2.8.4. HKA Uygulama Yolları
IV, IM, SC, Oral, Rektal, Epidural, İntranazal, Diğer (Sublingual vs)
2.8.5. Epidural HKA (HKEA)
HKEA uygulamasını ilk kez 1988’de Gambling ve arkadaşları bupivakain
kullanarak gerçekleştirmişlerdir. Tekniğin güvenilir, emniyetli olduğunu ve aşırı
sensoryal blok yapmadığını görmüşlerdir. HKEA, bugün intraabdominal, majör
21
ortopedik, veya torakal cerrahiden sonraki iyileşme döneminde ve ayrıca kansere
bağlı ağrılarda olduğu gibi kronik ağrı sendromlarında hastalara sunulan yeni bir
tedavi şeklidir. Postoperatif ağrı tedavisinde devamlı epidural anestezi giderek
popüler hale gelmiştir.Sürekli epidural infüzyonda, aralıklı aralıklı bolus
uygulamasıyla karşılaştırıldığında bazı terapötik avantajlar söz konusudur. Sürekli
epidural infüzyonun esas avantajı, aralıklı doz uygulamasına göre daha sürekli bir
analjezik etki sağlamasıdır. Epidural analjezide sık olarak bir lokal anestezik, bir
opioid veya bir lokal anestezikle opioid kombinasyonu kullanılır. Epidural
/intravenöz etkinlik oranı epidural uygulanacak ajanın seçiminde en önemli
faktördür. İdeal bir ajan için bu oranın yüksek olması gerekmektedir.
39
Dozlar: LA’lerden sıklıkla kullanılanlar uzun etkili amid lokal
anesteziklerdir.
Tablo 3: Uzun etkili amid lokal anestezikler
Lokal anestezik
HKEA’de hız Etkinin başlaması
% 0,2-0,3 ropivakain 6-14 ml/saat 10-20 dak
% 0,125-0,25 levobupivakain 5-8 ml/saat 18-30 dak
% 0,125 bupivakain 8-18 ml/saat 18-30 dak
% 0,25 bupivakain 4-16 ml/saat 18-30 dak
Opioidler:
Sufentanil: 30-50 µg
Fentanil: 50-100 µg
Morfin: 2-5 mg
22
Epidural aralıkta lokal anesteziklerin etkileri:Epidural aralıkta lokal
anestezikler üç yoldan yayılabilirler.
-Epidural venöz pleksus yolu ile dolaşıma rezorbsiyon
-Transdural diffüzyonla beyin omurilik sıvısına geçiş
-İntervertebral delikler yolu ile lateral yayılış ve spinal sinirlerin
paravertebral bloğu.
Epidural lokal anestezik enjeksiyonunun hedefi duranın diffüzyonu ile
erişilen intradural spinal sinir kökleridir.
Seyreltik lokal anestezik solüsyonlarının sürekli infüzyonu ağrıyı gidermeye
yetecek konsantrasyonlarda genellikle progresif duysal-motor blok görülmüştür.
Opioid ve lokal anestezik kombinasyonu ile elde edilen analjezik etki ajanın tek
başına kullanılmasıyla elde edilen etkiye göre daha fazladır.Yan etkilerin sıklığı ve
şiddeti daha azdır.Bu avantaj her sınıftaki ajanın farklı analjezik özelliklere sahip
olmasına ve bunların ağrıyı medulla spinalisteki iki farklı lokalizasyonda bloke
etmesine bağlı olarak açıklanmaktadır. Opioidler substantia jelatinozadaki opioid
reseptörlerine spesifik olarak bağlanarak ve aktive ederek analjezi sağlar; lokal
anestezikler ise sinir köklerinde ve arka kök ganglionlarında uyarı iletimini bloke
ederek analjezi sağlamaktadır.
36-39
Tablo 4: Orta etkili amid lokal anestezikler
Lokal anestetik
Volüm
Etki başlama
süresi
Doz Etki
süresi
%1,5-2 lidokain *
15-30 ml
10-30 dak
300 mg
500 mg
80-120 dak
120-180 dak
%1,5-2
mepivakain*
15-30 ml
10-30 dak
300 mg
500 mg
90-140 dak
140-200 dak
%1,5-2 prilokain*
15-30 ml
12-16 dak
400 mg
600 mg
ort.100 dak
ort.140 dak
*:epinefrinli
23
Tablo 5: Uzun etkili lokal anestezikler
Lokal anestezik
Epidural doz
(cerrahi)
Etki
başlangıcı
Maksimum
doz
Etki süresi
% 0,75 ropivakain
15-25 ml
10-20 dak 250-300 mg
180-300 dak
% 1 ropivakain
15-20 ml
10-20 dak
250-300 mg
240-360 dak
% 0,5 levobupivakain
15-20 ml
18-30 dak
150 mg
160-210 dak
% 0,5-0,75 bupivakain
15-30 ml
18-30 dak
150 mg
165-240 dak
% 1 etidokain
15-30 ml
10-15 dak
300 mg
150-280 dak
2.7. Lokal Anestezikler
Doku membranlarında elektrofizyolojik aktiviteyi reversibl olarak
etkileyerek iletiyi engelleyen maddelerdir. Lokal anestezik (LA) ajanların en önemli
etkisi aksiyon potansiyeli oluşurken depolarizasyon hızını azaltmalarıdır. Ayrıca
lokal anestetikler ileti hızını azaltarak ve refrakter periyodu uzatarak sinirin
iletebileceği aksiyon potansiyeli sayısını düşürmektedir.Tüm bu etkiler sodyum
geçişinin engellenmesi ile oluşmaktadır.
41-57
2.7.1. Fizikokimyasal Özellikleri
Lokal anestezikler karbonil grubu içeren ansatüre bir aromatik halka, 2-3
karbonlu bir alkol veya karboksilli ara zincir ile tersiyer veya sekonder aminden
oluşan hidrofilik bir halkadan oluşur. Lipofilik / hidrofilik denge, yağda eriyebilirlik,
lokal anestetik potensini belirleyen en önemli faktörlerdir. Aromatik grupla ara
24
zincir arasındaki bağın ester veya amid tipte olmasına göre ester veya amid tipte
olmak üzere LA’ler ikiye ayrılırlar.
18,42-47
2.7.2. Lokal Anesteziklerin Farmakokinetiği
1) Absorbsiyon: Lokal anestezik ajanların uygulandıkları yerden emilerek
sistemik dolaşıma geçişi çeşitli etkenlere bağlıdır.
18,45,46
a) Doz: Ajanın pik kan düzeyini etkilemektedir.
b) Enjeksiyon yeri: Bölgenin damarlanması ile bağlantılı olarak pik kan
düzeyini etkilemektedir.
c) Vazokonstrüktör maddeler: Adrenalin gibi ajanlar enjeksiyon yerinin
bölgesel perfüzyonunu azaltarak LA’lerin sistemik absorbsiyonunu azaltmaktadır.
d) Fizikokimyasal özellikler: Lipofilik özelliği fazla olan etidokain ve
bupivakain gibi ajanların dokulara fazla bağlanması nedeniyle net sistemik
emilimleri lidokain veya mepivakainden daha azdır.
e) Farmakolojik özellikler: Lipid erirliği fazla olan bupivakain ve etidokain
gibi ajanların belirgin vazodilatatör etkilerinden dolayı vazokonstriktör kullanımı ile
etki uzaması bu ajanlarda minimaldir.
2) Distribüsyon: Ester grubu lokal anestezikler plazma kolinesterazları ile
hızla hidrolize olduklarından plazma yarı ömürleri çok kısadır. Esas olarak
karaciğerde metabolize olan amidlerin % 5’i değişmeden idrarla atılmaktadır.
25
3) Metabolizma ve ekskresyon: Amid bağı karaciğer mikrozomal enzimleri
tarafından hidrolize edilmektedir.Ester grubu lokal anestetikler plazma kolinesterazı
ile hidrolize olarak suda eriyen metabolitlere dönüşürler.Bu ürünler aktif olmayıp
bazen antijenik özelliklerinden dolayı hipersensitivite reaksiyonlarına yol
açabilmektedir.
2.7.3. Kimyasal Yapılarına Göre Sınıflandırılması
1) Ester grubu lokal anestezikler: (Benzoik asit esterleri) Kokain, prokain,
klorprokain, tetrakain, benzokain
2) Amid grubu lokal anestezikler: Lidokain, mepivakain, prilokain,
bupivakain, etidokain, dibukain
3) Alkoller: Etil alkol, aromatik alkoller(benzil)
4) Diğerleri: Kompleks sentetik bileşikler, quinoline deriveleri,eucupine
2.7.4. Bupivakain
Bupivakain 1963 yılında geliştirilmiştir. Daha kısa etkili ajanlara oranla
lipofilik özelliği fazladır. Piyasada HCl tuzu şeklinde bulunur. İnfiltrasyon ve küçük
sinir blokajı için % 0,25, büyük sinirler ile peridural ve kaudal blok için % 0,5
konsantrasyondaki solüsyonları kullanılır
36
. Solüsyon pH’ı 4,5-6,5 arasında olup,
pKa’sı 7,7’olup pH 7,4’de % 33 oranında iyonize olmayan baz şeklindedir. Etkisi 5-
10 dakikada başlar. Bu süre kaudal ve peridural injeksiyonda 20 dakikayı bulur.
Motor ve sensoryal blok süresi 3 saat kadar devam edebilir. Plazmada en üst düzeye
26
30-45 dk’da ulaşılır. Karaciğerde glukuronid konjugasyonu ile metabolize olur; yarı
ömrü erişkinde 9, fötusda ise 8 saattir.
Şekil 1. Bupivakainin kimyasal yapısı
Proteinlere % 95 oranında bağlanır. Bupivakain overdozajı uzun etkisinden
dolayı tehlikelidir. Kardiyak depresyon etkisi diğer lokal anestetik ajanlardan
fazladır.Ventriküler aritmi ve miyokardiyal depresyon görülür. Maksimum tek doz
200 mg olup, adrenalin (1/200000) varlığında 250 mg’dır. Doz tekrarı 3 saatten önce
yapılmamalıdır. Günlük doz ise 600-800 mg’ı geçmemelidir (9 mg/kg).
Vazodilatatör etkisi vardır. Toksisite riskinden dolayı bupivakain RIVA, presakral
ve paraservikal bloklar için önerilmez. Bupivakain toksisitesinin tedavisi oldukça
zordur. Toksisitede asidoz, hiperkarbi ve hipoksemi sonucu kardiyak arreste kadar
giden klinik tablo görülebilir. Ancak çok düşük plasental geçişi nedeniyle obstetride
tercih nedenidir.
59,60
(Şekil 1).
27
2.7.5. Ropivakain
Ropivakain uzun etkili Propyl-2,6-pipecoloxylidid hydrochloride
monohydrate yapısında, S enantiomer amid lokal anestetiktir. Ropivakain hem
epidural hem de rejyonel anestezinin diğer türleri için bupivakaine eşdeğer analjezi
sağlamakta daha az yan etkiye yol açmaktadır.
43
Moleküler ağırlığı 262, pKa’sı 8,2, partisyon katsayısı 115 olup proteine
bağlanma oranı % 95’tir. Karaciğerde metabolize edilen ropivakain yapısal olarak
bupivakaine benzer (şekil 2).
Şekil 2. Ropivakainin kimyasal yapısı
Epidural anestezi için % 0,2’lik konsantrasyonları yeterlidir. Motor blok
süresi bupivakainden daha kısadır.
56
Ropivakain’in yağda çözünürlüğü
bupivakain’in yaklaşık üçte biri olup, bunun dışında her iki ilacın fiziko-kimyasal
özellikleri benzerdir. Ropivakain yalnız S-enantiomer yapısında olmasına karşılık
bupivakain rasemik (R ve S enantiomer) karışım yapısındadır. S-enantiomer lokal
anestetikler, R-enantiomer lokal anesteziklere göre daha az kardiyotoksik etkiye
28
sahiptir. Ek olarak ropivakain’in vazokonstriktör etki ile epidural kan akımında
azalmaya neden olduğu gösterilmiştir.
2.7.6. Levobupivakain
Levobupivakain bupivakain’in S(-) izomeri olan uzun etkili amid tipinde bir
lokal anesteziktir. Levobupivakainin anestetik ve/veya analjezik etkilerinin aynı
dozda bupivakaine büyük oranda benzer olduğu ancak güvenlik ve toksisite verileri
açısından daha avantajlı olduğu klinik çalışmalarla gösterilmiştir.Levobupivakainin
kardiyovasküler ve merkezi sinir sistemi toksisitesi riski hayvan çalışmalarında
bupivakainden düşüktür.
62
Levobupivakain sitokrom P450 sistemi tarafından geniş biçimde metabolize
edilir; majör metaboliti olan 3-hidroksi-levobupivakain idrarla atılan glukuronik asit
ve sulfat esteri konjugatlarına dönüşmektedir.Renal hastalığı olanlarda idrarla atılan
metabolitleri birikebilir.
Bupivakain gibi uzun etkili bir lokal anesteziktir, etki süresi doza bağlıdır.
Epidural uygulamada bupivakaine oranla daha az motor blok oluşturduğu
gösterilmiştir.
29
2.8. Opiyoid analjezikler
2.8.1. Opiyoidlerin Sınıflandırılması
Opiyoidler papaver somniforumdan elde edilen ve başta analjezik olarak birçok
amaçla kullanılan ilaçlardır. Opiyoidler yapılarına göre; doğal, sentetik ve yarı sentetik
opiyoidler olarak 3 grupta incelenebilir.
63
a) Doğal Opiyoidler
-Fenantren türevleri:Morfin, kodein, tebain
-Benzilizokinolin türevleri:Papaverin
b) Sentetik opiyoidler
-Morfinan türevleri:Levorfanol
-Difenilpropilamin veya metadon türevleri:Metadon, d-propoksifen
-Benzomorfan türevleri:Pentazosin, fenazosin
-Fenilpiperidin türevleri:Fentanil, sufentanil, alfentanil, remifentanil, meperidin
c) Yarı sentetik opiyoidler:Tebain türevleri (oksimorfon ve oksikodon), eroin,
dihidromorfon/morfinon
2.8.2. Sistemik Etki Mekanizmaları
Santral sinir sisteminde ve diğer dokularda presinaptik ve postsinaptik alanlardaki
stereo-spesifik opiyoid reseptörlerinde agonistik olarak etki gösterirler.
63-65
Etkileri yapı-
aktivite ilişkili spesifik opiyoid reseptörlerine bağlanma ve endojen opiyoidlerle etkileşmeleri
30
sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu opiyoid reseptörleri endorfinler tarafından aktive edilen
reseptörlerdir.
Opiyoidlerin analjezik dozlarda kan basıncında, kalp ritminde ve kalp atım hızında
direkt olarak önemli etkiler göstermezler.Santral sinir sistemine etkilerini daha çok µ
reseptörlerine bağlanarak gösterirler. Opiyoid analjezikler medulla spinalisteki ağrıyı modüle
eden nöronları etkileyerek primer afferent nosiseptörlerden duyusal dorsal boynuz
projeksiyon hücrelerine olan iletiyi bloke ederler. Analjezik dozlarda kullanıldıklarında bilinç
kaybına neden olmazlar.
Tüm µ reseptör stimulatörü olan opiyoidler doza bağlı olarak solunum depresyonuna
neden olurlar. Solunum depresyonu primer olarak opiyoidin solunum merkezi üzerindeki
direkt depresan etkisine bağlıdır. Opiyoidler solunum merkezinin CO
2
’ye cevap verme
yeteneğini ve hipoksiye karşı solunumsal cevabı da azaltırlar.
Ağrılı hastada sıkıntı ve kaygıyı ortadan kaldırarak öfori hali ve sedasyon oluşturur.
Öksürük refleksini özellikle kodeinde belirgin olmak üzere baskılarlar. Beyin sapındaki
kemoreseptör trigerzonu uyararak bulantı ve kusmaya neden olurlar. Kas tonusunu arttırarak
ciddi rijiditeye neden olabilirler.
Bugüne kadar 5 tip opiyoid reseptörü tanımlanmıştır.
31
Tablo 6: Opioid reseptörleri ve klinik etkileri
Reseptör Klinik
Etki Agonistler
Mü Supraspinal
analjezi
µı
Respiratuar depresyon µü
Kas rijiditesi
Fiziksel bağımlılık
Morfin
Met-enkefalin
Beta endorfin
Kapa
Respiratuar depresyon
Spinal analjezi
Sedasyon
Morfin
Nalbufin
Butorfanol
Dinorfin
Delta
Analjezi
Davranışsal ve respiratuar
depresyon
Epileptojenik etki
Lö-enkefalin
Beta-endorfin
Sigma
Disfori, deliryum,
midriyazis
Taşikardi, hipertansiyon
Halüsinasyonlar
Respiratuar stimülasyon
Pentazosin
Nalorfin
Epsilon
Stres cevap
Beta endorfin
2.9. Morfin
Fenantren grubunun üyesidir. Opiyoidlerin karşılaştırılmasında prototip olarak
kullanılır. Karaciğerde konjugasyon yoluyla metabolize olur. Morfinin kardiyovasküler
32
sistemdeki etkileri hipotansiyon, hipertansiyon ve bradikardi şeklinde sıralanabilir. Morfin ile
derin bir hipotansiyon görülebilir; çünkü vagal stimülasyonun neden olduğu bradikardi
vazodilatasyon ve splanknik alanda kanın göllenmesi nedeniyle kalbe venöz dönüşün
azalması, histamin salınımı gibi faktörlerin kombine etkileri buna neden olabilir. Morfin
gastrointestinal sistemde düz kas tonusunu arttırır ve ciddi sfinkter spazmına (oddi ve
koledokoduodenal sfinkter) neden olur. Morfin düşük dozlarda bile cerrahi strese karşı hipofiz
ve adrenal cevabı bloke eder, ACTH salınımını inhibe eder.
İntratekal yoldan verildiğinde morfin ile yüksek BOS konsantrasyonlarına ulaşılabilir
ve solunum depresyonu görülebilir.
64,65
Epidural morfin uygulanmasının düşük dozda yeterli
analjezi sağlaması, daha az yan etki görülmesi ve daha uzun süreli analjezi oluşturması gibi
avantajları postoperatif analjezide sıklıkla tercih nedenini oluşturur. Postoperatif analjezide 2
mg epidural morfin ile uzun süre analjezi sağlamak mümkündür. Tek dozda ortalama 12 saat
analjezi oluştururken maksimum 32 saate kadar uzayan etki görülebilir.
33
3. GEREÇ VE YÖNTEM
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu ile anne adaylarının sözlü ve yazılı
izinleri alınarak, elektif sezaryen operasyonu planlanan ASA I-II grubu miyadında 257 anne
adayı çalışmaya dahil edildi. Pre-eklampsi, hepato-renal hastalık, enjeksiyon yerinde lokal
enfeksiyon ve kanama bozukluğu gibi rejyonel anestezi için kontrendikasyonların varlığı,
opiyoid allerjisi, uzun süre opiyoid kullanımı veya kronik ağrısı olan anne adayları çalışma
dışında bırakıldı. Anne adaylarına preoperatif dönemde kombine spinal-epidural (KSE)
uygulaması ile ağrının değerlendirilmesinde kullandığımız verbal rating skala (VRS)
hakkında bilgi verildi.
Preoperatif bakım ünitesine alınan olgulara premedikasyon uygulanmadan blok öncesi
20 gauge intraket ile damar yolu açılarak hidrasyon için % 0,9 izotonik infüzyonuna başlandı.
Operasyon odasına alınan tüm anne adaylarında kan basıncı otomatik tansiyon aleti (Vital
Care 506 DXN) ile, kalp ritmi 6 derivasyonlu elektrokardiyografi (EKG) cihazı (Petaş KMA
50) ile, periferik oksijen satürasyonu ise pulse oksimetre (Vital Care 506 DNX) ile monitörize
edildi. Aorto-kaval basıyı önlemek için hastalara 15
o
-20
o
sol yan pozisyon verildi. Blok
öncesi tüm anne adaylarında demografik veriler (Gestasyonel süresi, gebelik sayısı, kullandığı
ilaçlar, ek hastalığın var olup olmadığı) sorgulanarak kaydedildi
Kombine spinal epidural blok uygulaması için tüm anne adayları operasyon masasının
kenarına oturtulup ayaklar aşağıya sarkıtılarak bir tabure üzerine bastırıldı. Blokaj
uygulayacağımız aralık; krista iliaka posterior superiorları birleştiren bir çizgi çizildiğinde, bu
çizgi 4. lomber vertebranın spinöz çıkıntısından veya 4. ile 5. lomber vertebralar spinöz
çıkıntıları arasından geçtiği düşünülerek yukarı doğru spinöz çıkıntılar sayılarak belirlendi.
Anne adaylarından başlarını fleksiyona getirerek göğüslerine yaklaştırmaları ve kollarını
vücudun önünde birleştirilmeleri istendi. Uygulama süresince yardımcı personel hastanın
34
önünde bekleyerek pozisyonun korunmasına yardım etti. Kombine spinal epidural blok
girişimi hastalarımızın tümünde oturur pozisyonda ve L
3-4
veya L
4-5
intervertebral aralıktan
uygulandı.
Anne adaylarına uygun pozisyon verildikten sonra girişim bölgesi üç kez povidon iyodür
ile uygulama noktasından başlayarak çevreye doğru dairesel olarak boyandı ve uygulama
noktası ortada kalacak şekilde delikli steril çamaşır ile örtülerek sterilizasyon sağlandı.
Epidural iğnenin gireceği cilt bölgesi povidon iyodürden steril spanç ile temizlendi. Kombine
spinal epidural set açılarak 10 mililitrelik enjektöre % 0,9 serum fizyolojik, 5 mililitrelik
enjektöre % 1 lik 4 mililitre lidokain ve 2 mililitrelik diğer bir enjektöre subaraknoid aralığa (
% 0,5 bupivakain + fentanil kombinasyonu ) uygulanacak çalışma ajanları çekildi.
Blok öncesi % 1’lik lidokain ile L
3-4
veya
L
4-5
aralığındaki cilt ve cilt altı dokusuna lokal
anestezi uygulandı. Lokal anesteziyi takiben 18 gauge Tuohy iğnesi tam olarak orta hattan ve
iki spinöz çıkıntının ortasından açıklığı yana bakacak şekilde cilt, cilt altından 2-3 cm
ilerledikten sonra iğne açıklığı sefale çevrilerek stilesi çıkarıldı. Tuohy iğnesi arkasına 10 ml
serum fizyolojikle hazırlanan enjektör tesbit edildi. Tuohy iğnesi ve enjektör birlikte
ilerletilerek direnç kaybı yöntemiyle epidural aralık belirlendi. İğne içinden iğne geçirme
yöntemiyle Touhy iğnesi içinden 27 gauge spinal iğne geçirildi ve dura delinerek subaraknoid
aralığa girildi. Spinal iğnenin stilesi çıkarıldığında beyin omurilik sıvısının (BOS) serbest
drenajı spinal iğnenin subaraknoid aralıkta olduğunu doğruladı. Berrak BOS drenajı gözlenen
hastalarımıza spinal anestetik olarak boyu 163 cm den kısa olan olgulara 6 mg (1,2 cc) % 0,5
bupivakain + 25 mcg fentanil, boyu 163’den uzun olan olgulara 7 mg (1,4cc) % 0,5 bupivakain
+ 25 mcg fentanil bir dakikalık süre içerisinde subaraknoid mesafeye verildi. Spinal iğne
çekildikten sonra 20 gauge epidural kateter 3-4 cm içeride kalacak şekilde epidural aralığa
yerleştirildi. Touhy iğnesi geri çekilerek bir enjektör ile epidural kateter aspire edildi, kan veya
BOS gelip gelmediği kontrol edildi. Kateter hastanın sırtına steril drape ile tesbit edildi.
35
Uygulanan epidural kateterin epidural aralıkta olduğunu belirlemek için test dozu (lokal
anestezik) uygulanmadı. Tüm hastalarımız epidural kateterin tesbit edilmesini takiben baş
altına küçük bir yastık yerleştirilerek supin pozisyonuna alındı. Uterusun vena cava inferiora
basısına engel olmak için sağ kalça altına bir yastık konarak sol yan pozisyon verildi.
Cerrahinin tamamlanmasını takiben tüm olgularda anestezi süresi belirlenerek kaydedildi.
Derlenme ünitesine alınan olgularda sistolik (SKB) ve diyastolik kan basınçları (DKB), kalp
atım hızları (KAH) ve periferik oksijen satürasyonları (SpO
2
) sensoryel blok düzeyi T10’a
gelene kadar 15 dakikalık aralıklarla takipleri alındı. Epidural ilaç ihtiyacını azaltmak için tüm
olgulara postoperatif ilk 15 dakika içinde im diklofenak sodyum (dikloron) ampul gluteal
enjeksionla yapıldı ve 2x1 im olacak şekilde serviste de yapılmak üzere reçete edildi.
Çalışmanın uygulandığı zaman süresince çalışmaya katılmayı kabul eden 257 ASA I-II
grubu sezaryen olguları bilgisayar programlı randomizasyon tablosuna göre bupivakain,
levobupivakain veya ropivakain grupları olmak üzere 3 ana gruba ayrıldı.
Her ana grup kendi içinde kullanılacak olan salin veya morfin yükleme dozlarına göre
B0-B1-B2-B3, L0, L1, L2, L3 ve R0, R1, R2 ve R3 olmak üzere toplam 12 alt gruba ayrıldı.
Buna göre spinal anestezi sonrasında postoperatif dönemde sensoryel blok T10 düzeyine
inince randomize olarak epidural kateterden daha önce belirlenmiş ve yükleme amacıyla
hazırlanmış olan 3 farklı dozdaki morfin veya izotonik 10 ml volümde bolus olarak
uygulandı. Daha sonra epidural HKA de kullanılmak üzere ve 100 ml salin içerisinde 200 mg
% 0,5 bupivakain, % 0,5 levobupivakain % 0,2 lik veya 300 mg % 0,5 ropivakain % 0,3 lük
solüsyon olacak şekilde hazırlandı. Böylece 1 ml’sinde 2 mg lokal anestetik bulunan % 0,2 lik
solüsyon elde edilmiş oldu. Epidural yoldan HKA yöntemiyle uygulanacak olan bu karışım
için HKA cihazı 15 dakika kilitli kalma süresi ve yalnızca bolus uygulama olacak şekilde
kuruldu. Lokal anestezik solüsyon ve HKA cihazının kurulumu hastanın hangi grupta
olduğunu bilmeyen bir anestezist tarafından hazırlandı.
36
Yükleme dozu uygulanmış olguların randomizasyona göre seçilmiş olan lokal anestetik
ajanı epiduralden HKA yöntemiyle kullanmalarına izin verildi. Buna göre
I. Gruba (Grup B0) (n=20) epiduralden % 0,9 izotonik (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 20 mg % 0,2 bupivakain (10 ml)
II. Gruba (Grup B1) (n=20) epiduralden 1 mg morfin (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 20 mg % 0,2 bupivakain (10 ml)
III.Gruba (Grup B2) (n=20) epiduralden 2 mg morfin (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 20 mg % 0,2 bupivakain (10 ml)
IV. Gruba (Grup B3) (n=20) epiduralden 3 mg morfin (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 20 mg % 0,2 bupivakain (10 ml)
V. Gruba (Grup L0) (n=20) epiduralden % 0,9 izotonik (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 20 mg % 0,2 levobupivakain (10 ml)
VI. Gruba (Grup L1) (n=20) epiduralden 1 mg morfin (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 20 mg % 0,2 levobupivakain (10 ml)
VII. Gruba (Grup L2) (n=20) epiduralden 2 mg morfin (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 20 mg % 0,2 levobupivakain (10 ml)
VIII. Gruba (Grup L3) (n=20) epiduralden 3 mg morfin (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 20 mg % 0,2 levobupivakain (10 ml)
IX. Gruba (Grup R0) (n=20) epiduralden % 0,9 izotonik (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 30 mg % 0,3 ropivakain (10 ml)
X. Gruba (Grup R1) (n=20) epiduralden 1 mg morfin (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 30 mg % 0,3 ropivakain (10 ml)
XI. Gruba (Grup R2) (n=20) epiduralden 2 mg morfin (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 30 mg % 0,3 ropivakain (10 ml)
37
XII. Gruba (Grup R3) (n=20) epiduralden 3 mg morfin (10 ml volümde) bolus uygulama
sonrası bolus 30 mg % 0,3 ropivakain (10 ml)
KSE bloğu uygulayan, intraoperatif ve postoperatif verileri toplayan araştırmacılar hasta
grubu ve uygulanan ilaç kombinasyonu hakkında bilgi sahibi değillerdi.
Postoperatif dönemdeki epidural PCA uygulaması sonrasında sensoryal ve motor blok
(bromage), verbal rating skala (VRS), sedasyon, hasta konforu, hemodinamik değişkenler ve
yan etkileri yönünden 1, 2, 6, 12, ve 24. saatlerde değerlendirildi. VRS:Dayanılmaz ağrıya 10,
hiç ağrı yok 0 puan verilecek şekilde dinlenme ve hareket halindeki ölçümler alındı. Hareket
halindeki ağrıyı değerlendirmek için hastalar yataklarında elleri tutularak hafifçe oturtmaya
çalışarak veya öksürtülerek ölçüldü. Motor blok (Bromage, her iki ayakta aynı anda) 0=motor
blok yok,1= kalçanın fleksiyona gelmemesi; 2= dizin fleksiyona gelmemesi; 3=ayak bileğinin
fleksiyona gelmemesi şeklinde değerlendirildi. Ek analjezik gerektiğinde % 2’lik 3 cc
lidokain epidural bolus olarak yapılması planlandı. Epidural PCA’den bolus uygulanan ve
talep edilen sayılar kaydedildi.
Tekrar eden veriler normal dağılım gösterip göstermediği kontrol edildi. Normal dağılım
gösteren veriler ort ± SD, diğerleri ortanca±(range) olarak gösterildi. Demografik veriler one
way ANOVA testi ile analiz edildi. Ağrı ve sedasyon skoru, duyusal ve motor blok
hemodinamik değişiklikler Kruskal-Wallis test ile analiz edildi. İstatistiksel fark tespit
edildiğinde farkın hangi gruptan kaynaklandığını belirlemek için Mann Whitney U testi.
kullanıldı.
Grup içi farklılığı test etmek için Friedman test kullanıldı. Hemodinamik veriler
Student t test, Tek yönlü varyans analizi ve tekrarlı varyans analizleri ile değerlendirildi.
İntraoperatif komplikasyonlar Ki-kare testi ile analiz edildi. P<0,05 istatistiksel olarak önemli
kabul edildi. İstatistiksel analiz SPSS paket program kullanılarak gerçekleştirildi.
|