yasete çekiliyordu, girdikleri zaman da pek başarılı olamıyorlardı.
Yasaklama dönemi, 1920-1933,
önemli bir istisna idi. 1970’lerin sonlarında ortaya çıkan Yeni Hıristiyan Sağı, “Amerika’yı İsa’ya
döndürme” girişimlerinde din ve siyaseti birleştirmeye çalışması bakımından yeni bir gelişme idi.
“Yeni Hıristiyan Sağı”, temelde ahlâkî ve sosyal meselelerle ilgilenen ve “Hıristiyan kültürü”
olarak nitelendirdikleri konuları korumayı veya yeniden oluşturmayı amaçlayan geniş bir koalis
yon grubunu tarif eden bir şemsiye kavramdır. Bu gelişmenin ardında iki sebep vardır. Birincisi,
1945 sonrası dönem i Amerikası’nda,
her yerde olduğu gibi, kamusal alanın yoğun biçimde ge
nişleme tecrübesidir. Örneğin 1960’ların başlarında Yüksek Mahkeme, Amerikan okullarında
dua edilmesine karşı hüküm verdi (çünkü dinî özgürlükleri garanti altına alan İlk Tâdilât’a [First
Amendment] aykırıydı), sivil haklar kanunu istihdam kotasına ve okullarda ayrımcılığın sona erdi
rilmesine neden olmuştu ve özellikle Lyndon Johnson’ın “Büyük Toplum” girişiminin bir parçası
olarak refah, kentsel gelişim ve diğer programlarda hızlı bir artış görülmüştü.
Bunun sonucunda
“ Tanrıdan korkan” birçok güneyli muhafazakâr, geleneksel değer ve hayat tarzlarının tehdit edildi
ğini ve Washington kökenli liberal gelişmenin bunda parmağı olduğunu düşündü.
İkinci faktör, gelişimleriyle geleneksel sosyal yapıları tehdit eden siyahileri, kadınları ve eşcin
selleri temsil eden grupların özellikle kırsal kesim Amerikasında siyasî önem kazanmasıydı. “Gele
neksel aile değerleri’ nin yeniden oluşturulması amacıyla kampanya yürütmek için 1970’lerde Yeni
Hıristiyan Sağı ortaya çıktığında özel amaçları arasında “olumlu eylem” (siyahiler
lehine pozitif
ayrımcılık), feminizm (özellikle önerilen Eşit Haklar Kanunu) ve eşcinsel hareketi vardı. 1980’ler
ve 1990’larda bu ahlâk politikası, kürtaj karşıtlığı konusu ile birleştirildi.
Bu konulara değinmek için özellikle tanınmış Tele-Evanjelist ile harekete geçirilen bir dizi ör
güt ortaya çıktı. Bunlara, Dinî Yuvarlak Masa (Religious Round Table), Hıristiyan Sesi (Christian
Voice), Amerikan Geleneksel Değerler Koalisyonu (American Coalition for Traditional Values) ve
hepsinden önemlisi Jerry Falwell tarafından 1980’de kurulan Ahlâkî Çoğunluk (Moral Majority)
dâhildir. Kürtaj karşıtı harekette Katolikler önde olsa da Yeni Hıristiyan Sağı gruplar, “İncile ina
nanlar” olarak kitabî hatasızlığı kabul eden ve kişisel olarak İsa’ya dönme tecrübesini hayatış olma
ları anlamında “yeniden doğduklarına” inanan Evanjelik Protestanlar sırasından destek almışlardır.
Yine de Evanjelikler arasında bölünmeler vardır, örneğin kendilerine fundamentalist adı veren ve
inanmayan toplumlardan uzak durmaya çalışanlar ile Kutsal Ruh’un peygamberlik ve iyileştirme
yeteneği verilen bireyler aracılığıyla işlerlik gösterebileceğine inanan Allah’ın lütfuna
nail olanlar
arasında görüş ayrılığı vardır. 1980’lerden beri Ahlâkî Çoğunluk (Moral Majority) ve diğer benzer
gruplar, kampanya finansmanı sağladılar ve liberal veya “şeçme taraftarı” Demokratları hedef alan
ve kürtaja muhalefete dayalı bir sosyal ve ahlâkî gündemi kabul etmeleri ve Amerikan okullarında
duaların yeniden uygulanmasını sağlamaları için Cumhuriyetçileri destekleyen örgütlü bir seçmen
kayıt girişiminde bulunmuşlardır. Ronald Reagan’ın 1980’lerde bu gündemi kabul etme isteği, bu
Yeni Hıristiyan Sağı’nın ekonomi ve dış siyaset gibi hem geleneksel hem de ahlâkî konulara önem
verdiğini gösteriyor. Ancak Reagan, Hıristiyan sağının içeriğini
benimsemiş ve Yüksek Mahke-
me’ye “hayat lehine” atamalar yapmış olsa da, ahlâkî gündemi yerine getirmede başarısız oldu.
Reagan döneminin sonuna kadar Yeni Hıristiyan Sağı nın etkisi iniş çıkışlar göstermiştir. Rea-
gan’ın halefi Baba George Bush, “onlardan biri” değildi (örneğin 1980’e kadar kürtajı desteklemiş
ti) ve vergiyi artırmayacağına dâir verdiği seçim kampanyası vaadini yerine getirmedi. Bu, Hıristi
yan sağının kendi başkan adayını çıkarmasına ve Tele-Evanjelist Pat Robertson’ın 1992’de başarı
sız Cumhuriyetçi adaylığına neden olmuştur. Robertson’ın başarısızlığı ve Reagan ve Bush’un bu
konuya eğilmemesi, hareketin karşı çıktığı iki temel bloğu vurguluyor. Hıristiyan Sağının siyasî
temelini beyaz Evanjelik Protestan topluluğunun ötesine götürememesine ilâveten ABD gibi ç o
ğulcu topluluklardaki kitle partileri,
tek bir sosyal, etnik veya ilgi alanı ile sınırlı kalamaz. Bu sorun
lara tepki olarak Evanjelik hareketinin bazı unsurları militan stratejiler benimsemişlerdir. Buna bir
örnek
militias adlı kişilerin ortaya çıkmasıdır; bunlar Hıristiyan vatanseverler (Christian Patriots)
gibi gölge gruplardan etkilendiklerini söylerler ve 1995’teki Oklahoma Bombalaması gibi örnek
lerle kendini gösteren terör kampanyalarını başlatmışlardır.
Ancak Hıristiyan Sağı, 2000 yılında George W. Bush’un seçilmesiyle büyük bir destek aldı.
Bush’un kendisi ve başkan yardımcısı Dick Cheney da dâhil olmak üzere Bush kabinesinin bir
kısmı “yeniden doğm uş” Hıristiyanlardan oluşuyor ve aynı zamanda
önde gelen Evanjelik John
Ahcroft da başsavcı tayin edilmişti. Bundan dolayı 11 Eylül’ün ardından Bush yönetiminin İsrail’e
desteğini arttırdığını ve bunun Eski Ahit te Filistin’in “ Yahudilerin toprakları” olarak tasvir edilme
sine dayandırıldığı ileri sürülmüştür.
Dostları ilə paylaş: