Normalde yabancılara (mikroplara v.b) yönelik olması gereken ve lenfosit ve benzeri hücrelerce başlatılan savunma amaçlı saldırının, yapısal benzerlik yüzünden kendi myelinine yönelmiş olabileceği düşünülmektedir. MS ataklarının öncesinde çoğunlukla grip benzeri bir hastalığın varlığı bu teorinin ortaya çıkmasının nedenidir. Ancak bu varsayım bilimsel açıdan kesin olarak doğrulanmamıştır.
Bir virüs ya da bakterinin MS’e neden olduğu düşünülür.
Yapılan pek çok inceleme ile beyinde ya da diğer vücut dokularında myeline moleküler yapısı benzeyen ya da doğrudan doğruya savunma sistemini harekete geçiren virus ve bakteriler aranmıştır. Zaman zaman, tıpta heyecan dalgaları yaratan, bazı virus ya da bakterilere ilişkin saptamalar da olmuştur.
Ancak bugün için iltihap ya da enfeksiyon yaratarak doğrudan doğruya ya da molekül benzerliği ile otoimmun sistemi harekete geçirerek dolaylı olarak, MS’e neden olduğu kesinleşmiş olan hiçbir mikro organizma (virus yada bakteri) belirlenememiştir.
MS’in oluşumu konusunda bilinenler özetle şunlardır;
Genetik olarak yatkınlığı olan bireylerde, çevresel tetkikleyici (ler?) aracılığı ile başlatılan bir dizi “Otoimmun” reaksiyonun MS’e neden olduğu görüşü, bazı noktalarda tam kanıtlanmamış olsa da hala yaygın olarak kabul görmektedir.
BULGULAR
MS belirti ve bulguları çok çeşitlidir.
MS’de omurilikte ya da beynin bir veya bir kaç yerinde hasar söz konusu olduğundan, belirti ve bulgular da çok değişik ve çeşitlidir. MS belirtilerinin tipik özellikleri, bedenin değişik bölümlerine ait değişik cins ve şiddetle olmaları ve değişik zamanlarda ortaya çıkmalarıdır.
MS’in belirtilerinin hiç biri MS’e özgü değildir.
Beynin ve omuriliğin ilgili bölümlerini etkileyen her hangi bir hastalık benzer belirtiler yaratabilir. Aynı şekilde vücudun o bölümüne ilişkin herhangi bir hastalıkta MS’de de rastlanan her hangi bir belirti oluşabilir. Bu yüzden, bir belirtinin ne cinsi ne süresi ne de şiddeti, MS olup olmadığının göstergesi değildir.
Yapısal herhangi bir bozukluk oluşmadan, psikolojik nedenlerle MS’de de görülen herhangi bir belirti ortaya çıkabilir.
Bu belirtileri olan bireylerin, somut sorunlarının psikolojik kökenli olduğunu kabul etmeleri çok zor olabilmektedir. Bu kişiler, sorunlarının ne kadar önemli olduğunu anlatarak psikolojik olamayacak kadar ağır bir durum olduğunu söylerler.
Ruhsal nedenlerle oluşan belirtiler, fiziksel nedenlerle oluşanlardan daha basit değildir.
“Ama ağrım çok şiddetli”
“Bana öyle geldiğini sanıyorsunuz ama uyuşmam var ve giderek artıyor”
ve benzeri itirazlar psikolojik sorunların hafif, geçici veya uyduruk oldukları şeklindeki yerleşmiş bir ön yargıdan kaynaklanır. Oysa insanın psikolojik yapısı basit bir neden sonuç ilişkisi ile kolayca açıklanamayacak kadar karmaşık bir düzenlemeye sahiptir. Bir belirtinin şekli ya da şiddeti onun psikolojik kökenli olup olmadığını belirlemeye yetmez.
Çok ağır ve sürekli olan ve fizikselmiş gibi görünen bir çok belirti psikolojik kökenli olabilir. Aksi de söz konusu olabilir.
MS’lilerin bazı yakınmalarını dile getirmeleri çok zor olabilir.
MS’in yarattığı bazı yakınmalar saçma sapan ya da garip özellikte olabilir. Kişi bunları anlatmakta, kelimeye dökmekte zorlanabileceği gibi çevresindekiler ya da hekimler de anlamakta zorlanabilir. Özellikle MS tanısı konulmadan önceki dönemde ortaya çıkan, çoğu zaman kendiliğinden geçen, bazen de kalıcı olan bu belirtiler, yanlışlıkla psikolojik (sinirsel) olarak değerlendirilebilir.
MS’de duyusal yakınmalar çoktur.
Vücudun belirli bir bölgesinde uyuşma, karıncalanma, kabalaşma, ağırlaşma, duyarsızlaşma veya başka bir şekildeki hissedilen duyunun azalması ya da hiç hissedilmemesi, bir çok başka nedenle olşabileceği gibi, MS’in başlangıç belirtisi de olabilir.
Belirli bir bölgede ısrarlı bir ağrı, yanma, acıma, kaşıntı ya da orada fazladan bir şey varmış gibi, bir şey yapışmış gibi hissetme ya da garip bir başka yakınma da olabilir.
Yeni bir MS atağına eşlik eden duyusal belirtiler 1,5-2 ayda tümüyle düzelir. Bazıları kalıcı olabilirler. Gelip geçici olabilirler ama geçtiği zannedildikten uzun zaman sonra tekrar ortaya çıkabilirler. Defalarca tekrarlayabilirler.
Ataktan bağımsız olarak oluşan ve tekrarlayıcı olanlara “Gelip geçici belirtiler” (Paroksismal belirtiler) adı verilir.
MS’de kol veya bacakta kuvvet kaybı oluşabilir.
Kol ve bacaklarda güç kaybı, beraberce, tek tek, ya da sağ veya sol taraftakilerin birlikte etkilenmesi şeklinde gelişebilir. Daha önce anlatıldığı şekilde aslında ne kaslarda ne de kol ve bacağın herhangi bir yerinde hasar söz konusu değildir. Güç kaybının nedeni, beyin ya da onun emirlerini ileten yolların MS nedeniyle zedelenmiş olmasıdır.
Güç kaybı genellikle önce ayakta başlayıp birkaç gün içinde kola doğru çıkarsa da nadiren tersi de olabilir. Ancak inmede olduğu gibi bir beden yarısındaki kol ve bacağın birdenbire beraberce hastalanması MS için pek olağan değildir. Bu durum daha çok beynin damarsal hastalıklarında olur. Kuvvetin azaldığı bölgede his azalması da bulunabilir. Kuvvet kaybına başka bazı belirtiler de eşlik edebilir. Gelip geçici, kalıcı ya da ilerleyici özellikte olabilir.
MS, tek gözde geçici görme kaybı yaratabilir.
MS’de bir gözün görmesinde azalma ya da kayıp oluşabilir. Bulanık görme, bulutlu görme, yanık film gibi görme, görme keskinliğinde azalma, hiç görememe, bakılan yerin bir bölümünü görememe ve benzer şekilde bir yakınma oluşabilir. Bu duruma “Optik Nörit” denir.
Optik Nörit, göz sinirinin myelininin sınırlı bir bölümünün hastalanması yüzünden gözden beyne iletilen görme sinyallerinin iletiminin aksamasıdır.