Siyasi. İDeolojiler



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

İDEOLOJİ NEDİR?
Bu kitap öncelikle, ideolojinin doğasını çözümlemekten ziyade, siyasî ideolojilerin incelenmesiyle 
ilgilenmektedir. Karışıklığın asıl nedeni, birbirleriyle sıkı ilişkileri olsa da, inceleme açısından “ideo­
loji” ve “ideolojiler”in birbirinden oldukça farklı olmaları gerçeğidir. “İdeoloji”yi incelemek demek, 
siyaset bilimi veya siyaset felsefesinden ayrı, özel türden bir siyasal düşünceyi ele almak demektir. 
Siyasî ideolojiyi incelemek, bu düşünce kategorisinin önemini, rolünü ve doğasını çözümlemek ay­
rıca, hangi siyasî fikir ve iddiaların ideoloji olarak sınıflandırılması gerektiği gibi sorular üzerinde 
dikkatlice düşünmektir. Örneğin, ideoloji özgürleştirici mi baskıcı mı, doğru mu yanlış mı? Aynı 
şekilde, muhafazakârlık ve milliyetçilik, liberalizm ve sosyalizmle aynı anlamdaki ideolojiler midir?
Yine, “ideolojiler”i incelemek demek, siyasal düşüncenin içeriğinin çözümlenmesiyle çeşitli 
ideolojik geleneklerin içinde yer alan öğretiler, teoriler ve fikirlerle ilgilenmek demektir. Örneğin, 
liberalizm bize özgürlük hakkında ne söyleyebilir? Sosyalistler geleneksel olarak neden eşitliği des­
teklerler? Anarşistler devletsiz toplum fikrini nasıl savunurlar? Faşistler neden mücadele ve savaşı 
yararlı bir şey olarak görmüşlerdir? Tüm bunların hâricinde, bu türden “içeriğe” ilişkin meseleleri 
ele almak üzere, ilgilendiğimiz siyasal düşünce “tipi’ ni göz önünde tutmak bir zorunluluktur. Söz­
de ideolojilerin özgün fikir ve öğretilerini tartışmaya açmadan önce, bu fikir kümelerinin neden 
ideoloji olarak sınıflandırıldığı üzerinde uzun uzun düşünmemiz gerekir. Daha da önemlisi, bu 
sınıflandırma bize neyi ifade eder? Örneğin liberalizm, sosyalizm, feminizm ve faşizmin ideoloji 
olarak sınıflandırılmaları olgusu bize ne öğretebilir?


İdeoloji Kavramları
İdeolojinin doğasını kuşatan her tartışma ile ilgili birinci sorun, bu terimle ilgili yerleşik ve üze­
rinde hemfikir olunmuş bir tanımının olmaması gerçeğidir. Elimizdeki tek şey, birbirine rakip ta­
nımların toplamından başka bir şey değildir. David M cLellan’ın (1 9 9 5 ) belirttiği gibi, "İdeoloji, 
tüm sosyal bilimlerde tarifi en zor olan kavramdır.” Sadece birkaç siyasal terim, bu kadar derin ve 
ateşli bir tartışma konusudur. Bunun iki nedeni vardır. İlk olarak, tüm ideoloji kavramları teori ile 
uygulama arasında bir bağın varlığını kabul ettiğinden, bu terim bir taraftan, siyasette fikirlerin rolü 
ve inançlarla teoriler arasındaki ilişki, diğer taraftan da maddî hayat veya siyasî tutum hakkında 
bir önceki bölümde ele alınan hayli sert tutumları gündeme getirmektedir. İkinci olarak, ideoloji 
kavramı kendini, siyasî ideolojiler arasında süre giden mücadelenin dışında tutamamıştır. Tarihsel 
macerasının çoğunda ideoloji terimi, rakip fikir ya da inanç sistemlerine saldırı silâhı veya aracı ola­
rak kullanılmıştır. 20. Yüzyıl ın ta ikinci yarısına kadar, tarafsız ve nesnelliği açık olarak ifade edil­
miş bir ideoloji kavramı, yaygın bir şekilde kullanılmamıştır. Bu dönemde bile, ideolojinin siyasal 
önemi ve sosyal rolü üzerindeki fikir ayrılıkları sürüp gitmiştir. İdeolojiyle ilişkilendirilen anlamlar 
arasında, en göze çarpanları aşağıdakilerdir:

Siyasî bir inanç sistemi.
► Eylem yönelimli siyasî fikirler kümesi.
► Yönetici sınıfın fikirleri.

Belli bir sosyal sınıf veya sosyal grubun dünya görüşü.
► Sınıfsal veya sosyal çıkarları dışa vuran siyasî fikirler.
► Sömürülenler veya baskı altındakiler arasında yanlış bilinci yayan fikirler.
► Bireyi sosyal bir bağlamda konumlandıran ve müşterek aidiyet hissi yaratan fikirler.
► Bir siyasî sistemi veya rejimi meşrulaştırmak üzere, resmî olarak ayrıcalık verilmiş fikirler 
kümesi.

Hakikat tekeli iddiasındaki her şeyi kapsayan siyasî öğreti.

Soyut ve oldukça sistematik nitelikteki siyasî idealler kümesi
İdeoloji teriminin kökenleri asla açık seçik ortaya konmamıştır. İdeoloji kelimesi, Fransız 
Devrimi döneminde Antonie Destutt de Tracy (1 7 5 4 -1 8 3 6 ) tarafından türetilmiş ve alenen ilk 
kez, 1796 yılında kullanılmıştır. D e Tracy’ye göre ideoloji, yeni bir “fikirler bilimi”, harfi harfine 
idealoji anlamına geliyordu. D e Tracy, tipik rasyonalist Aydınlanma coşkusuyla, fikirlerin köken­
lerinin nesnel olarak ortaya çıkarılabileceğinin mümkün olduğuna inanıyordu. Ayrıca, bu yeni 
bilimin, aynen biyoloji ve zooloji gibi yerleşik bilimlerin edindiği gibi bir konum elde edeceğini 
ilân etti. Daha da cüretkâr olanı, tüm araştırma-soruşturma faaliyetleri fikirlere dayandığından, de 
Tracy, ideolojinin nihaî olarak bilimlerin kraliçesi olarak kabul edileceğini öne sürdü. Ancak bu 
yüksek beklentilere rağmen, terimin ilk kullanımının sonrakiler üzerindeki etkisi oldukça azdır.


İdeolojinin siyasette anahtar bir kavram olma macerası, Karl M arx’in (bkz. s. 135) yazıların­
daki kullanımı ile başlamıştır. M arx’in bu kavramı kullanmasının yanında, daha sonraki Marksist 
düşünür kuşaklarının terim e gösterdiği ilgi, ideolojinin modern siyasal ve sosyal düşüncede edin­
diği şöhretin açık bir göstergesidir. Ancak M arx’in bu kavrama yüklediği anlam, ana akım siyasî 
çözümleme yaklaşımlarında yer alan anlamdan oldukça farklıdır. Marx bu terimi, öm ür boyu or­
taklaşa çalışmalar yaptığı Friedrich Engels (1 8 2 0 -1 8 9 5 ) ile beraber yazdığı Die Deutsche Ideologie 
(A lm an İdeolojisi
[1 8 4 6 ] 1970) adlı erken dönem çalışmasının başlığında kullanmıştır. Bu aynı 
zamanda M arx’in ideoloji görüşünün en açık betimlemesidir:
Her dönemde yönetici sınıfın fikirleri, hâkim fikirlerdir. Yani, toplumun maddî gücüne hükme­
den sınıf, aynı zamanda hâkim entelektüel güçtür. Maddî üretim araçlarını elinde tutan sınıf, aynı 
zamanda zihinsel üretim araçları üzerinde de denetimi elinde tutar. Böylece, genel olarak ifade 
etmek gerekirse, zihinsel üretim araçlarından yoksun olanların fikirleri, bu araçlara sahip olanların- 
kine tâbidir. (Marx ve Engels, 1970, s. 64)
M arx’in ideoloji kavramı çok sayıda can alıcı özelliği bünyesinde barındırır. İlk olarak, ideo­
loji yanıltma ve gizemleştirme ile ilgilidir; ideoloji, daha sonraları Engels’in “yanlış bilinç” olarak 
adlandırdığı, yanlış bir dünya görüşünü işler. Marx, ideoloji kavramını, sistematik gizemleştirme 
sürecinin maskesini düşürmek amacıyla, eleştirel bir kavram olarak kullanmıştır. M arx kendi fi­
kirlerini, tarih ve toplumun ürünlerini gün ışığına çıkarmak üzere titizlikle tasarlanmış oldukları 
gerekçesiyle, bilimsel diye sınıflandırır. Sonuçta, ideoloji ile bilim, yanlışlık ile hakikat arasındaki 
karşıtlık, M arx’in ideoloji terimini kullanmasında hayatî önem taşır. İkinci olarak, ideoloji, sınıf 
sistemi ile ilişkilendirilir. Marx, ideolojide içkin olan çarpıklığın, bu kavramın topluma, yönetici 
sınıfın çıkarları ve bakış açısını yansıtması gerçeğinden doğduğuna inanır. Yönetici sınıf her zaman 
kendisini baskıcı olarak görme konusunda isteksizdir ve baskı altında tuttuklarını tahakkümlerine 
razı etm e endişesini taşır. Yani sınıf sistemi, baş aşağı, tepetaklak bir biçimde varolur. Marx, bu 
ifadeyi camera obscura, yani insan gözü ya da fotoğraf makinesinin lensleri tarafından oluşturulan 
ters resim fikriyle dile getirir. Bundan dolayı, hakları, ancak mülk sahibi ve imtiyazlılar tarafından 
kullanılabilecek evrensel haklar olarak tanımlayan liberalizm, klasik bir ideoloji örneğidir.
Üçüncüsü de, ideoloji, bir iktidar tezahürüdür. Kapitalizmin, genelde de tüm sınıflı toplumla- 
rın dayandığı çelişkileri örtmekle ideoloji, sömürülen proleterden sömürüldüğü gerçeğini gizlemeye, 
böylece de, eşitsiz sınıf iktidarı sisteminin onaylanmasına hizmet eder. İdeoloji, tam anlamıyla çağın 
“hâkim” düşüncelerini oluşturur. Sonuçta Marx, ideolojiyi geçici bir şey olarak görür. İdeolojinin sü­
rekliliği, ancak onu doğuran sınıf sistemi ayakta kaldığı sürece söz konusudur. Marx’in anlayışındaki 
kapitalizmin “mezar kazıcıları” olan proleter sınıfının kaderi, başka bir sınıflı toplum biçimi oluştur­
mak değil, daha ziyade, serveti müşterek mülkiyete açarak, tüm sınıf eşitsizliklerini ortadan kaldırmak­
tır. Böylece, proleterlerin çıkarları ile bir bütün olarak toplumun çıkarları çakışacaktır. Kısaca proleter 
sınıfının ideolojiye ihtiyaçları yoktur. Çünkü bu sınıf, yanılsamalara muhtaç olmayan yegâne sınıftır.


İlle de bir fark aranacaksa, sonraki Marksist kuşaklar ideolojiyle M arx’tan çok daha fazla ilgi­
lenmişlerdir. Bu aslında, M arx’in kapitalizm için korkunç bir son şeklindeki kendinden emin ön­
görüsünün aşırı derecede iyimser bir öngörü olduğunun göstergesidir. Bu durum aynı zamanda, 
sonraki kuşak Marksistleri, kapitalist üretim tarzının beklenmedik bir şekilde zorlukların üstesin­
den gelme gücünü açıklamadaki etkenlerden biri olarak, ideoloji üzerinde odaklanmaya sevk etti. 
Ancak kavramın anlamında önemli değişiklikler de oldu. Bunlardan en önemlisi, artık tüm sınıf­
ların bir ideolojisinin olması gerektiğinin söz konusu edilmeye başlanmasıdır. Hmo 

Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin