“Teşekkür eder m,” ded m. “Bu daha y . Artık dost olab l r z ve sen
b r dost olarak söyle bana, s z Tal pler neden canınızı r ske atacak
kadar kepazel k yaptınız hem bana hem Odysseus’a, hem de b r
defa değ l, yıllarca? S z k msen n uyarmadığını söyleyemezs n.
B l c ler
sonunuzu haber verm şt , Zeus b le kuşlarla, anlamlı gök
gürültüler yle b ld rm şt bunu.”
Ant onoos ç çekt . “Tanrılar b z yok etmek st yorlardı,” ded .
“Kötülük yapan herkes aynı özre sığınır,” ded m. “Bana doğruyu
söyle. Tek neden büyüley c güzell ğ m olamaz. Her şey sona
erd ğ nde otuz beş yaşındaydım, acı ve gözyaşı tüketm şt ben ,
k m z de b l yoruz göbek de bağlıyordum han . Odysseus Troya’ya
doğru yelken açtığında s z Tal pler daha doğmamıştınız b le ya da
oğlum Telemakhos g b kundaktaydınız, en fazla çocuktunuz daha,
neres nden bakarsan bak, ananız olacak yaştaydım. D zler n z nasıl
t trett ğ m masalını okudunuz hep n z, koynuma g rmeye, ben
döllemeye can attığınız martavalını; oysa
hep n z b l yordunuz bal
g b , doğurma yaşını çoktan geçt ğ m .”
“B r, k del kanlının suyunu çıkarırdın daha,” d ye sırnaştı Ant noos.
Yılışık gülümsemes n g zlemekte zorlanıyordu.
“Ş md daha y ,” ded m. “Açık konuş ben mle. Pek , gerçek
amacınız neyd ?”
“Haz ne sandığının peş ndeyd k, elbette,” ded . “Krallığın da elbet.”
Bu defa kahkaha atacak kadar küstahlaşmıştı. “Hang genç adam
zeng n ve ünlü b r dulla evlenmek stemez? Dullar şehvet doludur,
hele kocaları ortalıkta yoksa ya da ölel çok uzun zaman olduysa;
sen de öyleyd n. Helena değ ld n kuşkusuz, y ne de fena
sayılmazdın. Karanlık her şey örtbas eder! Hem b zden y rm yaş
daha büyüktün, b raz da yardımla
b zden önce ölecekt n, arkandan
servet ne konarak canımızın çekt ğ genç ve güzel b r prenses
alab l rd k. Sen n aşkınla çıldırdığımıza gerçekten nanmamıştın
herhalde. Yüzüne bakılacak b r olmasan da akıllıydın ne de olsa.’’
Dobra sözler duymak stem şt m, evet, ancak k mse kend n bu
kadar küçük düşürülmekten hoşlanmazdı doğrusu. “İçtenl ğ ne
teşekkür eder m,” ded m buz g b b r sesle. “B r kez olsun gerçek
duygularını bana açmak sen rahatlatmıştır olmalı. Artık oku ger
takab l rs n. Doğrusunu stersen, yalancı, aç gözlü gırtlağında onu
her görüşümde ç m sev nç kaplıyor.”
Tal pler hemen çıkmamışlardı sahneye. Odysseus’un g d ş n n lk
dokuz, on yılı nerede -Troya’daydı- olduğunu ve yaşadığını
b l yorduk. Yok, umutlar azalana,
sönmeye başlayana dek konağa
doluşmadılar. Derken beş geld , sonra on oldular, arkasından ell y
buldular - sayıları arttıkça ötek ler de çek yorlardı, ardı arkası
kes lmeyen şölenler , evl l k p yangosunu kaçırmaktan ödü
kopuyordu her b r n n, ölü b r sığır bulmuş akbabalardan farksızdılar:
b r konar, sonra öbürü, yakınlarda dolaşan her akbaba leşten b r
parça alana dek sürer g der.
Her gün sarayda boy göster rlerd , konuklarım olduklarını söyler,
onları ben m ağırladığımı uydururlardı. Sonra da zayıflığımdan,
askerler m n olmayışından yararlanarak sürüler m ze dadanır,
hayvanlarımızı kend eller yle kes p doğrar, uşaklarının yardımıyla
etler kızartırlar, sank kend evler ndeym ş
g b h zmetç ler m ze
buyruklar yağdırır, kalçalarını mıncıklarlardı. Ne kadar y yeb ld kler n
görmek nsanı şaşırtırdı -alt taraflarında del k varmış g b tıka basa
atarlardı ağızlarına ne bulurlarsa. Her b r d ğer yle yeme yarışı
yapıyordu adeta - yoksullaşma olasılığıyla gözümü korkutarak
dayanma gücümü kırmaktı amaçları, bundan dolayı da dağlarca et ,
tepelerce ekmeğ m deler ne nd r p onca şarabı dereler g b
gırtlaklarından aşağı akıtıyorlardı; sank yer yarılmış her şey
yutuyordu. Onlardan b r n yen kocam olarak seçene dek buna son
vermeyecekler n söylüyorlardı, kafayı bulup naralar atarak eğlen yor,
ben m güzell ğ m , mükemmell ğ m , b lgel ğ m göklere çıkaran
aptalca konuşmalar yaparak ben mle kafa buluyorlardı.
H ç hoşuma g tmed ğ n söyleyecek değ l m. Herkes n hoşuna
g der; b z öven şarkılar duymak ster z,
nanmasak b le güzel gel r
kulağa. Y ne de maskara davranışlarını b r göster ya da soytarı
oyunu olarak görmeye çalışıyordum. Hang yen numaralara
başvuracaklardı acaba? Hang s ben gördüğü zaman kend nden
geçm ş takl d yapmakta daha nandıncı olacaktı? Bazen b rb r ler yle
yaptıkları yarışı seyretmek ç n y y p çt kler sofada boy göster rd m,
arkamda k h zmetç m de olurdu. Kazanan genell kle serg led ğ y
davranışlarla Amph nomos olurdu, ama güç konusunda d ğerler ona
nal toplatırdı. İt raf edey m, arada b r, şler o noktaya varırsa,
hang s n yatağıma alsam d ye düşünmed m değ l.
Daha sonra h zmetç ler Tal pler n arkamdan yaptıkları şakaları
aktarırlardı bana. Sofraya et ve şarap taşımak zorunda
bırakıldıklarından, konuşulanlara kulak kabartmak ç n bundan y
fırsat bulamazlardı.
Tal pler kend aralarında ben mle lg l neler m söylerler? İşte s ze
b rkaç örnek:
Dostları ilə paylaş: