tır. Bu açıdan sınıf ayrımları işgücü ve sermaye arasında, yani üretici sermayenin sahipleri (burju
vazi) ve emeğin satımından geçimini sağlayanlar (proletarya) arasında bölünürler. Bu Marksist iki
sınıf modeli, burjuvazi ve proletarya arasındaki uzlaştırılamaz çatışma ve proleter bir devrim ara
cılığıyla kaçınılmaz olarak kapitalizmin yıkılmasına sebep olması ile karakterize edilmiştir. Marx
(bkz. s. 135) ve Engels
Das Kommunistische Manifest’
in
(Komünist Manifesto)
sonuna, “Tüm dün
ya işçileri birleşin! Zincirlerinizden başka kaybedecek neyiniz var!” ibaresini koymuşlardır. Diğer
taraftan sosyalistler sosyal sınıfı, beyaz yakalı veya kol gücü ile çalışmayanlar (orta sınıf) ve mavi
yakalı veya kol gücü ile çalışanlar (işçi sınıfı) arasındaki gelir ve statü farklılarına göre tanımlama
eğilimindedirler. Bu açıdan sosyalizmin gelişimi, ekonomik ve sosyal müdahalenin beraberinde
getirdiği işçi sınıfı ve orta sınıf arasındaki bölünmelerin daraltılmasıyla ilgilidir. Bu yüzden sosyal
demokratlar, sosyal kutuplaşmadan ve sınıf mücadelesinden ziyade sosyal iyileşme ve sınıf uyumu
nun yararına inanmaktadırlar.
Bununla birlikte sosyalizm ve sınıf politikaları arasındaki bağ, 19. Yüzyıl’ın ortalarından beri
zayıflamıştır. Bu, ekseriyetle sınıf dayanışması düzeyinin, özellikle geleneksel işçi sınıfının veya
kent proletaryasının azalmasının bir sonucudur. Sosyalizm ve işçi sınıfı arasındaki geleneksel bağ
André Gorz’un
Farewell to the Working Class (îşçi Sınıfına Veda,
1982) adlı eseri gibi çalışmalarda
resmen terkedilmiştir. Sınıf politikasındaki zayıflama, endüstrisizleşmenin, yani kömür, çelik, gemi
yapımı gibi geleneksel emek-yoğun endüstri şeklinde dışa vuran ekonominin imalat tabanının da
ralmasının bir sonucudur. Toptan üretim ve toptan tüketim üzerine temellendirilen Fordist sistem,
çoğullaştırılmış sınıf oluşumlarıyla karakterize edilmiş Post-Fordist sisteme yerini bırakmıştır. İşçi
sınıfı temelli sosyalist partiler üzerindeki Post-Fordizmin etkisi hatırı sayılır derecededir. Onlar
sadece, orta-sınıf seçmenlerini cezbetmek için geleneksel sosyalist politikaları terk etme baskısı
altında olmamışlar; ayrıca, radikalliklerini artan biçimde sınıf özgürleşmesinden daha çok cinsiyet
eşitliği, ekolojik uyum, hayvan hakları, barış ve uluslararası gelişmeyle ilgili olarak tanımlamışlardır.
Dostları ilə paylaş: