21. YÜ ZYILD A SOSYALİZM
Bazıları 21. Yüzyıl’da sosyalizm tartışmasını anlamsız olarak görecektir. Sosyalizm ölüdür ve ölüm
ilânları yazılmıştır. Bu bakış açısını sürdürme isteği çok tanıdıktır. 1989-1991 arası Doğu Avru
pa’da gerçekleşen devrimler, “gerçekten varolan sosyalizmin” son kalıntılarım da ortadan kaldırdı,
ve -Ç in , Kuzey Kore ve Küba’daki g ib i- görünürde sosyalist rejimlerin varlığını sürdürdüğü yerler
de sosyalizm, komünist partilerin piyasa reformlarım uygulamaya sokmaya yönelik istekliliğinen
dolayı varlığını sürdürmektedir. Başka yerlerde parlâmenter sosyalist partiler, piyasa yönelimli ik
tisada artan sempati göstermek yoluyla seçim güvenilirliğini artırmaya uğraşarak geleneksel ilke
lerden kaçmışlardır. Tek ciddî tartışma, sosyalizmin ölümünün sebebi hakkında olmuştur. Francis
Fukuyama (1 9 8 9 ) gibi tarihin sonu kuramcıları bunu, bütün sosyalist modellerdeki içsel kusurlara
ve liberal kapitalizmin belirgin üstünlüğüne bağlamışlardır. Diğerleri, küreselleşen bir ekonominin
karşı konulmaz bir biçimde bütün ülkeleri küresel kapitalist bir sistemin içine doğru çektiği bir eği
lime vurgu yapmışlardır. Yine başkaları, sosyalizmin siyasî temelinin çalışan sınıfın kütle hâlinde
gruplarından yalıtılmış ve siyasetten uzaklaştırılmış bir alt sınıfa doğru çekildiğini gündeme getir
mişlerdir. Sosyalizmin ölüm sebebiyle ilgili açıklama ne olursa olsun dünya; sosyalizmi, Troçki’nin
(bkz. s. 187) çok farklı şartlarda “tarihin çöp tenekesi” olarak adlandırdığı şeye göndererek, dra
matik bir biçim de ve sürekli olarak sağa doğru kaymıştır.
Bununla birlikte, daha uzun bir tarih duygusuna sahip sosyalizmin bu karamsarlığa kendini
kaptırması ihtimâl dâhilinde değildir. 20. Yüzyıl’ın başında sosyalizmin kaçınılmaz zaferiyle ilgili
tahminlerin yanlış olduğunun kanıtlanmasında görüldüğü gibi; 21. Yüzyıl’ın başında söylenen sos
yalizmin ölümü halikındaki bu türden ifadelerin güvenilir olması ihtimâl dâhilinde değildir. G er
çekten, 1960’lar gibi yakın bir zamanda sosyalizmin karşı konulamaz ilerlemesi karşısında serbest
piyasa liberalizminin gereksiz olduğu değerlendirildi. Sosyalizmin hayatta kalması için umutlar, bü
yük ölçüde kapitalist sistemin devam eden ve belki de aslî zaafları üzerine dayandırılmaktadır. Son
çalışması
Socialismfor a ScepticalAge (Bir Şüphe Çağı îçitı Sosyalizm,
1995) adlı eserinde Miliband’ın
ortaya koyduğu gibi; “kapitalizmin tamamen dönüşmüş ve insanoğlunun ulaşabileceği en iyi ideo
lojiyi temsil ettiği düşüncesi, insan ırkının üzerindeki korkunç bir lekedir.” Bu anlamda sosyalizmin,
sadece beşerî gelişmenin piyasa bireyciliğinin ötesine geçirilebileceğinin hatırlatıcısı olarak hizmet
ettiği için hayatta kalması mukadderdir. Ayrıca, küreselleşme sosyalizme, tehditlerin yanı sıra fırsat
lar da sunabilir. Kapitalizmin, iktisadı hayatın uluslar üstü niteliğinin artan önemi sayesinde dönüş
mesinde olduğu gibi; sosyalizm de küresel sömürü ve eşitsizliğin bir eleştirisine dönüştürülen bir
süreçte olabilir. Teorik olarak henüz berrak olmamasına rağmen bu, her şeyden önce, yeni ortaya
çıkan kapitalizm karşıtı veya küreselleşme karşıtı hareket baskısıdır. Bir başka ifadeyle 21. Yüzyıl’da-
ki sosyalizm, sırf kapitalizm karşıtı bir ideoloji olarak yeniden gündeme getirilebilir.
Eğer sosyalizm varlığını sürdürecekse bu, sosyalizmin hangi türü olacaktır? Açık gibi gözüken
şey, hayatta kalacak olan sosyalizmin, Sovyet döneminin bürokratik otoriteryanizmi (bkz. s. 9 6 )
olmasının pek ihtimâl dâhilinde olmamasıdır. Marksizm-Leninizm, hakikaten, ölmüş olabilir ve az
sayıda sosyalist gözyaşı onun ardından dökülecektir. Bunun sonuçlarından biri, bugün, Leninizm
ve Stalinizm deneyiminden ayırt edilen M arx’in (bkz. s. 135) mirasının yeniden gözden geçi
rilmesi olacaktır. Ancak bu, 20. Yüzyıl’ın İktisadî belirlenimciliği esas alan bildik M arx’tan daha
çok, hümanist bir Marx olacaktır. Parlamenter sosyalizmle ilgili olarak önemli bir hedef varlığını
sürdürmektedir. En azından 1945 sonrası büründüğü kisve altında Keynezyen sosyal demokrasi,
ıskartaya atılmış olabilir ama piyasa kapitalizmine siyasî ve seçimle gelen geçerli bir alternatif he
nüz çıkmamıştır. Üçüncü yol ve diğer yeni-düzeltimci projelere gösterilen ilgi bize, şüphesiz, sosya
lizm içinde “yeni düşünme” arzusunun, ve hassaten köktenci neo-liberalizme karşı durma isteğinin
delilini sunabilir ama bunu, sosyalizmin yeniden doğumunun bir kanıtı olarak görmek zordur. Bu
esnada, yeni sosyalist paradigma arayışı sürmektedir.
İleri Okumalar
Giddens, A., The Third Way: The Renewal of Social Democracy. (Cambridge: Polity Press, 1998). Üçüncü yol
siyasetinin temel metni olarak geniş kabul görmüş bir eser.
Harringyon, M., Socialism: Past and Future. (Londra: Pluto Press, 1993). Sosyalizmin nerede olduğu ve nereye
gittiğine dâir tutkulu ve geniş kapsamlı bir tartışma.
Lane, D., The Rise and Fall of State Socialism. (Oxford: Polity Press, 1997). 1917 Bolşevik Devrimi'yle birlikte
gündeme gelmiş olan sosyalist geleneğin konuları ve yapıları hakkında detaylı bir tahlil.
Martell, L. (ed.), Social Democracy: Global and National Perspectives. (Basingstoke ve New York: Palgrave,
2001). Küreselleşme, Avrupalılaşma ve farklı ulusal gelenekler ışığında sosyal demokrasideki gelişme
leri İnceleyen makalelerden oluşan bir derleme.
McLellan, D., The Thought of Karl Marx,. 2. Baskı (Londra: Macmillan, 1980). Seçilmiş metinlerle desteklenmiş
Marx'in çalışmasına mükemmel ve yardımcı bir giriş.
Moschonas, G., In the Name of Social Democracy -The Great Transformation: 1945 to the Present. (Londra ve
New York: Verso, 2002). "Yeni sosyal demokrasi"nin ortaya çıkışı üzerinde yoğunlaşan sosyal demokra
sinin doğası, tarihi ve etkisi üzerine etkileyici ve mükemmel bir değerlendirme.
Sassoon, D., One Hundred Years of Socialism. (Londra: Fontana, 1997). Demokratik sosyalist fikirler İle hareket
lerin hayatı ve tarihi hakkında şık ve detaylı bir değerlendirme.
Wright, A., Socailisms: Theories and Practices. (Oxford ve New York: Oxford University Press, 1996). Sosyalist
ailedeki görüş ayrılıklarının sebepleri üzerinde duran sosyalizmin temel temalarına iyi, özet ve ulaşı
labilir bir başlangıç.
|