Anatomiye giRİŞ


SİNİR SİSTEMİNİN BÖLÜMLERİ



Yüklə 1,4 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə255/293
tarix02.01.2022
ölçüsü1,4 Mb.
#50931
1   ...   251   252   253   254   255   256   257   258   ...   293
 
SİNİR SİSTEMİNİN BÖLÜMLERİ 
 
 
Sinir sistemi, anatomik ve fonksiyonel olarak tümü ile bir bütündür ve öğelerinden herhangi 
birisinin görevini yapamaması tüm sistem üzerinde etkisini gösterir. Tümü ile koordineli 
çalışmak zorundadır. Ancak sinir sistemini bölümlere ayırarak incelemek, karmaşıklığı belirli 
ölçüde azaltmak ve öğrenim kolaylığı sağlamak bakımından yararlıdır. 
 
Sinir sistemi öncelikle merkezi ve periferik sinir sistemi olmak üzere ikiye ayrılır. Systema 
nevosum centrale denilen merkezi sinir sistemi, organizmanın gerek kendisinde, gerekse 
çevresinde meydana gelen değişikliklere karşı koordine bir şekilde cevap vermesini sağlar ve bu 
bakımdan faaliyetleri ayarlar. Merkezi sinir sistemi, afferent sinirler yolu ile periferden impulslar 
alır ve efferent sinirlerle perifere impulslar gönderir. Bu şekilde birbirinden uzak olan bölgelerin, 
belirli  şartlar altında, fonksiyonel ilişkilerini ve kısımlar arasında sıkı bir işbirliği sağlar. Bu 
sistem encephalon (beyin) ve medulla spinalis’i (omurilik) kapsar. Bunlar cavum cranii ve canalis 
vertebralis içinde bulunurlar. 
 
Systema nervosum periphericum denilen çevresel (periferik) sinir sistemi ile, merkezi sinir 
sistemi dışında bulunan tüm sinirler ile sinir düğümlerini (ganglion’ları) ve sinir ağlarını 
(plexus’ları) içerir. Periferik sinirler, merkezi sinir sistemi ile organlar arasındaki ilişkiyi 
sağlarlar. Bu ilişki afferent ve efferent en az iki neuron tarafından oluşturulur. Afferent neuron ile 
organlardan merkeze getirilen  uyartılar merkezdeki hücrelere nakledilir. Bu hücrelerde uyartılar 
değerlendirilir ve organizma için en uygun olacak bir hareketin yapılabilmesi için harekete 
geçmesi gereken organlara efferent yol ile iletilir. 
 
Sinir sistemi yukarıda belirttiğimiz morfolojik bölümlenme dışında fonksiyonel olarak da iki 
bölüme ayrılır. Bunlar cerebrospinal ve autonom sistem olarak tanımlanırlar. 
 
Cerebrospinal ya da animal sinir sistemi, canlının yaşadığı ortamdan (çevreden) algıladığı 
uyartıları cortical merkezlere ileten, bu uyarımları değerlendirerek canlının isteğine uygun bir 
şekilde ilgili organlara gerekli impulsu veren bir sistemdir. Bu sistem, isteğe bağlı olan 
fonksiyonları yönettiği için, istemli sinir sistemi adını da alır. Canlının çevre ile olan ilişkilerini 
düzenlediği içinde oikotrop sinir sistemi olarak terimlenir (oiko: ev, vatan; çevre). 
 
Cerebrospinal sistem tarafından yönetilen birçok hareketler bazen cortical merkezlere intikal 
etmeden daha aşağı merkezler tarafından idare edilirler. Bu daha ziyade çok yapılan hareketlerde 
görülür ve yüksek merkezlerin işinin hafifletilmesi içindir. Fakat gerektiğinde bu gibi hareketlere 
 
162


cortical merkezler her zaman için müdahale edebilir ve kontrolü altına alabilirler. Bu gibi 
hareketlere otomatikleşmiş hareketler denir. 
  Autonom sinir sistemi, canlının isteğine bağlı kalmaksızın bağımsız olarak çalışan bir 
sistemdir. Canlının kendi vücudunda olan ve doğrudan dışa aksetmeyen fonksiyonları yönetir. Bu 
fonksiyonlar, canlının maddi varlığı ve üreme ile ilgili olaylardır ve bunun için yaşatkan sinir 
sistemi adını da alır. Vücudun kendisinde olup biten olaylarla ilgili olduğu için bu sisteme 
idiotrop sinir sistemi de denilmiştir. (idio: kendine özgü, özel). Bu  sistemle yönetilen organların 
faaliyetlerine canlının karşı koyması olanaksızdır. Örneğin kalbin çalışması, mide ve 
bağırsakların çalışması, metabolizma, iç ve dış salgı bezleri ile genital organların çalışması, 
sıcaklığın regülasyonu gibi bir çok önemli olaylar canlının isteği dışında bağımsız olarak 
çalışırlar. Özet olarak canlının büyümesi, beslenmesi ve çoğalması ile ilgili bu hareketlerle 
bitkisel yaşam arasında bir paralel görülmüş ve bu sisteme aynı zamanda vegetativ (bitkisel) sinir 
sistemi de denilmiştir. 
 
Autonom sinir sistemi genellikle vücutta olup biten olaylarla ilgilidir. Ancak dış tesirlere 
karşı da tamamen ilgisiz değildir ve bazı olaylarda cerebrospinal sinir sistemi ile birlikte çalışmak 
zorundadır. Örneğin isteğe bağlı olarak çalışan iskelet kaslarının normalin üstünde çalışması 
durumunda bu kasların daha fazla besine ve oksijene gereksinimi vardır. Bunlar karşılanmadığı 
takdirde cerebrospinal sinir sistemi tarafından gelen tüm impulslara rağmen kaslar fazla enerji 
üretemediğinden çabuk yorulurlar. Böyle durumlarda autonom sinir sistemi derhal devreye girer. 
Kasların fazla çalışabilmesi için kalbe fazla kan gelmesi, bunun içinde damarların genişlemesi, 
glikozun kanda çoğalması için karaciğerde karbonhidrat metabolizmasının artması gereklidir. Bu 
söylenen son olaylar ancak autonom sinir sisteminin etkisi ile gerçekleşir. Bu basit örnekte de 
görüldüğü gibi autonom ve cerebrospinal sistemler arasında sıkı bir işbirliği vardır ve bu iki 
sistem arasındaki ilişki normal sınırlar içinde seyrettiği sürece canlı kendisini iç ve dış uyartılara 
karşı en iyi şekilde ayarlayabilir. İki sistem arasındaki bu fonksiyonel ilişki embriyolojik ve 
anatomik bakımından da gözlenir. Her ikisi de aynı taslaktan orijin alırlar, ikisinin de çıkış 
merkezleri merkezi sinir sisteminde bulunur. 
 
Autonom sinir sistemi de sympathic ve parasympathic sinir sistemi olmak üzere iki bölüme 
ayrılır. Ayrıntılı bilgi autonom sinir sistemi bölümünde verilecektir. 

Yüklə 1,4 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   251   252   253   254   255   256   257   258   ...   293




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin