NÂBÎ’NİN ŞİİRLERİNDE SOSYAL KONULAR
Lale ŞABANOVA
Qafqaz Üniversitesi
lale.shabanova@gmail.com
Yusuf Nâbî’nin yaşadığı dönem olan XVII. yüzyıl, Osmanlı Devleti’nin gerileme dönemine rastlar. Bu yüzyılda
ekonomide, ilimde, askerî teşkilatta, yönetici sınıfta, kısacası bütün devlet mekanizmasında artık kendisini iyice hissettiren
bir ‘‘çözülme’’ görülmüştür. Bu sosyal ve siyasî çözülmenin aksine edebiyatta başarılı gelişmeler olmuştur. Bu yüzyılda,
şairlerimiz İran şairleriyle kendilerini mukayese ederek üstünlüklerini ifade etmişlerdir. Bu şairler arasında Nâbî’de vardır.
Nâbî, fikri bir takım söz sanatlarıyla süslemeden yalnız fikir olarak söylemek yolunu seçmiş ve bunda dikkate değer
başarı göstermiştir. Onun bu tutumu, şiirde hemen hemen bir inkılâp sayılmış ve bu şairin yolunda yürüyen daha başka
şairler yetişmiştir. Edebiyatımızda Nâbî Mektebi denilen bu tarzın hususiyeti, görgü, bilgi ve düşünce unsurlarını didaktik
bir zihniyetle ifade ediştir. Böyle bir ifadeyi yer yer güzel gösteren sır da iki asırdan beri klasikleşmiş umumiyetle büyük
hassasiyetlerin ifadesine vasıta olmuş Türk şiir lisanının her şeye rağmen söze bir takım duyurucu unsurlar katan büyük
söyleyiş ananesidir.
Nâbî’nin bu çığırı açısında, kendini kabul ettirişinde evvela geniş kültürünün, sonra da hayat tecrübelerinin te’siri
görülür. Nâbî’ye kadar bütün büyük şairlerin İstanbul, Bursa ve Edirne gibi birinci sınıf şehirlerimizden yetişmiş olması,
başka şehirlerimizden şair yetişmez kanaatini yaygınlaştırmıştı. Nâbî, kendini kabul ettirmekle bu kanaati değiştirmiştir.
Osmanlı-Türk vatanının her köşesinde kültür ve medeniyetin mevcudiyetini ispatlıyordu.
Nâbî’nin şiirinin üslûp bakımından da kendine has özelikleri taşıdığını da söyleyebiliriz. Nâbî, mizacının da tesiriyle
gözlemlerini, alışılmışın dışında bir yorumla yansıtır. O tabiatı ma’nalaştırmada ustadır. Nâbî, 17. yüzyılda ortaya çıkan
“kültürel soğuma” ve “sosyal değişim” i yorumlayarak sosyal konularla ilgili imajları şiirlerinde kullanmıştır. Böylece, şair
kendisinden önce pek görülmeyen yeni bir malzemeyi de keşfetmiştir. Nâbî’nin “hikemî” şiir tarzı olarak temsil ettiği bu
yeni ifade biçimi “Nâbî ekolü” olarak adlandırmıştır. Bu ekolün gelişmesinde, bilhassa İran şairlerinden Sa’ib’in de etkisi
inkâr edilmez. Bu bakımdan Nâbî’nin şiirlerinde, hikemiyata karışmış olan Sebk-i Hindi’ye has üslup özelliklerine de
rastlanır.
Şair toplumu ilgilendiren bir çok sosyal konuları şiirlerinde dile getirmiş ve gençlere nasihat vermiştir. Bunlardan biri
de ilme verdiyi değerdir. Ömrünü kitaba, kâğıt ve kaleme bağlı olarak geçiren, dış dünyaya kapalı, içe dönük, durgun,
ölçülü, akılcı bir kişiliğin sahibi olan Nâbî`nin dünya görüşü ve sanat anlayışında kitabın ve bilginin yeri büyüktür. Nâbî`nin
|