“Hâlâ bende bin franklık krediniz var,” dedi Danglars sinirli bir şekilde gülümseyerek.
“Önemli değil,” dedi Kont. “Zaten o para sizin komisyonunuzu ancak karşılar. Bin frank sizde kalsın,
böylece hesabımız tamam olur.”
“Ciddi misiniz?”
“Evet,” dedi Kont. “Bankacılarla iş yaparken her zaman ciddiyimdir.”
O sırada uşak içeri girerek hastanenin hazinesinden sorumlu Bay de Boville’in geldiğini bildirdi. Kont,
Bay de Boville’i selamladıktan sonra çıktı.
“Günaydın Bay Danglars,” dedi Bay de Boville otururken. “Dün yolladığım mektubu aldınız mı?”
“Evet.”
“İşte faturanız.”
“Bay de Boville,” diye başladı söze Danglars, “sanırım sizden biraz daha zaman isteyeceğim.
Az önce
Bay Monte Cristo buradaydı. Onu gördünüz, öyle değil mi?”
“Evet gördüm. Ne oldu ki?”
“şey, sizin için hazırladığım beş milyon frankı Kont aldı.”
“Nasıl olur?”
“Kontun bankamızda sınırsız kredisi vardı. Bu sabah gelip benden beş milyon frank isteyince senetleri
vermek zorunda kaldım. Siz de takdir edersiniz ki aynı gün içinde on milyon frank çekecek olursam idare
bunu biraz tuhaf bulacaktır. Bu yüzden sizden biraz daha beklemenizi rica edeceğim.”
“Kont çok varlıklı bir adam olmalı,” dedi Bay de Boville. “Bağış
konusunda onunla mutlaka
konuşmalıyım. Örnek olarak da Bayan Morcerf’le oğlunu göstereceğim.”
“Bayan Morcerf’le oğlu mu?”
“Evet, bütün servetlerini hastanelere bağışladılar. Onursuzca kazanılmış bir paraya dokunmak
istemediklerini söylediler.”
“Neyle geçiniyorlar peki?”
“Bayan Morcerf taşraya yerleşti, oğlu da Sipahi gemisinde denizci oldu.”
“Servetleri ne kadardı?”
“Pek fazla değil, on iki on üç bin frank kadar. Ama şimdi işimize bakalım.”
“Elbette,” dedi Danglars. “Paranızı yarın alabilirsiniz.”
“Öyle mi?
Daha önce söyleseydiniz ya, yarına kadar beklemek hiç sorun değil. Kaçta geleyim?”
“İkide.”
“O halde yarın görüşürüz.”
“Elbette,” dedi Danglars. Bay de Boville çıkar çıkmaz arkasından “Aptal!” diye mırıldandı, “Yarın
öğlen gel bakalım, ben burada olacak mıyım!”
Sonra kapıyı kilitleyerek çekmecelerindeki bütün parayı boşalttı; elli bin franklık nakit parayı alıp
önemli belgeleri de sakladıktam sonra diğer kâğıtları yaktı. Son olarak da Barones Danglars’a verilmek
üzere bir mektup yazdı.
Ardından çekmecesinden pasaportunu çıkartarak tarihine baktı: “Güzel, iki ay daha geçerli!” dedi.
“Elveda vefasız karıcığım! Elveda Paris!”