Sosyalist Milletlerarasıcılık (Enternasyonalizm) Milliyetçiliğin bir sağ politika ürünü ve çatışma unsuru olduğuna inanan sosyalistler ilke olarak,
liberallerden daha çok milliyetçiliği reddederler. Gerçi bu düşünce yöneticiler ve arzulu yöneticiler
olarak modern sosyalistleri millî-devletle uzlaşma yolu aramaktan alıkoymamıştır. Aynı zamanda
sosyalistler, en azından söylem bazında, milletlerarasıcılığı bir öz değer olmasa da sosyalist ima
nın bir maddesi olarak algılamışlardır. Bu algılama Marksist gelenekte daha belirgin bir şekilde
gözlemlenmektedir. Marksizm geleneksel olarak sınıf dayanışmasının daha güçlü olduğu ve siyasî
anlamda millî kimlikten daha fazla önem kazandığı fikrinden kaynaklanan proleter bir milletlerara-
sıcılığı ihtiva eder. Das Kommunistische Manifest’te Komünist Manifesto Marx (bkz. s. 135) şunlar
yazmıştı:
“Çalışan adamın ülkesi yoktur. Biz onlardan sahip olmadıklarını alamayız. Proleterlerin öncelikle
siyasî üstünlüğü ele geçirme ve milletin öncü gücü olma zorunluluğu olduğundan kendi milleti
ni ancak kendi kurmalıdır. Ancak bu millet, burjuvanın anladığı anlamda değil, kendine özgü bir
millettir" (Marx ve Engels, [1848] 1968, s. 51).
Marx herhangi bir sosyalist devrimin önemli bir millî boyuta sahip olduğunun farkına varmış
tı. Nitekim eserinde de belirttiği gibi her ülkenin proleteri “öncelikle kendi burjuvasıyla meselele
ri ”ni halletmelidir. Bunun ötesinde, bağımlı halklar için milî özgürlük sosyalist devrimini bir ön ko
şuludur. Bu yaklaşım ve duruşla, Marx, Polonya ve İrlanda bağımsızlık hareketlerine destek olmuş
tur. Ne var ki, çalışan sınıfın “ burjuvanın anladığı anlamda” millî nitelikte olmasını tasarlamadı.
Ancak Engels’in “millî egoizm” diye adlandırdığı kategoriyi tüm proleterlerin kardeşliği kavramını
icat ederek aşmayı başardı. Komünist Manifesto bu durumu şu son cümleyle ifade eder: “Tüm ülke
lerin çalışanları, birleşin!” Bundan dolayı sosyalizm öz olarak milletlerarası bir karaktere sahiptir.