Siyasi Bİr fiGÜr olarak cemal abdül nasir kabyl Yerkiman Giriş


İkinci Arap-İsrail Savaşı



Yüklə 51,22 Kb.
səhifə8/9
tarix28.04.2022
ölçüsü51,22 Kb.
#56603
1   2   3   4   5   6   7   8   9
nasır 2

İkinci Arap-İsrail Savaşı

1948 – 1949 Arap-İsrail Savası İsrail’in bir “kuruluş” savaşı idi. 1956 Süveyş savaşı ise, Mısır ile Batıyı karşı karşıya getiren savaş olmuş ve İsrail bir bakıma “yardımcı” veya “yan kuvvet” rolünü oynamıştır. 1967 Arap -İsrail Savası ise İsrail ile bütün Arap dünyasını karsı karsıya getiren ve neticeleri bakımından da Ortadoğu’da tesirlerini günüm üze kadar devam ettirecek yeni bir dönem açmıştır. (Armaoglu, 1989, s.199).

Arapların 1967 savasının çıkmasını istemelerinde ve savası kışkırtmalarında üç mühim sebep rol oynamış görünmektedir; Başkan Nasır'ın gerek 1948, gerek 1956 savasının ve her iki savaştaki yenilginin intikamını almaya kararlı olması. Bu, Nasır için bir prestij meselesi idi. Eğer İsrail'i yenecek olursa, intikamını gerçekleştirmekle kalmayacak, aynı zamanda kazandığı prestijle bütün Orta Doğu’da Mısır'a büyük bir üstünlük sağlamış olacaktı ki, bunun siyasi neticeler de çok geniş olabilirdi. İkincisi, 1956'dan beri Sovyet Rusya Mısır ve Suriye'yi o kadar silahlandırmıştı ki, İsrail ile yapılacak bir savasın neticesinden sadece Mısır ve Suriye değil, Sovyetler dahi gayet emin görünüyorlardı.

Bu sebeple, 1967 Arap- İsrail savasını Sovyetlerin de tahrik ettiklerini söylemek mümkündür. Üçüncüsü ise, bu sırada Amerika'nın Vietnam bataklığına saplanmış olması ve dolayısıyla İsrail'in arasında yer alamayacağı düşüncesidir.

Esas nedeni her ne olursa olsun, Atlı Gün Savaşı Mısır hava kuvvetleri ve ordusu açısından ağır kayıpların yaşandığı bir hadise olup, Sina’nın da Cam David Anlaşmasına kadar İsrail işgali altında kalmasına sebep olmuştur. (Diriöz, 2012, s.86).

Sovyet Rusya ise, Ortadoğu meselesinde, 1956 Süveyş Savaşının kendisine kazandırdığı siyasi ve diplomatik avantajları kaybetmemek için Arap – İsrail çatışmalarında ağırlığı aktif bir Şekilde Arapların ve bilhassa Mısır’ın tarafına kaymaktan ve Ortadoğu’da Batı ile tam bir rekabet içine girmekten çekinmemiştir. (Armaoglu, 2005, s.200).

İslami sosyal hareketlerin yükselmesinde, Mısır’ın İsrail’e karşı 1967 ve 1973 savaşlarını kaybetmesinin önemli bir yeri vardır. Nasır sosyalizminin ve batı değerlerinin yenilgisini tadan Mısır toplumu üçüncü alternatif yol olarak İslam’ı görmüştür. Çünkü sosyalizm, Nasır döneminde, Amerikan liberalizmi Sedat ve Mübarek dönemlerinde uygulanmış, toplumsal sorunları çözmek yerine içinden çıkılmaz bir hal olmasına neden olmuştur. İslam henüz denenmemiştir. Batıcılığa ve sosyalizme karsı olduğunu söyleyen İslamcıların hep engellenmek istenmesi toplumun bu yeni sosyal hareketlere yönelmesini sağlamıştır. Ayrıca Sedat döneminde Nasır sosyalizminin etkisini sona erdirmek için Mısır yönetimi İslam’ı hareketlerle gönülsüz iş birliğine girmiş, bu ortaklıktan en karlı çıkanlar basta Cemaat-i İslami gibi selefi İslami hareketler olmuştur.

Mısır devlet başkanı Nasır'ın ve Suriye, Lübnan ve Irak Baas partilerinin büyük pan-Arap ulusal hareketlerinde temsil edilen dünyevi milliyetçilik, İslam dünyasına Batı'dan yapılan son önemli düşünce intihali oldu. Mısır'ın İsrail karsısındaki 1967’deki moral bozucu yenilgisiyle birlikte, dünyevi bir Pan-Arap birliği planı da iflas etti.

Nasır hayatının son yıllarında eski prestijinden çok uzak geldiği görevinde 3 yıl sonra hastalanarak yaşamını yitirmiştir. Ortadoğu’da tartışılmaz bir gerçektir ki, Başkan Nasır 28 Eylül 1970’te öldüğünde sadece Arap dünyası değil Bağlantısızlar Topluluğu için Şüphesiz fikirleri ve faaliyetleri yüksek bir liderdir. (Armaoglu, 2000, s.196).

Arap Birliği projesinin çökmesi ve İkinci Arap-İsrail savasında yenilgisi Nasır’ın karizmatik liderliğini yitirmesine neden olmuştur. Bunun sonucunda ise Arap dünyasında olduğu gibi Mısır’daki egemenliğinin meşruiyet kaynağının da yitirmiştir.

Sonuç
Cemal Abdül Nasır, Siyasal prestije önem veren ve bunu kişiliğinde yer ettiren bir liderdir. Mısır’da büyük değişiklikler yapması sonucunda Mısır’ın kurucusu olarak adlandırılmıştır. Milliyetçi yapısına rağmen Arap Sosyalist Birliğini kurması, Sovyetler Birliği ile yakın ilişkilere girmesi, Süveyş Kanalı’nı millîleştirmesi Mısır halkının gözünde büyümesi ve lider sıfatına yükselmesinde büyük bir etken olmuştur.

1962 Yılında kurduğu Arap Sosyalist Birliği ile Birleşmiş Milletler güçlerinin bu topraklardan çıkmasını sağlamıştır. Adım adım Mısır’da millîleştirme politikası izleyen Nasır Tiran suyolunu İsrail gemilerine kapatmış ve İsrail karşıtı yürüteceği dış politikayı belirlemiştir. Cezayir’in bağımsızlık mücadelesi, İngiltere’nin Aden Üssünden çıkarılması, Ürdün’de, Filistin’de yaşanan savaşları engellemeye çalışıp bunu başarması, ilk anayasanın hazırlanıp Cumhuriyet’in ilan edilmesi, İsrail’e karşı sert ve net bir tutum takınılması Nasır ile birlikte Mısır’ı da saygın bir konuma oturtmuştur. Bütün bunlar Nasır’ın karizmatik liderliğinin yapıtaşlarını oluşturmuştur.

Ancak Nasır’ın ikinci Arap-İsrail Savaşlarında kötü bir yenilgiyle savaştan çıkması Arap Ülkeleri’nin gözünde birden düşmesine neden olmuştur. Bunun sonucunda Nasır, karizmasını ve meşruluğunu kaybetmiştir.

Cemal Abdül Nasır nerede ise hayatını Mısır halkının geleceği ve bağımsızlığı yoluna adamıştır. Yaptığı her şey onun Arap topluluğu üzerindeki etkisini ve değerini arttırmıştır. İç ve dış politikada büyük Başarlar elde ederek Arap topluluğunun karizmatik yıldızı olmuş ve şu anda ise Mısır halkının gönlünde hayatını sürdürmektedir.





Yüklə 51,22 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin