Microsoft Word Materiallar Full


II INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE OF YOUNG RESEARCHERS



Yüklə 18,89 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə604/1149
tarix30.12.2021
ölçüsü18,89 Mb.
#20088
1   ...   600   601   602   603   604   605   606   607   ...   1149
II INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE OF YOUNG RESEARCHERS 

340 


 Qafqaz University                         

          18-19 April 2014, Baku, Azerbaijan 

Âkif, “Hasta” şiirindeki genci, rikkatli bir levhaya benzetirken, yanaklarını da solmuş iki güle benzetir: “Bu uzun 



boylu çocuk... Lâkin o bir levha idi! Öyle bir levha-i rikkat ki unutmam ebedi…/Bet beniz kül gibi olmuş uçarak nûr-i 

şebâb;/O yanaklar iki solgun güle dönmüş, bîtâb!” 

İstiklâl Marşı’nın  “Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!/Kahraman  ırkıma bir gül,  ne bu şiddet, bu 



celâl!”mısra’larında, “hilâl” kelimesiyle Türk bayrağı kastedildiği için mecâz-ı mürsel sanatı yapılmıştır. Ayrıca bayrak, 

öfke içinde kaşlarını çatmış, suratını asmış bir insana benzetilmesi yönüyle de teşhîs sanatının güzel bir örneğini oluşturur. 

İkinci dizede milletiyle övünen şâir, “Kahraman ırkıma bir gül!” ifadesinde de, teşhîs yoluyla istiklâlin kaybedilmemesini 

imâ eder. 

Âkif, “Çanakkale Şehitlerine” adlı meşhûr  şiirinin;  “Vurulup tertemiz alnından yatıyor;/Bir hilâl uğruna ya Rab ne 

güneşler batıyor.”  mısra’larıyla  şehitleri, tıpkı bir “hilâl”in görülebilmesi adına, her akşam kızıl  şafaklarda gurûb eden 

“güneş”e benzetir. Ayrıca şâir, burada “hilâl için güneşin batışı” ifadesiyle hüsn-i ta’lil sanatı yapar. Âkif, aynı şiirinin; “Ne 



büyüksün ki kurtarıyor Tevhîd’i…/Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.”  mısralarında da, teşbîh sanatına 

başvurarak, Çanakkale şehitlerinin savaş konusundaki niyetlerini, İslâm tarihinin ilk ve en önemli örneği olan Bedir 

şehitlerine atıfta bulunarak vurgular. Şâir, ayrıca Bedir’de 900 müşrike karşı,  İslâm güneşinin sönmemesi adına çarpışan 

300 mü’mini “arslan” kelimesiyle istiâreli olarak vasfeder.  

Âkif, “Şark”  şiirinde ise, çölün en sapa yerinden neş’et ederek imâr edilen İslâm medeniyetinin içler acısı hâlini 

resmederken, “çöl” ifadesiyle mecâz-ı mürsel sanatına başvurur:  “İlâhî! Gördüğüm âlem mi insâniyetin mehdi?/Bütün 



ümrânı tarihin bu çöllerden mi yükseldi?” Şâir, “Bir Gece” şiirinin;  “On dört asır evvel yine böyle bir geceydi/Kumdan 

ayın on dördü bir öksüz çıkıverdi.” derken de,“kumdan” kelimesiyle, Hz. Peygamber’in doğduğu Arap yarımadasını parça-

bütün ilişkisi içinde mecâz-ı mürselle anlatır.  

Âkif’in, “Kocakarı ile Ömer” şiirinde ise, çocuklarını avutmak için tencerede çakıl taşı kaynatan kadıncağızın dilinden 

dökülen şu mısra’larda kinâyeli bir söyleyiş hâkimdir: “Ölür de yüz suyu dökmem sizin halîfenize!../Ömer vuruldu bu son 



söze…/Yüzü gülmüştü teyzenin, baktık, / Biz de çıktık vedâ edip artık.” 

Âkif, “Ne odunmuş babanız olmadı bir baltaya sap!/Ona siz benzemeyin, sonra ateştir yolunuz.” mısra’larıyla da bir 

taraftan babacan bir tavırla çocuklara nasihat ederken, diğer taraftan ifadelerini mecâzlarla süsler. 

Sonuç olarak; Mehmet Âkif’in şiirleri oldukça yüksek sanat özelliği taşıyan değerler manzûmesidir. Şiir teorisinin 

önemli bir sahasını oluşturan mecâzların, -yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi- millî şâirimizin şiirlerinde büyük bir 

yer tuttuğu âşikârdır. Âkif, manzûmeleriyle, bir yandan Türk toplumunun rûh dünyasına tercüman olurken, diğer yandan 

mecâzları, renkli ve çeşitli biçimlerde kullanarak, dilin en hassas duygu yoğunluklarına nüfûz edebildiğini ispatlamıştır. 


Yüklə 18,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   600   601   602   603   604   605   606   607   ...   1149




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin