“Yeryüzünde neler kaçırdıklarını mı göster yorsun?” ded m.
“Arzular bedenle b rl kte yok olmazlar,” yanıtı geld Helena’dan.
“Yalnızca o arzuları g derme yet s ölür. Hem şöyle b r, k bakmayla
başları göğe erer zavallı kuzucukların.”
“Yaşama amacı ver r onlara.”
Bu
sözler m duyan Helena, “Pek hazırcevapsın,” ded . “Geç
kalmaktan daha y d r, boş ver.”
“Ben m hazırcevaplığımla mı yoksa sen n ulu orta sallanan
memeler n ve kalçalarınla mı bayram edecek ölüler?”
“Bakıyorum
hep olumsuzsun,” ded bu kez. “Artık yokuz d ye
olumsuz olmamıza gerek yok, b l yorsun. Ve de böyles ne - böyles ne
kaba olmaya! K m m z doğuştan ver c y zd r. K m m z de daha
tal hs zlere el m zden gelen yardımı yapmaktan hoşlanır.”
“Demek k eller ndek kandan arınıyorsun,” ded m. “Mecaz
anlamda elbet. Parçalanmış cesetler n bedel n ödüyorsun. Sende
suçluluk duygusu oluşab leceğ n n farkında değ ld m.”
Sözler mden rahatsız olmuştu. Haf fçe kaşlarını çattı. “Söylesene
bana ördekç k -Odysseus sen n yüzünden kaç adamı kest ?”
“Epey çok,” ded m. Helena tam sayıyı b l yordu: kapısının önünde
yatan ceset yığınının yanında bu sayının gülünç kalması avunç
kaynağıydı onun.
“Çoktan ne anladığına bağlı/’ d ye kafa tuttu. “Hoş değ l m ?
Kend n öneml görmen sağlamıştır, adım g b b l yorum. Kend n
daha güzel görmüşsündür.” Yüzüne yansımayan b r gülümseme
bel rd dudaklarında. “Ş md g d yorum ördekç k. Y ne karşılaşırız.
Zambakların tadını çıkar.” Sekerek uzaklaşırken, Helena’nın
heyecanlı hayranları da ardı sıra g tt ler.
Dostları ilə paylaş: