hil olma ve güvenlik duygusu geliştiren hem de onların çıkarlarını koruyan -işç i kulüpleri, sendika
lar, siyasî partiler gibi- bir dizi kurum geliştirmeye başlamıştı. Ayrıca siyasî demokrasinin aşamalı
olarak gelişimi, işçi sınıfına oy hakkının yaygınlaşmasına öncülük etmişti. Birinci Dünya Savaşının
sonuna kadar Batı devletlerinin büyük bir çoğunluğunda evrensel oy hakkı, kadına da oy hakkının
verilmesi yönündeki gelişmeyle birlikte benimsenmişti.
Bu faktörlerin birleşik etkisi, sosyalistle
rin dikkatini şiddetin kullanıldığı ayaklanmalardan uzaklaştırdı ve onları, sosyalizm için evrimsel
bir alternatif olan demokratik veya parlamenter bir yolun var olduğuna ikna etti. Şurası
dikkate
değerdir ki; Marx, hayatının sonuna doğru Batı Avrupa’nın gelişmiş kapitalist ülkelerinde sosya
lizme yumuşak bir geçişin mümkün olabilirliği üzerine spekülasyon yapmaya hazırdı; ve Engels,
açıkça, Alman Sosyal Demokrat Partisi tarafından giderek artan bir şekilde kullanılan seçimle ilgili
taktikleri uygun görmüştür. Devrimci doktrinler, Rusya gibi ekonomik ve siyasî olarak geri kalmış
ülkelerde uygulanmaya devam etmiştir.
1884’te biçimlenen Fabian Cemiyeti (Fabian Society), İngiltere’de
parlamenter sosyalizmin
oluşumu ile ilgilenmekteydi. Beatrice Webb (1 8 5 8 -1 9 4 3 ) ve Sidney W ebb’in (1 8 5 9 -1 9 4 7 ) öncü
lüğünü yaptığı Fabianlar, George Bernard Shaw ve H. G. Wells gibi ünlü entelektüelleri kapsamak
tadırlar. Fabianlar isimlerini, Hannibal’ın istilacı ordusuna karşı uyguladığı dayanıklı ve savunma
cı taktikleri ile tanınan Romalı General Fabius M aximus’tan almışlardır. Onların görüşüne göre;
sosyalizm, liberal kapitalizmin içinde çok benzer bir süreçten geçerek barışçıl ve doğal bir şekilde
gelişebilir. Bu, siyasî eylem ve eğitimin bileşimi aracılığıyla oluşacaktır. Siyasî eylem, şiddetin kulla
nıldığı bir devrimden ziyade kurulan parlamenter partiler arasında iktidar için mücadele edebilen
sosyalist bir partinin oluşumunu gerektirir. Bu yüzden Fabianlar, devletin, sınıf zulmünün bir aracı
olarak görüldüğü Marksizmden ziyade tarafsız bir arabulucu olarak görüldüğü liberal teoriyi kabul
etmektedirler. Webb’ler İngiltere İşçi Partisi’nin oluşumunda aktif olarak yer almışlar ve 1918 Ana-
yasası’nın yazımında yardımcı olmuşlardır. Fabian’lar, politikacıların, bürokratların, bilim adamla
rının ve akademisyenlerin oluşturduğu elit gruplarının eğitimden geçirilerek sosyalizmi benimser
duruma getirilebileceklerine inanmaktadırlar. Sosyalizmin, kapitalizmden ahlâkça daha üstün ol
duğu, İncil’in kuralları üzerine kurgulandığı ve çok daha mantıklı ve verimli olduğu gibi düşünce
lerle bu elit gruplara nüfuz edilecekti. Örneğin, sosyalist bir ekonomi, sınıf çatışması ve yoksulluğu
azaltmaya harcanan enerjiyi tasarruf edebilir.
Fabiancı düşünceler 1 8 7 5 ’te kurulan SP D ’yi etkilemiştir. SPD, Avrupa’da çok hızlı bir şekilde
en büyük sosyalist parti oldu ve 1912 ’de Alman M eclisindeki (Reichstag) en büyük partiydi. Teori
de M arksist teorinin geçerli olmasına rağmen, pratikte reformist yaklaşım uyarlanmış ve Ferdinand
Lassalle’in (1 8 5 2 -1 8 6 4 ) fikirlerinden etkilenmiştir. Lassalle, siyasî demokrasinin yaygınlaştırılma
sının devleti, işçi sınıfının çıkarlarına cevap verebilir hâle getireceği düşüncesini savunmuştur; ka
demeli bir sosyal reform sürecinden geçerek kurulmuş olan bir sosyalizm tasavvur etmektedir. Bu
tarz fikirler,
Evolutionary Socialism
(Evrimci Sosyalizm,
1898) adlı eserinde,
kertecilik şeklindeki
Fabian inançla paralellik arz eden düşünceleri geliştirmiş olan Eduard Bernstein (bkz. s. 150)
tarafından, çok daha mükemmel bir şekilde geliştirilmiştir. Bernstein özellikle demokratik devletin
gelişimi ile ilgilenmekte ve Marksistlerin gereksiz devrim çığırtkanlığı yaptıklarına inanmaktadır.
İşçi sınıfı sosyalizmin oluşumunda seçim sandıklarını kullanacak ve böylece kapitalizmin evrimsel
bir sonucu olarak gelişecekti. Bu tip yöntemler, yeni yüzyıla girerken ortaya çıkan işçi sınıfı siyasî
partilerine hâkimdi. Bu partilere Avustralya İşçi Partisi (1 8 9 1 ), İngiliz İşçi Partisi (1 9 0 0 ), İtalyan
İşçi Partisi (1 8 9 2 ), Fransız İşçi Partisi (1 9 0 5 ) vb. örnek verilebilir. Bu fikirler, 1970’lerde İspanyol,
İtalyan ve Fransız komünist partilerin başı çektiği Batılı komünist partilerce de benimsenir hâle
geldi. Bunun sonucu ortaya çıkan Avrokomünizmi (
Eurocommunism
), komünizm için demokratik
bir yol takip etmeye ve açık, rekabetçi siyasî bir sistemi sürdürmeye kararlıdır.
Dostları ilə paylaş: