Sosyoloji ve Siyaset Bilimi: Siyaset bilimi, iktidarı ve iktidarın
dağılımını inceler.
Yine bu bağlamda, uluslararası ilişkiler ile
hükümet yapıları gibi konular siyaset biliminin alanı içindedir.
Sosyoloji ile çok sayıda ortak konusu vardır. Özellikle siyasetin
toplumsal temelini inceleyen siyaset sosyolojisi, toplumların
içindeki ya da aralarındaki güç dağılımının toplumsal neden ve
sonuçları ile gücün (iktidarın) dağılımında değişimlere yol açan
toplumsal ve siyasal çatışmalarla ilgilenen bir alandır.
49
Diğerlerinde olduğu şekilde, her iki bilimin odak noktaları
farklıdır.
Sosyoloji ve Antropoloji: Antropoloji ve sosyoloji ortak
entelektüel köklere sahiptir. Antropoloji, kültürel ve fiziki
47
Durkheim, E.,
Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları, B/F/S, 1985, s.121.
48
Marshall, G., Age. s. 608.
49
Age., s. 667.
33
antropoloji vb. çeşitli alt dallara ayrılmıştır.
Antropoloji daha
çok primitif (ilkel) olduğu iddia edilen toplumları incelerken,
sosyoloji ağırlıklı olarak modern toplumları incelemektedir.
50
Kültür, her iki bilim dalının ortak konusu olmakla birlikte,
antropoloji kültürün içeriğine,
sosyoloji ise işlevine
odaklanmaktadır.
Sosyoloji ve Tarih: Tarih, bilindiği şekilde geçmiş toplumların
incelenmesidir. Tarih bir taraftan geçmişte ne olduğunu
araştırırken, diğer taraftan da ortaya çıkan gelişmelere nelerin
sebep olduğunu anlamaya çalışır. İlk sosyologlar, ağırlıklı
olarak tarihsel analizler yapmışlardır.
Fakat tarihçinin
yaklaşımı ile sosyoloğun yaklaşımı arasında farklar vardır.
Sosyolog tarihsel olayları
genelleştirirken, tarihçiler her bir olayın
benzersiz (unique) özellikleri üzerinde yoğunlaşır.
Bauman’ın da belirttiği şekilde, sosyoloji hali hazırda süregelen
ya da zamanla değişmeyen genel nitelikli eylemler üzerinde
yoğunlaşırken, tarih geçmişte gerçekleşmiş ancak bugün
olamayan
eylemlerle
ilgilidir.
Sosyoloji
dikkatini
toplumumuzda gerçekleşen eylemlere ya da bir toplumdan
ötekine değişmeyen
eylem türlerine verirken, antropoloji,
bizimkilerden uzak ve farklı toplumlardaki insan eylemlerini
anlatır. Akademik disiplinler arasındaki farklılıklardan
yansıyan biçimiyle
insan dünyasında doğal bir bölünmenin
olmadığını söyleyebiliriz. Bu insan eylemleriyle uğraşan
akademisyenler arasındaki
iş bölümünün bir sonucudur.
Diğer sosyal araştırma dalları gibi sosyolojinin de,
kendi
yorumlama ilkeleri kadar, kendi bilişsel perspektifi ve insan
eylemlerini sorgulamak üzere kendi soru kalıpları vardır.
Sosyolojinin merkezi sorusu şudur: Ne yaparlarsa yapsınlar ya
50
Turner, J.H
.; Sociology: Studying The Human System, Goodyear Pub., 1978, s.8.
34
da yapabilir olurlarsa olsunlar,
insanların başka insanlara bağımlı
olmaları ne anlamda önemlidir?
51
Ancak sosyal bilimler arasındaki aşırı uzmanlaşmayı bazı
yazarlar, modern/endüstriyel toplumun bir ürünü olarak
görmektedirler.
Günümüzde
aşırı
uzmanlaşmanın
sakıncalarından kaçınmak için başta Immanuel Wallerstein ve
arkadaşları olmak üzere bir çok sosyolog, “Sosyal
Bilimlerin
Açılmasını” ve daha çok disiplinlerarası çalışmaların öne
çıkartılmasını savunmaktadırlar
52
. Yine Bourdieu, bir geleneğin
içine kapanmanın basitliği ve rahatlığı dolayısıyla, sosyal
bilimlerde eklektizmin mahkum edildiğini ileri sürer.
51
Bauman, Age. s. 16.
52
Bkz. Gulbenkian Komisyonu
, Sosyal Bilimleri Açın, Çev. Ş. Tekeli, Metis
Yayınları, İstanbul, 1996.