Prof. Dr. Veysel bozkurt



Yüklə 0,76 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə15/25
tarix17.01.2023
ölçüsü0,76 Mb.
#79456
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   25
Degisen Dunyada Sosyoloji Veysel Bozkurt

17 
SOSYOLOJİK HAYAL GÜCÜ 
Bir yazar
13
, sosyolojinin bize içinde yaşadığımız topluma 
uzaylı yaratıklar gibi bakma becerisi kazandırdığını” söyler. Bir 
başka yazara
14
göre ise sosyoloji, herkesin genelde işine 
burnunu sokan sinir bozucu bir yabancı gibi davranır. Sosyoloji 
sorular sorarak rahat ve sesiz hayat tarzını bozar; belli şeyleri 
bulmacaya dönüştürür ve bildik olanı bilmedikleştirir. 
Kipling’in
15
öyküsündeki kırkayak gibi, öz bilinç kazandığında 
insan adım atamaz hale gelebilir veya bazıları kendilerini 
aşağılanmış hissedebilir. O güne kadar bildikleri ve gurur 
duydukları değerden düşer. İnsan şoka uğrayıp, hoşnutsuz 
olabilir.
İnsanlar, temel varoluş kaygılarını aşabilmek için, büyülü
gizemli ya da fantastik dünyalar yaratırlar. Bu hayali 
dünyalar/değerler, bir çok insan için birer sığınak olur. Oysa 
sosyoloji, hayatın büyüsünü bozan bir bilim olmuştur.
Bourdieu’ya
16
göre sosyoloji, sadece toplumu değil, kendisini 
de sürekli olarak sorgular. Sosyoloji yapmanın özel güçlüğü, 
sıklıkla insanların bulacakları şeyden korkmalarıdır. Sosyoloji, 
hiç durmadan, kendisini uygulayan kimseyi, katı gerçeklerle yüz 
yüze getirir. 
Ancak bazı rahatsız edici taraflarına rağmen sosyoloji bir 
perspektif, dünyaya bakış açısı sunar. Sosyolojik perspektif 
13
Osborne, R.; Loon, B.V.; Introducing Sociology, New York, 1999, s.4. 
14
Bauman, Z., Sosyolojik Düşünmek, Çev. A.Yılmaz, Ayrıntı yay. İstanbul, 1999, 
s. 23. 
15
Kipling’in öyküsündeki kırkayak, kırk ayağının kırkını da rahatlıkla 
kullanarak gayet güzel bir şekilde yürürken, karşısına çıkan bir dalkavuk
onun eşsiz hafızasına övgüler düzmeye başlar ve hiçbir zaman yirmi birinci 
ayağından önce on ikinci ya da otuz beşinciden önce yirmidokuzuncuyu 
atamadığını söyler. Acımasızca özbilinç kazandırılan kırk ayak, artık adım 
atamaz olur . Bkz.Age., s.24. 
16
Bourdieu, P., Toplumbilim Sorunları, Kesit Yayıncılık, Tür. I. Ergüden, 
İstanbul, 1997, s.20. 


18 
aynı olmayan dünyalar arasında pencereler açar. İçinde 
yaşadığımız dünyayı geniş bir sosyal bağlamda görmeyi sağlar. 
Sosyolojik perspektifin temelinde insanların toplum tarafından 
nasıl etkilendikleri vardır.
17
Toplumsal dışlanmışlar arasında sosyolojik bakış açısı daha 
yaygındır. Almanya’da yaşayan bir Türk, İngiltere’de yaşayan 
bir Pakistanlı’nın deneyimlerinde, ırk faktörünün etkisini 
öğrenmeleri uzun sürmez. Bu durum kadınlar, gayler, 
lezbiyenler, özürlüler, evsizler ve yaşlılar için de söz 
konusudur
18
Özellikle büyük toplumsal krizler insanların 
dengesini bozar ve sosyolojik bakış açısını uyarır. Nitekim daha 
sonraki bölümde görüleceği şekilde, sosyolojinin bir bilim 
olarak ortaya çıkışı, böyle bir dönemde olmuştur.
Birey ve toplum arasındaki karşılıklı bağımlılık, sosyolojinin ana 
odak noktasını oluşturur. Onun anlaşılması, geniş bir toplumsal 
bağlamda kendimizi anlamayı yani sosyolojik bir hayal gücünü 
(sociological imagination) gerektirir. Sosyolojik hayal gücü ile 
içinde yaşadığımız toplum ve kendimiz arasındaki ilişkiyi daha iyi 
görebiliriz. Mills’in belirttiği şekilde, “tarih” ile “biyografi” 
arasındaki ilişkiyi daha iyi kavrayabiliriz. Bizler bir açıdan 
toplumun ve içinde yaşadığımız tarihsel süreçlerin ürünleriyiz. Fakat 
aynı zamanda tarihi yapan insanlarız. Davranışlarımızla toplumu 
değiştirir, onun üretimine katkıda bulunuruz.
19
Bu ayrım 
sosyolojik açıdan çok önemlidir. Çünkü bu bizim genel olanda 
özel olanı görmemizi sağlar. 
Mills’e
20
göre , toplumu ve bireyi birlikte ele almadıkça, ne 
bireyin hayatını ne de toplum tarihini tam olarak 
17
Henslin, J. M.; Essentials of Sociology, A Down-to-Earth Approach, Ally and 
Bacon, 1996, s.2. 
18
Macionis/Plummer, Age. s.12: 
19
Thomson/Hickey/Society in Focus.. s.5. 
20
Mills, C. W.; Toplumbilimsel Düşün, Çev. Ü.Oskay, Kültür Bakanlığı Yay. 1979, 
s.8 vd. 


19 
kavrayabiliriz. İnsanlar karşılaştıkları sorunları, güçlükleri, 
felaketleri, tarihsel değişmeler ya da kurumsal ilişkiler ve 
çatışmalar açısından düşünüp değerlendirmemektedirler. 
İnsanlar, mutluluk ve refah içinde yaşadıklarında, bunun 
toplumun o günkü durumu sayesinde olduğunu fark 
etmemektedirler.
Sosyolojik hayal gücü, tarihsel dönemlere ve bu dönemlerin 
olgularına, çok sayıdaki insanın meslekleri ve iç yaşamları 
açısından bakabilme yeteneğini kazanır. Bireylerin kişisel 
huzursuzlukları, bazı toplumsal sorunlara bağlı olabilir. İnsanın 
kendi hayatının anlamını kavrayabilmesi ve kendi geleceğini 
görebilmesi için, içinde yaşadığı tarih döneminin ve diğer 
insanların bilincinde olması gerekir. Örneğin 100 bin nüfuslu 
bir kentte, adamın biri işsizse ve başka hiçbir istihdam dışı 
nüfus yoksa, bu kişisel bir sorundur. Çözümü için söz konusu 
adamın karakteri, becerileri, yararlanabileceği mevcut olanaklar 
üzerinde durmak gerekir. Fakat çalışabilir nüfusu 50 milyonu 
bulan bir ülkede, nüfusun 15 milyonu istihdam dışında 
kalmışsa (yani işsizse), bu bir toplumsal sorundur ve çözümü 
için, tek tek bireylerin imkanları, becerileri ve karakteri 
üzerinde durmamız yetmez. Çünkü toplumsal yapı çöktüğü 
için bireyler, iş bulamaz (ya da göremez) hale gelmişlerdir.
Mills’in verdiği bir başka örnek ise evlilik sorunu ile ilgilidir. 
Evlilikte erkek olsun, kadın olsun, bir çok insan kişisel 
sorunlarla karşı karşıya kalabilirler. Ama her 1000 evlilikten 
250’si, evliliğin ilk dört yılı içinde boşanmayla sonuçlanıyorsa, 
ortada aile ve evlilik kurumuyla, hatta onları oluşturan 
temeldeki diğer kurumlarla ilgili yapısal bir sorun var 
demektir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, sizin birey olarak yaşam kaliteniz, 
büyük ölçüde toplumun yaşam kalitesine bağlıdır



Yüklə 0,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin