ve Çin Milliyetçilerine, yani Kuomintang’a karşı uzun bir askerî kampanyanın sonucudur. Vietnam
millî birliği, önce Fransa’ya, daha sonra Amerika Birleşik D evletlerine karşı uzun bir savaştan son
ra 1975’te başarılı olmuştur. Arjantinli devrimci Che Guevara, 1967’de ölene kadar, Güney Ameri
ka’nın çeşitli bölgelerinde gerilla kuvvetlerine öncülük etti ve Fidel Castro’nun Amerikan destekli
Batista rejimini yıkarak iktidara geldiği 1959 Küba Devrimi sırasında orduya komuta etti. Benzer
bir devrim mücadelesi Afrika’da oldu; 1962’de Cezayir, şiddetli bir savaşla Fransa’dan bağımsızlı
ğını kazandı. Cezayir deneyiminin ışığında Fransız devrim teorisyeni Frantz Fanon (1 9 2 5 -1 9 6 1 );
The Wretched o f the Earth
( Yeryüzünün Lanetlileri,
[1961] 1965) adlı eserinde, şiddete başvurulan
bir ayaklanmanın, sadece siyasal bir zorunluluk olmadığını aynı zamanda anti-sömürgeci mücade
lenin psikolojik olarak arzu edilen bir özelliği de olduğunu iddia etmiştir. Fanon, sömürgeci yö
netimin; ancak kan dökülerek ve ayaklanma deneyimi ile tasfiye edilen Afrika’nın siyah insanları
arasında güçsüzlük ve aşağılık duygusunu yeşerttiğine inanmaktadır.
Devrimci veya isyankâr siyasî araçların seçimi, sosyalizm açısından derin sonuçlar içerir. Ö r
neğin, devrimin kullanılması köktenci amaçların kovalanmasına sebep olur. Devrimin, eski düze
nin kalıntılarını yok etmek ve tam anlamıyla yeni sosyalist sistemin oluşturulmasını sağlamak gibi
bir avantajı vardır. Bu yüzden Pol P o t’un liderliğini yapan Kızıl Kmerler, 1975 yılında Kam boçya’da
iktidarı ele geçirdiğinde “Sıfır Yılı” ilân etmiştir. Kapitalizm kaldırılabilir ve yerine farklı nitelikler
de sosyalist bir toplum kurulabilir. Bu bağlamda sosyalizm, genellikle devlet kolektifleştirmesi biçi
minde tezâhür etti ve Stalin döneminde Sovyetler Birliği’ne model oldu. Devrim “yol”u siyasî baskı
kullanımı ve diktatörlüğe kayış ile de ilgilidir. Bu, birkaç nedenden dolayı meydana geldi. Birincisi,
güç kullanımı, yeni yöneticileri şiddeti politikanın yasal bir aracı olarak görmeye alıştırdı. Mao’nun
ifade ettiği gibi, “İktidar silâhın namlusundadır.” İkincisi, devrimci partiler, genellikle iktidar ele
geçirildiğinde sağlamlaşan katı disiplin ve güçlü liderlik üzerine bina edilen askerî-stildeki yapıları
benimsemişlerdir. Üçüncüsü, eski düzenin izlerini tamamen silinmesinde, totaliter diktatörlüğün
kurulması için yapılan hazırlıklarda, tüm karşıt güçler ortadan kaldırılmıştır. Devrimci sosyalist
gelenek, 1 9 8 9 -1 9 9 1 ’in karşı-devriminde komünizmin yıkılmasıyla ölümcül bir darbe almıştır. Bu,
1917’de sosyalist politikalarda meydana gelen bölünmeyi sonlandırmıştır; ve sosyalizmin, anaya
sal ve demokratik politikalara dönüşümü tamamlanmıştır. Devrimci sosyalizmin uygulandığı yer
ler, sadece M aoist ayaklanmaların devam ettiği Peru ve Nepal gibi kuytu bölgelerdir.
Dostları ilə paylaş: