86
önündeki en büyük engellerdendi. İran siyasetinin bir yandan devrimci söylemler
temelinde sahip olduğu Pan-İslamcı özelliği, diğer yandan benimsemek durumunda
kaldığı ulusalcı niteliği göz önünde bulundurulursa, bu iki kavram arasında (Pan-
İslamcılık ve ulusalcılık) tutarlılığın sağlanamaması dış politika uygulamalarını
oldukça zorlamaktaydı
115
. Başka bir ifadeyle, dış politikada karar verme aşaması
İslami çizginin getirdiği ihtiyaçlar ile ulusalcı gereksinimlere dayanan uygulamalar
arasında seçim yapma zorluğuna tıkanıp kalmaktaydı. Rafsancani’nin pragmatik
politikaları doğrultusunda söz konusu iki öğenin sentetik işlevselliği, birincinin (Pan-
İslamcılık) göreceli gevşetilmesiyle başlayan bir gelişme sürecine girdi.
Rafsancani yönetimi, özelikle
Ümmetçilik (İslami Birlik) kavramının yeniden
biçimlendirilmesine ağırlık verdi. İran dış politikasının geleneksel söylemsel
bileşenlerinden sayılan Ümmetçilik, Rafsancani dönemiyle daha sofistike
yaklaşımlar kapsamında kullanılmaya başladı. Humeyni’nin, Müslüman ülkeler
arasında sınır ötesi birliğin sağlanmasını öngören görüşleri, daha esnek bir dil ile
gündeme getirildi. Ulusal sınır olmaksızın düşlenen İslam dünyası ütopyasına daha
mesafeli davranılarak, daha çok, ulusal sınırları da önemseyen İslami dayanışma
politikalarının üretilmesi tercih edildi. Başka bir ifadeyle, tekdüze ümmet
kavramından etnik ve ulusal farklılık ilkelerinin gözetilmesini içeren daha karmaşık
ve çoğulcu yaklaşıma geçildiği gözlemlendi. Bu dönemdeki dış politika
kararvericileri İran merkezli Müslüman ülkelerin siyasal birliği yerine, örneğin,
İslami ekonomik blok oluşturma, küresel ekonominin Üçüncü Dünya ülkeleri lehine
geliştirilmesi gibi projeleri gündeme getirmeye başladılar. Onlara göre İran,
115
John L. Esposito and James P. Piscatori, “Global Impact of Iranian Revolution: A Policy
Perspective
”, John L. Esposito, (ed.),
The Iranian Revolution: Its Global Impact, Florida
International University Press, Miami, 1990,
s. 317-328; “Concept of Export of Revolution”
Dostları ilə paylaş: