›l-
lardan itibaren kimerik ve insans›
antikorlar tedavi amac›yla insanlar-
da kullan›lmak üzere eczane rafla-
r›nda yer almaya bafllad›lar. Lenfo-
ma’da Rituxan, çocuklarda viral ak-
ci¤er hastal›¤›nda Synagis ; organ
naklinde Zenepax ve Simulect,
Crohn hastal›¤› ve romatizmal bir has-
tal›k olan romatoid artritte Remicade,
meme kanserinde Herceptin ve kronik
lenfositik lösemide (KLL) kullan›lan
Campath, bu tip antikorlarla üretilen
ilaçlara örnek olarak verilebilir.
Tedavi amaçl› uygulamalarda, ta-
mamen insan nükleotit dizilerinden
oluflan monoklonal antikorlar›n kulla-
n›m› en iyi çözüm oldu¤undan, bu
amaç do¤rultusunda yeni yaklafl›mlar
gündeme geldi. Tamamen insan anti-
korlar›n›n elde edilmesine ve seçimine
yönelik olarak rekombinant in-
san antikor kütüphaneleri gelifl-
tirilmifl bulunuyor. Bu metodla,
bir insan vericiden al›nan mil-
yonlarca farkl› de¤iflken bölge
kombinasyonunu içeren büyük
antikor kütüphaneleri oluflturul-
du. Bu mini antikor yap›lar›, tek
zincir de¤iflken parça olarak
isimlendirilirler. Do¤al antikor
yap›lar›na benzer flekilde, hedef
yap›y› tan›mas›n› sa¤lamak ama-
c›yla antikor a¤›r ve hafif zincir
de¤iflken bölge genlerinin bir
köprü dizi taraf›ndan ba¤lanma-
s›, oluflturulan scFv yap›lar›n›n
bakteriyofajlar yüzeyinde sunul-
mas›yla, hedef yap›lara karfl› öz-
gün, yüksek uygunlukta rekom-
binant antikor yap›s›n›n seçimi
mümkün olabiliyor. Bunun yan›-
s›ra, tümüyle insan antikoru üre-
timinde fare immunglobulin
genleri yerine insan IgG genleri-
ne sahip transgenik farelerden
de yararlan›l›yor. Bu yöntemin
avantaj›, hedef antijenle kullan›larak
yap›lan ba¤›fl›klaman›n tekrarlanabil-
mesi ve bu yolla antijene özgü yüksek
uygunlukta antikorlar elde etmenin
mümkün olabilmesi.
Monoklonal antikorlar, hücre anti-
jenlerine özgü yönlendirmede kullan›-
labiliyorlar. Tümör hücrelerine özgü
antijenik yap›lar›n tan›mlanmas›, anti-
korlar›n güdümlü mermiler olarak
kullan›lmas›n› da gündeme getirdi.
Monoklonal antikorlar, yap›flt›¤› hüc-
reyi çekici k›larak makrofajlarca yutul-
mas›n› sa¤lamak, bunlara ba¤la-
nan komplement adl› moleküllerin
sabitlenmesi ve antikora ba¤l› hüc-
re öldürme yetene¤i gibi çeflitli
yöntemlerle hücre ölümlerine ne-
den olabiliyorlar. Bunun yan›s›ra,
kalsiyum kanallar›n›n ve büyüme
faktör almaçlar›n›n bloklanmas›
yoluyla da hücre ölümü gerçeklefl-
mesine neden olabilirler. Araflt›-
rmac›lar, toksin, sitotoksik hücre
öldürücü ilaçlar ve radyoaktif mad-
deler gibi “savafl bafll›klar›n›” anti-
korlara ba¤l›yarak, antikorlar› da-
ha etkili hale getirmeye yönelik ça-
l›flmalar gerçeklefltirdiler. Radyo-
aktif iflaretli monoklonal bir anti-
korun, prostat kanserinde tedavi
amaçl› uygulamas›na yönelik yap›-
lan klinik çal›flmalar bu uygulama-
lara örnek teflkil ediyor.
Antikor tasar›m›ndaki yeni yakla-
fl›mlardan biri de iki farkl› antijen yap›-
s›n› tan›ma yetene¤ine sahip bispesifik
antikor yap›lar›n›n gelifltirilmesidir.
CD3 ve tümör hücresine özgü antijen-
lere karfl› gelifltirilmifl antikorlar›n bir-
lefltirilmesiyle oluflturan bispesifik (çift
hedefli) antikorlar hücre öldürücü T
lenfositleri kanser hücrelerine yönlen-
dirmesine yönelik in vitro deneyler de-
vam ediyor. Prostat kanser hücrelerin-
de kodlanan HER-2/neu’ya karfl› gelifl-
tirilmifl bispesifik antikorun faz I
pilot çal›flmalar›nda olumlu so-
nuçlar al›nm›fl bulunuyor.
Antikorlar›n sa¤alt›m çal›fl-
malar›nda önemli avantajlara sa-
hip olmas›n›n yan›s›ra, yaln›zca
Dostları ilə paylaş: |